EKONOMİ - 08 Ekim 2024 Salı 16:41

L’Oréal Türkiye, ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında 4 bilim kadınını ödüllendirdi

A
A
A
L’Oréal Türkiye, ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında 4 bilim kadınını ödüllendirdi

İSTANBUL (İHA) – L’Oréal Türkiye’nin ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında, sürdürülebilirlik ve sağlık alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan dört genç bilim kadını ödüllendirildi.



L’Oréal Türkiye ve UNESCO’nun iş birliği ile hayata geçirilen ve bilim alanında kadınların güçlenmesini hedefleyen ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılı İstanbul’da gerçekleştirilen basın lansmanı ile kutlandı. Bilimde kadınların rolünü artırmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmayı amaçlayan program, 22’nci yılında ’’Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var’’ mesajını vurguluyor.



Bugüne kadar 124 bilim kadınının projelerini ödüllendiren L’Oréal Türkiye, bu yıl proje kapsamını genişleterek Young Guru Academy’nin yürüttüğü Bilim Seferberliği’ne destek veriyor. Marka, Doğu Anadolu’da bugüne kadar ‘Bilim Kadınları İçin’ programında ödül alan bilim kadını olmaması nedeniyle harekete geçti. Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğu bilim seti ile buluşturacak olan şirket, bu yolla bilim tutkusunu genç öğrencilere aşılıyor.



Bu yıl ödül almaya hak kazanan bilim kadınlarının ses getiren projeleri bilim dünyasında çığır açacak nitelikte. Koç Üniversitesi’nden Dr. Ece Öztürk meme kanserinin akciğer ve beyindeki metastazlarının 3 boyutlu modellemesi ile yeni tedavi yöntemlerinin bulunmasını hedeflerken, Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. Gülşah Merve Kılınç antik DNA’ları inceleyerek ağız mikrobiyatasının evrimi ile günümüz hastalıkları arasında bağ kurmayı amaçlıyor. Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Bilgin Şimşek bor temelli güneş ışığı ile çalışan bir sistemle atık suların arıtılmasına destek vermenin yanı sıra yeşil hidrojen elde etmek üzerine çalışırken, Abdullah Gül Üniversitesi’nden Dr. Zeliha Soran Erdem bitkileri kullanarak LED’lerin organik malzemeler ile üretimine odaklanıyor.



L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Bilim Kadınları İçin’ Ödül Töreni’ne, 2017 yılında uluslararası arenada ‘L’Oréal Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’nü kazanan, Türkiye’de ilk uzay radyasyon testlerinin yapıldığı ODTÜ İVME-R’in müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz de onur konuğu olarak katıldı.


Lider tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye, genç bilim kadınlarını desteklemek ve bilim dünyasında daha fazla kadının sesini duyurmasını sağlamak amacıyla UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle "Bilim Kadınları İçin" programını 22 yıldır yürütüyor. Geçtiğimiz yıl projenin kapsamını, üniversiteli genç kadınlara yönelik mentorluk programıyla genişleten marka, bu yıl ise Young Guru Academy (YGA) iş birliği ile ortaokul öğrencilerini vicdanlı bilimle tanıştırıyor. Bugüne kadar Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir üniversiteden ‘Bilim Kadınları İçin’ Programı’ndan ödül alan bir bilim kadını bulunmuyor. Marka, bölgede geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmak için Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğu Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Harvard & MIT’de öğretim üyeliği yapmış olan Prof. Dr. Mehmet Toner, Psikolog ve Yazar Prof. Doğan Cüceloğlu ve Eğitim Politikaları Danışmanı Sevinç Atabay danışmanlığında üretilen bilim seti ile buluşturacak.



640 Nobel Bilim Ödülü’nden yalnızca 26’sı kadınlara verildi


1901’den bu yana fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen 640 Nobel bilim ödülünden yalnızca 26’sı kadınlara verildi; bu kadınlardan 7’si Nobel’den önce L’Oréal Grup Bilim Kadınları İçin Programı tarafından ödüllendirildi. Türkiye’de ise, dünya literatürüne damga vuran pek çok başarılı bilim kadınından henüz Nobel kazanan bir Türk bilim kadını bulunmuyor. L’Oréal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle hayata geçirilen “Bilim Kadınları İçin” programı, 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandırarak, onların projelerinin dünya çapında duyulmasına fırsat sağlıyor.



Bu yıl, marka, program kapsamında ödül kazanan 4 bilim kadınına 200 bin TL destek sağlayarak, bu ilham verici yolculuklarında projelerini hayata geçirmeleri için katkı sundu.



