ASAYİŞ - 24 Nisan 2025 Perşembe 18:45

Fatih’te 6,2’lik depremde hasar alan 3 bina boşaltıldı

A
A
A

Silivri merkezli 6,2 büyüklüğündeki depremde Fatih’te hasar alan 3 bina, belediye ekipleri tarafından mühürlenerek boşaltıldı.

Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremde İstanbul genelinde 7 binada hasar oluştu. Hasar alan 7 binadan 3’ünün Fatih’te olduğu tespit edildi.

Hasar alan binalar boşaltıldı

Bunun üzerine Fatih Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleri tarafından Atik Ali Mahallesinde bulunan 1 bina, İskenderpaşa Mahallesi’nde bulunan 2 bina mühürlenerek boşaltıldı.

Apartmanın boşaltıldığını söyleyen İskenderpaşa Mahallesi Muhtarı Fikret Saral, "İskender Paşa Mahallesi Muhtarıyım. Dün konuyu Kaymakam Beyimize, Belediye Başkanımıza, Zabıta Müdürlüğümüze ve AFAD’a bildirdik. Onlarda geldi ve apartmanı boşalttık. Apartmanda kimse kalmadı. Zabıta müdürlüğümüzde çevre korumasını aldı. Bir elektriği kestirdik, iki doğalgazı kestirdik ve üç binaya gelen suyu kestik. Şu anda belediye ve Valiliğimiz emirliğinde binanın acilen yıkılmasını istiyoruz" dedi.

Fatih’te 6,2’lik depremde hasar alan 3 bina boşaltıldı

"Kolonlarda çatlama var dediler"

Boşaltılan binalarda kolonlarda çatlama olduğunu söyleyen bina sakini Mahmut Ünal, "Kolonlarda çatlama var dediler. Ondan sonra zabıta geldi. Onları evden çıkardılar. İki aile oturuyordu" şeklinde konuştu.

Atik Ali Paşa Mahallesi’nde hasar alan bina ve İskenderpaşa Mahallesi’ndeki iki bina arasında oluşan çatlak dron ile görüntülendi.

