SPOR - 16 Haziran 2025 Pazartesi 10:36

Mustafa Sarp: "Karakteri olan bir takım organize etmek en büyük hayalim"

A
A
A

Teknik Direktör Mustafa Sarp, kazanmak için asla pes etmeyen ve karakteri olan bir takım organize etmenin en büyük hayali olduğunu söyledi.

Teknik Direktör Bülent Korkmaz’ın ekibinde 7 sene görev yapmasının ardından son olarak da Trabzonspor’da Abdullah Avcı’nın ekibinde yer alan Mustafa Sarp, yoluna teknik direktör olarak devam etme kararı aldı. Sarp, teknik direktörlük çalışmaları hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Futbolu 33 yaşında bıraktığını hatırlatan Mustafa Sarp, "Kızarak da bıraktım. ’Bir daha halı sahanın da önünden geçmem’ dedim ama 2.5 ay sonra Bülent Korkmaz ile beraber Mersin İdman Yurdu’nda yardımcı antrenörlüğe başladım. Kendisiyle 7 sene beraber çalıştıktan sonra kendi başıma yapmak istediğimi, kendisine söyleyerek ayrıldım. Hemen akabinde Egemen Korkmaz hocanın referansıyla Abdullah hocadan teklif geldi. Bu son derece değerli ve özel bir teklifti. Hem kariyer planlamam için hem gelişimim, hem de eksikliklerimi görmek için önemli bir fırsattı ve kabul ettim. Abdullah hoca ile de 8 ay Trabzonspor’da çalıştıktan sonra kendi başıma yapmak için oradan da ayrıldım" diye konuştu.

"Başka prensiplere sahip iki teknik adamla çalışmak benim için değerli ve önemliydi"

Teknik Direktör Abdullah Avcı ile geçirdiği dönemi anlatan Mustafa Sarp, "Abdullah hocanın yardımcılarının neredeyse tamamının katettiği yol, gösterdiği gelişim, Türk futbolundaki yerleri son derece önemli. Bu sebepten ötürü kabul ettim. İşe başladıktan sonra çalışma prensipleri, ekibiyle beraber hareket etmesi, ekibindeki yardımcı hocalara yer vererek onlara mesafe katettirmeye çalışması son derece önemliydi. Abdullah hoca, ’Eğer gelişiminizde ben size belli bir yer vermezsem, gelişim kaydetmenizi nasıl sağlayabilirim’ dedi. O, 8 ay benim parayla satın alabileceğim bir tecrübe değildi. Abdullah hocadan bahsediyorum ama çok uzun yıllar Bülent Korkmaz gibi bir teknik adamla da ciddi bir deneyimim var. Başka prensiplere sahip iki teknik adamla çalışmak benim için değerli ve önemliydi. Abdullah hocanın, Okan Buruk, Tayfun Korkut, Orhan Ak, Egemen Korkmaz ve Recep Uçar gibi neredeyse bütün yardımcılarının ciddi mesafe alması, bizim için çok ciddi bir referans. İnşallah ben de onlarından biri olacağım" şeklinde konuştu.

"Büyük camiaların kendi içinde belirli dinamiği var"

Futbolculuk ile teknik direktörlük arasında uçurum olduğunu vurgulayan 44 yaşındaki çalıştırıcı, "Oyunculuk dönemimde, oyunculuk koltuğunda otururken, teknik direktörlerin, ’Buraya gelmeden buranın ne olduğunu anlayamazsınız’ cümlelerine isyan ederdim. Şimdi hem hepsinden sadece bu konudan dolayı özür dilerim hem de iki mesleğin uzaktan, yakından ilgilisinin olmadığı tecrübe ettim. Anadolu’da da her yerde oynadım. Büyük camialar, Türk futbolunda lokomotif. Hepsinin kendi içinde belirli dinamiği var. Ben Galatasaray’da oynadım. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta oynayan çok yakın arkadaşlarımız oldu. Bunların hepsinin kendine göre bir zorluğu var. Trabzonspor camiası, 3 büyük camiadan da daha farklı duygulara sahip yer. Neredeyse herkes Trabzonsporlu. O kadar aşıklar ki Trabzonspor’a, bu sevgi başka. Bu aşırı sevginin getirmiş olduğu bazı zorluklar ve baskılar var. Bundan sonra Abdullah hocanın ekibinde çalışmanın yanı sıra Trabzonspor gibi büyük bir camiada o baskıda, zorluk derecesi yüksek yerde, sakin kalmak gibi, doğru kararlar alabilmek gibi çok değişik tecrübelerimiz oldu. Son derece keyifli, çok büyük ve özel bir camia Trabzonspor" ifadelerini kullandı.

