ASAYİŞ - 12 Ocak 2022 Çarşamba 15:50

Fransa Türkiye Büyükelçisi ve İstanbul Başkonsolosu hakkında suç duyurusu

A
A
A
Fransa Türkiye Büyükelçisi ve İstanbul Başkonsolosu hakkında suç duyurusu

İstiklal Caddesi’nde bulunan Fransa Başkonsolosluğu ile Fransız Kültür Merkezi içindeki kafeyi 6 yıldır işleten Servet Bayram, sözleşmesinin kanuna aykırı bir şekilde fes edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

İstiklal Caddesi’nde bulunan Fransa Başkonsolosluğu ile Fransız Kültür Merkezi içindeki kafeyi 6 yıldır işleten Servet Bayram, sözleşmesinin kanuna aykırı bir şekilde fes edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.


İstanbul Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nde bulunan Fransa Başkonsolosluğu ile Fransız Kültür Merkezi içinde yer alan kafenin 6 yıldır işletmeciliğini yapan Robela Turizm Organizasyon ve İşletmecilik Lt. Şti. Servet Bayram, kira sözleşmesinin tek taraflı olarak kanuna aykırı bir şekilde fes edildiği iddiasıyla Fransa Türkiye Büyükelçisi Herve Magro ve Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin’in de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan suç duyurusu dilekçesinde, şüphelilerin ‘konut dokunulmazlığını ihlal’, ‘iş ve çalışma hürriyetini ihlal’, ‘hakkı olmayan yere tecavüz’, ‘görevi kötüye kullanma’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme’, ‘ticari sır niteliğindeki belgelerin açıklanması’ ve ‘ihkak-ı hak’ suçlarından cezalandırılması talep edildi.



Kafenin güvenlik gerekçesiyle kapatıldığı anlatıldı


Dilekçede, Fransa Başkonsolosluğu ve Fransız Kültür Merkezi içerisinde bulunan alanın 352 metrekarelik alanın 24 Temmuz 2015 tarihli kira sözleşmesi ile kafe- bistro olarak işletilmek üzere kiralandığı aktarıldı. Savcılığa sunulan dilekçede, Robela Turizm Organizasyon ve İşletmecilik Lt. Şti.’nin tarafından işletilen kafenin, büyükelçi tarafından ilk olarak 14 Ocak 2016’da ‘güvenlik’ gerekçesi ile haksız bir şekilde kapatıldığı ancak aynı bina içerisinde faaliyette bulunan, dil kursu, kütüphane, sergi salonu, sinema vb. herkesin kullanımına açık yerleri ise kapatılmadığı ve bu yerlerin işletilmeye devam ettiği kaydedildi.



Başkonsolosluk kapatmanın geçici olduğunu söyledi


Başkonsolosluğun kapatma kararının geçici olduğunu söylediğinin belirtildiği dilekçede, “Fransız Başkonsolosluğu tarafından 8 Şubat 2016 tarihli yazıda kapatmanın geçici olduğu vurgulanmıştır. Somut hiçbir güvenlik zafiyeti olmamasına rağmen kiralanan yerin aylarca açılmasına izin verilmemiştir. İkinci haksız fiil olarak geçici denilen kapatma hali süreklilik arz eder duruma gelmiştir. Büyükelçiliğin güvenliği nedeniyle kira sözleşmesinin 9/2 maddesine dayanarak kiralanan yeri kapatması haksız ve mesnetsizdir” ifadelerine yer verildi.



“Kiraladıkları taşınmaza girişleri konsolosluk görevlileri tarafından engellendi”


Büyükelçiliğin 22 Mart 2021 tarihinde gönderdiği mektup ile kira sözleşmesini geçerli bir neden olmaksızın fes ettiğinin anlatıldığı dilekçede, “Sonuç olarak 01 Ağustos 2021 itibariyle müvekkil şirket yetkilileri ve çalışanlarının, kiraladıkları taşınmaza girişleri konsolosluk görevlileri tarafından cebren engellenmiştir. Konsolosluğun bu eylemi Türk Ceza Kanunu(TCK) kapsamında suç teşkil etmektedir. Müvekkilin kiracı olarak kullandığı taşınmazda 08 Ağustos 2021’de Beyoğlu 48’inci Noterliğince tutanak ile tespit yapılmış ve tespit tutanağı şüphelilerce imzalanmıştır. Bu tespitte hazır bulunan ve tespit tutanağını imzalayan şüpheliler suç işlemişlerdir, cezalandırılmaları gerekmektedir” diye belirtildi.



