ASAYİŞ - 24 Aralık 2025 Çarşamba 20:43

Başakşehir’de yaşlı adam cami tuvaletinde ölü bulundu

A
A
A
Başakşehir’de yaşlı adam cami tuvaletinde ölü bulundu

İstanbul Başakşehir’de yaşlı bir adam cami tuvaletinde ölü bulundu.


Olay, saat 16.30 sıralarında İstanbul Başakşehir İkitelli OSB Mahallesi’nde bulunan Güngören Sanayi Sitesi Camii’nde meydana geldi. İddiaya göre, cami tuvaletlerini kontrol eden görevli, içerde birinin hareketsiz halde yattığını gördü. Bunun üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine sağlık ekipleri, yaptığı kontrolde yaşlı adamın hayatını kaybettiğini belirledi. Şüpheli olarak öldüğü belirlenen adamın üzerinde polis ekiplerinin yaptığı kontrolde, yaşlı adamın 65 yaşındaki Niyazi B. olduğu tespit edildi.


Polis ve savcılık incelemesinin ardından Niyazi B.’nin cenazesi, Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.


Olayla ilgili inceleme sürüyor.



Başakşehir’de yaşlı adam cami tuvaletinde ölü bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Anne ve oğluna uyuşturucudan 18’er yıl hapis cezası Kastamonu’nun Tosya ilçesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından yargılanan anne ve oğlu, davanın karar duruşmasında 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Edinilen bilgiye göre, 12 Ekim 2024’te, Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince Tosya ilçesinde N.Ü.’nün ikametinde yapılan aramada, farklı miktarlarda kannabinoid, amfetamin, ecstacy, sentetik ecza hapı ve suçtan elde edildiği değerlendirilen 4 bin 700 TL ele geçirildi. Jandarma ekiplerince gözaltına alınan N.Ü. ile oğlu Ç.B.K., tutuklandı. Sanıklar hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama" suçlarından açılan davanın karar duruşması görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Son kez savunma yapan N.Ü., mütalaayı kabul etmediğini belirterek, "Ben uyuşturucu kullanıyorum. Uyuşturucuyu bana Murat getirdi. Uyuşturucu ıslaktı, ben kuru istemiştim. O da ’abla, kurusunu getireceğim’ dedi. O sırada da ben tutuklandım. Murat, benden habersiz daha öncesinden dediği gibi kuru uyuşturucuyu getirmiş. Maddenin içinden başka maddeler de çıkmıştı. Biz bunu 4 kişi ortak aldık, kullanıyoruz. Ben, uyuşturucu satmadım, sadece kullandım. Haksız yere 1,5 yıldır cezaevinde bulunuyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" dedi. Kendisinin uyuşturucu satmadığını iddia eden Ç.B.K. de, "Efe isimli şahıs benim kendisine uyuşturucu sattığımı söylüyor. Ben, ne kendisini görmüşümdür ne de selam vermişimdir, kendisini tanımam. Murat, İstanbul’dan temin ettiği uyuşturucuyu anneme getiriyor. Ben de Murat’tan bu uyuşturucuyu alıp eve getiriyorum. Ben, sadece anneme gelen uyuşturucuyu teslim alıyorum, uyuşturucu satmamla alakası yok. Eve uyuşturucuyu almamam gerekiyordu, eve sokmamam lazımdı. Annem tutuklanmıştı, o sırada Murat da uyuşturucu getirdi. Sokağın ortasında paketi bırakamazdım. Ben de paketi alıp eve getirdim. Ben suçsuzum. Uzun zamandır tutukluyum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye konuştu. Avukat savunmalarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, N.Ü. ile oğlu Ç.B.K.’yi ’uyuşturucu ticareti’ suçundan 18’er yıl hapis, ayrı ayrı 180 bin TL’de para cezasına çarptırdı.
Gaziantep Başkan Yılmaz’dan Regaib Kandili mesajı Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, Regaib Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajda, bu mübarek gecenin insanın iç muhasebesini yapması, niyetlerini gözden geçirmesi ve Rabbine yönelmesi açısından büyük bir fırsat olduğuna dikkat çekti. Başkan Yılmaz, Regaib Kandili’nin rahmet, bereket ve mağfiret kapılarının ardına kadar açıldığı müstesna zamanlardan biri olduğunu vurgulayarak, "Bu mübarek gece kulun Rabbine yönelişini, niyetini yoklayışını ve varlığın hikmetine yeniden nazar edişini temsil eder. Regaib Kandili, kalplerin arındığı, duaların samimiyetle semaya yükseldiği, gönüllerin umutla dolduğu çok kıymetli bir zaman dilimidir" dedi. Toplumsal dayanışma ve kardeşlik duygularının