EKONOMİ - 17 Aralık 2025 Çarşamba 12:11

’’KOBİ’lerin yükselişi Agentik AI ile olacak’’

A
A
A
’’KOBİ’lerin yükselişi Agentik AI ile olacak’’

Küresel iş dünyası, uzun süredir aynı sorunla karşı karşıya: Artan iş yükü, karmaşık süreçler ve geciken kararlar. Şirketler daha fazla çalışıyor ama aynı oranda karşılık alamıyor. Bu tabloyu tersine çevirmesi beklenen yeni kırılma noktası ise agentik yapay zekâ olarak öne çıkıyor.



Verimsiz süreçlerin maliyeti yalnızca operasyonel aksaklıklarla sınırlı değil; kalite problemleri, plansız duruşlar, stok ve tedarik hataları, gereksiz toplantılar ve bilgiye erişimde harcanan zamanın toplam etkisiyle ölçülüyor. Global denetim şirketi McKinsey raporlarına göre, bu yapısal kayıpların şirketler için yıllık maliyeti 10 trilyon dolar seviyesine ulaştı.



’’Temel problem, şirketlerin dijitalleşmemesi değil, dijitalleşmenin hâlâ parçalı, pahalı ve sürdürülemez şekilde ilerlemesi’’


Yapay zeka şirketi Cognera Kurucusu Dr. Anıl Öztekin, agentik yapay zekâyı yalnızca bir teknoloji başlığı olarak değil, ekonomik verimliliği yeniden tanımlayan bir çalışma modeli olarak ele almak gerektiğini vurguladı. Öztekin’e göre, bugünkü temel problem, şirketlerin dijitalleşmemesi değil, dijitalleşmenin hâlâ parçalı, pahalı ve sürdürülemez şekilde ilerlemesi.


Öztekin, "Bugün şirketlerin en büyük sorunu teknoloji eksikliği değil; dağınık, manuel ve kişilere bağlı iş akışları. Agentik yapay zekâ bu noktada tek tek işleri otomatikleştirmekten ziyade, sürecin tamamını yöneten dijital bir iş gücü modeli sunuyor" dedi.



"Türkiye’deki işletmeler dönüşüme kapalı değil; maliyet ve risk konusunda çekinceleri var. Agentik yapılar, kullandığın kadar öde gibi modellerle bu bariyeri ortadan kaldırıyor. Bu da KOBİ’ler için oyunu değiştiriyor" diyen Öztekin, özellikle üretim ve operasyon ağırlıklı sektörlerde ciddi bir sıçrama potansiyeline işaret etti.



Öztekin sözlerine şöyle devam etti: ’’Bu potansiyel, ihracatçı sektörler için daha da kritik. Küresel pazarlarda rekabet artık yalnızca fiyatla değil; teslimat süresi, operasyonel tutarlılık ve standartlara uyum üzerinden şekilleniyor. Agentik yapay zekâ, siparişten sevkiyata kadar olan süreçleri daha izlenebilir ve hataya kapalı hale getirerek Türk şirketlerinin uluslararası arenada daha güvenilir bir oyuncu olmasını sağlıyor. Bu dönüşümün sahadaki karşılığını üretmek üzere konumlanan Cognera’nın geliştirdiği yaklaşımın merkezinde ise, işletmeler için tasarlanmış agentik dijital çalışma arkadaşı EtraBot yer alıyor. EtraBot, agentik yapay zekâ altyapısını RPA (robotik süreç otomasyonu) ve doküman işleme (IDP) teknolojileriyle bir araya getirerek işletmelerde uçtan uca, akıcı bir iş akışı oluşturmayı hedefliyor. Böylece süreçler yalnızca hızlanmıyor; aynı zamanda daha görünür, izlenebilir ve yönetilebilir hale geliyor.’’