Mustafa Sarp:

"Karakteri olan bir takım organize etmek en büyük hayalim"

Kendi gibi yeni jenerasyon teknik direktörlerin hakkında sorulan soruya Mustafa Sarp, şunları söyledi:

"Yeni jenerasyon teknik adamlar olarak birçok şeyi aynı anda yapmak istiyoruz. Gelişime çok açık bir jenerasyonuz. Daha önceki çalıştığımız teknik adamlardan değerli şeyler öğrendik ama mevcut durum çok değişti. İşin içine teknoloji, bilim girdi. Bu kadar çok gelişen futbolda birçok şeyi aynı anda yapıp farklılık yapmaktan ziyade bazı gerçekler var. Ülkemizin futbolunda sahip olduğumuz bazı sıkıntılarımız var. Saha içinde ne tarz organizasyonlara sahip olursa olsun skorun konuştuğu bir toplum var. Ciddi bir yönetici profili, mali sıkıntılar, bunların hepsi bir araya geldiği zaman karşısına nasıl bir malzemeyle çıkacağıyla doğru orantılı. Her şeyden önce kendimle ilgili tek bir şeyin garantisini verebiliyorum; karakterimi yansıtacağım. Dışardan bir insan, benim takımımı izlediğinde bu Mustafa Sarp’ın takımı dedirtebileceğim. Ülkemizde çok geçerli olan temaslı oyun, asla pes etmeyen, kazanmak için varını yoğunu ortaya koyan, karakteri olan bir takım organize etmek en büyük hayalim. Belirli şablon var. Oynadığımız dönemden beridir en çok kafamıza yatan sistem, 4-1-4-1 sistemi. Bu rakamlar konuşulduğu gibi net değil. Bunlar skorla doğru orantılı. Kafamızda formatların dışında, formasyonlar var. Bunların hepsini gördük, çalıştık, geliştirmek için araştırıyoruz. Jenerasyon değişiyor. Büyüklerimizden çok şey öğrendik ama özellikle gelişime kapalı olanların maalesef devrinin sona erdiği bir dönem. Futbol çok gelişiyor. Liderlik, iletişim konusunda eksik gelen ama eksikliğini bilerek, kendini geliştiren yeni jenerasyonun konusu. Futbolcularda da böyle. Sürekli sorgulayan futbolcu grubu var. Bizim zamanımızda peşinat almadan, maç başı almadan, oynayabilecek sakatlıkları tolere ederek, bu maç önemli diyerek oynadık. Halbuki ne büyük amatörlükmüş, 1 maç oynuyorsun, 10 maç yoksun. Yeni jenerasyon böyle değil. Böyle olmayan jenerasyona, eski jenerasyon kafasında davranırsanız başarılı olma şansınız hiç yok. Yeni jenerasyon teknik adamların özellikle iletişim konusunda kendini geliştirerek ön plana çıkacağını düşünüyorum."

Arda Turan’ın, Atletico Madrid’de oynadığı dönemde Diego Simeone’yi yakından takip ettiğini belirten Mustafa Sarp, "Pep Guardiola, Jurgen Klopp, Mikel Arteta, Marcelo Bielsa ve Julian Nagelsmann gibi sürekli üreten, üretmeye yönelik, daha çözüm odaklı, kazanmaya yönelik olan teknik adamlar daha fazla takdir görmeye başladı" açıklamasını yaptı.

"Yoğun maç izleme, analiz ve oyuncu takibi yapıyorum"

Teknik direktörlük gelişimiyle ilgili ne gibi çalışmalar yaptığına ilişkin bilgiler de veren Sarp, "İşler normal olması gerektiği gibi işlemiyor. Normal olmayan işlerle ilgili hiçbir şey yapmıyorum. Yoğun maç izleme, analiz ve oyuncu takibi yapıyorum. Futbol camiası büyük gibi gözüken, küçük bir camia, çok dostumuz, arkadaşımız var. Yaşanan sıkıntılarla ilgili istişareler yapıyoruz. Türk futboluna uzun yıllar hizmet etmiş iki teknik adamın yanında çalıştım. Bülent Korkmaz, Türk futbol tarihinin yaşayan efsanesi, Abdullah hoca da teknik adamlığında inanılmaz işler başarmış, deneyimli bir teknik direktör. İkisi de her yaşanan hadisede, ’Bu da bizim için tecrübe oldu’ dediler. Kendi teknik direktörlüğümle ilgili özellikle son Trabzonspor’da yaşadığım 8 ayda bütün eksikliklerimi görüp, eksikliklerimi kapatmak üzerine dersimi aldım. Şimdide de o dersi dışardan takviyeyle çalışarak geçiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Türk futbolunda yanlışları tespit edip, ortadan kaldırmak için bedel ödemek lazım"