bu mübarek gecelerde daha da güçlenmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Bu özel geceler bizlere sadece bireysel arınmayı değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluklarımızı da hatırlatır. Yardımlaşmanın, paylaşmanın, hoşgörünün ve merhametin hayatımızın merkezinde yer alması gerektiğini bir kez daha idrak ederiz. Dünyanın farklı bölgelerinde başta İsrail zulmü altında yaşayan Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere, savaş ve yoksullukla mücadele eden kardeşlerimiz için bu geceyi bir umut vesilesi kılmalıyız. Dualarımızda sadece kendimizi değil, tüm insanlığı kuşatan bir merhamet bilinciyle hareket etmeliyiz" ifadelerini kullandı. Yılmaz, tüm İslam âleminin Regaib Kandili’ni tebrik ederek, "Bu mübarek gecenin başta Gaziantepli hemşerilerim olmak üzere aziz milletimize ve tüm İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Regaib Kandili’nin gönüllerimize ferahlık, hanelerimize bereket, ülkemize ve insanlığa barış ve huzur getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum" diye konuştu.
İstanbul Gebelikte güvenli seyahatin püf noktaları Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nur Derya Malkan, gebeliği normal seyreden anne adaylarının gerekli önlemler alındığı takdirde seyahat etmesinde tıbbi açıdan herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtti. Yeni yıl tatilinin yaklaşmasıyla anne adayları da tatil planları yapmaya başladı. Özellikle gebeliğin ikinci, üç aylık dönemi (14-28. haftalar), seyahat için en uygun zaman olarak öne çıkıyor. Bu dönemde bulantı ve kusmalar büyük ölçüde gerilerken anne adayının hareket kabiliyeti artıyor ve doğuma ilişkin riskler minimum düzeyde seyrediyor. Yolculuk planı yapan anne adaylarının öncelikle doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini belirten Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nur Derya Malkan, "Yurt dışına çıkılacaksa gidilecek ülkenin seyahat kuralları ve sağlık şartları mutlaka incelenmeli. Salgın hastalık riski bulunan veya aşı önerilen bölgelere yapılacak seyahatlerde, gerekli aşılar mutlaka hekim görüşü alınarak yapılmalı. Sıtma riski taşıyan bölgelere, gebelik döneminde seyahat edilmesi önerilmemektedir. Yolculuktan bir gün önce yeterli uyku alınmalı, sıvı tüketimine özen gösterilmeli ve gaz yapan yiyeceklerden uzak durulmalı. Seyahat sırasında ihtiyaç duyulabilecek ilaçlar ve suyun yanınızda bulunması büyük önem taşıyor. Rahat ve yumuşak kıyafetler tercih edilmeli" açıklamalarında bulundu. Araç kullanımı sınırlandırılmalı Gebelerin mümkünse tek başına seyahat etmemesini ve gebelik hormonlarının dikkat dağınıklığına yol açabileceği göz önünde bulundurularak araç kullanımının mümkünse sınırlandırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Nur Derya Malkan, "Zorunlu durumlarda son altı haftaya kadar araç kullanılabilir. Emniyet kemeri ise göbeğin altından geçecek şekilde özel aparat desteğiyle takılmalıdır. Araçlardaki hava yastıklarının açık olması da güvenlik açısından önem taşımaktadır" dedi. İdrar söktürücü içeceklerden kaçınılmalı Seyahat esnasında kahve, çay ve gazlı içecekler gibi idrar söktürücü içeceklerden de kaçınılması gerektiğini hatırlatan Op. Dr. Malkan, "Uzun süre hareketsiz kalmak, gebelikte bacaklarda ödem ve pıhtı oluşma riskini artırabiliyor. Bu nedenle araba, otobüs veya uçakla yapılan yolculuklarda en az iki saatte bir 10 dakikalık yürüyüşler öneriliyor. Mola verme veya hareket etme imkânı olmayan yolculuklarda ise oturulan yerde ayak egzersizleri yapılmalı ve yolculuk öncesinde varis çorabı giyilmelidir" ifadelerini kullandı. Gebelikte uçak yolculuğu, en güvenilir ulaşım yöntemidir Uçakla seyahat etmek isteyen anne adaylarının öncelikle doktor muayenesinden geçmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Nur Derya Malkan, konu hakkındaki prosedürleri şu şekilde açıkladı: "Gebeliği normal seyreden kadınlar için uçak yolculuğu genellikle en güvenli ulaşım yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Anne adayları 28. haftaya kadar herhangi bir belgeye ihtiyaç duymadan uçakla seyahat edebilirken, 28-36. haftalar arasında doktor tarafından düzenlenen ’uçabilir’ raporu ile yolculuk yapabiliyor. 