“124 bilim kadınına destek olmaktan gurur duyuyoruz”


“Bilim Kadınları İçin” Ödül Töreni’nde programa ilişkin konuşan L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bilimde kuvvetli olan toplumların her zaman bir basamak daha önde olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ülkemizde araştırmaları ile bilim dünyasında çığır açan, ancak başarılarını yeterince duyuramayan bilim kadınlarımız var. Şirket olarak UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğimiz ile 22 yıldır değerli bilim kadınlarımızın projelerini ödül ile taçlandırıyor, onların bilinirliği artırmak ve cam tavanları kırmalarını desteklemek için çalışıyoruz. ’’Dünyanın Bilime, Bilimin de Kadınlara İhtiyacı Var’’ yaklaşımımız ile “Bilim Kadınları İçin” programımız kapsamında bugüne kadar 124 bilim kadınına destek olmaktan gurur duyuyoruz. Gönül hedefimiz, bir gün Türk bir bilim kadının da Nobel bilim ödülü aldığını duyabilmek. Ülkemizin başarılı bilim kadınlarının hak ettiği bilinirliği sağlamak, daha çok öğrenciye bilim kadını olmaları için ilham vermek, bilimde cinsiyet eşitliği için mücadele etmek tutkusuyla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.



“Türkiye olarak bugüne kadar her adımımızda bilimden güç aldık”


“Bilim Kadınları İçin” Programı kapsamında bilim kadınlarını desteklemenin yanı sıra, geçtiğimiz yıl başlattıkları mentorluk programı ile üniversite öğrencilerine de ulaşarak programın kapsamını daha da genişleten L’Oréal Türkiye’nin Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bu yıl, bilimsel bakış açısının erken yaşlarda kazanılmasının öneminin altını çizerek, yaklaşık 25 yıldır ülkemize donanımlı gençler kazandırmak için faaliyet gösteren Young Guru Academy tarafından hayata geçirilen ‘Bilim Seferberliği’ne destek oluyoruz. 22 yıldır devam eden ‘Bilim Kadınları İçin’ Programımızda Doğu Anadolu’daki bir üniversiteden bir bilim kadını henüz ödül kazanmış değil. Biz de bu durumun değişmesi hedefiyle küçük bir ışık yakmak istedik. YGA tarafından belirlenen Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğumuzu bilim setleri ile buluşturarak, çocuklarımızın bilimsel bakış açısı kazanmasına, onların merak duygusunun bilime yönelmesine ve geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bölgedeki başarının ve potansiyelin bilimsel çalışmalarla daha fazla tanınır hale gelmesini arzu ediyoruz. Şirket olarak bugüne kadar her adımımızda bilimden güç aldık, bilimin de ışığının her noktada daha çok yanması için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.



“22 yıldır biz bilim kadınlarını desteklemesi bu açıdan çok değerli”


ODTÜ Uzay ve Hızlandırıcı Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (İVME-R) Müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz, ödül töreninin onur konuğu oldu. Prof. Dr. Bilge Demirköz, “Hem ülkemizde hem de dünyada bilim kadınlarının önünü açacak, onları maddi ve manevi yüreklendirecek yeteri kadar program bulunmuyor. L’Oréal Türkiye’nin, büyük bir istikrarla 22 yıldır biz bilim kadınlarını desteklemesi bu açıdan çok değerli. Ben de bu program sayesinde işine aşık ve bu dünyayı bilimin ışığı ile aydınlatmaya kararlı bilim kadınları ile tanıştım. Hala sık sık kendileriyle görüşüyor, fikir alışverişi yapma imkânı buluyorum. Bu program sadece bilimsel projeleri hayata geçirmemize değil; aynı zamanda kadınların toplumdaki yerini de sağlamlaştırarak bilim kadınlarının görünür olmalarını, yollarında güçlü adımlar ile ilerlemelerine destek sağlıyor” dedi.



“Kanser metastazlarına odaklı tedavinin yolu açılıyor”


Projesi ile alakalı açıklamalarda bulunan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi & Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi Dr. Ece Öztürk, “Günümüzün en zorlu hastalıklarından olan kanserin en yaygın türleri arasında yer alan meme kanseri mücadele konusunda daha isabetli tedaviler uygulanmasının yolunu açmayı hedefliyor. Meme kanserini anlamaya yönelik geliştirdiği projede, birincil kanser ortamı yerine akciğer ve beyinde gelişen metastazlara odaklanıyor. 3 boyutlu insan doku modelleri ile kanserin metastaz yapmış olduğu ortamdaki dokuya özgü davranışlarının ortaya konması hedefleniyor. Meme kanseri erken evrelerde başarı ile tedavi edilebilirken ileri evre kanserlerde başarı şansı oldukça düşüyor. Projede ileri evre tümörlerin ikincil organlardaki büyüme mekanizmalarının daha iyi anlaşılması yolu ile evreye ve metastazın gerçekleştiği organa özgü tedavi yaklaşımları geliştirilmesinin yolu açılıyor. İleriye yönelik ise bu modellerin kişiye özel şekilde geliştirilmesi ve kişiselleştirilmiş tıp tedavileri için kullanılması hedefleniyor” diye konuştu.



