POLİTİKA - 10 Ekim 2025 Cuma 21:08

MİT Başkanı Kalın: "Gazze’de ateşkesin uygulanması bundan sonraki en önemli görevimiz olacaktır"

A
A
A

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın, "Gazze’de ateşkesin sağlanmasıyla ilgili bu sabah itibarıyla yakın tarihimizde önemli bir dönemi geride bıraktık. Ateşkesin uygulanması, bundan sonraki en önemli görevimiz olacaktır. Kırılgan bir ateşkes yapıldı. Gazze’de akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi için bir tarihi fırsat önümüzde bulunuyor. Bu fırsatı hayata geçirmek, kalıcı hale getirmek, bu ateşkesi barışa dönüştürebilmek için hepimizin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye olarak bu süreçte hem akan kanın durması, hem soykırımın sona ermesi hem de Gazzeli kardeşlerimizin bir nefes alması için gece gündüz çalıştık" dedi.

Milli İstihbarat Akademisi, Türkiye ve dünyadaki istihbarat araştırmalarının temel sorunlarını ele almak, mevcut birikimi değerlendirmek, alternatif paradigmaların imkanlarını tartışmak ve muhtemel çalışma alanlarını ortaya koymak amacıyla "Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi" düzenledi. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen kongrede sosyal, beşeri ve fen bilimleri ile mühendislik alanları başta olmak üzere disiplinler arası bir yaklaşımla istihbarat çalışmaları incelenip tartışıldı. İstanbul’da bir otelde düzenlenen programa MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Davut Gül, Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Türkiye ve dünyadan 250 akademisyen katıldı.

"Gazze’de akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi için tarihi bir fırsat önümüzde bulunuyor"

Gazze’deki ateşkes sürecine değinen MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın, "Milli İstihbarat Akademisi’ni yaklaşık bir buçuk yıl önce kurduk. Çok kısa bir zaman içerisinde akademimiz gerçekten akademik dünyada kendine özgü bir yer edinmeye başladı. Yaptığı çalışmalarla, hazırladığı raporlarla, çalıştaylarla, istihbarat disiplininin oluşması ve bir istihbarat ekosisteminin şekillenmesinde kilit bir rol oynamaya başladı. En sıcak gündem maddemiz olan Gazze’de ateşkesin sağlanmasıyla ilgili bildiğiniz gibi bu sabah itibarıyla yakın tarihimizde önemli bir sayfayı, dönemi geride bıraktık. 2 yıldır devam eden Gazze halkına yönelik soykırım politikaları, bugün itibarıyla bir ateşkesle artık sona ermiştir. Bunu derken tabii ki büyük bir ihtiyat ve dikkat içerisinde söylüyorum. Zira ateşkesin uygulanması, bundan sonraki en önemli görevimiz olacaktır. Kırılgan bir ateşkes yapıldı. Uygulaması sahada, denetlenmesi de aynı şekilde büyük bir hassasiyet ve dikkat gerektirmektedir. Bu tür hassas, kırılgan ortamlarda ihlaller, sabotajlar her zaman olur. Ama bugün itibarıyla önümüzde elimizde artık bir ateşkes var ve Gazze’de akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi için bir tarihi fırsat önümüzde bulunuyor. Bu fırsatı hayata geçirmek, kalıcı hale getirmek, bu ateşkesi barışa dönüştürebilmek için hepimizin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Sadece arabulucu ülkelerin ya da garantörlerin değil, Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Ortadoğu’ya bütün uluslararası toplumun bu ateşkesin kalıcı hale gelmesi için rol alması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda bu kırılgan ateşkesin kapsamlı bir şekilde hayata geçirilmesi ve kalıcı hale gelmesi için hepimize büyük görevler düşüyor. Bu ateşkes tabii ki sorunun çözümü değil, daha ilk adımı. Sorun ancak ve ancak Filistin Devleti kurulduğunda, Ortadoğu’da iki devleti çözüm hayata geçirildiği zaman gerçek manada çözüme yakın hale gelmiş olacak. Biz Türkiye olarak bu süreçte hem akan kanın durması, hem soykırımın sona ermesi hem Gazzeli kardeşlerimizin bir nefes alması için gece gündüz çalıştık" ifadelerini kullandı.

