EKONOMİ - 03 Mayıs 2024 Cuma 11:54

E-ticarette Anneler Günü hediye hareketliliği başladı

A
A
A
E-ticarette Anneler Günü hediye hareketliliği başladı

E-ticaret platformu Hepsiburada, Anneler Günü’ne özel “randevulu teslimat” servisiyle bu özel günde annelerine hediyelerini bizzat veremeyen ve onlardan uzakta olmasına rağmen hediyesiyle annesini mutlu etmek isteyenlere yeni bir hizmet sunuyor.



Hepsiburada platformu üzerinden verdikleri hediye siparişlerinde annelerinin adresini girerek 11 ya da 12 Mayıs tarihleri için randevulu teslimat oluşturulmasına imkan veren servisle binlerce hediye İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir illerinde anneler günü haftasonu tercih edilen günde annelere kapılarında teslim edecek. Böylece kullanıcıların siparişleri, diledikleri adrese, siparişin verildiği gün farketmeksizin hafta sonuna denk gelen 11 Mayıs Cumartesi ya da 12 Mayıs Pazar günü teslim edilecek.



Son dakikacılar için “Yarın Kapında”


Ayrıca, anneler günü hediyesini son dakikaya bırakanlar için de 8-11 Mayıs tarihleri arasında “yarın kapında” hizmetiyle de modadan kozmetiğe, elektronik ve kişisel bakımdan ev dekorasyonuna kadar binlerce ürün ertesi gün annelere teslim edilebilecek.



Anneler Günü aramalarında öne çıkan kategoriler: Teknoloji, kozmetik ve altın


Hepsiburada verilerine göre, Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla beraber annelerine hediye almak isteyenler bu sene teknoloji ürünlerine yöneldi. Bu sene anneler günü alışverişleri ve hediye alternatifleriyle ilgili platform üzerinde gerçekleştirilen aramalarda alışılmış kozmetik, küçük ev aletleri ve moda ürünlerinin dışında elektronik ve teknoloji ürünlerine ilgi arttı. Akıllı cep telefonu, akıllı saat ve tabletlere olan ilgi geçen senenin aynı dönemine göre arttı.



Yeni nesil annelere en çok tablet hediye alınıyor


Özellikle yeni nesil anneler için en çok aratılan ve satışları en çok artan hediye tablet oldu. Tablet satışları geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 100 arttı. Bununla beraber moda, kozmetik kategorilerinde de parfüm, makyaj malzemesi, çanta ve ayakkabılara ilgi de sürüyor.



Bu sene Anneler Günü hediye aramalarının diğer öne çıkanı ise ‘çeyrek altın’ oldu. Annesine, yatırım amaçlı hediye almak isteyenler Hepsiburada platformu üzerinden en çok çeyrek altın araması yaptı. ‘Çeyrek altın’ aramaları anneler günü alışverişi döneminde geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 45 oranında artış gösterdi.