36. haftadan sonra uçak yolculuğu önerilmiyor. Gebelik tansiyonu, çoğul gebelik, plasenta previa veya bebekte gelişme geriliği gibi riskli durumlarda ise gebelik haftasından bağımsız olarak uçak yolculuğu uygun olmayabiliyor." Anne adaylarının ve bebeklerinin sağlığı için seyahat planlarının mutlaka bireysel gebelik durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Malkan, her yolculuk öncesinde kadın hastalıkları ve doğum hekimine danışılmasının önemine dikkat çekiyor.
Bursa Nilüfer’de beyin sağlığı konuşuldu Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği "Sağlık Buluşmaları" programına konuk olan Nöroloji Uzmanı Dr. Büşra Er; demans, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarına karşı uyarılarda bulundu. Er, sağlıklı yaşlanmak için zihni aktif ve vücudu hareketli tutmanın önemine işaret etti. Nilüfer Belediyesi’nin toplum sağlığını koruma ve farkındalık oluşturma amacıyla düzenlediği "Sağlık Buluşmaları"nda Medicana Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Büşra Er, "Bunama-Parkinson-Alzheimer nedir? Ne değildir?" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nde düzenlenen programa vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Günümüzde insan ömrünün uzamasıyla bunama, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının daha fazla görülmeye başladığını söyleyen Dr. Er, hastalıklarla başa çıkma ve korunma yolları hakkında bilgiler paylaştı. Dr. Büşra Er, her unutkanlığın demans olmadığını belirterek, aradaki farka dikkat çekti. Unutkanlığın basit bir hafıza eğitimi gibi görülebilirken, demansın merkezi sinir sisteminin hasar görmesi sonucu zihinsel yeteneklerin kalıcı ve ilerleyici şekilde bozulması olduğunu söyledi. Demans hastalığında beynin hafıza merkezinin hasar aldığını ve tüm beynin yaygın olarak küçüldüğünü ifade eden Er, belirtileri arasında sadece unutkanlığın değil; konuşma bozukluğu, yön bulma güçlüğü, karar verme zorluğu, kişilik değişiklikleri ve el becerilerinde bozulmaların da görüldüğünü kaydetti. Doktora başvurmak çok önemli Alzheimerda stres faktörünün de öne çıktığını anlatan Er, 65 yaş üstü olmanın risk faktörleri arasında yer aldığını belirterek, aile öyküsü olanların da konuyla ilgili kontrollü ilerlemesini tavsiye etti. Er, tansiyon, şeker, yüksek kolesterol, obezite ve B12 ve D vitamini eksikliğini de riski faktörleri arasında sıraladı. Alzheimer için henüz tam bir tedavi olmadığını ve ilaçların sadece kötüleşmeyi yavaşlattığını söyleyen Er, "Yol yakınken, klinik tespitler ilerlemeden doktora başvurmak çok önemli" dedi. Her el titremesi parkinson değildir Alzheimer’dan sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalığın Parkinson olduğunu ifade eden Dr. Er, hastalığın beyindeki dopamin üreten hücrelerin kaybıyla ortaya çıktığını söyledi. Hastalığın temel özelliklerinden bahseden Er, "Motor belirtilerde; mimiklerde azalma, gövdenin öne eğilmesi, el titremeleri, hareketlerde yavaşlama ve küçük adımlarla yürüme görülür. Motor olmayan belirtiler arasında da depresyon, kaygı, kabızlık, koku alma kaybı ve uyku bozuklukları çoğu zaman motor belirtilerden daha zorlayıcı olabilir. Her el titremesi Parkinson değildir. 40-70 yaş aralığında daha sık görülen bu hastalığın genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle oluşur" diye konuştu. Sağlıklı yaşlanma ile ilgili önerilerde bulunan Dr. Er, şunları söyledi: "Beyin uyku sırasında temizlenir; yetersiz uyku artık maddelerin birikmesine yol açar. Bu nedenle kaliteli uyku önemlidir. Zihinsel aktiviteler yapılabilir. Yeni bir dil öğrenmek veya yeni hobiler edinmek koruyucu olabilir. Haftada en az 3 gün, mümkünse her gün yarım saat yürüyüş yapılmalıdır. Sebze, salata ve balık ağırlıklı Akdeniz tipi beslenme tarzı benimsenmelidir." Vatandaşların merak ettiklerini sormasının ardından program sona erdi.