POLİTİKA - 21 Kasım 2025 Cuma 09:18

İBB’de mikrofon gerginliği: Başkan Cin İmamoğlu’nu eleştirince İBB Başkan Vekili Aslan mikrofonu kapattırdı

A
A
A

Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde yaptığı konuşmada CHP’li yönetimi "vesayet altında olmak", "İstanbul’u borç, yolsuzluk ve çöküş döngüsüne sürüklemek" ve "İBB’yi siyasi finans aparatına çevirmekle" suçladı. Mecliste zaman zaman tansiyonun yükseldiği konuşma sırasında İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Başkan Cin’in Ekrem İmamoğlu’na yönelik eleştirileri üzerine "Arkadaşlar mikrofonu kesin" diyerek oturuma ara verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi Bütçe görüşmelerinde Ak Parti Grubu adına söz alarak konuşan Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, CHP’li İBB yönetimini sert sözlerle hedef aldı. Konuşmasına, sınır ve yurt dışı görevlerinde uçak kazalarında şehit olan asker ve Orman Genel Müdürlüğü personeli için başsağlığı dileyerek başlayan Başkan Cin, İslam coğrafyasında yaşanan zulümlere dikkat çekerek "Bu mazlum coğrafyanın kurtuluşunun öncülüğünü yapacak güç Türkiye’dir." ifadelerini kullandı. Ardından, gündemin sadece bir bütçe görüşmesi değil, İstanbul’un geleceğini belirleyecek bir dönemeç olduğunu söyleyerek CHP’li yönetimin İstanbul’u "çöküş, vesayet ve yolsuzluk döngüsüne sürüklediğini" iddia etti. İBB Meclisi’nde yaptığı konuşmada depremden ulaşıma, bütçeden kadrolaşmaya kadar birçok başlıkta çarpıcı rakamlar paylaşan Başkan Cin, "Hipnozdan çıkın, vesayetten kurtulun. İstanbul’un kaybolan 6 yılı ortadadır" diyerek CHP’ye ve İBB yönetimine ağır eleştiriler yöneltti. Öte yandan Başkan Cin, "Eğer sıkıntı yaşıyorsanız Pendik E5 - Çarşı Metro hattının maliyetini Pendik Belediyesi olarak üstlenmeye hazırız" dedi.

"Metro projelerinde verilen tarihlerde tutarsızlık var, 6 yılda bir durağın bile tamamlanamaması kabul edilemez"

Başkan Ahmet Cin, 2026 bütçesinin önceki yıllardan daha iyi olmasını beklediklerini ancak açıklanan rakamların "çok daha olumsuz bir tablo" ortaya koyduğunu söyledi. Bütçede ya geçmiş yıllarda hesap hataları yapıldığını ya da 2026 için standartları küçülten bir planlama hazırlandığını belirtti. CHP’li yönetimin sıkça dile getirdiği 3,8 milyar dolarlık borcun bugün 6,1 milyar dolara karşılık geldiğini vurgulayan Cin, metro projelerinde verilen tarihlerde tutarsızlık olduğunu ve 6 yılda bir durağın bile tamamlanamamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Hatta Pendik Belediyesi olarak metro maliyetini üstlenebileceklerini veya yetki devri yapılırsa hattı Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte tamamlayabileceklerini ifade etti.,

"Pendik E5 - Çarşı metro hattının maliyetini Pendik Belediyesi olarak üstlenmeye hazırız"

Pendik Fevzi Çakmak-Çarşı metrosunda tarihler arasındaki tutarsızlığa dikkat çeken Başkan Ahmet Cin, İBB’nin 2026 dediği hattın komisyonda 2027 olarak açıklandığını belirterek bunun ciddi bir hizmet sorunu olduğunu vurguladı. Cin, 2022’de ikinci kez ihale edilen hattın altı yıldır bitmemesinin ve hedef tarihin sürekli ertelenmesinin, bölgenin yoğun nüfusu düşünüldüğünde kabul edilemez olduğunu söyledi. Ayrıca ilerleme oranının açıklanan yüzde 87 değil, yaklaşık yüzde 80 seviyesinde olduğunu ifade etti. Hattın kredi kullanımına da değinen Başkan Cin, bu kredinin Ekrem İmamoğlu döneminde kullanılan ilk kredilerden olduğunu hatırlatarak iddianamelerde bu kaynağın farklı alanlara aktarıldığına dair ciddi şüpheler bulunduğunu dile getirdi. Pendik-Tuzla ihalesinin iptal edilmesinin de süreci daha da belirsiz hâle getirdiğini söyledi. Başkan Ahmet Cin, çözüm için iki somut teklif sunarak, "Eğer finansman sorunu varsa Pendik Belediyesi olarak Pendik-E5-Çarşı hattının maliyetini karşılamaya hazırız. E5-Tuzla hattını yapmayacaksanız yetki devredin; Ulaştırma Bakanlığımızla birlikte hattı biz tamamlayalım" dedi.