Fatih’te 6,2’lik depremde hasar alan 3 bina boşaltıldıDavut Has - Sedat Çürük

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu ‘Tiroit kanserindeki artışın tek sebebi Çernobil değil’ Son yıllarda tiroit kanserinde gözlemlenen artışın, özellikle Çernobil felaketi ile ilişkilendirildiğini belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Murat Alan, "Çernobil felaketinin tiroit kanseri artışında önemli bir faktör olduğu kabul edilmekle birlikte, Türkiye’deki artış tamamen buna bağlanmamalıdır. Aile öyküsü, genetik yatkınlık, iyot eksikliği ve bazı çevresel faktörler de risk faktörleri arasında yer almaktadır. Özellikle ailesinde tiroit kanseri öyküsü olan bireylerin düzenli tarama yaptırması önemlidir" dedi. Son yıllarda tiroit kanserinde gözlemlenen artışın özellikle Çernobil felaketi ile ilişkilendirildiğini ve bu konuda birçok spekülasyon yapıldığını dile getiren Medical Park Ordu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Murat Alan, dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarıda bulundu. "Çernobil felaketi sonrası tiroit kanseri artışı" Çernobil nükleer kazasının 26 Nisan 1986’da Ukrayna’da gerçekleştiğini ve atmosfere büyük miktarda radyonüklid yayıldığını hatırlatan Uzm. Dr. Alan, "Bu felaketten sonra özellikle Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya gibi komşu ülkelerde tiroit kanseri vakalarında belirgin bir artış yaşanmıştır. Bu artışın temel nedeni, radyoaktif iyot maruziyetidir. Radyasyona en fazla maruz kalan çocuk ve gençlerde, kazadan sonraki yıllarda tiroit kanseri görülme sıklığında ciddi bir yükselme olmuştur" şeklinde konuştu. Karadeniz Bölgesi’nde tiroit kanseri oranları Karadeniz Bölgesi’nin Çernobil kazasından sonra Türkiye’de tiroit kanseri vakalarının en sık raporlandığı bölgelerden biri olarak dikkat çektiğini ve kazanın ardından artan kanser vakaları uzun yıllar tartışıldığını belirten Uzm. Dr. Alan, "Özellikle Rize, Trabzon, Ordu ve çevresinde tiroit kanseri vakalarının artışı, halk sağlığı uzmanları ve onkologlar tarafından uzun yıllar incelenmiştir. Ancak son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar, tiroit kanseri insidansındaki artışın sadece Çernobil’e bağlı olmadığını göstermektedir. Bu artışın erken teşhis imkanlarının artması, farkındalık düzeyinin yükselmesi ve ileri görüntüleme tekniklerinin yaygınlaşması ile de ilişkili olduğunu vurgulanmaktadır" ifadelerine yer verdi. "Radyasyon dışında risk faktörlerine dikkat" Tiroit kanserinin tek nedeni radyasyon olmadığına değinen Uzm. Dr. Alan, "Aile öyküsü, genetik yatkınlık, iyot eksikliği ve bazı çevresel faktörler de risk faktörleri arasında yer almaktadır. Özellikle ailesinde tiroit kanseri öyküsü olan bireylerin düzenli tarama yaptırması önemlidir" diye konuştu. "Erken teşhis hayat kurtarır" Çernobil felaketinin tiroit kanseri artışında önemli bir faktör olduğu kabul edilmekle birlikte, Türkiye’deki artışın tamamen buna bağlanamayacağını ifade eden Uzm. Dr. Alan, "Erken tanı imkanları ve bilinç düzeyindeki artış da önemli etkenler arasındadır. Radyasyon maruziyetinden korunmak ve düzenli sağlık kontrollerini aksatmamak, risk yönetimi açısından büyük önem taşımaktadır" açıklamasında bulundu.
İzmir Uluslararası ödüllü ‘Limandaki Aşk’ oyunu sergilendi Sahne Tozu Tiyatrosu’nun 56 kişiyle sergilediği ve uluslararası en iyi prodüksiyon ödülüne sahip ‘Limandaki Aşk’ oyunu İzmirli seyirciden tam not aldı. Cumhuriyet dönemimden bu yana İzmir’de özel bir tiyatronun yaptığı en yüksek bütçeli oyun haline geldiğini söyleyen Yönetmen Çağlar İşgören, "2016 yılında dekorlarını yapmaya başladım. Önce demirlerini, sonra merdivenlerini, ardından gondolunu, perdelerini ve kostümlerini derken her yıl bir parçasını tamamladım. Sonunda ortaya devasa bir eser çıktı" dedi. Yazar Çağlar İşgören’in kaleminden çıkan "Limandaki Aşk", bir Türk yazar tarafından kaleme alınan ve İngiltere tarihini konu alan ilk tiyatro oyunu olma özelliğini taşıyor. Uluslararası alanda "En İyi Prodüksiyon Oyunu" ödülünü kazanan eser, Ortaçağ İngiltere’sine ışık tutarak güçlü anlatımı ve görsel zenginliğiyle dikkat çekiyor. Oyun, ana karakterler Gabriel ve Annie’nin sınıf farklılıklarına rağmen yaşadığı aşk hikâyesini konu alıyor ve izleyiciye tarihi bir atmosferde duygusal bir yolculuk sunuyor. Limandaki Aşk’ı yıllar önce yazamaya karar verdiği ve oyunun ilk isminin Soylular ve Köleler olduğunu belirten Yönetmen Çağlar İşgören, "Ancak ilk iki üç yıl içerisinde aslında yazamadığımı fark ettim. Sonra süreç yavaş yavaş gelişti. Bir süre beklemeye aldım. Müzikallerin Türkiye’de Broadway tarzında, görsel şölen ağırlıklı olması gerektiği fikri gönlümde yatan bir aslan gibi. O zaman dedim ki: "Bu hikâyeyi yazmak mesele değil, önce onun görsel yanlarını hayata geçirmem lazım. 