SAĞLIK - 10 Aralık 2025 Çarşamba 09:06

"Kanal tedavisindeki gecikme kistlere sebep olabilir"

A
A
A
"Kanal tedavisindeki gecikme kistlere sebep olabilir"

Kanal tedavisinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Endodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Çoban Sezer, "Kanal tedavisi, dişin canlılığını kaybetmeye başladığı veya artık geri dönüşümsüz bir iltihabın oluştuğu durumlarda uygulanan bir tedavidir. Kanal tedavisi yapılmadığında kök ucunda oluşan lezyonlar büyüyerek kistleşebilir, büyük kemik kayıplarına ve doku hasarına yol açabilir. Dişte sürekli hassasiyet ve spontan ağrılar oluşabilir" dedi.



Kanal tedavisinin, dişin canlılığını kaybetmeye başladığı veya artık geri dönüşümsüz bir iltihabın oluştuğu durumlarda uygulanan bir tedavi olduğunu ifade eden İstinye Dental Hospital’dan Endodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Çoban Sezer, dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu.


Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Dişin kök kanallarındaki sinir ve damar dokusu temizlenir, kanal duvarları arındırılır ve uygun materyallerle doldurularak diş restore edilir. Geçmeyen zonklayıcı ağrılar, gece uykudan uyandıran şiddetli ağrı, yüzde şişlik oluşturan apse, yemek yerken sıcakla veya dişe bastırınca oluşan hassasiyet gibi durumlar kanal tedavisi gerekliliğini düşündürür" diye konuştu.


"Ağız sağlığı, kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıklarla ilişkili"


Kanal tedavisinin amacından bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, şu bilgileri paylaştı:


"Kanal tedavisinin temel amacı, dişte ağrıya ve hassasiyete neden olan enfekte dokuları ortadan kaldırmaktır. Dişin etrafında lezyon dediğimiz kemik kaybını ve enfekte alanları iyileştirebilmek için, dişin içindeki bakteriyel yük ve ölü dokular temizlenir. Böylece diş, ağız içinde sağlıklı bir şekilde fonksiyon görmeye devam eder ve çekilmeden korunmuş olur. Bu tedavi aslında sadece dişi kurtarmakla kalmaz, genel sağlık açısından da önem taşır. Ağız sağlığı, kalp hastalıkları veya diyabet gibi durumlarla da ilişkilidir; dişteki zararlı bakteriler vücudun genel direncini olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden kanal tedavisi, dişin fonksiyonunu geri kazandırarak hem beslenmeyi kolaylaştırır hem de genel sağlığı destekler."


"Tedavi yapılmazsa doku hasarına yol açabilir"


Kanal tedavisi yapılmazsa dişte veya vücutta hangi sorunlar görülebileceğine değinen Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Kanal tedavisi yapılmadığında kök ucunda oluşan lezyonlar büyüyerek kistleşebilir, büyük kemik kayıplarına ve doku hasarına yol açabilir. Dişte sürekli hassasiyet ve spontan ağrılar oluşabilir. Kronikleşmiş enfeksiyonlar bazen akut şekilde ani yüz şişliklerine dönüşebilir yahut ağrı vermese bile zaman içinde ilerleyebilir. Ağız içindeki bu enfeksiyon odakları diyabet, kalp hastalıkları gibi sistemik durumları kötü etkileyebilir. Dişlerin tedavi edilmeyip durumları kötüleştiğinde çekilmek zorunda kalınması, çiğneme fonksiyonunda bozulmaları ve bununla beraber bağışıklık sisteminin zayıflamasını da beraberinde getirir" dedi.


"Tedavi süreci"


Kanal tedavisi genellikle tek seansta tamamlanabilen bir işlem olduğunu anlatan Dr. Öğr. Sezer, "Ancak tedavinin durumuna göre bu süreci birden fazla seansa bölmemiz de gerekebilir. Bazen enfeksiyon yükü fazla olan yahut yüzde şişlik ile gelen hastalarımızda kanal içerisine ilaç uygulaması yapıp ilacın 1 hafta kadar dişin içerisinde durup etkinliğini göstermesini bekliyoruz. Bazı dişlerde ise ilaç uygulamadan, kanal içini temizleyip duvarları tamamen arındırdıktan sonra hemen dolguya geçebiliyoruz. Bu tamamen dişin durumuna ve iltihabın kontrol altına alınıp alınmadığına bağlıdır. Özetle, dişin genel durumu bizi yönlendiriyor ve bazen tek, bazen birden fazla seansla tedaviyi tamamlıyoruz. En sonunda dişe kalıcı restorasyonu yaparak süreci bitiriyoruz" diye konuştu.


