ASAYİŞ - 22 Nisan 2025 Salı 11:12

Fatih’te oyuncu Sevil Akdağ arkadaşını öldürmüştü, yakın zamanda böyle eğlenmişler

A
A
A

İstanbul Fatih’te Elif Kırav ve onu evinde bıçakla öldüren oyuncu Sevil Akdağ’ın yakında zamanda bir evde arkadaşlarıyla eğlendikleri anlara ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Sosyal medya fenomen Bade Taş ise, kanlı cinayetin detaylarına ilişkin, "Her yerinden bıçaklamış. Kaşından, gözünden, kalbinden 35-40 tane bıçak izi var" dedi. 

Fatih’te yaşanan olayda oyuncu Sevil Akdağ ile arkadaşı Elif Kırav arasında tartışma yaşanmış, Akdağ arkadaşı Elif Kırav’ı bıçakla öldürdükten sonra evden ayrılmıştı. Komşular gelen sesler üzerine polis ve sağlık ekiplerine haber vermiş, bölgede yaptıkları çalışmalar sonrası kameraları inceleyen ekipler kaçan Sevil Akdağ’ı Esenyurt’ta yakalayarak gözaltına almıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen Sevil Akdağ, tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

4 arkadaşın eğlendikleri anlara ilişkin görüntüler ortaya çıktı

Yakın zamanda Akdağ ile Kırav’ın arkadaşlarıyla evde eğlendikleri anlara ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde 4 arkadaşın şarkı çalan parçaya eşlik ederek eğlendikleri görülüyor.

"Her yerinden bıçaklamış, 35-40 tane bıçak izi var"

Fenomen Bade Taş ise, Sevil Akdağ tarafından bıçaklanarak öldürülen arkadaşı Elif Kırav hakkında açıklamalarda bulundu. Gözyaşlarına boğulan Taş, "Her yerinden bıçaklamış. Kaşından, gözünden, kalbinden 35-40 tane bıçak izi var" dedi. Cinayete ilişkin detayları anlatan Taş, "İçten içe Elif’e takıktı. Ne zaman alkol ya da başka bir madde alsa Elif’i arıyordu. Elif’e ağlıyordu. Elif dahil kimsenin kendisini sevmediğini söylüyordu. Onu arkadaş çevremizde istemiyordum. O gün beraber dışarı çıkıyorlar. Yiyorlar içiyorlar. Sonra bu malum şahıs tuvalete gidip geldikten sonra hal ve hareketleri değişiyor. Elif de buna geceyi onunla devam etmek istemediğini söyleyerek bunu gönderiyor. Başka bir kız arkadaşıyla farklı bir mekana gidiyor. Sonra bu cani Elif’i arıyor. Kendisinin de gelmesi konusunda ısrar ediyor. Elif telefonu açmayınca yanındaki kız arkadaşını arıyor. Elif istemediğini söylüyor. Kafasının çok güzel olduğunu söylüyor. Keşke oradan çıkıp benim yanıma gelseydi. Oradan çıkıyor ve Elif kendi evine gidiyor. Sonradan görüştüğü kız arkadaşı kendi evine gidiyor. Sabaha karşı cebinde kesici aletle Elif’in kapısına gidiyor. İçeride ne yaşandı bilmiyorum. Sadece ulaşılamasın diye telefonunu kapının önüne koymuş. Her yerinden bıçaklamış. Kaşından, gözünden, kalbinden 35-40 tane bıçak izi var. Bu halde annesi kızı buluyor" dedi.

"Benim kardeşim o gün söylediği yemeği bile yiyemedi"

Acısını yaşamak istediğini ve paylaşım yapamadığını söyleyen Taş, "Annesi kaç kere kollarımda bayıldı. Ablası zaten ameliyatlı. Burada yayın açıp da yayın konusu yapacak başka şeyler uyduracak ne yaşıyorsunuz. Bu kadar mı kalbiniz köreldi. Paylaşım yapmıyorum, mesajlara cevap veremiyorum. Nefes alamıyorum. Hayatımda ilk kez tanıdığım bir insanı kaybettim ve en yakınımı kaybettim. Size raporu veremediğim şov yapamadığım için özür dilerim. İzin verirseniz acımı yaşamak istiyorum. Benim kardeşim o gün söylediği yemeği bile yiyemedi. Bir lokma alamadan öldürmüş kardeşimi. Beni size burada açıklama mı yapacağım. Ne biçim insanlarsınız siz?" ifadelerini kullandı.

Sümer Avcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."