Mustafa Sarp, Türk futbolunun temelinde çok ciddi sıkıntılar olduğunu aktararak, "Avrupa ile çok uçurumlar var. Avrupa ile aramızda açılan ciddi makası kapatmak kolay değil. Onun için çalışmak lazım. Aslında yanlışları tespit edip, ortadan kaldırmak için bedel ödemek lazım. Bugün, dünyanın en değerli futbol ailesi, İngiliz futbolu. Marka değeri, en fazla yayın hakları, bütün enlere sahip olan lig, Premier Lig. Dönemin Başbakanı Margaret Thatcher’ın kendi ülkesini men ettirerek, bir bedel ödeyerek başlayan bir hikaye bu. Onun için bizim bedel ödememiz gerekiyor. Bu bedeli ödemeden aradaki makası kapatmak bence gerçekçi değil" şeklinde konuştu.

"Galatasaray’ın, şampiyonluklarının en büyük etkisi olan omurgayı inşa etmesi gerekiyor"

Galatasaray’ın son dönemli başarısının hatırlatılması üzerine Sarp, "3 yıl önce yapılan doğru transfer çalışması, düzgün oyuncu profiliyle beraber, gerçekten ihtiyacı olan yerlere doğru transferlerle elinde olan Muslera, Nelsson’un üzerine Abdülkerim, Torreira, Mertens ve Icardi transferleriyle Galatasaray, muhteşem bir omurga inşa etti. Şu anda Leroy Sane transferiyle beraber muhteşem bir transfer yaptılar. Çıtayı her geçen gün yükselttiğini gösteriyor. Galatasaray için çok ciddi bir tehlike var. Osimhen soru işareti, Icardi daha büyük soru işareti. Çünkü çok ciddi bir sakatlık, oyuncunun geriye ne kadar dönebileceği belli değil. Muslera ve Mertens gitti, omurganın yüzde 50’sindan fazlası şu an için yok. Sane, çok önemli bir transfer. Muhtemel buna benzer 1-2 transfer daha yapacak ama 3 yıldaki şampiyonluğunun en büyük etkisi olan o omurgayı inşa etmesi gerekiyor. Bu omurgayı düzgün inşa edemezse mevcuttaki Leroy Sane transferi anlamsız kalabilir" cümlelerine yer verdi.

Bu Galatasaray kadrosunda oynamak ister miydi?

’Bu dönemdeki Galatasaray’ın kadrosunda yer almak ister miydiniz?’ sorusuna Mustafa Sarp, "İstemezdim çünkü hiç şansım yok. O dönemde öyle yada böyle 2 sene oynadık. Çok özel bir kadro. Her dönemin kendine has havası ve oyuncu profili var. Bugün sahip olunan kadroya Galatasaray tarihinin en iyi kadrosu diyorlar ama katılmıyorum. 2000’lerin kadrosu, hem Türk futbolunun hem de Galatasaray’ın altın jenerasyonu. Her geçen gün üstüne koyarak devam eden ve kadrosunu revize eden bir Galatasaray var" dedi.