"Güncel tedavi yöntemleri"


Kanal tedavisinde kullanılan güncel yöntemlere dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Sezer, şunları söyledi:


"Güncel tedavilerde, biyoseramik patlar önemli bir yer edinmiştir. Bu biyo uyumlu materyaller dişin daha dayanıklı bir şekilde kanal tedavisinin tamamlanmasına katkı sunmasının yanı sıra eğri ve ulaşılması zor kanallarda daha etkili dolum yapmayı sağlar. Ultrasonik ve lazer aktivasyonla dişin temizliğinde kullanılan solüsyonlar daha verimli hale getirilir. Günümüzde dental mikroskop ve loupe kullanımı yaygınlaşmıştır; büyütme ile yapılan işlemlerde daha verimli işlem yapılabilir ve kırık aletlerin çıkarılması kolaylaşır. Büyütme araçları, hekim için hem detayların daha iyi görülmesini hem de ergonomik çalışma pozisyonunda çalışma imkanı sağlar. Son olarak, ülkemize yeni kullanılmaya başlanan yeni nesil kanal dezenfeksiyon teknolojisi de kanal tedavilerinde çığır açmaktadır. ABD’de kullanıma giren bu yöntem, dişin içindeki tüm kanalları ve dallanmaları uzun şekillendirme işlemlerine gerek kalmadan, sadece özel yıkama solüsyonlarıyla etkin bir şekilde temizleyip doldurmayı sağlamaktadır. Bu sayede kanal tedavileri artık daha kısa sürede, daha kapsamlı ve başarılı bir şekilde tamamlanabilmektedir."


"Ağrı ve hassasiyet normal"


Kanal tedavisi sonrasında bir miktar hassasiyet ve ağrı olmasının son derece normal olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Çünkü tedavi sırasında kullanılan aletler ve işlem süreci dişte geçici bir hassasiyet hissedilebilir. Bu hassasiyet genelde birkaç gün içinde azalır ve diş zamanla iyileşir. Özellikle apseli dişlerde, iltihabın boşalmasıyla hastalar genellikle büyük bir rahatlama hisseder ve primer ağrıları azalır. Ancak bazen daha önce ağrısız olan kronik enfeksiyonlu dişler, kanal tedavisi sonrasında akut hale gelerek geçici bir ağrı oluşturabilir. Bu süreçte hastaların endişelenmesine gerek yoktur; genellikle birkaç gün içinde ağrı azalır ve iyileşme başlar. Hastalar bu dönemde hekimlerinin önerdiği ağrı kesicileri kullanabilirler. Eğer ağrı çok şiddetli ve ağrı kesicilerle kontrol edilemiyorsa veya yüzde şişlik oluşursa, hastaların mutlaka tekrar hekimlerine başvurmasını öneriyoruz" dedi.


"Tedaviyi ertelemenin riskleri"


Tedaviyi ertelemenin diş sağlığına etkilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Tedavinin ertelenmesi enfeksiyonun ilerlemesine, daha büyük lezyonların oluşmasına, ağrıların artmasına ve dişin çekilme riskine yol açar. Ayrıca enfeksiyonun sistemik hastalıklarla etkileşme ihtimali artar. Erken müdahale hem dişi korur hem de komplikasyon riskini azaltır" açıklamasında bulundu.


"En sık yanlış bilinen durumlar"