“Tahliye kararı almadan kira sözleşmesini feshedemez”


Dilekçede, “Müvekkil firmanın kasası dahi bu tespitte açılmış, kişisel eşyaları dahi aranmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre kiraya veren, yasada öngörülen sebeplere ilişkin dava açıp, tahliye kararı almadan kira sözleşmesini feshedemez, taşınmaza kiracının izni olmadan giremez. Son derece hukuksuz tamamen devlet otoritesi kullanılarak yapılan bu eylem eğer Fransa Cumhuriyeti’ndeki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde bir Fransız şirketine karşı Türkiye Cumhuriyeti tarafından gerçekleştirilseydi Fransa Cumhuriyeti’nin tavrı ne olurdu sorusunun cevabını sayın savcılığınızın takdirine bırakıyoruz” denildi.



“Büyükelçi hakkında suç duyurusunda bulunduk”


Suç duyurusuna ilişkin konuşan avukat Cem Murat Sofuoğlu, “Servet beyin işletmecisi olduğu Fransız Konsolosluğu’ndaki kafeyi, Fransız Büyük Elçisi’nin kiralayan sıfatıyla talimatıyla Konsolosluk, Başkonsolos girişimizi engelledi. Daha sonra da oradaki eşyalara el koyup bir depoya kaldırmış bizim yokluğumuzda. Bu arada kasayı açmış ve paraları da almışlar. Bir emanete aldıklarını söylüyorlar, 500 lira para çıkmış. Tabi biz bilmiyoruz bizim yokluğumuzda yapılmış bir işlem bu. Girişimizi engellediler, bunların hepsi suç. Burada elimizde kira kontratı var, kira kontratına rağmen girişimizi engelliyorlar, içerideki mallarımızı vermiyorlar. Kasayı açıp paraları, emaneti aldıklarını söylüyorlar. Bunlar suç ve bugün Büyükelçi hakkında suç duyurusunda bulunduk” dedi.



“Fransa zararları karşılamayı kabul etmedi”


Sözlerinin devamında avukat Sofuoğlu, “Büyükelçinin diplomatik koruması olduğunu biliyoruz ama bize göre bu talimatı veren büyükelçidir, uygulayan da Fransa Başkonsolosudur. Noter getirmişler. Noter de bu suça iştirak etmiş oluyor. İhtar metni var. Bunu savcılığa verdik. Büyükelçinin imzasıyla gelen, ‘sizi sokmayacağız buraya’ yazılı metin var elimizde. Bu kadar beklememizin sebebi uzlaşmak isteyişimizdi ama olmadı Fransa zararları karşılamayı maalesef kabul etmedi. Biz de mecburen yargı yoluna gittik” diye belirtti.



“İş yargıya intikal etmiş durumda”


Avukat Kaan Özkan açıklamasında, “Bugün itibariyle Beyoğlu 48’inci Noteri, bu tespitte hazır bulunan noter katibi, büyükelçilik vekili, aynı zamanda büyükelçi ve başkonsolos hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Bu tespitte, herhangi bir mahkeme kararı olmadan, müvekkilin kasasının dahi açılması Türk Ceza Kanunu kapsamında suçtur. Gerekli başvurularımızı yaptık. Aynı zamanda Fransa Büyükelçiliğine karşı açmış olduğumuz tazminat davası da devam ediyor. Onun da duruşması 10 Mart’ta yapılacak. Artık iş, yargıya intikal etmiş durumda” şeklinde konuştu.



