ASAYİŞ - 12 Şubat 2020 Çarşamba 14:27

Kendilerini polis olarak tanıtarak 6 milyon TL’lik vurgun yapan şahıslar yakalandı

A
A
A
Kendilerini polis olarak tanıtarak 6 milyon TL’lik vurgun yapan şahıslar yakalandı

Kendilerini telefonda hakim ve savcı olarak tanıtarak onlarca kişinin toplam 6 milyon TL’sini dolandıran şahıslar yakalandı.

Kendilerini telefonda hakim ve savcı olarak tanıtarak onlarca kişinin toplam 6 milyon TL’sini dolandıran şahıslar yakalandı. Saklanmak için suyun içine giren bir şüpheli donmak üzereyken polis tarafından kurtarıldı. Kurtarılma anı kameraya yansırken dolandırılan 88 yaşındaki bir kadın ise “çok mücadele ettim ama üstesinden gelemedim” dedi.


Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliğine bağlı ekipler, kendilerini telefonda polis, hakim ve savcı olarak tanıtıp, “hesaplarınız terör örgütlerinin eline geçti” diyerek 12 kişinin toplamda 6 milyon TL’sini dolandıran şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Ekiplerin 4 ay süren çalışmaları sonucunda, İstanbul merkezli Tekirdağ, Kocaeli ve Şanlıurfa’da 15 adrese operasyon gerçekleştirildi. Operasyonla 14 kişi kıskıvrak yakalandı. Şüpheliler, Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldü. Şüphelileri adreslerinde yapılan aramada 13 adet telefon, 2 adet bilgisayar, çok sayıda sim kart, 2 adet harici bellek ele geçirildi. Polisin yaptığı çalışmalarla, dolandırıcıların 12 mağdurdan aldığı 6 milyon TL’nin 3 buçuk milyon TL’sinin kurtarıldığı ve sahiplerine teslim edildiği öğrenildi.



Polisten kaçayım derken donarak ölecekti


Operasyon esnasında polisi önceden fark ederek kaçan bir şüpheli, kısa bir süre sonra saklandığı yerde bulundu. Yabancı uyruklu olduğu öğrenilen şüphelinin polisten saklanmak için içi su dolu asansör boşluğuna girdiği ve uzun süre orada kaldığı için soğuktan donmak üzere olduğu görüldü. Şüpheli yine kaçmaya çalıştığı polislerce ölmekten son anda kurtarılarak gözaltına alındı. Polisten kaçmaya çalışan bir başka şüpheli ise binanın çatısında kıskıvrak yakalandı.



“Kapatamadım telefonu, çok mücadele ettim ama üstesinden gelemedim”


Dolandırıcılar tarafından 100 bin TL’si ve altınları alınan 88 yaşındaki Fikriye Şirin, “Telefonu kapattım, tekrar aradılar. Kapattıkça aradılar. Daha sonra cep telefonundan aradılar. Biz senin paranı FETÖ’cülerden koruyacağız, bankadaki memurlar senin paranı koruyamaz dediler. Cep telefonundan aradılar, kapattırmadılar telefonu. Yapamadım, kapatamadım, akşama kadar mücadele ettim onlarla. En sonunda eve geldiler, beni takip etmişler. Parayı çekip eve geldim. 100 bin TL ve altınlarımı aldılar. Hepsi toplam 150 bin TL tutuyordu. Kimse bunlara kanmasın. Birkaç sene önce yine buna benzer bir şey başıma gelmişti, üstesinden gelmiştim ama bunun üstesinden gelemedim. Olmadı, başımdan atamadım onları. Biz polisiz, 155’i arayınca biz çıkacağız karşına dediler, aradığımda da onlar çıktı. Önce ev telefonundan sonra da cep telefonundan aradılar. Cep telefonu numaramı nereden aldıklarını bilmiyorum. Paranı alıp saklayacağız, sonra da geri vereceğiz dediler ama para hiç geri gelmedi” dedi.


Şüphelilerin çok sayıda suç kaydı olduğu, dolandırıcılık örgütünün liderinin ise 25 yaşındaki “Olta Mehmet” lakaplı Mehmet Ç. Olduğu öğrenildi. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürüyor.