Kanal tedavisi ile ilgili en sık yanlış bilinen durumlardan bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Kanal tedavisi konusunda yaygın yanlışlardan biri, dişte yüzde şişlik varsa tedavi yapılamaz diye düşünülmesidir. Aslında bu doğru değildir. Eğer hastanın ağız açıklığı yeterliyse ve kanal tedavisine başlayabiliyorsak, yüzde şişlik olsa bile kanal içinden drenaj sağlayarak iltihabı lokal olarak boşaltmak mümkün ve hatta faydalıdır. Böylece iltihabın kaynağına doğrudan müdahale edilmiş olur. Bir diğer yanlış inanış da kanal tedavisine başlamadan önce mutlaka antibiyotik kullanılması gerektiğidir. Oysa antibiyotikler sistemik ilaçlardır ve lokal bir çözüm sağlamaz. Genellikle antibiyotik kullanımı, yalnızca sistemik bir enfeksiyon riski varsa veya hastanın genel sağlığını korumak için doktorun özel bir önerisi olduğunda düşünülür. Yani kanal tedavisinde esas olan, iltihaplı dokunun dişten uzaklaştırılması ve lokal tedavinin yapılmasıdır, antibiyotikler bu sürecin rutini değildir" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Rektör Prof. Dr. Özkan: "Öğrencilerimizi sadece üniversitenin bir parçası olarak değil, bu kurumun nefesi, enerjisi ve geleceği olarak görüyorum" Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren kültür ve spor topluluklarının başkanlarıyla buluştu. Prof. Dr. Özkan, "Öğrencilerimizi sadece üniversitenin bir parçası olarak değil, bu kurumun nefesi, enerjisi ve geleceği olarak görüyorum" dedi. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Tesisleri’nde Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren kültür ve spor topluluklarının başkanları bir araya geldi. Etkinliğe Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli ve İleri Sağlık Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Özen, Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanı Öğr. Gör. Ramazan Uyar, kültür ve spor toplulukları başkanları katıldı. Rektör Özkan öğrencilerle sohbet ederek, sorunlarıyla ilgili çözümler üretilmesi talimatını verdi. "Sizi hayata güçlü bir şekilde hazırlamak sorumluluğumuz" Topluluk başkanlarıyla bir araya geldiği için mutlu olduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Özkan, "Ben öğrencilerimizi sadece üniversitenin bir parçası olarak değil, bu kurumun nefesi, enerjisi ve geleceği olarak görüyorum. Hepinizin ayrı bir hikâyesi, ayrı bir mücadelesi, ayrı bir hayali var. Ve bilin ki biz bu üniversitede sizi yalnızca akademik donanımla mezun etmeyi değil, hayata güçlü bir şekilde hazırlamayı sorumluluk biliyoruz" şeklinde konuştu. "143 öğrenci topluluğumuz bulunuyor" Rektör Özkan, "Dünya çok hızlı değişiyor. Artık sadece derslerde başarılı olmak, yüksek notlarla mezun olmak bir gencin geleceğini tek başına belirlemeye yetmiyor. Yeni dünya düzeninde mezunları ayıran şey, sahip oldukları diploma kadar ürettikleri projeler, topluma katkıları, takım içinde iş yapabilme becerileri ve kendilerini geliştirme çabalarıdır. Bu yüzden öğrenci topluluklarını çok önemsiyoruz. Bugün üniversitemizde 112’si kültür, 31’i spor olmak üzere toplam 143 öğrenci topluluğumuz bulunuyor. Bu sayı sadece bir istatistik değildir, Akdeniz Üniversitesi’nin gençlerine ne kadar geniş bir alan açtığının güçlü bir göstergesidir" dedi. Toplulukların öğrencilerin kendini keşfettiği yerler olduğunu ifade eden Rektör Özkan, "Topluluklar, bir fikri hayata geçirme cesaretini kazandığınız yerlerdir. Sorumluluk aldığınız, ekip olmayı öğrendiğiniz, bir arada üretmenin değerini gördüğünüz yerlerdir. Kendi liderliğinizi, yeteneklerinizi ve iletişim gücünüzü fark ettiğiniz alanlardır. Bazen bir topluluk çalışması, size hem hayatta hem meslekte ömür boyu lazım olacak bir beceriyi kazandırır: güven