“Yaşadığımız ciddi bir hukuksuzluk var”


İşletme sahibi Servet Bayram ise açıklamasında, “Fransız hükümeti ya da başkonsolosluk tarafından Ağustos sonundan beri yaşadığımız ciddi bir hukuksuzluk var. Tek taraflı sözleşme feshi yaşadık. Ağustos ayından beri kendi işletmemize giremiyoruz. Maddi, manevi kayıplarımız oldu. Bununla ilgili gerekli işlemleri başlattık. Umarım bu süreç, Fransa’nın demokratik bir ülke olduğu fikrini hatırlayıp, bir uzlaşma zeminine çekilmesini beklediğimiz anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Evladından depremden bu yana haber alamayan anne: “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” HATAY (İHA) – Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber alamayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.
Hatay 25 yaşındaki evladından depremden bu yana haber alamayan anne, “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber almayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten anneler gününün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık anneler günün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.
Mersin Mersinliler ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor Mersin’de yabancı dil alanında kendini geliştirmek isteyenler, Mersin Büyükşehir Belediyesince hayata geçirilen ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde 12 ayrı grubun İngilizce dersi aldığı ’Hello Mersin’de 316 öğrenci, yabancı dile karşı tabuları yıkıyor ve kendilerini dünyaya açıyor. Ücretsiz kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. Drama, dil oyunları, sunumlar ve grup çalışması gibi birçok etkinlik sayesinde hem eğlenip hem öğrenmeyi amaçlayan kulüpte, vatandaşlar daha akıcı ve özgüvenli bir iletişimin kapılarını aralıyor. Dil öğrenmenin yanı sıra, dil kulüplerine de ev sahipliği yapan ‘Hello Mersin’, dil alanında kendini geliştirmek isteyen Mersinlileri buluşturuyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesindeki kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. “Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve bunların yıkılmasını istiyoruz” Açıldığı günden bu yana çok keyifli bir kurs süreci geçirdiklerini belirten ’Hello Mersin’de İngilizce Öğretmeni Başak Çelik, eğitimlerin 10 aydır sürdüğünü kaydetti. Toplamda 12 grubun eğitim aldığını kaydeden Çelik, 316 katılımcı olduğunu belirtti. Konuşma becerilerinin geliştirilmesi için dil oyunları, aktiviteler, drama, tiyatro gibi pek çok metodu kullandıklarını söyleyen Çelik, “Sıkıcı bir ders ortamından çok uzaktayız. O yüzden burada katılımcıların daha hevesli bir şekilde dil öğrenmelerini geliştiriyoruz” dedi. ’Hello Mersin’ kurslarının tamamen ücretsiz olduğunu belirten Çelik, “Burada öğrencilerimizi daha özgüvenli kılarak, yabancı dili doğru ve akıcı konuşmalarını amaçlıyoruz. Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve biz bunların yıkılmasını istiyoruz. O yüzden bu imkanı sunuyoruz. Eğlenerek, gülerek, sohbet ederek, her hafta farklı konularda konuşarak, dünya gündeminden bahsederek dil ve konuşma becerilerini geliştiriyoruz” diye konuştu. “İnsanlara bir şeyler katmak büyük bir mutluluk” Kursa gelmek isteyen kişilere mülakat yaptıklarını söyleyen İngilizce ve Almanca Öğretmeni Figen Kundak, “Gelen öğrencilerimiz ya da yetişkinlerimiz, ‘Anlayabiliyorum ama konuşamıyorum’ diyor. Biz onları özgüvenle yetiştirmeye çalışıyoruz. Sohbet ediyor, soru cevap yapıyor, oyun etkinlikleri hazırlıyor ve daha birçok aktivite yapıyoruz. Kendilerini ders ortamında değil de daha çok sohbet ortamında hissediyorlar. Onlara bir şeyler katmak ayrıca bir mutluluk. Öğrencilerimizden istikrar istiyoruz ki en önemli nokta bu” ifadelerine yer verdi. “Özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım” Kursun çok eğlenceli geçtiğini söyleyen lise öğrencisi Senanur Döldöş, İngilizce oyunlar oynayarak kendilerini hızla geliştirdiklerini belirtti. Okuldan çok daha farklı bir ortam olduğunu belirten Döldöş, “Burası İngilizce için çok iyi, bana çok şey şey kattı. Konuşurken çok özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım. Çünkü insanlarla konuşmam gerekiyor. Konuşma kulübü olduğu için de kendimi ifade etmem gelişti. Buraya geldikçe hem sosyalleşmiş oldum hem de kendi kariyerime çok şey kattım” şeklinde konuştu.