Öztekin, EtraBot’un çıkış noktasını şöyle özetledi: "KOBİ’lerin yüksek lisans bedelleri ödemeden, geliştirici ekip kurmak zorunda kalmadan ve sadece kullandığı kadar ödeyerek dönüşüm yaşayabilmesi gerekiyordu. Arka planda Microsoft, UiPath, Automation Anywhere, Abbyy gibi pek çok global oyuncunun yazılım robotlarıyla çalışan EtraBot’u tam da bu ihtiyaçtan doğan bir dijital çalışma arkadaşı olarak tasarladık. İşletmelerin süreçlerine hızla entegre oluyor; operasyon yükünü sadeleştiren, daha akıcı ve verimli bir iş ortamı oluşturuyor. Bu yapı, özellikle Türkiye gibi operasyon yoğun ekonomiler için kritik bir avantaj sunuyor. Türkiye’de işletmelerin önemli bir bölümü hâlâ manuel süreçlerle çalışırken, yüksek yatırım gerektiren dijital dönüşüm projeleri uzun süredir erteleniyor. EtraBot, düşük riskli, hızlı devreye alınabilen ve ölçeklenebilir bir model sunarak bu bariyeri ortadan kaldırmayı hedefliyor.’’


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Büyükşehir’den Menteşe’ye nefes aldıracak bir proje daha Muğla’nın Menteşe ilçesinde, kente nefes aldıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek önemli projelerden biri olan Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında bulunan parkta yürütülen çalışmalarda sona yaklaşıldı. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, teknik ekiplerle birlikte alanda incelemeler yaparak çalışmaların son durumunu değerlendirdi. Yaklaşık 8 bin 300 metrekare alan üzerine inşa edilen Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında bulunan park sadece bir yeşil alan olmanın ötesinde, her yaştan yurttaş için güvenli ve estetik bir buluşma noktası olarak tasarlandı. Proje kapsamında, 900 metrekarelik güvenli çocuk oyun alanı, doğal taş amfi ve süs havuzları ile birlikte 3 bin 500 metrekarelik yeşil alan ve yürüyüş yollarına yer verildi. Parkın, sunduğu bu donatılarla Menteşe’de sosyal yaşamı canlandıracak nitelikli bir kamusal alan olma özelliği taşıdığı belirtildi. Genel Sekreter Tayfun Yılmaz: "Bu projeler kent kültürünü güçlendiriyor" Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, proje alanındaki incelemeler sırasında yaptığı açıklamada, çalışmaların planlandığı şekilde ilerlediğini belirterek "Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında inşa ettiğimiz parkımız Muğla’nın kültürel kimliğini, kamusal yaşamını ve sosyal etkileşimini güçlendiren çok değerli bir proje. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’ın vizyonu doğrultusunda, kentin merkezinde herkesin rahatça nefes alabileceği, bir araya gelebileceği alanlar oluşturuyoruz. Teknik ekiplerimizle birlikte titizlikle yürüttüğümüz bu çalışmayı, Menteşe’ye yakışır şekilde tamamlamaktan mutluluk duyuyoruz." Dedi. Başkan Aras: "Kentler betonla değil, insanla güzelleşir" Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise yaptığı değerlendirmede, kentsel projelerde insan odaklı yaklaşımı benimsediklerini vurgulayarak, "Bizim anlayışımızda kentler sadece yollarla, binalarla değil; parklarıyla, meydanlarıyla ve insanların bir araya gelebildiği ortak yaşam alanlarıyla güzelleşir. Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında inşa edilen parkımız da bu anlayışın somut bir örneğidir. Menteşe’de yeşil alanları artırmak, çocuklarımıza güvenli oyun alanları, yurttaşlarımıza nefes alabilecekleri sosyal mekanlar sunmak en temel önceliklerimizden biri. Muğla’yı doğasına, tarihine ve insanına yakışır şekilde birlikte büyütmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Mersin Minikler Togg’la tanıştı, yerli üretimi öğrendi Mersin’in Anamur ilçesinde Yerli Malı Haftası kapsamında minik öğrenciler yerli üretim Togg’u yakından görme fırsatı buldu. Geleneksel Yerli Malı Haftası kutlamaları, bu yıl Anamur’da yerli üretim ve milli teknoloji bilinci temasıyla farklı bir boyut kazandı. Akdeniz Camii Müberra Mert, Yunus Emre ve Değirmencik Burnu 4-6 Yaş Kur’an kurslarında eğitim gören öğrenciler, ev yapımı ürünlerle stantlar kurarak yerli üretimin önemini öğrenirken, yöresel kıyafetlerle Türkiye’nin farklı bölgelerinde yetişen yerli ürünleri tanıttı. Etkinlik alanında sergilenen Türkiye’nin yerli ve milli otomobili Togg ise miniklerin yoğun ilgisini çekti. Öğrencilere Togg’un üretim süreci ve özellikleri hakkında bilgi verilerek, milli markaların ülke ekonomisine katkısı anlatıldı. Etkinlik kapsamında çocuklar, AKINCI, TCG Anadolu, Gökbey, Hürkuş, Kirpi, Göktürk ve Togg gibi Türkiye’nin yerli ve milli projelerini resmetti. Çocukların çizimleri, yapay zeka destekli bir video ile canlandırılarak katılımcılara izletildi. Programda konuşan Anamur İlçe Müftüsü Mehmet Fidan, yerli ve milli bilincin küçük yaşlarda kazandırılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Fidan, "Yerli Malı Haftası, çocuklarımıza kendi değerlerimizi tanıtmak ve yerli üretimin gücünü anlatmak açısından son derece anlamlıdır. Yerli ve milli aracımız Togg’u yakından inceleyen evlatlarımız, yarının mühendisleri, tasarımcıları ve üreticileri olacaktır. Kendi markalarına sahip çıkan bir nesil, ülkemizin geleceğini daha güçlü kılacaktır" dedi. 4-6 yaş Kur’an kurslarında çocuklara yalnızca dini eğitim verilmediğini ifade eden Fidan, aynı zamanda tutumlu olma, bilinçli tüketim, israftan kaçınma ve milli değerlere sahip çıkma bilincinin de kazandırıldığını belirtti. Fidan, "Yerli ve milli bilinç, güçlü bir gelecek demektir. Bu bilincin erken yaşta verilmesi, çocuklarımızın öz benliklerini koruyarak yetişmelerine katkı sağlar" diye konuştu.
Ankara Ankara’da 4 aracın kundaklandığı olayın bir anlık sinirle yaşandığı iddiası Ankara’da iki kardeşi ve onların arkadaşı tarafından 4 aracın kundaklanması olayıyla ilgili konuşan Hakan Özdemir, kendisinin araç sahipleriyle yaşadığı husumet nedeniyle öldüresiye darbedildiğini, kardeşlerinin de konuşmak için husumetlilerinin evine gittiğini ancak evde bulamayınca bir anlık sinirle araçları yaktığını ileri sürdü. Olay, 11 Aralık’ta Çamlıdere ilçesi Çukurören Mahallesi’nde meydana geldi. İddialara göre, Hakan Özdemir’in (39), aracıyla evine döndüğü sırada husumetli olduğu mahalle muhtarı H.S. ve onun oğlu A.O.S. tarafından önü kesildi. Baba ve oğlu, geçmişte kendisine küfrettiği için saldırdığı Özdemir’i öldüresiye darbetti. Özdemir’in telefonuyla kayıt aldığını gören H.S. ve A.O.S., el koydukları cihazı da kullanılamaz hale getirdi. Özdemir’i darbettikten sonra kayda alan baba ve oğlu daha sonra olay yerinden uzaklaştı. Saldırı nedeniyle fenalaşan Özdemir, durumu ailesine bildirdi. Ailesi tarafından darbedildiği yerde yarı baygın halde bulunan Özdemir, hastaneye götürüldü. Kardeşlerinin dayak yemesine öfkelenen ağabeyi Talip Özdemir ile kardeşi İbrahim Özdemir ve arkadaşları