ASAYİŞ - 02 Aralık 2025 Salı 10:35

"İSKİ’nin talimatıyla döküm yapan kamyonculara milyonluk kaçak döküm cezası" iddiası

A
A
A

 İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesinde, iddiaya göre, İSKİ'nin talimatıyla nitelikli malzeme dökümü yaptıklarını belirten hafriyat kamyonu sürücüleri, aradan geçen 5 ayın ardından milyonları bulan cezalarla karşılaştı. Kamyoncular, "Kaçak döküm değil, resmi izinle yapılan bir çalışmaydı" diyerek duruma tepki gösterdi.

Olay, Gaziosmanpaşa'da İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'ne (İSKİ) ait çevrili, güvenlikli ve demir kapılı bir arazide meydana geldi. İddiaya göre, İSKİ yetkilileri tarafından taş, mıcır ve diğer nitelikli dolgu malzemelerinin bu alana dökülmesi istendi. İSKİ'ye ait kepçeler dökülen malzemeleri düzeltirken, zabıta ekipleri de bölgede güvenlik önlemi aldı. Ancak yaklaşık 5 ay sonra, görev değişikliğinin ardından aynı döküm işlemini yapan kamyonlara "kaçak döküm" gerekçesiyle 600 bin TL ile 1 milyon TL arasında değişen para cezaları kesildi.


Kapıları kilitlerle kapalı olan, çevresinde demir bariyerler ve güvenlik olan araziye izinsiz girip döküm yapılamasının mümkün olmadığını belirten şoförler olayı mahkemeye taşıdı. Kamyon şoförleri, cezaların iptal edilmesini ve sorumlular hakkında inceleme başlatılmasını talep etti. Mahkeme süreci devam ederken, duruma tepki gösteren kamyon şoförleri döküm alanı önünde toplanarak eylem yaptı.



"Her şey resmi şekilde yapıldı"

Mağduriyet yaşadığını belirten kamyon şoförü Cemil Kurt, "Bizden nitelikli malzeme istediler, belediyenin kepçesiyle döküm sahası düzenlendi. Her şey resmi şekilde yapıldı. Aradan aylar geçtikten sonra, görevden alınan bir müdürün ardından bizlere ceza yazıldı. Kamyoncuları hafife alıyorlar, deprem olsa yine biz koşuyoruz. Bizi mağdur ettiler" dedi.
Bir diğer kamyon şoförü Hüseyin İba ise, "Burada İSKİ'nin şantiyesi var, bizden resmi olarak malzeme istediler. Girişimiz kayıtlı, bariyerlerden geçişimiz sağlandı, döküm alanında İSKİ'nin kendi kepçesi çalıştı. Şimdi aynı kurum kaçak döküm diyerek milyonluk cezalar gönderiyor. Bu durum tamamen haksız. Biz resmi mercilerin talimatıyla hareket ettik, suç işlemedik" ifadelerini kullandı.

Batuhan Toprak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.