KÜLTÜR SANAT - 12 Kasım 2023 Pazar 11:09

İstanbul’un tarihi semt isimlerinin hikayelerini tarihçi Zafer Bilgi anlattı

A
A
A

İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tarihçi Zafer Bilgi, Tarihi semtlerin isimlerinin hikayelerini anlattı.

İstanbul yüzyıllar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapan yerleşim yeri oldu. Günümüzde tarihin izlerine sıklıkla rastlanılan Fatih ilçesindeki tramvay yolu Osmanlı döneminde padişahlar tarafından divan yolu olarak kullanıldı. Sefere çıkılan ve zaferle dönülen Millet Caddesi’ndeki tramvay yolu, Roma İmparatorluğu’na da şahitlik etti. Şehrin en kalabalık noktalarından biri olan bu yolda Fındıkzade, Şehremini ve Haseki semtleri yer alıyor. Hem yaşayanların hem de ziyaretçilerin semt isimlerin nereden geldiğini merak etmesi üzerine İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Zafer Bilgi, konu hakkında bilgi verdi.

Tarihte dönemin ulemalarından Fındık Mustafa Efendi’nin boyunun kısa olması nedeniyle halk arasında ’Fındık’ lakabıyla anıldığı söyleyen Bilgi, oğlu İbrahim Efendi’nin ünlü bir hattat olduğunu ifade etti. Kızılelma Caddesi’nde konağı bulunan İbrahim Efendi’ye halk ‘fındığın oğlu’ anlamına gelen ’Fındıkzade’ ismini verince semt tarihe Fındıkzade olarak geçti. Fatih Sultan Mehmed’in, İstanbul’u fethettikten sonra ‘şehrin emini’ anlamına gelen Şehremini semtine atadığı dönemin kadısı Hızır Çelebi’den adını aldığını aktaran Tarihçi Bilgi, Haseki semtinin adının da Hürrem Sultan’ın bölgeye, Mimar Sinan’a ilk kadın hastanesini inşa ettirmesiyle verildiğini söyledi.

"Orada yaşanmışlıklar semte isim veriyor"

Fatih’teki tramvay yolunda bulunan semtler hakkında bilgi veren İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Zafer Bilgi, “Fındıkzade İstanbul’un en kadim semtlerinden bir tanesi. Fındıkzade öncelikle bulunduğu lokasyon olarak Milet Caddesi ve Vatan Caddesi’nin aslında orta noktasında. Kalbi diyebileceğimiz bir noktada diyebiliriz. Şehrin de merkezi noktasında arzı endam eden semtlerinden biri. İsmini ufak tefek, minyon yapılı olduğu için halk arasında Fındık Mustafa Efendi diye anılan oğlu dönemi ünlü hattatı İbrahim Efendi’den alıyor. İbrahim Efendi bugünkü Fındıkzade’nin merkezi noktalarından biri olan Kızıl Elma Caddesi’nde konağı olan bir ünlü hattat. Bundan dolayı halk o muhite Fındıkzade ismini veriyor. Fındığın oğlu manasında. Fındık Mustafa Efendi oğlu da Hattat İbrahim Efendi. Konağı orada olduğu için. Aslında bu gelenek bizde semtlerin isimlerinde güzel bir özellik olarak kendini gösteriyor. Orada yaşanmışlıklar semte isim veriyor. Fındıkzade yalnızca İbrahim Efendiyle tanınmıyor. Hemen yanında Şehremini diye bir semt ismi var. O da ’Şehir Emini’nden geliyor. Şehrin en emini, şehrin kadısı. Kim? Hızır Çelebi. Fatih İstanbul’u fethettiği zaman hocası olarak Hızır Çelebi’ye bilhassa kadı hüviyetiyle buraları Büyükşehir Belediye Başkanı gibi düşünebiliriz. Burayı veriyor ve bu civarlarda kendi konağı olduğu için Şehremini ismi oradan yaşıyor. Bu Hızır Çelebi meşhur bir Çelebi. Aslında köklü bir aile. Nasrettin Hoca’nın soyunun geldiği bir aile olarak tarihte geçiyor. Meşhur Hukuk profesörü Katip Çelebi’ye kadar da devam etmiş. Burası Topkapı ile Aksaray arasında çok işlek bir noktada bir semt. Şöyle düşünebiliriz; Fındıkzade’nin bir tarafı Şehremini’ne bir tarafı da Haseki’ye uzanıyor. Haseki kim? Sarayda hizmet eden anlamına geliyor. Haseki Hürrem Sultan’dan ismini alıyor. Haseki Hürrem Sultan’da Mimar Sinan’a buraya dünyanın ilk kadın hastanesini yaptırıyor. O hastane, ilk kadın hastanelerinden biri olarak hala yaşıyor. Haseki semtinde hastanelerin olduğu kısım o meşhur Haseki Hürrem Sultan isminden geliyor. Yaşanmışlıklar ve yadı cemil olarak hayır amaçlı yapılan o güzel icraatlar, atılan tohumlar bir nevi meyvesini veriyor. Bugün mahsul olarak semt isimlerinden yaşıyor” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un tarihi semt isimlerinin hikayelerini tarihçi Zafer Bilgi anlattı

