KÜLTÜR SANAT - 18 Ağustos 2023 Cuma 10:48

Çiçeği burnunda çocuk kitabı “Hadi” okuyucularıyla buluştu

A
A
A
Çiçeği burnunda çocuk kitabı “Hadi” okuyucularıyla buluştu

Geçtiğimiz haftalarda üç çocuk annesi Zeynep Betül Özaltın’ın yayınlanan ilk kitabı, “Hadi” okuyucularıyla buluştu. 40 yaşında bir anne olan Özaltın, çocuklarını yetiştirirken günümüzdeki hayatın hızı nedeniyle ortaya çıkan problemleri göz önüne alarak kitapta yavaşlamaya çağrıda bulunduğunu kaleme aldı.


Geçtiğimiz haftalarda üç çocuk annesi Zeynep Betül Özaltın’ın Ketebe Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı, “Hadi” okuyucularıyla buluştu. Çiçeği burnunda kitap, okul öncesi çocuklara yönelik yazıldı. Modern dünyada kolay edinilen bilgilerle etkinliklerin artması, hayatı hep bir acele ve süreklilik halinde yaşamanın getirdiği problemlerin aktarıldığı kitap hakkında Zeynep Betül Özaltın konuştu. Tez canlı ebeveynlere ve yavaşlayarak öğrenmek isteyen çocuklara ithafen yazılan kitap çocuk dilinden bir çağrıyı barındırıyor. Bahse konu olan kitapta kıymetli anların sosyal medyada görülen etkinlikler olmadığının, kıymetin basit anlarda gizli olduğuna vurgu yapılıyor.



“Tez canlı ebeveynlere ve yavaşlayarak öğrenmek isteyen yavrulara ithafen yazıldı”


Hızlı akıp giden zamanda kıymetli anların kaybedildiğini anlatan Zeynep Betül Özaltın, “3 çocuk annesiyim. Yazmak benim için her zaman çok sevdiğim ve kendimi ifade edebildiğim bir alan oldu. Belki de kendimi rahatlatan bir alan diye ifade edebilirim. Hadi’nin kahramanı Zaz, bir şehir çocuğu. Oradan oraya koşturması ve hızlı olması gereken bir şehir çocuğu. Her şehir çocuğunun olduğu gibi. Hadi aslında kendime, benim gibi tez canlı ebeveynlere ve yavaşlayarak öğrenmek isteyen yavrulara ithafen yazıldı. Hızlı akıp giden zaman içerisinde kıymetli anları yakalamaya çalışmak ve yavaşlamaya çocuk dilinden bir çağrı diyebilirim. Hızlı akıp giden zaman içerisinde kıymetli anlara bir çağrı. Bu kıymetli anlar basit gibi görünüyor ama aslında çok harikulade anlar. Kitapta durup gökyüzüne bakmaktan bahsettim mesela. Durup gökyüzüne bakmakla ilgili çocukla uzun ve güzel bir sohbet yapabilirsiniz. Resimli çocuk kitaplarının böyle bir yönü de var bana kalırsa. Resimli çocuk kitapları genel de okul öncesi çocuklara hitap ettiği için ebeveynlerin çocuklara okuduğu kitaplar oluyor. Ebeveyn ve çocuk arasında bir iletişim kurmaya ve kitabın içindeki konularla ilgili nitelikli bir sohbet yapmaya, resimleri yorumlamaya bir kapı açıyor. Bu açıdan onları önemsiyorum. Çünkü çocuklara bazen sorduğumuz sorular hep aynı. Aynı konular üzerinde dönüyor, ilerletemiyoruz. Aslında çocuklar daha büyük anlamlara ihtiyaç duyabiliyorlar. Resimli çocuk kitapları bu anlamda çocuklara tüyo veriyor diyebilirim. Bir kapı açıyor ve o yoldan ilerliyorsunuz. Bizim kendi kitaplarımız, kendimize ait bir dilimizin, kendi edebiyatımızın ilerlemesinde çok önemli” dedi.



“Pandemiyle beraber fark ettim ki o koşturmalardan ziyade yanı başımızda olan anlar daha kıymetli”


Çocuklarla kek yapmanın ya da gökyüzüne bakmanın kıymetinden bahseden Özaltın, “Çocuk üzerine yazmaya aslında annelikle başladım. Çocuklarımla okuduğum kitaplarla beraber kendim onlara hikayeler anlatmaya başladım. Ardından hikayelerimi bütün çocuklar okusun istedim. Ben konuyu seçerken, kendi özelimde çok sıkıntı çektiğim bir konuydu hızlı olmak. Bu belki de modern dünyada birçok annenin sıkıştığı bir süreç. Ortaya Zaz, çok yoğun bir zaman da çıktı. O etkinlikten bu etkinliğe gitme halindeyken. Bilhassa sosyal medya da gördüğümüz ve yeni edindiğimiz bilgilerle bu da yeni dönem annelerinin çıkmazı. Sonra bir yetersizlik hissi daha fazla, daha fazla şey yapmaya çalışıyorsunuz, daha fazla şey öğreniyorsunuz. Pandemiyle beraber fark ettim ki o koşturmalardan ziyade yanı başımızda olan anlar daha kıymetli. Çocukla beraber çırptığımız bir kek, yolda yürürken durup gökyüzüne bakmamız sadece bakınmamız mesela. Bakınmak kelimesini çok seviyorum. Bakındığımız şey üzerine sohbet etmemiz mesela bunların çok kıymetli olduğunun farkına vardım. Bu da beni böyle bir kitap yazmaya yönlendirdi” ifadelerini kullandı.