"Eleştiriler üzerine Nuri Aslan, Başkan Ahmet Cin’in mikrofonunu kapattırdı

Konuşmasının önemli bir bölümünde, hakkında yargı süreci devam eden dosyaya atıfta bulunan Başkan Cin, 4 bin sayfalık iddianameden olduğunu söylediği bir cümleyi kürsüden okuyarak tartışmayı CHP içine taşıdı. Söz konusu cümlede, "mali nitelikli suçlarla elde edilen sermaye üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’nin ele geçirilmesi ve sonrasında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örgüt liderinin aday gösterilmesi için fon oluşturulduğunun anlaşıldığı" iddiasının yer aldığını aktardı. Cin bu ifadeleri hatırlattıktan sonra, "Bizi dinlemiyorsanız CHP’li olduğundan şüphe olmayan CHP’lileri dinleyin, bu hipnozdan çıkın, bu vesayetten kurtulun" çağrısında bulundu. Bu sözlerin ardından Meclis’te tansiyon yükselirken, Başkanvekili Nuri Aslan Başkan, Cin’in İmamoğlu eleştirileri üzerine ‘mikrofonu kapatın’ diyerek oturuma ara verdi.

"İBB hizmet kurumu değil, siyasi finans aparatına dönüştü"

İBB’nin bir "hizmet kurumu" olmaktan çıkarak "siyasi finans aparatı" haline geldiğini savunan Cin, bütçe ve borç rakamlarını da gündeme getirdi. CHP’li yönetimin sürekli parasızlıktan yakındığını ancak rakamların bunun tam tersini gösterdiğini belirten Cin, iştirakler hariç 2026 yılı için 609 milyar liralık dev bir bütçenin İBB’nin emrinde olduğunu dile getirdi. 2019-2025 döneminde yeniden değerleme dikkate alındığında 4,5 trilyon liranın, 2026 ile birlikte ise toplamda 5,5 trilyon liranın İBB’ye emanet edildiğini söyleyen Cin, "Bu paranın kentte bir karşılığı yok, ortada büyük bir kayıp-kaçak tablosu var." ifadesini kullandı. 2018 yılında 26,7 milyar lira olan İBB borcunun 2024’te 215,2 milyar liraya çıktığını, borcun bütçeye oranının yüzde 149’e yükseldiğini, belediye gelirlerinin giderleri karşılama oranının ise yüzde 75’e gerilediğini anlatarak "Gemi batmıştır. Ortada ne bir bütçe vardır ne de bir irade" dedi.

"İstanbul’u borca batıran yalanın kılıfı: Hükümet kaynak vermiyor"

Başkan Ahmet Cin, CHP’li yönetimin yıllardır merkezi hükümetin İBB’nin kaynaklarını kestiği yönünde algı oluşturduğunu, ancak bütçe gerçekleşmelerinin bunun tam tersini gösterdiğini savundu. "Oysa her yıl hükümetten gelmesini bekledikleri kaynağı kendileri yazdılar; 100 beklemişler, 109 almışlar. Ama yüzleri kızarmadan hükümetin kaynakları kestiğini iddia etmeye devam etmişler." diyen Başkan Cin, merkezi hükümetten gelen payın İBB’nin gelirleri içindeki oranının 2019’da yüzde 72 iken bugün yüzde 91’e yükseldiğini belirtti. Bu tabloyu, "Hükümet bize kaynak vermiyor yalanıyla İstanbul’u borca batırma eylemlerine kılıf uydurdular" sözleriyle değerlendirdi.

"Deprem hazırlığında 6 yılda çalıştaydan öteye gidemediler"

Deprem ve kentsel dönüşüm ile ilgili konuşan Ahmet Cin mevcut yönetimi hedef aldı. İstanbul’un 1999 öncesi yapı stokunun alarm verdiğini hatırlatarak 2018’de deprem ve afet hazırlığına ayrılan bütçe oranının yüzde 5,1 iken 2025’te yüzde 2,7’ye, 2026 programında ise yüzde 2,5’e düştüğünü anlattı. Seçim döneminde verilen 100 bin konut sözünü hatırlatan Cin, "6 senede çalıştaydan öteye geçemediler, 2026 için hedefledikleri yeni konut sayısı 1.370; bu rakam, İstanbul’un büyüklüğü karşısında komik bile değildir" dedi. Pendik’te kaza sonucu ağır hasar alan bir binanın dönüşüm sürecinde İBB’nin ortadan kaybolduğunu ve geçmiş dönemde tamamlanan 432 konutun hak sahiplerine teslim edilmediğini de ileri süren Cin, büyükşehir yönetimini kentsel dönüşüm süreçlerinde sorumluluktan kaçmakla suçladı.

