SAĞLIK - 09 Ağustos 2024 Cuma 13:56

"En fazla iki kupa yeşil çay tüketilmeli"

A
A
A
"En fazla iki kupa yeşil çay tüketilmeli"

Bir fincan yeşil çayın 50-100 miligram kateşin ve 30-40 gram kafein içerdiğini kaydeden Prof. Dr. M. Emel Alphan, demleme sırasında siyah çaya oranla yeşil çaydan deme daha fazla kateşin geçtiğini belirterek sağlıklı insanların ve diyabetlilerin en fazla 2 kupa yeşil çay tüketmelerinin önerildiğini söyledi. Alphan, yeşil çay dahil olmak üzere bitki çaylarının günde toplam iki fincandan fazla içilmesinin diüretik (idrara fazla çıkma) etkiyi artırdığı için böbreklere zararlı etkileri olabileceğinin de akılda tutulması gerektiğini söyledi.


İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, çay tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalara ilişkin değerlendirmede bulundu.


Çayın yapısında bulunan tanenlerin diyetle alınan demirle bağlanarak demir emilimini azalttığını belirten Prof. Dr. Emel Alphan, “Çay, genellikle kahvaltıda tüketilen bir içecektir. Yumurta demir içeren bir besindir. Sabah kahvaltısında yumurta yenmiyorsa çaydan sakınılmasına gerek yoktur. Yani peynir, zeytin vb. içeren bir kahvaltıda çok rahatlıkla çay içilebilir. Yumurtalı bir sabah kahvaltısından 45 dakika sonra çay veya kahve içilebilir” tavsiyesinde bulundu.



Çay kateşinlerden zengin bir kaynak


Çayın sahip olduğu bileşenleri ile sağlık üzerindeki olumlu etkilerine işaret eden Prof. Dr. M. Emel Alphan, yapılan deneysel çalışmaların çayın özellikle hiperglisemiyi engelleyebilme özelliğine sahip olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.



Çay insülin etkisini artırmada etkili olabiliyor


Çay bileşenlerinin insülin etkisini artırmada etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Çay, özellikle yeşil çay sağlık üzerine birçok olumlu etkisi bulunan kateşinlerden özellikle de epigallokateşin galattan zengin bir kaynaktır. Deneysel çalışmalarda epigallokateşin gallat ve diğer kateşinlerin hiperglisemiyi insülin aktivitesini değiştirerek ve beta hücre zararını önleyerek engelleyebileceği gösterilmiştir. Çay insülin duyarlılığını ve insülin salgılatıcı etkiyi de artırabilir. Siyah, yeşil ve oolong çayların, adipositlerdeki insülinle uyarılmış glikoz alımını arttırarak insülin duyarlılığını arttırdığı gösterilmiştir. Epigallokateşingallat, epikateşingallat, tanenler ve teaflavinler gibi çay bileşenleri insülin etkisini arttırmada rol oynayabilir” diye konuştu.



Yeşil çay tüketimi diyabetlilere fayda sağlıyor


Çayın diyabetliler de dahil olmak üzere pek çok kişi için vazgeçilemez bir içecek olduğunu belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Bazı çaylar belirli metabolik rahatsızlıkları olanlar için de faydalı olabilir. Örneğin yeşil çay, Tip 2 diyabetlilerde tüm nedenlere bağlı ölümlerin azaltılması da dahil olmak üzere pek çok fayda sağlayan kafeinli bir çaydır. 4 binden fazla diyabetli katılımcının sağlığını takip eden beş yıllık bir çalışma, günde dört veya daha fazla fincan yeşil çay içenlerin yüzde 63 oranında daha düşük ölüm oranına sahip olduğunu buldu” dedi.



Yeşil çay daha fazla kateşin içeriyor


Bir fincan (250 ml) yeşil çayın 50-100 miligram kateşin ve 30-40 gram kafein içerdiğini kaydeden Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Hazırlanma şekli, demleme koşulları, bitkinin miktarı ve tazeliği biyoaktif bileşenleri etkileyebilir. Demleme sırasında siyah çaya oranla yeşil çaydan deme daha fazla kateşin geçer. Yapılan bir çalışmada antioksidan olan kateşinlerin yeşil çayın deminde, siyah çaya göre 3 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Sağlıklı insanların ve diyabetlilerin en fazla iki kupa yeşil çay tüketmeleri önerilir” açıklaması yaptı.



İki fincandan fazlasına dikkat


Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Yeşil çay da dahil olmak üzere bitki çaylarının günde toplam 2 fincandan fazla içilmesi diüretik (idrara fazla çıkma) etkiyi arttırdığı için böbreklere zararlı etkileri olabileceği de akılda tutulmalıdır” uyarısında bulundu.



