ASAYİŞ - 12 Kasım 2025 Çarşamba 21:46

İBB iddianamesinde Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan hakkında çarpıcı detay

A
A
A
İBB iddianamesinde Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan hakkında çarpıcı detay

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’na yönelik hazırlanan ‘yolsuzluk’ soruşturması tamamlandı. İddianamede Ekrem İmamoğlu’nun avukatı olan ve örgüt içerisinde hukuk biriminden sorumlu olduğu belirtilen Mehmet Pehlivan’ın, örgüte operasyon yapılmadan önce örgüt yöneticileri ve üyelerine suç delillerini gizlemesi için uyarılar yaptığı kaydedildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ekrem İmamoğlu’na yönelik ‘yolsuzluk’ soruşturması tamamlandı. İddianameye ilişkin yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor.

"Operasyondan önce Mehmet Pehlivan tarafından suç delillerinin gizlenmesi için uyarılar yapıldı"

İddianamede, örgüte yönelik 19 Mart günü yapılan operasyondan önce Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla, şüpheli Mehmet Pehlivan tarafından organize edilen, örgüt yöneticisi ve üyelerinin katıldığı toplantılarda telefonlarının toplanıldığı, dijital kayıt yapılması engellendiği, bu şekilde mahremiyet kurallarına riayet edildiği belirtildi. Toplantılarda örgütün çözülmemesi için Mehmet Pehlivan tarafından planlar yapıldığı da belirtilerek, "Operasyon tarihinden kısa süre önce bazı örgüt mensupları evlerinde bulunan nakit paraların ve belgelerin olup olmadığı araştırmış, bir kısım örgüt üyelerinin evinde çok miktarda nakit bulunduğunu, bir kısım örgüt üyelerinin de belgelerin evde olduğunu ifade etmesi üzerine şüpheli Mehmet Pehlivan tarafından örgüt yöneticileri ve üyelerinin suç delillerini gizlemesi için uyarılar yapılmıştır. Operasyon olması durumunda gözaltına alınabilecek örgüt yöneticisi ve üyelerinin emniyet ve savcılık ifadelerine şüphelileri kontrol altında tutmak için hangi avukatların gireceği, örgüt hiyerarşisinin tespit edilmemesi için ifadelerde örgüt yöneticileri ve örgüt üyeleri hakkında hangi cümlelerin kurulacağı örgüt üyelerinin ‘operasyon siyasidir’ şeklinde cevaplamasını söylemiştir. Örgüt liderinin talimatı ve yönlendirmesi ile yine bu toplantılarda tutuklananlara maddi destek verileceği yönünde vaatlerde bulunmuş, kendi güvenmediği örgüt üyelerinin yurt dışına kaçışlarını organize etmiş ve kaçmaları için talimatlar vermiştir" ifadelerine yer verildi.

Mehmet Pehlivan hakkında değerlendirme: "Etkin pişmanlıktan faydalanmamaları durumunda makamlar verileceğini vaat etti"

Mehmet Pehlivan’ın örgütün hukuk biriminden sorumlu olduğu da belirtilen iddianamede "Tutuklanan örgüt üyelerinin ailelerine ‘her şey kontrolümüzde, avukat gönderiyoruz’ şeklinde beyanlarda bulunarak örgüt mensuplarının cezaevinde çözülmesinin önüne geçmek ve ifade vermemeleri için baskı kurulduğu, birçok örgüt üyesine etkin pişmanlıktan faydalanmamaları durumunda milletvekilliği, belediye başkanlığı ve çeşitli kurum müdürlükleri gibi makamlar verileceğini vaat ettiği anlaşılmıştır" cümleleri aktarıldı.