"Bu cadde ve Fındıkzade semti bir dönem dünyayı yöneten imparatorlar silsilesine şahitlik etmiş bir semt"

Millet Caddesi ve Fındıkzade semtinin Osmanlı ve Roma İmparatorluğu’ndaki önemine değinen Tarihçi Bilgi, “Tarihi konaklar yaklaşık 100 yıllık konaklar. Bu söylediğimiz olayda 100 - 120 yıllı olduğu için bu konaklar çok durmuyor. Hakka adanan yapılar taştan yapılar, kıyamete kadar baki kalıyor. Konaklar ise şahsa ait olduğu için 100 yıllık oluyor. Ahşabın ömrü ortalama 100 gibi oluyor. Bu konaklar 100 yıl da bir her gelen kişi aslında dededen toruna kendi zevkine göre tasarlasın diye özellikle bırakılıyor. Bugün Fındıkzade civarında ünlü Roma dönemine ait su sarnıçları var. Hemen arkasında Cerrah Mehmet Paşa diye bilinen Osmanlı’nın meşhur cerrahı ve mareşali, meşhur bir derdin yansıması olan bir cami ve o caminin etrafında kompleks olarak hastaneler kısmı var. Kocamustafapaşa, Sümbül Efendi yine buranın her yerini Roma döneminde de Osmanlı döneminde de ilmek ilmek dokunulan alanlardan biri olduğunu biliyoruz. Burada Millet Caddesi diye adlandırılan cadde aslında buraya ev sahipliği yapıyor ama o cadde Osmanlı döneminde divan yolu olarak kullanılıyor. Bugün tramvayın geçtiği Aksaray’dan Topkapı’ya gelen cadde de Osmanlı padişahları sefere çıkıyorlar, seferden zaferle dönüyorlar. Edirnekapı veya Topkapı tarafından surlardan içeriye girdikleri ve saraya gittikleri divan yolu olarak anılıyor. Roma İmparatorları da buraya yakın bir noktadan Yedikule tarafından oraya da Romalılar mesa ismini veriyorlar. O Mesa Caddesi’nden onlar da sefere çıkarmış. Bu cadde ve Fındıkzade semti bir dönem dünyayı yöneten imparatorlar silsilesine şahitlik etmiş bir semt. İnşallah Rabbim bu semtlerdeki bu isimlere bu tarihi kadim altyapıyı tekrar yaşatmayı bizlere nasip etsin” şeklinde konuştu.

“Doğma büyüme Fındıkzadeliyiz”

Fındıkzade en eski esnafından Şeyhmus Goralı, “Doğma büyüme Fındıkzadeliyiz. Yaşım 60. 63 senedir de aynı mekanda hizmet veriyoruz. Genel tarihi hakkında fazla bilgim yok ama çok eski ve nezih bir semt olduğu biliniyor. Çok ünlü ve sanatçıların buradan çıktığı Fatih ilçesinden çıktığı söyleniyor. Semt olarak çok kaliteli bir semt” dedi.