“Çocukların kendi dilinden bir hikaye dinlediği zaman o toplumla aidiyet kurma hissi artıyor”


Çocukların kendi dilinden hikaye dinlemesinin önemine değinen Zeynep Betül Özaltın, “Özellikle son dönemde ebeveynlerin şuurlandırılmasıyla kitaplara rağbet oldukça arttı. Özellikle bize ait, bizden hikayesi olan kitaplara rağbet arttı diye düşünüyorum. İnşallah bunların devamı da gelir. Çocukların kendi dilinden bir hikaye dinlediği zaman o toplumla aidiyet kurma hissi artıyor. Bununla beraber tabii ki edebiyatın evrenselliği de tartışılmaz. Ben yine aynı örnekten gidersem, gökyüzüne bakmaktan bahsetmiştim kitapta. Gökyüzüne bakmak, kendi medeniyetimizde çok met edilen, önem verilen ve tavsiye edilen bir eylem. İnsanların hızlandığı bir alanda belki gökyüzüne bakarak tekrar dengeye gelme halidir. Bunu sadece benim kitabımdan yola çıkarak değil bütün öğrendiğimiz bilgilerin sonucu budur. Ama çocuklar bunu kendi dilinden okudukları zaman hayatlarına geçirebilirler diye düşünüyorum. Çocuklar tahmin ettiğimizden çok daha fazla anlam dünyasına sahipler. Belli kitapları 3 çocuğuma da okudum. Her biri farklı kitaplara ilgi duydu. Çocuk kitapları biraz da çocuğun hangi alana ilgi duyduğunu da gösteriyor. Ebeveyne de bir yol açıyor. Hadi kitabi Ketebe Çocuk ’ta 4 Ağustos Cuma günü okurlarla buluştu. Umarım beğenilir” şeklinde konuştu.



Çiçeği burnunda çocuk kitabı “Hadi” okuyucularıyla buluştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’deki çile sona erdi...Çamlık Bulvarı asfaltlandı Bursa’da Çınarcık Barajı’nın içme suyunu Nilüfer’e ulaştırma amacıyla 30 Ağustos Zafer Mahallesi’nde 2 aydır devam eden çalışmalar tamamlanarak Çamlık Bulvarı asfaltlandı. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, gece gündüz yapılan çalışmalardan dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür etti Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer ilçesinde asfaltlama işlemini tamamladığı Çamlık Bulvarı’nı daha konforlu hale getirerek halkın kullanımına sundu. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan ‘Çınarcık İçme Suyu’ projesini tüm hızıyla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Çınarcık Arıtma Tesisi’nden suyu alarak kente taşıyacak olan altyapı işlemlerine de aralıksız devam ediyor. Boru döşeme işlemleri tamamlanan bölgelerde, Ulaşım Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından asfalt kaplama çalışması tamamlandı. Nilüfer ilçesi 30 Ağustos Zafer Mahallesi sınırlarında yer alan, bin 600 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindeki Çamlık Bulvarı’nda gece gündüz demeden çalışan ekipler, 2 bin 800 ton asfalt kaplama ve 10 bin ton kazı dolgu gerçekleştirdi. Yol çizgisi ve çevre düzenleme işlemlerinin de tamamlanmasının ardından Çamlık Bulvarı, vatandaşların kullanımına sunuldu. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaların tamamlanmasıyla bölgedeki trafiğin rahatlamış olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 10 dakikada İzmir Yolu’na bağlantı sağlanabildiğini anlatan Özçoban, "Öğrenciler okullarına, çalışanlar işlerine daha erken ve rahat bir şekilde ulaşabiliyor. Mahalle halkı adına Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’e çok teşekkür ediyorum" dedi. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaları yakından takip ederek mahalle sakinlerini düzenli olarak bilgilendirdi. Muhtar Halil Özçoban, "Çamlık Bulvarı’nda, Çınarcık Barajı’ndan gelen su isale hattı çalışması yapıldığından iki ay kapalı kalan yol nedeni ile trafik akışı sürücülere Atlıçayır Bulvarı’ndan İzmir yolu Görükle köprülü kavşağına verildi. Çamlık Bulvarı kapalı kaldığı süre içerisinde sabah ve akşam saatlerinde yoğun olan trafik akışı mahalle sakinlerimize ve sürücülere zor saatler yaşattı. İki aylık süre sonrasında bugün yolumuz asfaltlaması tamamlanarak trafiğe açıldı. Trafik Çamlık Bulvarı ile Atlıçayır Bulvarı’nda rahat nefes aldı. Yolumuz mahallemize ve sürücülerimize hayırlı olsun. Beton mikser kamyon şoförlerin dikkatli kullanmalarını, yollarımıza betonlarını dökmeden gitmelerini istiyoruz. Çünkü, yollara dökülen betonlar hem yolu bozuyor, hem de tümsekler oluşturduğundan sürücülere tehlike oluşturuyor" dedi. Yaklaşık iki aydır Atlıçayır Bulvarı’nda yaşanan trafik yoğunluğunun, Çamlık Bulvarı’nın açılmasıyla birlikte bir nebze de olsa rahatlaması bekleniyor.
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.