vermeyi, güven duymayı, birlikte hedefe yürümeyi. Bugün burada bir araya gelişimizin amacı da bu potansiyeli daha da güçlendirmek. Sizlerin deneyimleri, önerileri, ihtiyaçları ve hayata geçirmeyi planladığınız yeni fikirler bizim için çok kıymetli. ’Öğrenci odaklı üniversite’ anlayışımız gereği sizlerin sesine kulak vermeyi, sorunları birlikte tanımlayıp birlikte çözmeyi ve her türlü gelişim alanında yanınızda olmayı temel bir görev olarak görüyoruz. Sizler bu üniversitenin, bu ülkenin gururusunuz. Akdeniz Üniversitesi olarak her zaman, her adımda yanınızdayız. İyi ki varsınız. İyi ki Akdeniz Üniversitesi’nin gençlerisiniz" ifadelerini kullandı. Etkinlik toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
İstanbul Büyükçekmece’de akran zorbalığı, arkadaşının kolunu 2 yerden kırdı İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde, 9 yaşındaki bir çocuk 8 yaşındaki arkadaşının kolunu 2 yerinden kırdı. Çocuk ameliyata alınarak koluna platinler takıldı. Savcılık "Çocukların yaşları 12’den küçük olduğu için kovuşturmaya yer yoktur" kararı verdi. Haftalardır çocukları okula gidemeyen aile karara itiraz etti. Suça sürüklenen çocuğa sorulduğunda ise, "beni öğretmene şikayet ettiği için intikamını aldım" dediği ileri sürüldü. Olay, geçtiğimiz ay Büyükçekmece Tepecik’te bulunan bir ilkokulda meydana geldi. İddiaya göre 8 yaşındaki Y.K.Ş. okulda bir süredir kendisini rahatsız eden 9 yaşındaki çocuk tarafından darp edilerek kolu ikiye katlandı. Y.K.Ş.’nin 2’ye katlanan kolu 2 ayrı yerinden kırıldı. Öğretmenler Y.K.Ş.’nin ailesini arayarak, ‘oğlunuz arkadaşıyla kavga etti duvara çarptı’ denildi. Oğlunu okuldan alıp hastaneye götüren anne Songül Gökdemir, oğlunun kolunun 2 ayrı yerinden kırıldığını öğrenip ameliyata alınacağını duyduğunda büyük şok yaşadı. Konuyla ilgili anne Gökdemir savcılığa giderek şikayetçi oldu. Savcılıktan ise ’söz konusu Suça Sürüklenen Çocuğun yaşının 12’den küçük olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer yoktur’ kararı çıktı. Anne Gökdemir karara itiraz ederken mağdur Y.K.Ş. ise haftalardır okula gidemiyor. Eğitimi aksayan çocuğun 2 hafta sonra ise platinlerinin çıkarılması için yeniden ameliyata gireceği öğrenildi. "Okula gittiğimde oğlum derste oturuyordu. Ambulans çağırılmamıştı" Yaşanan olayı anlatan Songül Gökdemir, " Arkadaşlarından darbe aldığını biliyordum. Ayrıca Eylül ayından bu yana bir arkadaşının onun kolunu kırmaya çalıştığını söyledi. Ben de ’arkadaşını öğretmene söyle’ dedim. Bundan kaçıyordu. O gün de rehber öğretmenine bu arkadaşını şikayet ettiler. Ben işe gittim 1 saat sonra öğretmeni aradı. Oğlunuz arkadaşıyla birbirini itekledi kolunu duvara çarptı gelir misiniz ?’ dedi. Kendi imkanımla hastaneye götürdüm. Okula gittiğimde de oğlum derste oturuyordu. Öğretmen ders işliyordu ambulans çağırılmamış. Hastanede kolunda 2 tane kırık olduğunu acilen de ameliyata girmesi gerektiğini öğrendim. 3 gün sonra ameliyata alındı. Kolundaki platinlerden dolayı her gün pansumanı var. 2 hafta sonra tekrar ameliyatı var" dedi. "Öğretmene şikayet ettiği için kırdım" Okulun ve karşı tarafın ailesinin şikayetten sonra eve geldiğini ifade eden anne Songül Gökdemir," Dedikleri tek şey ‘biz çalışıyoruz ilgilenemiyoruz’ oldu. Oğluma bunu yapan 4.sınıflar 3’üncü sınıfların katına inip çete şeklinde kapüşonlarını çekip itiyorlar. Başka çocuklara karşı da merdivenlerden itme var darp etme var. O gün öğrenci geçmiş olsun diye geldiklerinde sordum. Sabah öğretmene şikayet ettiği için intikam almış. Bana böyle söyledi. Kolunu çeviriyor arkaya doğru. Zaten çığlık çığlığa bağırıyor. Oğlumun arkadaşları geliyor. Kamera kayıtları yok çünkü kameranın görmediği yerde olmuş denildi" diye konuştu.