E-ticarette Anneler Günü hediye hareketliliği başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Mevlana’nın 7 asırlık Mesnevi mirası "Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser" sergisinde anlatıldı Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıl dönümü nedeniyle 700 yıllık Mesnevi tarihini anlatan "Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser" sergisi Rami Kütüphanesi’nde açıldı. Açılışa katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Konya, İstanbul, Şiraz, Semerkant başta olmak üzere tarihi İslam coğrafyasının çeşitli kültür merkezlerinde üretilmiştir. Sergimiz 14. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan nadide yazmalarla Mesnevi’yi ve İslam kitap sanatlarının 700 yıllık tarihini bir arada görme imkanı da sunuyor. "Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir" dedi. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıl dönümü nedeniyle İslam coğrafyasının farklı dönem ve bölgelerinde istinsah edilmiş, tezyinatı, hattı, cildi ve kağıdıyla pek çok Mesnevi nüshasını bulunduğu Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser Sergisini düzenlendi. Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen serginin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz ve çok sayıda davetli katıldı. 7 asırlık tarihi anlatan Mesnevi ciltlerin bulunduğu sergide eserler dijital ortama aktarılarak ziyaretçilerin ilgisine sunulacak. Dijital ortama aktarılan eserler, cep telefonu uygulamaları kullanılarak QR özelliğe ile incelenebilecek. "Sergi için, binlerce mesnevi yazması arasından 70 cilt Mesnevi seçilmiştir" Sergi açılışında bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Sergideki her bir eser cildiyle, kağıdıyla, hattıyla, yazdıranıyla, vakfedeniyle ve diğer unsurlarıyla son derece önemlidir. Burada yer alan her bir Mesnevi nüshası, mazideki mücellitlerin, müzehhiplerin, hattatların ve müstensihlerin sabrının, ustalığının, sanat anlayışının ve estetik seviyesinin belgesidir. Sergide bir araya getirilen yazmalar, İslam Medeniyetinin asırlardır ilme ve sanata verdiği değerin somut örnekleridir. Bu yazmalar, farklı dönemlerde ve çeşitli coğrafyalarda hazırlanmış olmalarına rağmen ortak bir özeni yansıtmaktadır. Her biri kendi döneminin anlayışını taşısa da Mesnevi’ye gösterilen saygının zaman içindeki gelişimini ve seviyesini göstermektedir. Bu durum; eserin yüzyıllar boyunca korunan ve değer verilen bir ‘kültürel miras’ olarak benimsendiğinin ifadesidir. Sergide yer alan her nüsha, yalnızca bir kitabı değil; kültürümüzün hafızasında önemli bir yere sahip olan köklü bir geleneği temsil etmektedir. Sergi için, binlerce mesnevi yazması arasından 70 cilt Mesnevi seçilmiştir" ifadelerini kullandı. "Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir" Serginin önemine vurgu yapan Bakan Ersoy, "Bu eserler Konya, İstanbul, Şiraz, Semerkant başta olmak üzere tarihi İslam coğrafyasının çeşitli kültür merkezlerinde üretilmiştir. Sergimiz 14. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan nadide yazmalarla Mesnevi’yi ve İslam kitap sanatlarının 700 yıllık tarihini bir arada görme imkanı da sunuyor. Türkçe, İngilizce ve Mesnevi’nin dili olması nedeniyle Farsça olarak hazırladığımız kataloğumuz hem sergimizi gelecek yıllara taşıyacak hem de bu zenginliği dünyada çok geniş coğrafyalara taşıyacaktır. Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir. Bu çerçevede Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser Sergisi’nin dünyada bir ilk olduğunu söylemekten de büyük bir memnuniyet duyuyorum" cümlelerini kullandı. "Başkanlığımızın üye sayısı son bir yılda yüzde 40 artışla 23 bine, toplam görüntüleme sayısı ise 4 milyon 720 bine ulaşmıştır" Yazma Eserler Başkanlığının 1 yıldaki sayısal veri artışından bahseden Bakan Ersoy, "TÜYEK, 464 bin 880 yazma ve nadir matbu eserin dijitalini resmi sitesinde erişime açmıştır. www.yek.gov.tr alanındaki en büyük portaldır. Başkanlığımızın üye sayısı son bir yılda yüzde 40 artışla 23 bine, toplam görüntüleme sayısı ise 4 milyon 720 bine ulaşmıştır. Son 6 ayda dünyaca ünlü ‘Türk ve İslam Eserleri Müzesi’, ‘İstanbul Arkeoloji Müzeleri’, ‘Hacı Bektaş-ı Velî Dergâhı’, ‘Fuat Sezgin ve Trabzon Yazma Eser Koleksiyonları’ dijitalleştirilerek ve erişime açılmıştır. Bu çalışmalarımız yoğun ilgi görmüş ve büyük heyecan uyandırmıştır" diye konuştu. "Bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonu gerçekleştirilmiştir" Rami Kütüphanesi’nde bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonun gerçekleştirildiğini söyleyen Bakan Ersoy, "Rami Kütüphanesi bünyesinde faaliyet gösteren kitap şifahanemiz dünyanın en büyük yazma eser restorasyon laboratuvarıdır. Bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Bir eserin onarımıyla, bir personelin bazen bir seneden fazla ilgilenmek durumunda olduğu dikkate alınırsa bu sayının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Sadece bu yıl içerisinde; 40 bin eserin durum tespiti, 7 bin eserin düşük sıcaklık uygulaması, 28 bin eserin temizlik işlemi ve 205 eserin bilimsel analizi yapılmıştır. Bunun yanı sıra çok sayıda yabancı restoratöre de eğitim hizmeti verilmiştir" şekline konuştu. "2025’te 200’e yakın eğitim ve kültür faaliyeti düzenledik" 2025 yılında yapılan faaliyetlerden bahseden Bakan Ersoy, "2025’te yılı sonu itibariyle devir, satın alma ve bağış yoluyla yaklaşık 25 bin eser TÜYEK’e kazandırılacaktır. Başkanlığımız yayınlarının özgünlüğü ve kalitesiyle de ehli tarafından takdirle karşılan önemli çalışmalara imza atmaktadır. TÜYEK, bugüne kadar 343 cilt yayımlamıştır. Başkanlığımız; yazma eserleri vatandaşlarımızla buluşturmak için çeşitli, kültür, eğitim ve sanat faaliyetleri de düzenlemektedir. 2025’te 200’e yakın eğitim ve kültür faaliyeti düzenledik. Bugün de 41. sergimizi açıyoruz. Sergilerimizi ülkemizin dört bir yanında da gerçekleştiriyoruz. Kırşehir’de ’Türkçe’nin Kırşehir’de Uyanan Çerağı: Aşık Paşa’, Bursa’da ’Balkanlardan Üsküp’e Hattı İrşad: İsmail Hakkı Bursevî’, Aksaray’da ’Yazma Eserlerde Somuncu Baba ve Çevresi’ sergilerini açtık; yakında Amasya’da ’Vefatının 505. Senesinde Şeyh Hamdullah Yazma Eserleri’ sergisini de ziyaretçilerle buluşturacağız" ifadelerini kullandı. "Dünyada bir eserin 70’e yakın nüshasıyla yapılabilecek özel bir sergi" Serginin açılışında bir konuşma yapan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz, "Hz. Mevlana çok sayıda farklı etkinlikte anılıyor. Ama bakanımızın bize verdiği talimatlar doğrultusunda farklı ne yapabiliriz sorusuna Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı itibariyle gündemimizde önemli bir yer tuttu. Uzun bir hazırlık yaptık. Dünyada bir eserin 70’e yakın nüshasıyla yapılabilecek özel bir sergi. Hem tematik bir eserin bu kadar yazması olan hem 7 asırlık süreci yansıtan hem de bir eserin sergisinin tezhip gibi son derece yüksek sanat düzeyinde düzenlenen özel bir alanda sergilendiği ilk sergiyi gerçekleştirmiş oluyoruz. Mevlana’nın Mesnevisinin en eski yazması, ilk yazması buradadır. Ve son yazması da buradadır. 7 asırlık bir yolculuğu hikayesi var" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Bakan Ersoy ve beraberindeki heyet, sergiyi gezdi. (DH-RU
Sivas Öğretmen öğrencisinin hayatını heimlich manevrasıyla böyle kurtardı Sivas’ta bir ortaokul öğrencisinin nefes borusuna mandalina dilimi kaçtı. Öğretmeninin yanına koşan öğrenci, Beden Eğitimi öğretmeninin müdahalesi sonrası kurtuldu. O anlar saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı. Olay Sivas Recep Handan Ortaokulu’nda meydana geldi. Teneffüs esnasında bahçede arkadaşıyla mandalina yiyen 11 yaşındaki Çağdaş Gürbüzer’in nefes borusuna mandalina parçası kaçtı. Yutkunamayınca bahçede bulunan Beden Eğitimi öğretmeni Yunus İşler’in yanına koşan 6. sınıf öğrencisi, yardım istedi. Öğretmeninin Heimlich Manevrasıyla kurtulan öğrenci, kısa sürede şoku atlattı. 11 yaşındaki Çağdaş, yaşadıklarını anlattı Recep Handan Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi Çağdaş Gürbüzer, "Arkadaşımla beraber oturmuş mandalina yiyorduk. Burnum tıkalıydı, ağzımdan nefes almaya çalıştım. O sırada mandalina boğazıma kaçtı. Yutkunmaya çalıştım ama yutkunamadığım için hemen hocama koştum. Hocam bana Heimlich Manevrası yaptı. Hocam hemen bizim önümüzde duruyordu. Hocam da sakin durup Heimlich Manevrası yapmaya başladı. Sonra da mandalina nefes borumdan çıktı. Böylesi olayları internette görüyordum. Biraz da oradan biliyorum. Biraz korktum ama sakin kalmaya çalıştım. Öğretmenime çok teşekkür ediyorum, ellerinden öperim" dedi. "Orada zor olan şey sakin kalmaktı" Yaptığı Heimlich manevrası ile öğrencinin hayatını kurtaran Recep Handan Ortaokulu Beden Eğitimi Öğretmeni Yunus İşler ise, "Çocuğumuz o gün okul nöbetçisiydi. Mandalina yiyorlardı. Ben okul bahçesindeyken çocuğumuz bir anda yanıma geldi. İki eliyle dokunarak boğazına bir şey kaçtığını anlatmaya çalıştı. Heimlich Manevrasıyla çocuğumuzu bu durumdan kurtarmaya çalıştık, çok şükür ki kurtardık. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün vermiş olduğu İlk Yardım Seminerlerine katılmıştım. Zaten alanım da Beden Eğitimi olduğu için bu bilgilere sahiptim. Orada zor olan şey sakin kalmaktı. Şükür ki onu da atlattık. Onun o güzel duruşu, sakin kalıp yanıma gelmesi bizi sevindiren nokta oldu. En azından çocuklarımızın da bilinçli olduğunu görmüş olduk" diye konuştu. (RM-GF-
Gaziantep Hediye bağlama ile başlayan müzik tutkusu... 62 yıldır müzik tutkusunu sürdürüyor Gaziantep’te 61 yıldır saz, bağlama, ud, cümbüş, tambur, gitar, keman ve darbuka gibi müzik aletleri iç içe hayat süren Davut Akdoğan, müzik tutkusunu 42 yıl önce açtığı iş yerinde ilerleyen yaşına rağmen sürdürüyor. 11 yaşında iken ağabeyinin kendisine hediye ettiği bağlama ile müzik hayatı başlayan, 15 yaşında da profesyonel olarak gitar çalabilen ve 16 yaşında ise düğün salonlarında müzik enstrümanları çalarak ailesinin geçimine katkı sağlayan 72 yaşındaki Davut Akdoğan, yıllarca sahnelerde hem türkü söyledi hem de müzik enstrümanları çaldı. Yıllar içinde birçok enstrümanı çalmayı kimseden yardım almadan öğrenen Akdoğan, gençlik yıllarında müziğe daha fazla vakit ayırdı ve evinin bir odasını adeta stüdyoya dönüştürdü. 1988 yılına kadar düğün salonlarında ve eğlence mekanlarında sahne alan Akdoğan, daha sonra 5 yıl önce vefat eden kardeşi Mehmet Akdoğan ile birlikte Şahinbey ilçesi tarihi Bey Mahallesi’nde açtığı iş yerinde müzik enstrümanlarının yapımının yanı sıra tamir, bakımı ve satışını yapmaya başladı. 1964 yılında başladığı 61 yıllık müzik hayatı boyunca 20’inin üzerinde müzik enstrümanı çalan, müzik evi işleten ve yıllarca müzisyenlik yaparak geçimini sağlayan Akdoğan, müziğe olan sevgisini hala canlı tutuyor. Çocukluk yıllarında tanıştığı müzik enstrümanlarının satışını yaptığı iş yerinde vakit geçirerek ud, saz, bağlama ve cümbüş çalan, müzikseverlere de ücretsiz dersler veren Akdoğan, ilerleyen yaşına rağmen ilk günkü heyecanla müziğe olan tutkusunu kaybetmeden yaşamını sürdürüyor. İlkokulda eğitim gördüğü 1960’lı yıllarda bağlama çalmayı öğrendiğini anlatan Akdoğan, "11 yaşında rahmetli ağabeyim bana Konya’dan gelirken bir bağlama almasıyla müzik hayatım başladı. Daha sonra 14-15 yaşında profesyonel olarak gitar çalmaya başladım. 1983 yılında bu iş yerinin mülkiyetini aldım ve bu işletmeyi çalıştırmaya başladım. O zamana kadar sahnede bağlama çaldım, gitar çaldım. Ondan sonra 1988’de sahneyi bıraktığım zaman yani profesyonellik hayatımı bırakıp iş hayatına atıldığımda biraz da müzikten kopma gibi bir durum oldu. Ondan sonra da ud ve cümbüş çalmaya başladım ve ticaret hayatımız başladı. Büyük firmaların bayiliğini aldım. Büyük bir faaliyet gösterdim. Daha sonra kardeşim ile beraber çalıştık ve bugüne kadar geldik" dedi. Müzikseverlere ücretsiz dersler verdiğini belirten Akdoğan, "Bunun yanında da enstrüman satışlarım var. Enstrüman satışlarımın bir kısmını yapabiliyorum. Enstrümanların bir kısmını tamir edebiliyorum ve burada faaliyetim devam ediyor. 42-43 yıldır da buradayız. Çalışmaya devam ediyorum. Her gün sabahları işime yürüyerek geliyorum, yürüyerek gidiyorum. Elhamdülillah sağlık sıhhatim iyi. İşimi de seviyorum. Tabi birçok öğrenci de yetiştirdim. Öğrencilerimin arasında doktorlar var. Öğrencilerimin arasında büyük şöhrete sahip olanlar da var" şeklinde konuştu. Neşet Ertaş başta olmak üzere birçok ünlü sanatçıyla sıkı dostluklarının olduğunu belirten Akdoğan, "1971-72’li yıllarda İbrahim Tatlıses gibi sanatçılarla çalıştım. Bunun yanında Gaziantep’te çok iyi sanatçılarla çalıştım. Neşet Ertaş ve Mahzuni Şerif benim yakından tanıdığımız dostlarımdı. Birbirimize gider geldirdik. Cem Karaca gibi birçok sanatçı Gaziantep’e geldiğinde muhabbetimiz oldu" diye konuştu.