SAĞLIK - 20 Aralık 2016 Salı 14:20

“Gebelik sırasında kanser hastalığının anlaşılması çok zor”

A
A
A
“Gebelik sırasında kanser hastalığının anlaşılması çok zor”

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ulun Uluğ, Gebelik sırasında kanser hastalığının anlaşılması çok zor olduğunu söyledi.
Uluğ, hamilelik süresinde kanser olduğunu öğrenen hastalara yapılan müdahale ve hastalığın bebeğin sağlığını nasıl etkilediğine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Her 2 bin gebede bir kanser hastalığı görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ulun Uluğ, “Burada en büyük sıkıntı hamilelik sürecinde kanseri teşhis etmekte bazen zorlanmamız. Gebelik birçok değişiklik getirdiği için kanseri saklayabiliyor. Mesela gebelerin ateşlenmeleri olurken kanser hastalarının ise vücut ısıları artar. Kanser olan insanlarda kilo kaybı olur, gebede ise kilo alımı olduğu için onu baskılayabilir” diye konuştu.
Gebelik sırasında en fazla görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu belirten Ulun Uluğ, diğer sık görülen kanser türlerinin ise hematolojik rahatsızlıklar, lenfoma kanseri ve rahim ağzı kanseri olduğunu söyledi.
“Gebelerin vücutlarını çok iyi takip etmeleri gerekiyor”
“Anne adayının kanser olduğu bazen doğumdan sonra anlaşılıyor” diyen Uluğ aynı zamanda, “Burada en önemli şey hekimlerden çok hastalara düşüyor. Vücutlarını çok iyi takip etmeleri ve vücutlarında meydana gelen değişiklikleri doktorlarına söylemeleri gerekiyor. Özellikle hastaların kendi kendilerini meme muayenesi yapmaları ve memede herhangi bir değişiklik olduğu zaman muhakkak doktorlarına bildirmeleri gerekiyor. Yumurtalıkta bir kitle varsa zaten biz bunu ultrason sırasında anlayabiliyoruz. Rahim ağzı kanserinde ise gebelik sırasında kanamalar, akıntılar görülebilir. Bu da bizde şüphe uyandıran belirtiler arasındadır. Hematolojik dediğimiz kan ile ilgili problemlerde ise hastaların kan tahlillerindeki kan profillerinde bazı hücrelerin çok fazla arttığını ya da azaldığını görüyoruz. Bunlar da bizi kanser konusunda şüphelendiren diğer belirtilerdir” dedi
Kanser anne karnındaki bebeğe geçer mi?
Gebe kalmayı planlayan anne adaylarının bu sorunlarla karşılaşmaması için smear testi yaptırmaları gerektiğine dikkat çeken Uluğ, kanserin anne karnındaki bebeği nasıl etkilediğini değerlendirdi. Uluğ, “Bazı cilt kanserleri türlerinde kanser hücreleri prezanteden geçip bebeğe geçebilir. Ama bunlar çok istisnai durumlar. Boşu boşuna insanları tedirgin etmeye gerek yok” şeklinde konuştu.
Kanser hastası gebeye uygulanabilecek tedavi yöntemlerinin kanserin türü ve hastalığın ilerleme aşamasına göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Uluğ, “Burada kanseri tedavi etmek için cerrahi bir yöntem uygulayabiliriz. Gerekli kontroller yapıldığı zaman ne bebeğe ne anneye zarar vermeden hatta erken doğuma bile yol açmadan cerrahi işlem gerçekleştirebiliriz. Ama asıl sıkıntı cerrahi işlemden sonra bazı olgularda kemoterapi ya da radyo terapi vermemizin gerekmesi. Radyo terapi maalesef veremiyoruz çünkü bütün vücuda verileceği için bebeği etkileyebilir. Dolayısıyla bunu kapsam dışı bırakıyoruz. Kemoterapi ise henüz şüpheli bir durum. Bazı araştırmalarda gebelik sırasında kemoterapi alanların bebekleri üzerinde olumsuz etki olmadığı görülmüş. Fakat bu çok sınırlı olan çalışma şu an için çok güvenli değil. Ama belki 5 yıl 10 yıl sonra farklı şeyler söyleyebiliriz. Burada yapılması gereken şey cerrahi işlemden sonra kemoterapiye başlamak için bazı kanser türlerine bir boşluk, bir faz bırakmak. Bu fazı mümkün olduğunca uzun tutup, hamileliğin ilerlemesini beklemek ve bebek dışarıda yaşayabilecek kapasiteye geldiği zamanda bilerek erken doğurtarak annenin hemen kemoterapiye başlatmak. Bu da tamamıyla geniş bir ekibin beraberce stratejik olarak vermesi gereken bir karardır” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İlkadım’dan geleceğe temiz miras: 204 bin kilo atık toplandı Samsun’un İlkadım Belediyesi, gelecek nesillere daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakmak amacıyla yürüttüğü sıfır atık çalışmaları kapsamında, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık topladı. Atık oluşumunu en baştan azaltmayı, oluşan atıkları kaynağında ayrıştırmayı, mümkün olanların geri kazanımını hedefleyen ve çöpe giden atığı en aza indirmeyi amaçlayan İlkadım Belediyesi, sıfır atık çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. Atık toplama faaliyetlerine kararlılıkla devam eden İlkadım Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğünce, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık malzeme toplandı. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Gelecek nesillerimize daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Toplanan atıkların uygun şartlarda saklanarak geri dönüşümünün ya da imhasının sağlandığını söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Doğal kaynakların korunması, enerji ve ham madde tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle etkin mücadele ve geri dönüşümün ekonomiye katkısını da göz önünde bulundurarak sıfır atık çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçe genelinde yürüttüğümüz sıfır atık çalışmaları kapsamında 4 bin 620 kilogram ambalaj, bin 600 kilogram atık pil, 2 bin 121 kilogram atık yağ, 2 bin 259 kilogram atık ilaç ve 194 bin kilogram atık tekstil ürünü topladık. Topladığımız ürünlerden geri dönüşüme kazandırılacak olan atıkları geri dönüşüme kazandırıyor, imha edilmesi gereken atıkları ise bu konuda yetkili firmalara göndererek imha edilmesini sağlıyoruz. İlkadım’da sıfır atık ve temiz çevre konularında daha da önemli adımlar atacağız" diye konuştu. Sıfır atık ve geri dönüşüm konularında vatandaşların daha duyarlı olmaları, atıklarını bilinçli bir şekilde ayrıştırarak ilgili atık toplama kutularına bırakmaları gerektiğini hatırlatan Başkan İhsan Kurnaz, "Sıfır atık bilincinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir çevre hedeflerimiz doğrultusunda İlkadım Belediyesi olarak, içerisinde ’Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ projesinin de yer aldığı ’Kalkancı Sıfır Atık Mahallesi’ projemiz devam ediyor. Projemiz için aldığımız hibelerle 4 adet sıfır atık toplama aracını belediyemiz envanterine aldık. Çevre dostu projelerle hem doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamak, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, belediyemizin atık toplama kapasitesini artırmak ve geri dönüşüm faaliyetlerimizi daha sistemli ve hızlı yürütebilmek için de hibe başvurularımız var. Daha temiz bir gelecek için vatandaşlarımızın da desteğiyle daha sürdürülebilir bir çevreye kavuşacağız" şeklinde konuştu.
Bolu Bu kareler film setinden değil, ilkokuldan Bolu Köroğlu İlkokulu’nda okul binasının iç kısmında bulunan atıl alanda "Yaşayan Müze" projesi hayata geçirildi. 2. sınıf öğrencileri, yeni oluşturulan bu alanda Bolu’nun geçmişini, kültürünü ve mutfağını canlandırarak ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkardı. Çıkınlar Mahallesi’nde bulunan Köroğlu İlkokulu’nda, Yerli Malı Haftası ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etkinlikleri kapsamında dikkat çeken bir projeye imza atıldı. 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar ve velilerin iş birliğiyle, okul binasının iç kısmında bulunan ve bugüne kadar atıl durumda olan üstü kapalı boş alan, etkinlik alanına dönüştürüldü. Okula kazandırılan bu yeni sosyal alanda, 2. sınıf öğrencileri ve Sınıf Öğretmeni Esengül Acar koordinesinde "Yaşayan Müze" etkinliği düzenlendi. Miniklerden geçmişe vefa Okulun mimarisine kazandırılan yeni alanda kurulan müzede, 1970 ve 1980’li yılların Bolu yöresel kıyafetlerini giyen minik öğrenciler, adeta zamanı geriye sardı. Öğrenciler, hazırlanan özel dekorlar eşliğinde buğday öğütme, yün eğirme, halı dokuma ve yöresel çeyiz hazırlama gibi unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını uygulamalı olarak canlandırdı. Miniklerin performansı, veliler ve öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Yöresel lezzetler tanıtıldı Etkinlikte kültürel canlandırmaların yanı sıra gastronomi şöleni de yaşandı. Öğrenci ve velilerin imece usulüyle hazırladığı Bolu mutfağının demirbaşları; keşli cevizli erişte, kızılcık tarhanası, kabaklı gözleme, kanlıca mantarı, kaşık sapı, acem pilavı, lahana sarması ve Kıbrıscık kürülü sergilendi. Okulun yeni atmosferinde sunulan ikramlar, ziyaretçilere eski günleri hatırlattı. Etkinliğe katılan Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, okula kazandırılan alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Öncü, yöresel kıyafetler içindeki öğrencilerle sohbet ederek, sergiledikleri performanslardan dolayı tebrik etti. "Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız" Etkinliğin yürütücüsü Köroğlu İlköğretim Okulu 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar, etkinlik öncesinde yaptığı açıklamada, "2025 yılının Aile Yılı olduğunu vurgulamak için velilerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, Yerli Malı Haftası etkinlikleri çerçevesinde Bolu’muzun tarihi ve kültürel yönlerini tanıtmak amacıyla Yaşayan Müze sergimizi hazırlamış olduk. Hazırlamış olduğumuz bu sergide Bolu’muzun tarihi, yöresel yemekleri ve kıyafetleri tüm okulumuzun öğrencilerine tanıtılmıştır. Şimdi burada öğrencilerimiz, serginin bütün bölümlerini sizlere canlandıracaklar. Bir kısmı yöresel türkülerimizi söyleyecek, yöresel yemeklerimizin tanıtımı yapılacak. Eskiden değirmenlerde buğday öğütülürdü, bunu canlandıracaklar. Yün eğirecekler, halı dokuyacaklar. Eskiden yöresel çeyiz sermelerimiz olurdu, onları canlandıracağız. Aklımıza gelebilecek Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız. Bu etkinliği okulumuzda ilk kez yapıyoruz. Okulumuzun tüm öğrencilerinin yararlanması, Bolu’muzun tarihi kıyafetlerini ve yöresel yemeklerini görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla, okulumuz genelini kapsayacak şekilde bu etkinliği düzenledik. Bu konuda destek olan bütün velilerime teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.