SAĞLIK - 11 Aralık 2025 Perşembe 11:53

Mitral kapak yetersizliğine mandallama yöntemi ile tedavi

A
A
A
Mitral kapak yetersizliğine mandallama yöntemi ile tedavi

Mitral kapak yetersizliği, birçok farklı nedenle ortaya çıkabiliyor ve zamanla kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Medicana Sağlık Grubu Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, mitral kapak yetersizliği hakkında bilgi verdi.


Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, mitral kapak yetersizliği hakkında "Mitral kapak bazı nedenlerden ötürü tam kapanamadığında, kan kalbin üst odacığına geri sızıyor. Bu durum, kalbin daha güçsüz pompalamasına neden olarak kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Ayrıca kalp yetmezliği de mitral kapak yetersizliğini kötüleştirebilir. Böylece hastalıklar arasında karşılıklı bir ilişki oluşur" açıklamasında bulundu.



Mitral kapak yetersizliğinin yaşa göre farklı nedenleri var


Mitral kapak prolapsusu (MVP; mitral kapakta çökme); yaşa bağlı değişiklik, enfeksiyonun neden olduğu hasar, kalp krizi, kalp kasının genetik hastalıkları, ışın tedavisi, atriyal fibrilasyon, kalp yetersizliği olarak tanımlanıyor. Mitral yetersizlik ilerledikçe, kalp yetersizliğinin de ilerleyeceğini ve bir kısır döngünün oluşacağını belirten Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "İleri mitral kapak yetersizliği kalp yetersizliğine neden olabileceği gibi başka bir nedenle gelişmiş olan kalp yetersizliği de sonradan (sekonder) mitral kapak yetersizliğine neden olabilir. Bazı kalp yetersizliği türlerinde ise kalbin elektriksel ileti yolunda gelişen sol dal bloğu, kalbin sağ ve sol duvarlarının eş zamanlı çalışmasını bozar. Bu, mitral yetersizliğin gelişmesine neden olan farklı bir mekanizmadır. Bu durumda CRT adı verilen kalp pillerinin takılması, kalp duvarlarının eş zamanlı çalışmasını sağlayarak mitral yetersizliği düzeltebilir" dedi.



Mitral kapak yetersizliği vücuttaki kan miktarını azaltıyor


Hafif ve orta derecedeki kaçakların herhangi bir şikayete yol açmadığını ve tedavi gerektirmediğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "Ancak gelen kanın yarısından fazlası geri kaçıyorsa artık sorunun ileri dereceye ulaştığı anlaşılır. İleri mitral kapak yetersizliği geliştiğinde vücuda gönderilen kan miktarı da ciddi derecede az olur. Bu nedenle kalp daha fazla çalışmak zorunda kalır ve neticede nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı veya bacaklarda şişlik gelişir. En ileri safhada kalp yetersizliğine neden olur. Hayat kalitesi bozulur ve günlük olağan aktivitelerin bile yapılması zorlaşır" ifadelerini kullandı.



"MitraClip’ten önce kapak tedavisi açık kalp ameliyatı ile yapılıyordu"


Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can MitraClip’in önemini vurgulayarak, "MitraClip’ten önce MR’ın (mitral yetersizliğin) standart tedavisi, kalp-akciğer makinesinin kullanılmasını ve kapakçığın onarılması veya değiştirilmesi için kalbin durdurulmasını gerektiren açık kalp ameliyatıydı. Ancak MitraClip tedavisi daha az karmaşık ve daha az invazivdir. İşlem sırasında, hastanın bacağına bir kateter yerleştirilir ve femoral ven yoluyla kalbin sol atriyumuna yönlendirilir. MitraClip daha sonra atriyuma yerleştirilir ve kaçağın meydana geldiği yere yerleştirilir. Klips uygun şekilde yerleştirildikten sonra, klips kolları iki kapakçık yaprağını (flep) bir arada tutmak için kapatılır. Ultrason görüntüleme MR redüksiyonunun iyileştirilebileceğini gösterirse, klips serbest bırakılabilir ve yeniden konumlandırılabilir. Mitral kapaktaki problemlerde ileri yaş hastaları için açık cerrahi uygun olmayabiliyor. Bu nedenle göğüste kesi olmadan kasıktan yapılan MitraClip tedavisi özellikle nefes almakta zorlanan hastaların nefesini düzeltip, hareket kapasitesini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önleyebilecek bir yaklaşım olarak öne çıkıyor" dedi.