Yumurtasız kahvaltıda çay rahatça tüketilebilir


Çay tüketiminin şekline de değinen Prof. Dr. M. Emel Alphan, şunları söyledi:


“Çayın yapısında bulunan tanenler, diyetle alınan demirle bağlanarak demir emilimini azaltırlar. Ama bu konu çok abartılmıştır. Çay, genellikle kahvaltıda tüketilen bir içecektir. Yumurta demir içeren bir besindir. Sabah kahvaltısında yumurta yenmiyorsa çaydan sakınılmasına gerek yoktur. Yani peynir, zeytin vb. içeren bir kahvaltıda çok rahatlıkla çay içilebilir. Yumurtalı bir sabah kahvaltısından 45 dakika sonra çay veya kahve içilebilir.


Demir emilimini arttırmak için kahvaltıda veya öğle /akşam yemeklerinde C vitamini içeren domates, yeşil biber, limon, portakal vb. besinlerin bulunmasında yarar vardır.”



Yemekten hemen sonra çay tüketilebilir mi?


Yemeklerden hemen sonra tüketilen çay alışkanlığına da işaret eden Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Lokantalarda yemekten sonra genellikle çay servisi yapılır. Eğer insanlarda demir yetersizliği anemisi yoksa, endişe etmeye gerek yok, çay içilebilir. Demir yetersizliği anemisi olsa bile yemeklerden 45 dakika sonra çay içilebilir. Açık ve limonlu çay önerilebilir” dedi.



Papatya çayı sadece sakinleştirmiyor


Prof. Dr. Emel Alphan, genellikle uykuyu teşvik etmek ve stresi azaltmak için kullanılan kafeinsiz popüler bir çay olan papatya çayı ile yapılan bir çalışmada, Tip 2 diyabetlilerde insülin direncini ve inflamatuar belirteçlere olan etkileri incelendiğini söyledi. Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Sekiz hafta boyunca yapılan araştırmada, günde üç kez (her yemekten sonra) papatya çayı tüketiminin bu iki parametre üzerinde de faydalı etkileri olduğu bulundu” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesi ile DAP’tan hayvancılık altyapısına güçlü iş birliği Atatürk Üniversitesi ile Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında, bölgesel kalkınmaya ve hayvancılık altyapısının güçlendirilmesine önemli katkılar sunacak bir iş birliği protokolü imzalandı. Rektörlük makamında gerçekleştirilen imza törenine; Atatürk Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı adına ise Başkan Prof. Dr. Osman Demirdöğen katıldı. İmzalanan protokol kapsamında, 2025 Yılı Yatırım Programında yer alan "Hayvancılık Altyapısının Geliştirilmesi" programı çerçevesinde hayata geçirilecek "Buzağı Kayıplarında Veteriner Hizmetlerinin Geliştirilmesi" projesinin uygulanması, finansmanı, izlenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Proje ile özellikle Erzurum ili sınırları içerisinde hayvancılık faaliyetlerinde verimliliğin artırılması, buzağı kayıplarının azaltılması ve veterinerlik hizmetlerinin sahada daha etkin hâle getirilmesi hedefleniyor. DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından projeye 10 milyon 508 bin 342 TL tutarında ödenek tahsis edilirken, Atatürk Üniversitesi de proje bütçesinin en az yüzde 30’u oranında eş finansman sağlayacak. Proje, Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi bünyesinde yürütülecek saha çalışmaları, tedavi protokollerinin uygulanması ve eğitim faaliyetlerini kapsayacak. Rektör Hacımüftüoğlu: "Buzağı kayıplarının azaltılmasına yönelik yürütülecek çalışmalar büyük önem taşıyor" İmza töreninde değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitelerin yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetleriyle değil, aynı zamanda bulundukları bölgenin kalkınmasına doğrudan katkı sunan projelerle de sorumluluk üstlendiğini vurguladı. Hacımüftüoğlu: "DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığımız ile imzaladığımız bu protokol, üniversitemizin bilimsel birikimini sahaya yansıtarak bölge hayvancılığına somut katkılar sunacaktır. Özellikle buzağı kayıplarının azaltılmasına yönelik yürütülecek çalışmalar hem üreticilerimiz hem de ülke ekonomimiz açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Prof. Dr. Osman Demirdöğen ise bölgesel kalkınmada üniversitelerle yapılan iş birliklerinin stratejik bir rol üstlendiğine dikkat çekerek, Atatürk Üniversitesinin akademik altyapısı ve uygulama kapasitesiyle projenin başarıyla hayata geçirileceğine inandıklarını belirtti. İmzalanan protokol ile Atatürk Üniversitesi ile DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasındaki iş birliğinin daha da güçlendirilmesi, bölgenin tarım ve hayvancılık potansiyelinin bilimsel temellerle desteklenerek sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması amaçlanıyor.