“Atık suyu temizliyor, yeşil hidrojen üretiyor”


Bir diğer proje sahibi Gebze Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Esra Bilgin Şimşek, “Su kaynaklarındaki kirliliğin ortadan kaldırılmasına odaklanarak, atık sudaki dirençli kirleticileri arıtırken, yeşil hidrojenden enerji üretmeyi hedefliyor. Artan antibiyotik, mikro plastik gibi kirleticileri sudan ayrıştırmak için titanyum dioksit yerine bor temelli bir sistem geliştiriyor. Bu sistem güneş ışığı ile aktif hale geliyor. Projede hem iki boyutlu hem de kuantum boyutunda malzemelerin sentezlenmesi sağlayan bu ileri arıtma sisteminde bor temelli bir sistem olması nedeniyle muadillerine kıyasla maliyet avantajı sağlanıyor. Geliştirilen çevre dostu temelli arıtma ve enerji üretim sisteminin 1-2 yıl laboratuvar, 4-5 yıl da pilot ölçekli geliştirme sürecinin ardından ticarileşmesi hedefleniyor” ifadelerini kullandı.



“Antik DNA’yı araştırarak günümüze ışık tutuyor”


Hacettepe Üniversitesi Biyoinformatik Ana Bilim Dalı Dr. Gülşah Merve Kılınç şöyle konuştu: “Antik DNA, canlı olmayan diş, saç ve kemik gibi materyallerden elde edilerek köken ve diğer canlılarla olan ilişkiler hakkında önemli bilgiler sunuyor. Proje kapsamında 6 bin ve 1 bin yıl önce yaşamış insanların diş ve diş taşlarından elde edilen antik DNA ile insan ağız mikrobiyotasının ve genetik yapısının zaman içindeki değişimini inceliyor. Tarih öncesinde avcı-toplayıcı yaşamdan tarımsal hayata geçişle birlikte, Anadolu’da dönüşüm süreci yaşandı. Bu değişim, beslenme şeklini etkileyerek protein ağırlıklı diyetinin yerini, karbonhidrat ağırlıklı bir diyete bırakılmasını sağladı. Neolitik dönemin beslenme dönüşümünün ağız mikrobiyotasına etkilerini genetik veri ve popülasyon genetiği analizleriyle incelemeyi amaçlayan projede beslenme dönüşümünün insan ağız mikrobiyatasını nasıl etkilediğini araştırıyor. Elde edilen bulgularla günümüzdeki ağız mikrobiyotasının evrimi ve günümüzdeki hastalıklarla bağlantısına da yardımcı olması amaçlanıyor.”



“Doğa dostu LCD ekran teknolojisi geliştiriyor”


Abdullah Gül Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Bölümü’nden Dr. Zeliha Soran Erdem, “Bitkilerin doğal özelliklerinden faydalanarak optik alanında geliştirdiği proje ile aydınlatma sistemlerinde doğa dostu ve insan sağlığına uyumlu LED’lerin sürdürülebilir teknolojinin temel taşlarından olacağını düşünüyor. Günümüzde sokak-ev aydınlatmalarından telefon, tablet ve bilgisayar ekranlarına kadar yaygın olarak kullanılan LED sistemlerinde beyaz ışık üretiliyor. Bu projede, bu aydınlatma sistemlerinde kullanılan inorganik malzemelerin, bitkilerden elde edilen doğal bileşenlerle değiştirilme çalışmaları yürütülüyor. Beyaz ışık üretimi için mavi LED’ler ve çok bilinen iki bitki kullanıldı: üzerlik ve sarı kantaron. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da evlerde sıkça görülen üzerlik bitkisi; yeşil ışıyan molekülleri ayrıştırmak için tercih edilirken kırmızı ışıyan moleküller için ise herkesin severek ve güvenle kullandığı sarı kantaron bitkisi kullanılıyor. Geliştirilen proje ile ileride daha fazla bitkinin optik alanında kullanılabilmesi ve biyomedikal uygulamalardan sokak aydınlatmalarına kadar geniş bir yelpazede fayda sağlanabilmesi hedefleniyor” şeklinde konuştu.



L’Oréal Türkiye bilimde de cam tavanların çatlamasına destek oluyor


YÖK tarafından açıklanan 2023 -2024 eğitim öğretim dönemi verilerine göre, Türkiye’deki üniversitelerde doktor öğretim üyelerinin yüzde 47,4’ü, doçentlerin ve profesörlerin yüzde 34,3’ü kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, akademik dünyada ilerledikçe daha az temsil ediliyorlar. Bu durum ‘Bilim Kadınları İçin’ programından ödül alan kadınlar için pozitif yönde değişim imkanı oluşturuyor. Bu zamana kadar ‘Bilim Kadınları İçin’ programından ödül alan toplam 124 bilim kadınından 98’i bugün profesör ve doçent olarak kariyerlerini sürdürüyor. Şirket, bilim dünyasındaki kadınlara sunduğu maddi, ancak daha önemlisi manevi destek ile kadınların cam tavanları çatlatmasına destek oluyor.



L’Oréal Türkiye, ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında 4 bilim kadınını ödüllendirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.