SPOR - 20 Ekim 2024 Pazar 17:23

L’Etape Türkiye by Tour de France, Türkiye’de ilk defa İstanbul’da koşuldu

A
A
A
L’Etape Türkiye by Tour de France, Türkiye’de ilk defa İstanbul’da koşuldu

L’Etape Türkiye by Tour de France, Türkiye’de ilk kez düzenlendi. Yarışın 109 km’lik uzun parkurunu; kadınlarda Şeniz Pamuk 3:26:02 ile, erkeklerde ise Anton Hrabovskyi 2:55:05 süre ile ilk sırada tamamladı.


Bisiklet alanında dünyanın en önemli spor organizasyonlarından Fransa Bisiklet Turu’nun resmi amatör serisi Tour de France’ın yarış heyecanı İstanbul’a taşındı. Visa ve Maximiles Black isim sponsorluğunda, Türkiye’de ilk kez düzenlenen L’Étape Türkiye by Tour de France 50’den fazla ülkeden 3 bin bisikletçinin katılımıyla gerçekleşti.


Yarışın startını: Fransa Büyükelçisi İsabella Dumont, Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu ve Asbaşkan Metin Cengiz, İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdür Yardımcısı Seyda Dursun, Visa Türkiye Pazarlama Başkanı Ülkü Yüksel, Türkiye İş Bankası Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürü Çağlar İlter, Beyaz Kağıt Pazarlama Müdürü Zeynep Kahraman, Doğan Trend Otomotiv Grubu CEO’su Kağan Dağtekin, Oğuz Holding CEO’su Enes Öner, L’Étape by Tour de France Proje Yöneticisi Mathieu Clanchin ve 78 Event Genel Müdürü Ömer Kafkas verdi.


İstanbul Boğazı’nın kıyısında, zarif mimarisi ve tarihi dokusuyla dikkat çeken Küçüksu Kasrı, L’Etape Tu¨rkiye by Tour de France yol bisikleti yarışının başlangıç¸ noktası oldu. Bisikletçiler, yarış rotasında Anadolu Hisarı’na uğradıktan sonra, Avrupa Yakası’na geçmek için Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde pedal çevirdi.


Avrupa Yakası’na geçen sporcuların ilk noktası 15. yüzyılda Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fetih hazırlıkları sırasında inşa ettirilen Rumeli Hisarı oldu. Boğaz’ın muhteşem manzarası eşliğinde bitiş çizgisine doğru ilerleyen sporcular, Polonezköy’e doğru yol aldı. Karadeniz’in serin sularına uzanan dogˆal sahil şeridiyle göz kamaştıran Riva’dan geçen bisikletçiler, benzersiz bir yarış deneyimi yaşadı.



Sarı mayonun sahipleri Şeniz Pamuk ve Anton Hrabovskyi oldu


Tour de France ruhunu Türkiye’ye taşıyan L’Étape’ın Genel Klasman Liderleri sarı mayosuna kavuştu. Uzun parkuru; kadınlarda 3:26:02 süreyle tamamlayan Rise Performance Club’tan Şeniz Pamuk ile erkeklerde 2:55:05 süreyle tamamlayan Asperox BikePedia Racing Team’den Anton Hrabovskyi Genel Klasman Liderliğini koruyarak hem sarı mayoyu hem de yarış birinciliğini kazandı.



Sprint Prim Kapısı geçildi


Küçüksu Kasrı’ndan pedal basmaya başlayan bisikletçiler, sprint prim kapısını 9,8’inci kilometrede Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde geçti. MG sprint kapısını 500 metrelik mesafeyi en hızlı geçen 37 saniye ile Cengiz Güner aynı zamanda kıtalar arası geçiş unvanının da sahibi oldu.



Dağların Kralı, benekli mayonun sahibi oldu


Parkurun 37.5’inci kilometresinde Kavacık’ta geçilen Asperox Dağların Kralı prim kapısında peloton bölündü ve kaçış grubu dikkat çekti. Tırmanışçıların bu zorlu parkurda gösterdiği mücadele, tıpkı Asperox’un zorlu koşullarda gösterdiği üstün performans gibi güç ve dayanıklılığın sınandığı anlardan biriydi. Bu kapıdan ise 1.3 kilometrelik mesafeyi en hızlı geçen tırmanışçı 3 dakika 21 saniye ile Anton Hrabovskyi oldu. Aynı zamanda benekli mayonun da sahibi olarak en iyi dağcı klasmanına yerleşti.



L’Etape Türkiye by Tour de France ödül töreni gerçekleştirildi


Büyük finişin ardından dereceye giren sporcular kürsüde yerini aldı. Sarı mayonun sahibi Genel Klasman Lideri Anton Hrabovskyi’e mayosunu Fransa Büyükelçisi Isabelle Dumont takdim etti.


Kadınlarda sarı mayoyu kazanan Şeniz Pamuk ise ödülünü İstanbul Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan’dan aldı.


Kadın Kısa parkurda dereceye giden sporcuların ödüllerini Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı ve Asbaşkan Metin Cengiz tarafından verildi.