Semanur Kaygısız - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Genel Başkan Vekili Ala’dan BM Genel Kurulu’nda Gazze’de ateşkes ve insani yardım için kabul edilen karar tasarı hakkında değerlendirme AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, "Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Gazze’de ateşkes sağlanmasını ve sınırlardan insani yardımların geçişine izin verilmesini talep eden karar tasarısının kabul edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Gazze’de ateşkes ve insani yardım talepleri içeren karar tasarısının kabul edilmesinin ardından AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala sosyal medya hesabından değerlendirmede bulundu. Kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirten Ala, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Gazze’de derhal ateşkes sağlanmasını ve sınırlardan insani yardımların geçişine izin verilmesini talep eden karar tasarısının 149 ülkenin oyuyla kabul edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Söz konusu karar, uluslararası toplumun Filistin halkının yaşadığı insani trajediye kayıtsız kalmadığını ve acil bir ateşkes ile insani yardımların engelsiz bir şekilde bölgeye ulaştırılmasının gerekliliği konusunda güçlü bir irade ortaya koyduğunu açıkça göstermektedir" ifadelerine yer verdi. "Bu karar, İsrail’in orantısız güç kullanımının uluslararası kamuoyu nezdinde mahkum edildiğinin açık göstergesidir" Karar ile birlikte İsrail’in orantısız güç kullandığının uluslararası kamuoyunda görüldüğüne dikkati çeken Ala, "Türkiye olarak bu iradeyi başından beri en güçlü şekilde destekliyor, insani değerler ve uluslararası hukuk temelinde atılan her adımı kıymetli buluyoruz. Bu karar, İsrail’in orantısız güç kullanımının ve sivillere yönelik soykırım siyasetinin uluslararası kamuoyu nezdinde mahkum edildiğinin açık göstergesidir. Türkiye olarak, Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması konusunda şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da aktif rol oynamaya, diplomatik girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Uluslararası toplumun bu güçlü mesajının sahada da bir an önce karşılık bulmasını, ateşkesin derhal hayata geçirilmesini ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine kesintisiz ulaşmasını temenni ediyor ve konunun takipçisi olacağımızı yineliyoruz" ifadelerini kullandı.
Kırıkkale Bedensel engelli sporcular, Türkiye Şampiyonası’nda güçlerini gösterdi Kırıkkale’de düzenlenen Bedensel Engelliler Halter Türkiye Şampiyonası’nda 12 ilden gelen 68 sporcu Türkiye birinciliği için mücadele etti. Türkiye Halter Federasyonu tarafından düzenlenen Bedensel Engelliler Gençler ve Büyükler Türkiye Şampiyonası, Kırıkkale’de düzenlendi. Şehit Ümit Çelik Çok Amaçlı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen şampiyonada, 12 ilden gelen erkek ve kadın 68 sporcu kıyasıya yarıştı. Şampiyonaya, Tokyo ve Paris Olimpiyatları’nda derece elde eden milli halterciler de katıldı. Gaziantep, Şanlıurfa, Kocaeli, Konya, Ankara, İstanbul, Bartın, Düzce, Kırıkkale, Kırklareli, Sivas, Antalya ve Kayseri’den gelen sporcular, farklı kilolarda Türkiye birinciliği için mücadele etti. Şampiyonada elde edilen derecelerle birlikte sporcular, ulusal ve uluslararası turnuvalar için moral ve motivasyon kazandı. Organizasyon boyunca sporculara destek olan antrenörler, hakemler ve federasyon yetkilileri de müsabakaların sorunsuz tamamlanması için yoğun mesai harcadı. Antalya Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü adına yarışan Simge Elif Öztürk, 67 kilogramda Türkiye şampiyonu oldu. Öztürk, "Çok çalıştık ve yine birincilik elde ettik. 3 yıldır üst üste birincilik alıyorum. Avrupa Şampiyonası’na da hazır bir şekilde gideceğiz" dedi. Kırklareli Gençlik ve Spor Müdürlüğü adına yarışan Cansu Çoban, 79 kilogramda birinci oldu. Çoban, "Azmin zaferi" diyerek antrenman sürecindeki tempolu çalışmalarının karşılığını aldıklarını söyledi. Konya’dan Besra Duman ve İstanbul’dan Nazmiye Muratlı da kariyerlerindeki başarılarıyla dikkat çekti. Şampiyonada Türkiye birincisi olan Duman, "2012 yılında spora başladım. 2021’de Tokyo Olimpiyatları’nda üçüncü oldum. 2024’te Paris Olimpiyatları’nda ikinci oldum. Geçmişe baktığımızda defalarca madalya aldım" diye konuştu. 45 kilogramda şampiyon olan Muratlı da, "2025 yılından beri bu sporu yapıyorum. Çok güzel dereceler elde ettim. Dünya rekorlarım, altın madalyalarım, iki olimpiyat altınım var. En son çıktığım Paris Olimpiyatları’nda olimpiyat üçüncüsü oldum. Bugün de Türkiye Şampiyonası’na geldik. Çok güzel bir mekân. Teşekkür ediyoruz. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Bakanımıza ve Bakan Yardımcılarımıza gerçekten çok teşekkür ediyoruz" şeklinde konuştu. Antalya’dan Ayşe Şirip ise 41 kilogramda Türkiye birincisi olarak, "Hedefim olimpiyat. Türkiye Şampiyonu oldum, çok mutluyum" ifadelerini kullandı. 73 kilogramda birincilik elde eden Sibel Çam da, Paris 2024 Paralimpik Oyunları’ndaki başarısını Türkiye Şampiyonası’yla taçlandırdığını ifade etti. Türkiye Halter Federasyonu Başkanı Talat Ünlü, "4 başarılı olimpik sporcumuz bu organizasyona katıldı. Sporcu sayısındaki artış dikkat çekiyor. Baraj puanlarını düşürerek daha fazla sporcunun katılımını sağlamayı hedefliyoruz. 2028 Olimpiyatları’nda altın madalya sayımızı daha da artıracağız" dedi. Gençlik ve Spor İl Müdürü Hamza Güneş ise, "Şampiyonaya katılan tüm sporcuları tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlar kategorisinde yapılan yarışların ardından erkekler kategorisinde de mücadeleler kaldığı yerden devam etti. Müsabakalar sonrasında dereceye giren sporculara madalyaları protokol üyeleri tarafından verildi.