Tedavinin tüm aşamalarında hasta ayrıntılı bilgilendirilmeli


MitraClip öncesinde hastalara yemek borusundan ekokardiyografi işleminin yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "Tüm bu süreci biz kardiyoloji uzmanları olarak organize etmekteyiz. Hastanın özel olarak dikkat etmesi gereken bir durum söz konusu olmamakla birlikte, hastaları uygun bir biçimde bilgilendiriyoruz. Tedaviden sonra ise birtakım kan sulandırıcı ilaçların kullanılması gerekmekte ve buna özellikle dikkat edilmelidir. Yine MitraClip sonrasında hastalar MitraClip’i uygulayan kardiyoloji doktoru tarafından da mutlaka bilgilendirilmelidir" açıklamasını yaptı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Altun: "Sorun, asgari ücretin artması değil, alım gücünün yok olmasıdır" Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun; yaptığı basın açıklamasında asgari ücretin artmasının değil alım gücünün yok olmasının sorun olduğunu söyleyerek, "GSS uygulaması yeniden düzenlenmelidir" dedi. Saadet Partisi olarak alın terini savunmaya devam edeceklerini söyleyen Erdal Altun; "2026 yılı asgari ücret görüşmelerinin başladığı bu günlerde, milyonlarca çalışanımızın geleceğini ilgilendiren son derece kritik bir süreçten geçiyoruz. 2025 yılı için net 22.104 TL olarak belirlenen asgari ücretin, 2025 yılının son günlerine geldiğimizde alım gücü ortadadır ve maalesef açlık sınırının dahi altına düşmüştür. Bugün 2026 yılı için konuşulan rakamlar ise, ülkemizde enflasyonun bu denli yüksek olduğu bir dönemde 27 bin olsun mu, 28 bin mi olsun tartışmalarının ötesine geçememektedir. Oysa mesele yalnızca rakam tartışması değildir. Mesele asgari ücretlinin insanca yaşayabileceği bir gelir seviyesine ulaşmasıdır. Ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada asgari ücretli çalışanlarımız bitmiş, tükenmiş, nefes alamaz hale gelmiştir. Sorun, asgari ücretin artması değil, alım gücünün yok olmasıdır. Evet, asgari ücreti artırmak önemlidir ama asgari ücretlinin alım gücünü korumak daha önemlidir. Her yıl aynı tabloyu görüyoruz. Asgari ücrete zam yapıldığı günün ertesi, iğneden ipliğe tüm ürünlere gelen zamlarla, işçinin maaşı daha cebine girmeden erimekte, birkaç ay içinde eski seviyesinin bile altına düşmektedir. Bu kısır döngü, çalışanlarımızı yoksullaştırmakta, aileleriyle birlikte hayata tutunmalarını zorlaştırmaktadır. Saadet Partisi olarak meseleye sadece eleştiren değil, çözüm üreten bir anlayışla yaklaşıyoruz. Bugün burada üç temel çözüm önerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Birincisi asgari ücrette sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması. Asgari ücrete yapılacak artışın işveren üzerinde ciddi bir yük oluşturduğu bilinmektedir. Bu nedenle asgari ücret sigorta primlerinin tamamı veya bir kısmı devlet tarafından karşılanmalı, işverenin üzerindeki yük hafifletilmeli, böylece işçinin maaşına doğrudan yansıyacak net bir artış sağlanmalıdır. Bu model hem çalışanı korur hem işvereni ayakta tutar. İkincisi enflasyonla etkin mücadele ve zamların zammının önlenmesi. Asgari ücrete zam yapılır yapılmaz tüm sektörlerde fiyatların artması artık kronik bir sorundur. Bunun için enflasyonun gerçek ve kalıcı şekilde düşürüleceği bir ekonomik program, asgari ücret artışını fırsata çeviren fiyat dalgalanmalarına karşı etkin denetim mekanizmaları, zamların otomatikleşmesine engel olacak güçlü bir piyasa kontrolü ve enflasyonla mücadelenin en birinci şartlarından olan üretimin desteklenmesi ön plana alınmalıdır. Unutmayalım ki ücret artışı değil, fiyat istikrarı kalıcı