"Büyük gurur duyuyoruz"


Visa Türkiye Pazarlama Başkanı Ülkü Yüksel, "Visa olarak 121 yıllık köklü bir organizasyon olan dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de Freance’ın bu sene Türkiye’de ilk defa ev sahipliğini yapıyoruz. Değerli ortağımız İş Bankasıyla beraber. Bundan büyük gurur duyuyoruz. L’Etape Türkiye by Tour de France bildiğiniz gibi aslında amatör bisikletçilerin profesyonel bisikletçilerin yaşadığı deneyimi paylaşabilmesi için düzenlenmiş olan bir bisiklet serisi ve 1993’ten beri dünyada 22 ülkede yapıldı. Dolayısıyla bu sene ilk defa Türkiye’de L’Etape Türkiye ile beraber bu prestijli spor dalında 23. ülke olarak zincire eklenmiş olduk. Bugün burada başlayan parkur aslında Marmara’dan Karadeniz’e uzanan aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçen bir parkur var. Dolayısıyla dünyada milyonlarca insan ve şu anda yarışan tüm bisikletçilerimiz aslında eşsiz bir İstanbul deneyimi yaşıyorlar. Ve biz Visa olarak çok önemli bir olimpiyat maratonundan İş Bankası ile beraber çıktık ama bunun yanı sıra bu etkinlikle beraber Türkiye’nin bir bisiklet ülkesi olarak anılmasını çok değerli buluyoruz. Çünkü bu aynı zamanda spor turizminde Türkiye’nin bir destinasyon noktası olması ve turizmin 12 aya yayılması noktasında bir itici güç. Bu vesileyle bu organizasyonların Türkiye’de gerçekleşmesini sağlayan, mümkün kılan Tour de France organizasyonuna, değerli iş ortağımız İş Bankası’na ve diğer tüm paydaşlara teşekkür etmek istiyorum" dedi.



"İş Bankası olarak ülkemize bir katkı sunmaya çalışıyoruz"


İş Bankası Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürü Çağlar İlter ise, "Bugün biz de İş Bankası olarak burada bulunmaktan dolayı çok mutluyuz. İlk kez Türkiye’de gerçekleşen L’Étape Türkiye Tour de Freance etabının organizasyonu birkaç dakika önce başladı. Uzun parkur kısa parkur ve çocuk aile parkuru yola çıktı. Buradaki kalabalık çok heyecanlıydı. Biz de aynı şekilde buradaki organizasyonunda yer almaktan dolayı İş Bankası olarak çok mutluyuz. Biliyorsunuz yüzüncü yılımızı kutladığımız bir yıl bu yıl. Sadece bir banka olmanın ötesinde bu ülkenin değerlerinin yükselmesi kültür ve sanata, spora daha fazla insanın katılması, bu büyük ülkenin kalkınması amacıyla biz de kurumsal desteklerimizi bu tarz organizasyonları değerli iş ortağımız Visa ile birlikte yapıyoruz. Geçtiğimiz ay Bosphorus Capta Visa ile aynı şekilde bir ortaklığımız vardı. Bu ay aynı şekilde Thor de Freance etabında İş Bankası olarak Maksimiles Black markamızla yer alıyoruz. Milli Olimpiyat Komitesi kapsamındaki bir olimpiyat sponsorluğumuzu da aynı şekilde yakın zamanda geride bıraktık, dolayısıyla sporu destekliyoruz Türkiye’nin ve İstanbul’un özellikle adının uluslararası destinasyonlarda yer alması açısından biz de İş Bankası olarak ülkemize katkı sunmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.



78 Event Genel Müdürü Ömer Kafkas da, "Evet heyecanlı bir gün. L’Etape Türkiye by Tour de France bugün sabah saat 8’de start aldı. Hepimiz için heyecanlı bir organizasyon. Binlerce sporcu İstanbul’un muhteşem güzellikleri arasında pedallamaya başladı. Yavaş yavaş yarışı tamamlamaya başladı sporcularımız. Heyecanlıyız. Tour de France büyük bir marka. Türkiye’de de L’Etape Türkiye by Tour de France’ı ilk kez gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz" dedi.



L’Etape Türkiye by Tour de France organizasyonunda ilk 3 sıralamaları şu şekilde gerçekleşti:


Uzun Parkur Kadınlar (Sporcu, Takım, Süre)


1. Şeniz Pamuk, Rise Performance Club, 3:26:02


2. Züleyha Dikbaş, Asperox BikePedia Racing Team, 3:46:39


3. Aslıhan İkizoğlu Dinç, Yüzbinkoş, 3:50:04


Uzun Parkur Erkekler (Sporcu, Takım, Süre)


1. Anton Hrabovskyi, Asperox BikePedia Racing Team, 2:55:05


2. Gökhan Uzuntaş, Ferdi, 2:56:54


3. Ege Onat Doğuşlu, Asperox BikePedia Racing Team, 3:02:17


Kısa Parkur Kadınlar (Sporcu, Takım, Süre)


1. Gökçe Demirsoy, Asperox BikePedia Racing Team, 1:43:38


2. Aylin Yüce, 1:46:43


3. Sevcan Alper Özcan, Asperox BikePedia Racing Team, 1:51:19


Kısa Parkur Erkekler (Sporcu, Takım, Süre)


1. Murat Uslu, Kırlangıç Bisiklet Kulübü, 1:36:35


2. Cengiz Güner, Asperox BikePedia Racing Team, 1:36:36


3. Melih Taş, Asperox BikePedia Racing Team, 1:36:37



L’Etape Türkiye by Tour de France, Türkiye’de ilk defa İstanbul’da koşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.