Sistemdeki tüm aktörler uyarıldı, operasyon esnasında nakit para bulunamadı

Dosyanın şüphelilerinden itirafçı Adem Soytekin’in ifadesine de iddianamede yer verildi. Soytekin, operasyon yapılacağına dair duyumun çok önceden bilindiğini ve Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere avukat Mehmet Pehlivan tarafından sistemdeki tüm aktörler uyarıldığı için operasyon esnasında nakit para bulunamadığını belirtti. İddianamedeki ifadesinde Adem Soytekin, "Operasyon öncesinde nakit paranın Fatih Keleş’ten alındığını, Ekrem İmamoğlu’na bağlı dokunulmazlığı olan milletvekillerine devredildiğini biliyorum. Bunu bilmemin en büyük sebeplerinden birisi operasyondan önce fiziki takipte de bana sorulan Ekrem İmamoğlu’yla başkanlık konutunda yapmış olduğum görüşmede Ekrem İmamoğlu bana ‘tedbirini aldın mı, operasyon yapılacak sen de listedesin, eğer emanet etmen gereken para veya belge varsa bunları Turan Taşkın Özer’e emanet ver’ demiştir. Bu görüşme esnasında Avukat Mehmet Pehlivan da yanımızdaydı. Bu süreçlerin birçoğunu bu avukat organize etmiştir. Dokunulmazlığı olduğu için de Turan Taşkın Özer emanetçi yapılmıştır. Böyle bir para olmadığı savunması tamamen yalandır. Halihazırda söz konusu dosya kapsamında 130-140 avukat finanse edilmektedir. Bu avukatların aylık ortalama maliyeti 1 milyon dolardan aşağı değil, bunun finansmanı böyle bir para olmasa nasıl karşılanacak" dedi.