refah getirir. Son olarak da vatandaşın alım gücünü artıracak kapsamlı sosyal politikalar üretilmelidir. Asgari ücretlinin alım gücünü korumak adına temel gıda ürünlerinde fiyat istikrarı, kamu hizmetlerinde fahiş fiyat artışlarının durdurulması, ulaşım, eğitim, enerji ve barınma alanlarında vatandaşın yükünü hafifletecek politikalar, dar gelirliyi koruyan hedefli sosyal destek programları hayata geçirilmelidir. Biz Saadet Partisi olarak emeği savunmaya, adil paylaşımı savunmaya ve alın terinin karşılığını savunmaya devam edeceğiz. 2026 yılı asgari ücret görüşmelerinin, çalışanlarımızın hayat şartlarını iyileştirecek bir anlayışla sonuçlanmasını umuyor; hükümete, ilgili kurumlara ve tüm paydaşlara sorumluluklarını hatırlatıyoruz" dedi. Altun, gençlerin borçlanmalarına son verilmesi gerektiğini söyleyerek; "Bir diğer konu GSS primine yapılan yüzde 100’lik artış. Hepinizin bildiği üzere, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararnameyle Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim oranı yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkarılmış, yani tam iki katına yükseltilmiştir. Bu düzenleme sonucunda 780 TL olan GSS primi, 1.560 TL’ye yükselmiş; hiçbir geliri olmayan yüz binlerce vatandaşımız için adeta ödenemez bir yük haline gelmiştir. GSS primi artışı, geliri olmayan vatandaşlarımızı borç kıskacına almıştır. GSS kapsamında en büyük mağduriyeti şu kesimler yaşamaktadır; üniversiteden mezun olmuş fakat henüz iş bulamamış gençler, sağlık sorunu veya işsizlik nedeniyle çalışamayan vatandaşlar ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan dar gelirli aile bireyleri. Bu vatandaşlarımızın hiçbir geliri olmamasına rağmen, sistem tarafından otomatik olarak GSS kapsamına alınıp her ay 1.560 TL borçlandırılmasıdır ki yılbaşı itibari ile bu rakam daha da artacaktır, bu sosyal devlet anlayışı açısından kabul edilemez bir durumdur. Bu durum geliri olmayan vatandaşlarımızı borçlandırmakta, birikmiş prim borçları nedeniyle sağlık hizmeti alırken ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. GSS gibi bir sistem, gelir düzeyi düşük vatandaşın yükünü hafifletmek için vardır; artırmak için değil. Genel Sağlık Sigortası, çıkış noktasında sosyal devletin bir gereği olarak tasarlanmış bir uygulamadır. Ancak bugün karşımıza çıkan tablo şudur; geliri olmayan vatandaşa prim borcu çıkaran, gençleri borç listesine ekleyen, sağlık hizmetine erişimi kolaylaştırmak yerine zorlaştıran, borcu olanı cezalandıran, bir sisteme dönüşmüştür. Bu haliyle GSS, amacını aşan, sosyal adalet ilkesiyle uzlaşmayan bir yapıya bürünmüştür. Saadet Partisi olarak uyarıyoruz. Bu zam geri alınmalı, GSS uygulaması yeniden düzenlenmelidir. Gençlerin otomatik borçlandırılmasına son verilmelidir. Vatandaşını borçlandıran değil, vatandaşını koruyan bir devlet anlayışı gereklidir. Saadet Partisi olarak açıkça ifade ediyoruz; GSS primleri üzerinden gelir elde etmek sosyal devlet anlayışına aykırıdır. Biz vatandaşlarımızın sağlık hizmetine kolayca erişmesini, gelirinin olmadığı dönemde borçla karşılaşmamasını, GSS sisteminin adil ve insani bir şekilde yeniden düzenlenmesini savunuyoruz. Bu çağrımız bir eleştiriden öte, ülkemizin sosyal adalet ilkesi adına bir sorumluluk çağrısıdır. Milletimizin hak ettiği insanca yaşam şartları için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Antalya Erol Bulut: "350 milyon Euro değerindeki takıma karşı en iyi oyunumuzu ortaya koymalıyız" Antalyaspor Teknik Direktörü Erol Bulut, Trendyol Süper Lig’de bu hafta oynayacakları