2016 yılında dekorlarını yapmaya başladım. Önce demirlerini, sonra merdivenlerini, ardından gondolunu, perdelerini ve kostümlerini derken her yıl bir parçasını tamamladım. Sonunda ortaya devasa bir eser çıktı. Yaklaşık 14-15 yıllık bir birikim sonucu oluştu. Adı da bu süreçte "Soylular ve Köleler"den "Limandaki Aşk"a dönüştü" ifadelerini kullandı. İzmir’de en yüksek bütçeli oyun Tüm Türkiye’yi "Limandaki Aşk" ile tanışmaya davet eden İşgören sözlerini şu şekilde noktaladı: "Tam prömiyer yapacağımız sırada COVID salgını başladı. Yine de son provalara girmiştik. "Acaba yapabilir miyiz?" diye düşünürken, zannediyorum 2020’nin sonu ya da 2021’in başı gibi prömiyer yaptık. Sonrasında, Batı’yı müzikal anlamda kaleme alan ilk yazar ödülünü aldım. Ardından arkadaşlarımla birlikte uluslararası prodüksiyon ödülünü kazandık. Şu anda kadro, bazı zamanlar 50-55 kişiye düşse de, yaklaşık 70 kişiden oluşuyor. 82 kostüm kullanılıyor. Prodüksiyon maliyeti açısından bakıldığında, İzmir’de Cumhuriyet döneminde özel bir tiyatronun yaptığı en yüksek bütçeli oyun haline geldi. Bu durumdan gurur duyuyoruz. Oyunda yer alan tüm oyuncularımla, tiyatro sanatçısı arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Buradan özel bir teşekkürüm olacak. Prof. Dr. Oya Başak Hocama çok teşekkür ediyorum. Bu işin ucundan, son virajda kendisi tutmuştur." Yüz kez sahnelendi Limandaki Aşk’ta seyirciyi çok güzel bir hikaye beklediğini söyleyen oyunun ikinci yönetmeni Duygu Asker Aksoy, "Çağlar İşgören hocamızın yazıp yönettiği bir oyun. Daha önce de yüze yakın kez sahnelendi. Zannediyorum, İzmir tarihinde bir özel tiyatronun çıkardığı en büyük prodüksiyon bu. Çünkü şu anda 56 kişiyle sahneliyoruz bu oyunu ve çok güzel bir iş çıktı ortaya. Aslında dediğim gibi, bu temsili yüze yakın kez oynadık ve İzmirli seyircilerimizin de beğenisini kazandık. Yine onları da oyunumuza bekliyoruz. Oyunun ana karakterleri Gabriel ve Annie aslında. Ama burada en küçük karakter bile zaman zaman başrole dönüşebiliyor; dikkati üzerine çekebiliyor. Ancak biz, Gabriel ve Annie’nin yaşadıklarına odaklanıyoruz. Onların yaşadığı bir aşk hikâyesi diyebiliriz. Biraz farklı bir hikâye. Hatta bu hikâyeyi daha önce Shakespeare’in yazdığını düşünenler bile oldu. Bu tabii ki gurur verici. Çünkü eski İngiltere’yi anlatan ve içinde Shakespeare’i de barındıran bir oyun. Seyircinin ilgisini çekecek bir konusu olduğunu düşünüyorum. Hem güldürecek, hem ağlatacak; merakla bekletecek; görsel şovlarıyla seyirciyi etkileyecek bir oyun. Aynı zamanda bir müzikal tabii ki. Şarkıları da birçok seyirciyi mest edecektir diye düşünüyorum" diye ekledi. "Annie bana birçok şey öğretti" Limandaki Aşk’ta Annie karakterini canlandıran Çağla karayel, "Annie, limandaki aşkın belki de en masum, belki de en bahtsız karakteri olabilir. Hayatının aşkını bulduğu noktada aslında hayatının en önemli dönüm noktalarından birini yaşıyor. Önce babasını kaybettiğini, sonra da aşkıyla ilgili yaşadığı kırılmaları ve dönüm noktalarını keşfediyor. Birçok duygusunu aslında ilk kez keşfediyor; çünkü zaten o duyguları keşfetme yaşında. Annie hem çok mutlu hem çok üzgün, hem çok şanslı hem çok şanssız bence. Hocamız Çağlar İşgören, gerçekten çok detaylı ve derin yazmış tüm karakterleri. Ben de Annie ile birçok noktada kendimden bir şeyler buldum; aynı zamanda Annie bana birçok şey öğretti. Bu süreçte herhalde hem onun için çok ağladım hem de onunla beraber çok güldüm. Annie’yi canlandırmaktan çok mutluyum. Bu ekiple, hocamızın yazdığı böyle bir oyunda, böyle bir prodüksiyonda yer almaktan her şeyden önce çok gurur duyuyorum. Hepimiz çok mutluyuz, çok heyecanlıyız. Seyirciyi etkileyecek bir oyun bekliyor" diye belirtti. "Çok eğlenceli bir oyun; içinde hem hüzün hem de insanların güleceği öğeler var" Limandaki Aşk oyununda Gabriel karakterini oynayan Arif Yıldırım ise şu ifadeleri kullandı: "Limandaki Aşk oyununa, pandemi dönemi başlamadan önce provalara başlayarak hazırlanmaya başladık. O dönemde prömiyerimizi yapacak, galamızı düzenleyecektik; ancak araya pandemi girdi. Pandemi süresince, iki yıl boyunca bu oyunun provalarını yapma şansına eriştik. Valilikten özel yazılı izin alarak, herkesin sokağa çıkamadığı günlerde gelip burada prova yaptık. Oyun, Orta Çağ İngiltere’sinde geçiyor ve 60 kişilik dev bir kadroya sahip. Çok eğlenceli bir oyun; içinde hem hüzün hem de insanların güleceği öğeler var. Seyirci zaman zaman hüzünlenecek, zaman zaman ise gülecek. Herkesi oyuna bekliyoruz. Biz provalarda çok eğlendik. Umarım seyirciler de geldiklerinde hem eğlenir, hem güler, hem de duygulanırlar. Oyunun yazarı Çağlar İşgören, aynı zamanda Uluslararası Tiyatro Ödülleri’nde "En İyi Prodüksiyon" ödülünü aldı. Oyun, geçmiş yıllarda Kültür Bakanlığı tarafından hem maddi hem manevi olarak desteklenen bir projeydi." Limandaki Aşk 16-17-18-23-24-25-30-30 Mayıs / 1 Haziran tarihlerinde Sahne Tozu Tiyatrosu Haldun Dormen Sahnesi’nde sahnelenecek