Melike İnal

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın ADÜ Hastanesi’nden ailelere çağrı: "Yenidoğan taramalarını ihmal etmeyin" ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan sonraki ilk günlerde yapılan yenidoğan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken teşhis edilerek kalıcı hasarların önlenebildiğini vurguladı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Hastanesi, Ulusal Yenidoğan Tarama Programı’nın yenidoğan sağlığı açısından taşıdığı hayati öneme dikkat çekti. ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan hemen sonra yapılan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken dönemde tespit edilerek kalıcı hasarların önüne geçilebildiğini vurguladı. Türkiye genelinde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında, fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği, konjenital hipotiroidi, konjenital adrenal hiperplazi, kistik fibrozis ve spinal müsküler atrofi (SMA) gibi önemli hastalıkların tarandığını belirten Dr. Göksoy, bu hastalıkların erken tanısının bebeklerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde alınan bir damla topuk kanı ile yapılan tarama testlerinin hayat kurtarıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, "Bu basit ancak etkili yöntem sayesinde ciddi hastalıklar erken dönemde tespit edilerek tedaviye başlanabiliyor. Böylece bebeklerde oluşabilecek kalıcı hasarların önüne geçilebiliyor" dedi. Programın başarısında ailelerin bilinçli katılımının kritik rol oynadığını vurgulayan Dr. Göksoy, ailelerin yenidoğan taramalarını ihmal etmemesi gerektiğinin altını çizdi. Yenidoğan tarama programlarının erken tanı ve tedaviyle pek çok hastalığın önlenmesine katkı sağladığını belirten Göksoy, "Bu programlar sayesinde birçok bebeğin yaşamı kurtulmakta ve sağlıklı nesillerin yetişmesine zemin hazırlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Gaziantep 55 yıldır semercilik yapan usta teknolojiye meydan okuyor Gaziantep’te 55 yıldır semercilik yapan Ali Danaoğlu, zamana yenik düşen baba mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. Şahinbey ilçesindeki dükkanında babasından öğrendiği semer yapımını yarım asrı aşkın süredir aynı aşkla sürdüren 60 yaşındaki Ali Danaoğlu, mesleğini ayakta tutmaya çalışıyor. Kentin sayılı semerci ustalarından olan Danaoğlu, semer yapımının yanı sıra eyer, hamut, koşum takımı ve at süslemesi yapıyor. Semer ustası olan babasından öğrendiği semercilik mesleğiyle 55 yıldır geçimini sağlayan Danaoğlu, her gün açtığı dükkanında teknolojiye yenik düşen mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. At ve eşeklerin artık taşımacılıkta kullanılmaması sebebiyle ilginin azaldığı semerleri yapmaya devam eden Danaoğlu, köylerde yaşayan kısıtlı müşterilerine hizmet veriyor. Henüz 5 yaşındayken babasının yanında çırak olarak mesleğe adım atan Danaoğlu, aradan geçen 55 yıla rağmen aynı mesleği sürdürmenin gururunu yaşıyor. Büyük bir emekle yaptığı ve tamir ettiği semerler ile hayvancılık alanında kullanılan diğer malzemeleri yapan Danaoğlu, yetiştirecek çırak bulamadığı için ata yadigarı mesleğinin kendisinden sonra yok olmasının endişesini taşıyor. Yarım asrı aşkın sürdürdüğü baba mesleğinden vazgeçmeyen Danaoğlu, önceki yıllarda at ve eşeklere yaptıkları semerleri, eyerleri ve hamutları Türkiye’nin tüm bölgelerine gönderirken, son yıllarda sayılı müşterilerine hitap ediyor. Sadece hayvancılığın yaygın olduğu ve traktörlerin giremediği tarlalarını atlarla süren müşterileri için semer, eyer ve hamut yapan Danaoğlu, günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte talebin azaldığı ve bitme noktasına gelen mesleğini severek sürdürüyor. Tüm zorluklara rağmen baba mesleğini yaşatmaya çalışan Danaoğlu, geçmişin gözde mesleklerinden olan, büyük sabır ve emek isteyen mesleğini yaparak geçimini sağlamaya devam ediyor. Sanayileşen ve makineleşen tarımla birlikte at ile eşeklerin köylerde kullanımı azalmasına rağmen bölgedeki bazı illerin coğrafi yapısı nedeniyle kırsal alanlarda at ve eşek kullanımının halen batı illerine göre daha yaygın devam etmesi sayesinde mesleğini sürdürüyor. Bir zamanlar büyük ilgi gören mesleğinin yok olmaya yüz tuttuğuna dikkat çeken Danaoğlu, "55 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Bu meslek baba mesleğim. Allah rahmet eylesin. Babam iyi ki bize bu mesleği öğretmiş. Yıllardır bu meslekten ekmek yiyoruz. At semeri, eşek semeri, kedene, hamut ve yural çeşitleri yapıyoruz. Bu ürünleri Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiyoruz" dedi. Mesleği öğretecek eleman bulamadıklarını belirten Danaoğlu, "Kimse artık çocuğunu çırak olarak bu tür mesleklere koymuyor. Koymamasının nedeni de hayvancılığın bitmesi oldu. Millet bu mesleğe hiç rağbet göstermiyor. Bu meslekte bir ben, kardeşim ve bir de oğlum var. Ben de zaten gittikten sonra bir oğlum kalıyor. Mesleği yapacak başka kimse de kalmadı. Yine de şükür ediyoruz. İyi ki bu mesleğe alışmışız. Babamın mekanı cennet olsun. Babam bizi bu mesleğe alıştırdı. Bir ekmek yiyoruz. 