Oğuzhan Ort - Mehmet Ekrem Ceylan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Salihli Kurttutan’da hayvanlar ve yangın için HİS göleti Manisa’nın Salihli ilçesinin kırsal Kurttutan Mahallesi’nde hayırsever bir vatandaş tarafından Hayvan İçme Suyu (HİS) göleti kazıldı. Bölgedeki hayvanların su ihtiyacını karşılamak ve orman yangınlarına karşı önlem almak amacıyla yapılan gölet, mahalle sakinleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Yaklaşık 1 dönüm 800 metrekare alana sahip olan ve 4 metre derinliğinde kazılan HİS göleti, Baltacı mevkiinde köy sakinlerinden Erol Sağlam tarafından yaptırıldı. Göletin, hayvan içme suyunun yanı sıra yangın söndürme amaçlı da kullanılacağı belirtildi. Kurttutan Mahalle Muhtarı Süleyman Kaya, göletin yapımını üstlenen hayırsever Erol Sağlam’a teşekkür ederek, "Mahallemiz için son derece önemli bir ihtiyacı karşılayacak bu gölet, hem hayvanlarımızın içme suyu ihtiyacını giderecek hem de yangınla mücadelede büyük katkı sağlayacaktır" dedi. Muhtar Kaya, göletin bulunduğu bölgede yaklaşık 8 bin dönüm fıstık çamı yer alırken, yaz aylarında artan yangın riskine karşı önemli bir su kaynağı oluşturacağını ifade etti. Kaya, göletin daha verimli hale getirilmesi için Orman İşletme Müdürlüğü ve Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan membran talebinde bulunulacağını da aktardı. Yeni yapılan HİS göletinin, çevredeki yaban ve büyükbaş-küçükbaş hayvanların su ihtiyacını karşılamasının yanı sıra, yaz aylarında çıkabilecek orman yangınlarında helikopterlerin su almasına da imkan sağlayacağı vurgulandı.
Erzurum ETÜ istikrarlı yükselişini sürdürüyor ETÜ, 2025 yılı YÖK üniversite izleme ve değerlendirme raporundaki istikrarlı yükselişini sürdürüyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu 2025" sonuçlarına göre Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) öğrenci memnuniyeti, araştırma kalitesi ve akademik üretkenlik göstergelerinde öne çıkan üniversiteler arasında yer aldı. Yükseköğretim sisteminin gelişimini kanıta dayalı ve şeffaf göstergeler aracılığıyla izlemeyi amaçlayan YÖK tarafından Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu bu yıl bilim iletişimi yaklaşımı temel alınarak yeniden yapılandırıldı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) ile yürütülen ortak çalışma kapsamında üniversitelerden tek elden toplanan verilerle hazırlanan raporda, üniversitelerin birbirleriyle kıyaslanmasından ziyade her bir kurumun kendi gelişim seyrinin izlenmesi ve değerlendirilmesi esas alındı. Raporda, Yükseköğretim Kurulu tarafından 2024 yılında ilk kez uygulanan Türkiye Üniversite Deneyim Araştırması (TÜDA) sonuçlarına da yer verilerek öğrencilerin beklenti ve memnuniyet düzeyleri değerlendirme sürecine dâhil edildi. "Eğitim ve Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslararasılaşma", "Sürdürülebilirlik" ile "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" başlıkları altında yapılandırılan rapor; erişilebilirlik, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik gibi güncel yükseköğretim yaklaşımlarını önceleyen yeni göstergelerle güçlendirildi. Bu kapsamda Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ), öğrenci memnuniyeti göstergelerinde dikkat çekici sonuçlar elde etti. ETÜ, 2024 yılı TÜDA verilerine göre kütüphane hizmetlerinden duyulan memnuniyet oranında yüzde 80,86 ile zirveye yerleşti. Araştırma ve akademik yayın performansına ilişkin göstergeler de ETÜ’nün istikrarlı gelişimini ortaya koydu. TR Dizin tarafından taranan dergilerde yayımlanan, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı bakımından ETÜ, Türkiye genelinde 7’nci sırada yer aldı. Üniversite-sanayi iş birliği kapsamında üretilen yayınların toplam yayınlara oranında 2024 yılında 19’uncu sırada yer alan ETÜ, 2025 yılı raporunda beş basamak yükselerek 14’üncü sıraya yerleşti. Öte yandan Web of Science indeksli yayınların atıf alma oranı göstergesinde ise yüzde 84,1’lik oranla listenin 16’ncı sırada yer aldı. Raporda ayrıca "Faydalanılan TÜBİTAK Bursu" sayısı göstergesinde ETÜ istikrarlı gelişimini sürdürdü. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, ETÜ’nün yükselen grafiğinin devam ettiğini belirterek, "Üniversitemizin temel hedefi, eğitim-öğretim kalitesini sürekli artırmak, araştırma kapasitesini güçlendirmek ve öğrencilerimizin eğitim süreçlerindeki gelişimini en üst düzeye taşımaktır. Raporda elde edilen sonuçlar, yıllara yayılan titiz çalışmalarımızın ve kararlı adımlarımızın bir sonucu olarak, ETÜ’nün bu hedefler doğrultusunda gösterdiği istikrarlı ilerlemeyi açıkça ortaya koymaktadır. Önümüzdeki yıllarda üniversitemizin yükseliş trendinin devam edeceğine gönülden inanıyor, bu süreçte emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi Davasında sanık sayısı 61’e yükseldi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davada dava dosyaları ayrı olan sanıkların ana davayla eklenmesiyle sanık sayısı 61’e yükseldi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı’yla birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 57’ye yükselmişti. İlker Gönen intihar etmişti Dava sürerken, 11 Şubat 2025 tarihinde iddianamede ismi ’örgüt yöneticisi’ sıfatıyla geçen sanık İlker Gönen, tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etmişti. Davada sanık sayısı 61 oldu Bugün Bakırköy Adliyesinin Konferans Salonu’nda görülen duruşmada 6’si tutuklu bir kısım tutuksuz sanık hazır bulunurken, duruşmada dava dosyasına eklenen evraklar okuduğu sırada, dosyadan ayrılan iki davanın ana dava ile birleştirildiği ve sanık sayısının böylece 61’e yükseldiği öğrenildi. Duruşmada sanıkların savunmaları ile devam ediyor.