"Rusya-Ukrayna krizinde Türkiye olarak bugüne kadar kritik roller üstlendik"

Dolmabahçe Mutabakatı’nın Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılması için atılmış en önemli adımlardan birisi olduğunu söyleyen Kalın, "Rusya-Ukrayna krizinde Türkiye olarak bugüne kadar kritik roller üstlendik. Yaklaşık 3 yıl önce İstanbul’da yapılan Dolmabahçe Mutabakatı bu savaşın sonlandırılması için atılmış en önemli adımlardan birisiydi. Çeşitli nedenlerden dolayı akamete uğrayan bu girişim 3 yıl sonra maalesef önümüze çok ağır bir tablo koydu. Yine on binlerce insanın öldüğü, hem Rusya hem Ukrayna tarafından ülkelerin imkan ve kabiliyetlerinin yerle bir edildiği bir savaş tablosuyla karşı karşıyayız. Bu savaşın sona erdirilmesi için de Türkiye olarak biz bütün taraflarla aynı anda konuşan, konuşmaya devam eden bir ülke olarak kendimizi konumlandırdık. Türkiye olarak biz bu çalışmalara bundan sonra da ev sahipliği yapmaya, arabuluculuk yapmaya, kolaylaştırıcı bir rol oynamaya devam edeceğiz" diye konuştu.

"Yeni bir Suriye inşa etmek sadece Suriyelilerin değil, hepimizin ortak sorumluluğudur"

Suriye’yi bağımsız, komşularıyla iyi ilişki içerisinde olan bir güvenlik merkezi, bir kalkınma ülkesi, bir istikrar coğrafyası haline getirmenin herkesin ortak sorumluluğu olduğunu söyleyen Kalın, "Suriye geçtiğimiz yılın aralık ayında Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte yeni bir aşamaya girdi. Komşumuz olan 911 kilometre sınırımızın bulunduğu Suriye’de toprak bütünlüğünün korunması, siyasi birliğin sağlanması, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal bütünlüğün ileri taşınması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Suriye yönetimini devralan yeni devlet, yeni yönetim, büyük meydan okumalarla, büyük sınamalarla karşı karşıya. Yaklaşık 60 yıllık Baas rejimini yıkan, 14 yıllık bir iç savaşı sona erdiren bir kritik dönemin ardından Suriye’yi yeniden inşa etmek kolay bir iş değil. Suriye’nin herkesin yardımına ve desteğine ihtiyacı var. Zira yeni Suriye yönetimi çökmüş bir devleti, bölünmüş bir toplumu, iflas etmiş bir ekonomiyi devraldı. Bu yapıyı alıp yeniden tamir etmek, tedavi etmek, yeni bir Suriye inşa etmek sadece Suriyelilerin değil; hepimizin ortak sorumluluğudur. Burada Suriye’nin toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine yönelik her tür çabanın önüne geçerek Suriye’yi bağımsız egemen komşularıyla iyi ilişki içerisinde olan bir güvenlik merkezi, bir kalkınma ülkesi, bir istikrar coğrafyası haline getirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu yönde de çabalarımızı, çalışmalarımızı çok yönlü bir şekilde devam ettiriyoruz" dedi.

Türkiye’nin Somali politikasını da anlatan Kalın, "Somali’nin barış ve istikrarı, kalkınması da sadece Somalilerin meselesi değil, hepimizin ortak sorumluluğudur" diye konuştu.

"Terörsüz Türkiye yolunda aldığımız mesafe gerçekten tarihi niteliktedir"

Terörsüz Türkiye yolunda bundan sonra atılacak adımlarla da ülkeyi ve bölgeyi tüm terör tehditlerinden arındırmayı hedeflediklerini söyleyen Kalın, "Terörsüz Türkiye ile sadece Türkiye’nin karşı karşıya olduğu 40 yıllık PKK terörünü sonlandırmayı değil, aynı zamanda bütün bölgenin her tür terör örgütünden, vekil güçlerden arındırılması, bölgenin gerçekten kendi dinamikleri üzerinde bir güven ve istikrar düzeni ve sistemi kurmasını arzu ediyoruz. Terörsüz Türkiye yolunda aldığımız mesafe gerçekten tarihi niteliktedir. Bundan sonra atılacak adımlarla da ülkemizi ve bölgemizi tüm terör tehditlerinden arındırmak, bölgede Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ıyla, diğer unsurlarıyla gerçek bir kucaklaşmanın, barışın, staretejik bir kavuşmanın ve bütünleşmenin adımlarını atmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse ise yaptığı konuşmada kongrenin içeriğine değinerek, "Kongremizin amacı sadece bir bilimsel çıktı üretmekle sınırlı değil. Bugün dünyada yaşanmakta olan baş döndürücü dönüşüm süreci, kritik bir aşamadan geçtiğimizi göstermektedir. Bu süreçte alışıldık kuramsal yaklaşımlar, görme biçimleri, günümüzün sorunlarıyla gerçekçi bir şekilde yüzleşmemize imkan sağlamamaktadır" dedi.