55 yıldan beri başka bir iş yaptığımız yok. Sadece bu meslekten ekmek yiyoruz" şeklinde konuştu. Tarımda traktör ve modern araçların yaygınlaşmasıyla semerciliğin giderek unutulduğunu dile getiren Danaoğlu, "Mesleğimiz geçmiş yıllarda daha çok yaygındı. Eskiden eşek, at çoktu. Babamızın yanında bu mesleğe alıştık. Aldığımız siparişleri yetiştiremezdik. Şu anda pek az sipariş alıyoruz. Zaten artık ben de eskisi gibi çalışamıyorum. Yaşımız 60 oldu. Gelen siparişlere ancak gün atıyoruz. Bir haftaya, 10 güne kadar ancak yapıyoruz. Şu anda yaşım 60 ve 55 seneden beri de bu mesleğin içerisindeyim. Babamız bize bu mesleği iğne oyası gibi tek tek dikişleri atmasını öğretti" ifadelerini kullandı. Sadece traktör, kamyonet ve benzeri araçları kullanamayan vatandaşların semer talep ettiğini ifade eden Danaoğlu, "Bir hamutun yapımı bir gün sürer. Kürtünü de ancak iki günde yapıyoruz. Eskiden bir günde yapıyorduk. Yaş geçtiği için şimdi iki gün sürüyor. Gaziantep’te bu mesleği yapan 3 kişi kaldık. Kimse mesleğe rağbet etmiyor. Kimse çocuğunu bu mesleğe yönlendirmiyor" diye konuştu.
Kayseri Kayseri Şehitleri 9. yıldönümünde anıldı 17 Aralık 2016’da 15 askerin şehit, 54 askerin ise gazi olduğu terör saldırısının 9. yılında şehitler; saldırının meydana geldiği durakta düzenlenen programla anıldı. Anma programında konuşan Vali Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek isteyenler bilmiyorlar ki bize burada cennet kokusu geliyor" dedi. Kayseri’de 17 Aralık 2016 tarihinde çarşı iznine çıkan 1. Komando Tugayı’nın askerlerini taşıyan otobüse yönelik terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 15 asker şehit, 54 askerde gazi olmuştu. Saldırının 9. yıldönümünde Şehit Komandolar Durağı’nda Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından program düzenlendi. Programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı Enes Ertuğrul Kalın, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul Ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz protokol üyeleri, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı. Düzenlenen programda konuşan Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek istediler. Bilmiyorlar ki şu anda bize burada cennet kokusu geliyor. Burada şehitlerimizin sesleri hâlâ kulaklarımızda. Burayı Kayseri’nin en nadide yerlerinden birisi hâline getirdik. Kalbimizin en güzel noktasında duruyorlar. Biliyoruz ki onları unutursak kalbimiz kurur. Bizim Abdulsamed Özen’i, Hasan İlhan’ı, Kamil Tunç’u, Kenan Döngel’i, Mustafa Cihan’ı, Raşi Yücel’i, Göksel Ağaçyetiştiren’i, Arif Tuğ’u, Mesut Yaşar’ı, Ahmet Taş’ı unutmamız mümkün değil. Onlar tam kalbimizdeler. Her 17 Aralık’ta kalbimiz hüzün doluyor. Onların sesleri kulaklarımıza geliyor. Biz inanıyoruz ki onlar cennetteler ve şu an bizi buradan duyuyor, dinliyorlar. Çünkü onlar hayatlarının baharında bu memleket, vatan için o giydikleri üniforma için şehit oldular. Vatan sağ olsun diyen annelerimiz olduğu sürece bu memleket daha binlerce yıl hür ve özgür kalacak" dedi. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz ise, "Kahraman Mehmetçiğimizin çarşı iznine çıkmak için binmiş olduğu halk otobüsüne haince, alçakça düzenlenen saldırıda 15 kahramanımız şehit olmuş, 54 kahramanımız yaralanmıştır. Kayseri’mizde meydana gelen bu hain olayın ardından 9 yıl geçti. Bugün burada yüreklerimizi yakan bu elim olayı kınamak, vatan için, bayrak için can veren kahramanlarımızı anmak için toplandık. 17 Aralık 2016, hafızalara kara gün olarak kazınmıştır. Kahramanlarımızın acısı hâlâ yüreğimizde ilk günkü gibidir. Bu hain saldırıyı unutmadık, unutturmayacağız" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim okunması ve protokol tarafından durağa karanfil bırakılması ile program sona erdi.