"İstanbul ulaşım ve trafikte 7 yıl geriye gitti"

Ulaşım ve trafik konusunda da çarpıcı veriler paylaşan Başkan Cin, 2018’de AK Parti döneminde inşaatına başlanan 140 kilometre raylı sistem hattının 61,9 kilometresinin hâlâ tamamlanamadığını belirtti. 2017’de 2 milyon ton olan asfalt kaplama miktarının 2024’te 1,1 milyon tona, 930 bin ton olan asfalt yamasının ise 380 bin tona düştüğünü aktaran Cin, İstanbul trafiğinde ortalama yoğunluğun yüzde 80’e ulaştığını söyledi. 2019-2025 döneminde açılan yeni yol uzunluğunun 113 kilometre ile sınırlı kaldığını, 2026 hedeflerinin ise ’İstanbul için devede kulak bile sayılmayacağını’ ifade etti. Başkan Cin, kendi ilçesini işaret ederek, "Biz Pendik’te ilçe belediyesi olarak 2019-2025 döneminde 60 kilometre yeni yol açtık" dedi.

"İstanbul, dünyanın en çok otobüs yanan şehri haline geldi"

Toplu ulaşımda İETT’nin mali yapısını da gündeme taşıyan Başkan Cin, 2019’da İETT gelirlerinin giderleri karşılama oranının yüzde 119 iken 2024’te bu oranın yüzde 65’e düştüğünü belirtti. 2018’de 2 lira 65 kuruş olan bilet fiyatının 2025’te 35 liraya yükseldiğini hatırlatan Cin, "Kar eden İETT’yi zarar eder hale getirdiler. İstanbul, dünyanın en çok otobüs yanan şehri haline geldi" iddiasında bulundu.

Çalışan sayısı yüzde 250 arttı: "Tarihin en büyük siyasi kadrolaşmasına imza attılar"

Başkan Ahmet Cin, sosyal yardım, kültür-sanat ve personel politikalarında ise CHP yönetimini "çelişkilerle dolu bir dönem" yürütmekle suçladı. İSMEK şubelerinin kapatıldığını, sosyal yardım kartlarının "kongre salonlarında rüşvet gibi dağıtıldığını", kültür fonlarının "yandaş etkinliklere" yönlendirildiğini öne sürdü. İştiraklerdeki personel sayısının görev döneminin başında 53 bin 667 iken, önce binlerce kişinin işten çıkarılmasıyla 38 bine düşürüldüğünü, daha sonra 76 bin 203’e yükseltildiğini belirten Cin, "Emekliler de dahil edildiğinde önceki dönemden kalan çalışan sayısı yüzde 250 artırılmıştır. Tarihin en büyük siyasi kadrolaşmasına imza atmış, şebeke tipi bir personel yapısı kurmuşlardır." dedi. Su fiyatlarındaki artışı da eleştirerek, "Allah’ın suyunu paralı yapmayacağız diyenler, 4 lira olarak devraldıkları suyu 6 yılda 52 liraya çıkardılar" ifadelerine yer verdi.

"2026 bütçesi fetret ve gerileme bütçesidir"

İBB’nin 2026 bütçesi ve Performans Programı’nı "fetret ve gerileme bütçesi" olarak nitelendiren Başkan Cin, programda yatırım için ayrılan payın yüzde 39’a gerilediğini, 2026 yılı gider bütçesindeki artış oranı yüzde 6 iken faiz giderlerinde yüzde 31’lik artış öngörüldüğünü; bütçenin yüzde 90’ının ise merkezi hükümet gelirlerine dayandığını savundu. Konuya ilişkin Başkan Cin, "Belediyenin yine gelir üretmeyeceği teyit edilmiştir. Herhangi bir şeyin güzel olabilmesi için CHP’den kurtuluş bir ön şart hâline gelmiştir. Sabırla o günü bekleyen tüm İstanbulluları muhabbetle selamlıyorum" şeklinde konuştu.

Buse Aslıhan Karkazan Güneş

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.