Şüheda Kıroğlu - Berk Soydan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Vali Aslan "Gönüllülük sorumluluktur" DÜZCE (İHA) – Afetlerde gönüllülük ve liderlik sempozyumunda konuşan Vali Selçuk Aslan, "Afetlerden dersler çıkarmamız önemli" dedi. Düzce Valiliği, Düzce Belediyesi, Düzce Üniversitesi ve AFAD Başkanlığı iş birliğiyle düzenlenen "Düzce’den Türkiye’ye Afetlerde Gönüllülük ve Liderlik Sempozyumu" Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. "Afetler dayanışma ve liderlik ruhunu ortaya koymaktadır" Rektör Prof. Dr. Nedim Sözbir, afetlerin yalnızca fiziki yıkımlara yol açan olaylar değil, aynı zamanda toplumların dayanışma, yardımlaşma ve liderlik ruhunu ortaya koyduğu süreçler olduğunu belirtti. 1999 depremi ile Düzce’nin büyük bir acı yaşadığını ancak bu süreçten güçlenerek çıktığını ifade eden Sözbir, bu sempozyumun Düzce’de düzenlenmesinin sembolik ve anlamlı bir duruş taşıdığını vurguladı. Üniversitelerin topluma yön veren, farkındalık oluşturan ve çözüm üreten kurumlar olduğunu dile getiren Sözbir, Düzce Üniversitesinin toplumsal dayanışmayı güçlendiren çalışmalara katkı sağlamaya devam edeceğini belirtti. "Afet bilincini geliştirmek için tüm adımları attık" Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, ülkemizin deprem gerçeğiyle yüzleştiğini ve bu konuda farkındalığın artırılmasının hayati bir önem taşıdığını vurguladı. 6 Şubat depremlerinde yaşanan büyük yıkımın ardından, Türkiye’nin eşine az rastlanır bir toplumsal dayanışma örneği sergilediğini ifade eden Faruk Özlü, devletin bölgeyi yeniden inşa etme sürecinde kararlılıkla çalıştığını belirtti. Düzce’nin 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde ağır kayıplar yaşadığını hatırlatan Özlü, "O günlerden bugüne afet bilincini geliştirmek için tüm adımları attık" ifadelerini kullanarak, yapı güvenliği ve yatay mimari konusundaki hassasiyetlerine dikkat çekti. Düzce’deki yapı stokunun büyük oranda yenilendiğini, Bahçeşehir bölgesinin Türkiye’ye örnek teşkil eden bir toplu konut modeli olduğunu belirten Faruk Özlü, sempozyumun deprem farkındalığının güçlenmesine ve dayanışma kültürünün pekişmesine katkı sunacağına inandığını ifade etti. Gönüllülük önemli Düzce Valisi Selçuk Aslan, afetlerle mücadelede yalnızca profesyonel ekiplerin değil, gönüllülerin de önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Afetlerin önlenmesi, müdahalesi ve iyileştirilmesi süreçlerinde gönüllülerin, profesyonellerle birlikte kilit aktörler olduğunu vurgulayan Selçuk Aslan, sempozyumun gönüllülük sisteminin daha etkin ve sürdürülebilir hale gelmesi açısından önemli bir adım olduğunu ifade etti. Afet yönetiminin; gönüllülük, liderlik, strateji ve iletişim unsurlarının çok boyutlu bir planlama gerektirdiğinin altını çizen Aslan, "Gönüllülük sorumluluktur, liderlik ise bu sorumluluğun en somut yansımasıdır" ifadelerinde bulundu. Afetlerde gönüllülük ve liderlik sempozyumunda uzman isimler Düzce Vali Yardımcısı Ömer Sağlam yönetiminde düzenlenen, "Afetlerde Gönüllülük" başlıklı ilk oturumda; AFAD Başkanlığı Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar "Afetlerde Gönüllülük ve Gönüllü Yönetimi", AFAD Başkan Yardımcısı Dr. Önder Bozkurt "Afet Sosyolojisi Fikirle Sivil Toplum ve Gönüllülük Üzerine Bir Değerlendirme", AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Barış Altan Doğan, ANDA Genel Başkanı Okan Tosun ve İHH Afet Yönetiminden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Kars ise "Afetlerde Gönüllülük Programları ve Uygulama Örnekleri" konularında sunumlar