Yılmaz Verenbaş, konuşmak için H.S.’nin evine gitti. Evde kimseyi bulamayan Özdemir kardeşler, evin önünde park halinde duran H.S.’ye ait ATV, minibüs, otomobil ve kamyonetin üzerine mazot dökerek ateşe verdi. Olayın ardından jandarma ekiplerince yakalanan şahıslar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. "Sinirlendiğim için sosyal medya hesabımdan bir paylaşımda bulundum" Olayların evine tankerle su getirilmesi talebinin reddedilmesiyle başladığını söyleyen Hakan Özdemir, "Yaşadığımız yerde su yoktu. Belediyeden ve muhtardan tankerle su istedim. O su da zaten kuyuya döküldüğü için içilebilir değil. Sadece temel ihtiyaçlar için kullanılıyor. Talebimi reddettiler. Sinirlendiğim için sosyal medya hesabımdan bir paylaşımda bulundum. Muhtar da bu yüzden benden şikayetçi oldu. Para cezasına çarptırıldım. Daha sonra muhtarın oğlu beni aradı. Küfür etti ve bana, ’seni bir yerde illa ki göreceğim ve gerekeni yapacağım’ dedi. O sırada köydeki tanıdıklar araya girdi ve konu kapandı" dedi. "Araçtan inen muhtardı ve yanıma gelerek bana vurmaya başladı" Alıkonularak darbedildiğini söyleyen Özdemir, "Geçtiğimiz gün alışveriş için ilçe merkezine gittim. Aracımla evime dönerken yanımdan geçen aracın döndüğünü fark ettim. Olacakları anlayınca telefonumla video çekmek istedim. Araçtan inen muhtardı ve yanıma gelerek bana vurmaya başladı. Oğlu da diğer taraftan saldırdı. Fena halde darp ettiler beni. ’Telefonunu vermezsen seni öldüreceğiz’ dediler ve el koydular. Çektiğim videoların hepsini silmişler. Daha sonra muhtarın oğlu, ’video öyle çekilmez, böyle çekilir’ diyerek beni kayda almaya başladı. Arabamın içine ve üzerime su döktüler. Tekrar darp ettikten sonra da gittiler" ifadelerini kullandı. "Kardeşim beni o halde görünce çok sinirlendi" Cezaevindeki kardeşlerinin pişman olduklarını ifade eden Özdemir, "10 dakika sonra kendime geldim. Kardeşimi aradım. Dayak yediğimi, kötü halde olduğumu ve beni bulmasını söyledim. Annem ve ağabeyim beni yolda bulup eve getirdi. Kardeşim beni o halde görünce çok sinirlendi. Ağabeyimi aradım. Olaylar daha da büyümesin diye bizi şehir merkezine gönderdi. Hastaneye gittik. O gece dinlenmek istedim ve uyudum" dedi. "Bu durum anlık bir sinirle ve hırsla olmuş" Kardeşlerinin olayı bir anlık sinirle işlediğini söyleyen Özdemir, "Uyandığımda internetten olayları gören arkadaşların mesajlarını gördüm. Olayların oralara kadar geldiğini o sırada öğrendim. Ağabeyim kardeşimi ikna etmiş. Saldırganlarla konuşmak istemiş. Daha sonra bu yakma olayını gerçekleştirmişler. Bu durum anlık bir sinirle ve hırsla olmuş" dedi. "Bana ’sizi o köyde yaşatmayacağım’ dedi" Özdemir’in annesi Emine Özdemir ise tehdit ve hakaretlere maruz kaldıklarını ileri sürerek, "Oğlumu dövmüşler. Kardeşleri o halde görünce çok öfkelendi. Hastaneye götürdük. Daha sonra karşı taraf beni aradı. Araçlarının yakıldığını söyledi. Bizi öldüreceğini ve köyü terk etmemizi istedi. Bizim ne suçumuz var, oğlumu bir köşeye atmışsınız dedim. ’Sizi o köyde yaşatmayacağım’ dedi. Bunları yapan akrabamız bir de. Kendisiyle bir husumetimiz yoktu. İki evladım cezaevinde. Psikolojim bozuk. Bize tehdit ve hakarette bulundular. Korkuyoruz. Annem hasta, yaşadığımız durumdan dolayı dün fenalaştı ve ölmek üzereydi. Yetkililerden yardım istiyoruz" dedi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.