Galatasaray’ın 350 milyon Euro kadro değeri olduğunu belirterek, en iyi oyunlarını ortaya koymaları gerektiğini söyledi. Trendyol Süper Lig’in 16. haftasında Antalyaspor cumartesi günü saat 20.00’de evinde Galatasaray ile karşılaşacak. Bu maçın hazırlıklarını sürdüren kırmızı-beyazlılarda Teknik Direktör Erol Bulut, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz hafta deplasmanda 0-0 berabere kaldıkları Corendon Alanyaspor karşılaşmasına taktiksel değişiklikle çıktıklarını belirten Bulut, "İki takım için de zor bir maç oldu. İki takım da kazanmak istedi. Biz Alanyaspor’a karşı sistemimizde biraz değişiklik yaptık, 3-4-3 şeklinde karşılık verdik. Onlar da aynı sistemde oynuyordu. Pozisyonlar bulmaya çalıştık, yakaladığımız birkaç pozisyon da vardı. Maçın gidişatına bakarsak kazanabilirdik. Aslında güzel bir maç oldu. Hedefimiz üç puandı ama deplasmanda bir puan şu anda altın değerinde. O yüzden bir puan bizim adımıza iyi oldu" diye konuştu. "Umduğumuz sonucu almak istiyoruz" Galatasaray maçı hakkında konuşan Erol Bulut, "Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi maçını izledik. 3-4 sakat oyuncuları olsa bile geniş ve kaliteli bir kadroya sahip olduklarını biliyoruz. Monaco deplasmanından dönüp hafta sonu buraya gelecekler ama büyük takımlar için haftada üç maç oynamak artık normal hale geldi. ’Yorgun olurlar mı?’ sorusu geleceği için bunu önceden söylemiş olayım, bu tempoya alışıklar. Bizim kendimize bakmamız gerekiyor. Galatasaray’ı iyi analiz edip, bugün ve yarın çalışmalarımızı ona yönelik sürdüreceğiz. Evimizde oynayacağız, inşallah cumartesi günü umduğumuz sonucu almak istiyoruz. Sonuçta karşımızdaki 350 milyon Euro değerinde bir takım ama Antalyaspor olarak sahada her şeyimizin en iyisini göstermek zorundayız. Kazanmak istiyoruz ama kolay bir maç olmayacağını hepimiz biliyoruz. Analizlerimize göre çalışıp, inşallah en iyi şekilde karşılık vereceğiz" şeklinde konuştu. "Reaksiyon Eyüpspor maçında başladı" Takımın son haftalardaki gelişimi ve sahaya yansıyan reaksiyonuna dair değerlendirmelerde bulunan Bulut, ivmenin Eyüpspor maçında başladığını hatırlatarak, "Reaksiyonu aslında Konya’da da gösterdik. O da kazanmamız gereken bir maçtı, beraberlik çıktı. Bu reaksiyon Eyüpspor maçında başladı. Kısa dönemde bir anda her şeyi takımdan bekleyemezsiniz, takım da bunu hemen gösteremeyebilir. Biraz zamana ihtiyaç var. Ama Konyaspor maçı ardından evimizde oynadığımız Göztepe maçı kesinlikle mağlubiyeti hak etmediğimiz bir maçtı. En azından bir beraberlik çıkarılabilirdi. Alanyaspor maçında iyi bir performans gösterdiğimizi düşünüyorum. Hem topa karşı hem topla oyunumuzu daha da geliştirebiliriz, buna her gün çalışıyoruz. İnşallah bu hafta sonu Galatasaray’a karşı iyi bir performansla istediğimiz puanları almak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Taraftarlara da özel bir çağrıda bulunan Erol Bulut, "Uzun zamandır evimizde galibiyet bekliyorlar. Ne kadar zor olsa da hafta sonu o yolda iyi adımlar atıp galip gelmeye çalışacağız. Her zaman bizi destekliyorlar. İnşallah hafta sonu stadı doldurup, takımın ve bizim yanımızda olurlar" diyerek sözlerini tamamladı.