gerçekleştirdi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç yönetiminde düzenlenen, "Afetlerde Liderlik" başlıklı ikinci oturumda ise; Dr. Ebru Güzelcik Ural "Afet Yönetiminde Etkili Lider İletişimi", Doç. Dr. Kurtuluş Açıksarı "Afet Yönetiminde Liderlik", Öğr. Gör. Ali Kuru "Afet Yönetimi Farkındalığı", Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Enes Ağca "Dijital Çağda Afetlerde Gönüllülük ve Lider İletişimi Yönetimi, Nuran Kızılkan "Afetlerde Liderlik Uygulamaları ve Öneriler" başlıklı sunumlarını paylaştı. Düzce’nin afet bilincinde örnek şehir olma vizyonuna önemli katkı sunarak, afet yönetimi alanında gönüllülük ve liderliğin güçlendirilmesine yönelik farkındalık oluşturan sempozyum, belge ve plaket takdimlerinin ardından sona erdi.
İstanbul Cengiz Enerji elektrik-elektronik mühendisliği öğrencileriyle bir araya geldi Türkiye’nin enerji sektöründeki önemli şirketlerinden Cengiz Enerji, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi ile geliştirdiği "ReAktör" programının startını Ankara’da düzenlenen çalıştay ile verdi. Türkiye’nin enerji sektöründeki önemli şirketlerinden Cengiz Enerji, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi ile yaptığı iş birliğiyle düzenlenen enerji çalıştayında; Ankara, Ankara Bilim, Ankara Yıldırım Beyazıt, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, Ostim Teknik, Türk Hava Kurumu, Bilkent, TED, TOBB ETÜ’nün elektrik-elektronik mühendisliği bölümü öğrencileriyle ReAktör programı kapsamında bir araya geldi. Üniversite-sanayi iş birliğinin önemli bir örneği olarak tasarlanan "ReAktör", genç mühendislerin sınıf ortamında edindikleri teorik bilgiyi sahada uygulamalı olarak deneyimleme fırsatıyla birleştiriyor. Yaklaşık 100 öğrencinin katılımıyla Ankara’da düzenlenen açılış çalıştayında; geleceğin enerji aktörleri, Cengiz Enerji profesyonellerinin de katkılarıyla takımlar halinde projeler geliştirdi ve interaktif sunumlar gerçekleştirdi. Etkinlik sonunda öğrencilere sertifikaları dijital ortamda sunulurken, dereceye giren isimlere ödülleri takdim edildi. ReAktör projesinin ikinci aşamasında mentor-mentee eşleşmeleri yapılacak ve özellikle yenilenebilir enerji alanında projeler üretmeleri teşvik edilecek. Ayrıca Cengiz Enerji’nin üretim tesislerine teknik ziyaretler gerçekleştirilerek öğrencilere gerçek iş ortamını deneyimleme imkanı sağlanacak. "Genç mühendislerin enerjisi, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek" Geleceğin mühendisleri ile bir arada olmaktan mutluluk duyduklarını anlatan Cengiz Enerji İcra Kurulu Üyesi Mustafa Eskiçırak, "Enerji sektörü, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde kritik bir rol üstleniyor. Biz de bu dönüşümün merkezinde yer alacak genç mühendislerin, bilgiye dayalı, üretken ve yenilikçi bir bakış açısıyla yetişmesini önemsiyoruz. ReAktör programıyla öğrencilerin sahayı tanımasını, proje geliştirmesini ve özgüven kazanmasını hedefliyoruz. Genç mühendis adaylarının geleceğin enerji vizyonunu şekillendirecek güce sahip olduğuna inanıyoruz" dedi. "Amaç üniversite-sanayi iş birliğini gerçek bir gelişim platformuna dönüştürmek" Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Cevdet Aslan mesleki gelişimi yalnızca mezuniyet sonrasına bırakmayan bir yaklaşımı benimsediklerini ifade ederek "ReAktör programı, öğrencilerin teorik bilgilerini uygulamayla birleştirme, profesyonel mentorluk alma ve çalışma ortamlarını yerinde deneyimleme fırsatı sunuyor. Bu iş birliğinin Türkiye’nin enerji dönüşümüne nitelikli insan kaynağı kazandıracağına inanıyoruz" dedi.