Onlarca kişiyi dolandırdılar, dalga geçer gibi paralarla video çektiler


Öte yandan, şüphelilerin telefonla çekerek sosyal medya hesaplarında paylaştığı bir videoda, mağdurlardan aldıkları paraları ayaklarının altına alarak ezdiği görüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Fitness sporcusu sağlık çalışanı kadının başarı hikayesi görenleri hayran bıraktı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness şampiyonu eşi sayesinde spora başlayan sağlık çalışanı Tuba Yıldırım, 4 yıldır hem yaptığı spor hem de yaşam stiliyle dikkat çekiyor. Elazığ’da yaşayan 1 çocuk annesi Tuba Yıldırım, özel bir hastanede yıllardır sağlık çalışanı olarak görev yapıyor. Yıldırım, dünya vücut geliştirme ve fitness şampiyonluğu ve ikinciliği bulunan eşi Uğur Yıldırım ile ’sporcu beslenmesi’ farklılığı nedeniyle spora başladı. Yaklaşık 4 yıldır profesyonel vücut geliştirme ve fitness ile ilgilenen 34 yaşındaki Yıldırım, yaşam stili ve yaptığı sporla dikkat çekiyor. Aynı zamanda sağlık sektöründe çalışan Yıldırım, şampiyon eşi ile birlikte açtıkları salonda hem genç sporcu yetiştiriyor hem de önümüzdeki aylarda düzenlenecek olan Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası’na hazırlanıyor. "Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak tekim" Eşinin vesilesiyle bu spor başladığını ifade eden Tuba Yıldırım, "Yaklaşık 4 yıldır profesyonel olarak bu sporu yapıyorum. Eşimle tanıştıktan sonra bu spora başladım ve ondan sonra profesyonel olarak devam etmeye çalışıyoruz. Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak bir ilkim. İnşallah bunu da şampiyonlukla taçlandıracağız. Önceliğimiz şampiyonluk ardından da dünyaya açılmak niyetindeyiz. Son yıllarda bir artış var ama kadın sporcu olmak biraz zorlu bir süreç oluyor. Kadınların biraz daha ilgisinin artmasını temenni ediyoruz. Ben sağlık çalışanıyım. Eşimle de bu meslekle vesilesiyle tanıştık ve ondan sonra eşim beni spora teşvik etti. Bu spor, sadece vücut geliştirme ya da kas oranı yükseltme anlamında değil, sağlık açısından çok önemli" dedi. 14 yıldır vücut geliştirme sporuyla ilgilenen eşi 33 yaşındaki Uğur Yıldırım ise, "Dünya şampiyonluğu ve dünya ikinciliğim var. Yaklaşık 5 senedir de kendi spor kulübümüzü işletiyoruz. Burada gençlere örnek olmaya ve insanları spora teşvik etmeye çalışıyoruz. Şu anki en büyük hedefimiz de birkaç şampiyonluk daha alıp gençlere daha çok örnek olmak, sporu ve sağlıklı yaşamı insanlara daha çok lanse edebilmek. Eşim bu spora beni görerek teşvik oldu. İlk tanıştığımız zaman kendisi sporla ilgilenmiyordu. Kendisi benden gördükçe hoşuna gitti. Ayrıca sporcu beslenmesi farklı olduğu için evde biraz uyumsuzluk oluyordu. Ya ben ona uyum sağlayacaktım ya o bana. Eşim şu anda Elazığ’da bu spor branşında eğer şampiyon olursa, bu dereceye ulaşmış ilk kadın sporcu olacak. Bu konuda kendisiyle gerçekten gurur duyuyorum. Bu zor bir spor. Kendisi çok iradeli. İnşallah, 14 hafta sonra bunu bir Türkiye şampiyonluğu ile taçlandıracağız” diye konuştu.
Hatay Evladından depremden bu yana haber alamayan anne: “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” HATAY (İHA) – Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber alamayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.
Hatay 25 yaşındaki evladından depremden bu yana haber alamayan anne, “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber almayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten anneler gününün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık anneler günün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.