Samsun Uzmanından anne adaylarına kış enfeksiyonlarına karşı korunma önerileri Gebelik döneminde bağışıklık sisteminin doğal olarak baskılanmış olduğu için anne adaylarının enfeksiyonlara daha açık olduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Hilal Bulut Aydemir, "Gebelerin kışın dışarı çıkarken hava durumuna uygun, kat kat giyinmesi, ısı kaybını önleyen kaliteli bir mont tercih etmesi ve baş–boyun bölgelerini korumaları önemlidir. Ayrıca grip sezonunda özellikle kalabalık ve havalandırması yetersiz ortamlardan kaçınmaları enfeksiyon riskini ciddi şekilde azaltır" dedi. Gebelikte bağışıklığın doğal olarak baskılanması nedeniyle enfeksiyonların daha kolay gelişebileceğini söyleyen Liv Hospital Samsun Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Hilal Bulut Aydemir, kış aylarında gebeler için uyarılarda bulundu. Opr. Dr. Aydemir, gebelerin hem fiziksel hem de bağışıklık sistemi açısından bazı ek riskler taşıdığını belirtti. "Hamileler enfeksiyona daha yatkın olabilir" Soğuk hava ve kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesinin, grip ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonların daha hızlı yayılmasına neden olduğunu söyleyen Opr. Dr. Aydemir, "Gebelik döneminde bağışıklık sistemi doğal olarak baskılanmış olduğu için anne adayları enfeksiyonlara daha açıktır. Bu nedenle dışarı çıkarken hava durumuna uygun, kat kat giyinmek, ısı kaybını önleyen kaliteli bir mont tercih etmek ve baş-boyun bölgesini korumak önemlidir. Ayrıca grip sezonunda özellikle kalabalık ve havalandırması yetersiz ortamlardan kaçınmak enfeksiyon riskini ciddi şekilde azaltır" diye konuştu. "D vitamini takibi yapılabilir" Kış aylarında en sık karşılaşılan sorunlardan birinin de D vitamini eksikliği olduğunu dile getiren Opr. Dr. Aydemir, "Güneş ışığından daha az yararlanıldığında hem anne hem de bebeğin kemik gelişimi olumsuz etkilenebilir. Gebeler bu dönemde düzenli D vitamini takibi yaptırmalı ve hekim önerisi doğrultusunda takviye kullanmalıdır. Aynı zamanda ev ortamlarının sıcak olması kadar nem dengesinin korunması da önemlidir, fazla kuru hava hem burun tıkanıklığına hem de uyku kalitesinin bozulmasına yol açabilir. Ortalama yüzde 40-50 nem seviyesinin korunması, odaların düzenli havalandırılması ve mümkünse hava temizleyici cihazlar kullanılması anne adayının daha rahat bir kış dönemi geçirmesine yardımcı olur" şeklinde konuştu. "Düşme riskine karşı dikkatli olunmalı" Kış gebeliklerinde düşme ve kayma riskine karşı alınacak önlemlerin de hayati önem taşıdığını belirten Opr. Dr. Aydemir, "Özellikle buzlanmanın olduğu bölgelerde dışarı çıkan anne adaylarının tabanı kaymaz ayakkabılar tercih etmeleri, merdivenlerde tırabzan kullanmaları ve ani hareketlerden kaçınmaları gerekir" dedi. "Sıvı tüketimi ihmal edilmemeli" Sıvı tüketimi ve beslenme konusunda uyarılarda bulunan Opr. Dr. Aydemir, "Soğuk havalarda sıvı tüketimi de genellikle azalır, oysa yeterli su tüketimi hem amniyon sıvısının dengede kalması hem de ödemin azaltılması için kritiktir. Hamileler günde en az 2 litre su içmeyi hedeflemelidir. Beslenmelerinde mevsim sebzelerine, protein kaynaklarına ve bağışıklığı güçlendiren gıdalara (zencefil, bal, limon, yeşil yapraklı sebzeler) yer vermelidirler. Bu basit fakat etkili önlemlerle kış ayları, anne adayları için sağlıklı ve keyifli bir hamilelik süreci olarak geçirilebilir" ifadelerini kullandı.
Rize Recep Uçar: "Bu takımı ayağa kaldıracağız, cumartesi bir milat olacak" Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Recep Uçar, Eyüpspor maçının milat olacağını söyleyerek Türkiye Kupası’da final oynamak istediklerini belirtti. Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Recep Uçar, Süper Lig’in 16. haftasında oynayacakları Eyüpspor karşılaşması öncesi yapılan antrenman öncesinde Mehmet Cengiz Tesisleri’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Göreve başlayalı kısa süre olmasına rağmen hem takımla ilgili analizlerini hem de Türk futbolunun gündemindeki bahis soruşturmasına ilişkin görüşlerini paylaşan Uçar, açıklamalarıyla hem camiaya hem de kamuoyuna önemli mesajlar verdi. "Konyaspor maçı skor olarak olmadı, oyun olarak umut verdi" Göreve gelir gelmez Konyaspor deplasmanında sahaya çıkan Teknik Direktör Uçar, takımın bazı bölümlerdeki isteğini ve oyunun içerisinde zaman zaman yakalanan ritmi olumlu gördüğünü söyleyerek, "Puan anlamında arzu ettiğimizi alamadık ama belli bölümlerde aldığımız pozisyonlar ve oyuncuların oyuna katkı verme çabası umut vericiydi. Sezon geneline baktığımızda takımın enerji seviyesinin düşük olduğunu görüyoruz. Bu bizim için ilk düzeltilmesi gereken konu" dedi. Uçar, gol pozisyonlarını değerlendirme oranının düşük, yenilen gollerin ise yüksek olmasının Rizespor adına sezon boyunca süren temel problem olduğunu vurguladı. "Eyüpspor maçı bizim için yeni bir başlangıç" Hafta sonu taraftarları önünde oynayacakları Eyüpspor maçının, sadece bir lig karşılaşması olmadığını belirten Uçar, bu maçı "yeni bir milat" olarak gördüğünü ifade ederek, "Eyüpspor, ligin en güçlü kadrolarından biri. Son dönemde çıkış yakaladılar. Ama biz kendi oyunumuzu sahaya koyduğumuzda, doğru planı uyguladığımızda sonuç alabilecek bir takımız. Taraftarımızın desteğine çok ihtiyacımız var. Cumartesi hem oyun hem skor anlamında Rize’yi mutlu etmek istiyoruz. Evimizde yeniden kazanma alışkanlığını oluşturmak istiyoruz. Bu maç bizim için yeni bir başlangıç olacak" diye konuştu. "Enerjiyi ve kazanma arzusunu yukarı çekeceğiz" Kısa sürede takımın oyun kimliğine dair yaptığı analizlerde en çok dikkatini çeken noktanın mental düşüş olduğunu söyleyen Uçar, "Takımın enerjisinde ve kazanma arzusunda eksilmeler var. Kalite olarak sorun görmüyorum ancak kazanma isteği olmadan hiçbir oyun gelişmez. Bunu yukarı çektiğimiz anda her şey çok daha farklı olacak" ifadelerini kullandı. "Öncelik mevcut kadronun verimini artırmak" Takım kadrosunun genel yapısından memnun olduğunu belirten Uçar, "Her mevkide alternatifli bir kadro var. Hatta hücum bölgesinde fazlalık bile diyebilirim. Transfer elbette bir seçenek ama önceliğimiz mevcut oyuncu grubunun gerçek performansını sahaya yansıtması. Beşiktaş maçından sonra yönetimle daha detaylı bir değerlendirme yapacağız" dedi. "Finale gitmek istiyoruz" Rizespor’un Ziraat Türkiye Kupası’ndaki hedeflerini ise net bir şekilde ortaya koyan Uçar, "Kupa bizim için çok değerli. Pendik maçında oyuncuların isteği beni çok mutlu etti. Geniş bir kadromuz var, hem lig hem kupayı birlikte götürecek güce sahibiz. Kupa için güzel hayaller kuruyoruz, hedefimiz finale kadar gitmek" şeklinde konuştu. "Türk futbolu bu konuda bilgilendirilmedi" Son günlerin en çok konuşulan başlıklarından olan bahis soruşturmasına da değinen Uçar, "Hiçbir kulüp, hiçbir futbolcu böyle bir olayı kabul etmez. Ancak dünyanın en büyük kulüplerinin bile formalarda bahis reklamı taşıdığı bir ortam varken sürecin yönetiliş biçimi tartışmalı. En çok zarar gören kulüpler oldu" cümlelerine yer verdi. Alt liglerde birçok futbolcunun, oynadıkları platformun yasa dışı olduğunu dahi bilmediğini söyleyen Uçar, büyük bir bilgilendirme eksikliği olduğuna dikkat çekti. "Taraftarımızla birlikte çok daha iyi bir Rizespor izleteceğiz" Son olarak Rizespor camiasına seslenen Recep Uçar, "Bu takımın ayağa kalkacağına inanıyorum. Taraftarımızla birlikte çok daha iyi bir Rizespor izleteceğiz. Cumartesi günü bizim için milat olacak. Bu şehir kenetlendiğinde aşamayacağı engel yok" diyerek sözlerini noktaladı.