SAĞLIK - 11 Mart 2025 Salı 11:20

Polen alerjisi ve bahar nezlesine karşı doğal çözüm

A
A
A
Polen alerjisi ve bahar nezlesine karşı doğal çözüm

Bahar nezlesi ve polen alerjisine karşı vatandaşları uyaran Doç. Dr. Ceren Türkcan, özellikle alerji ilaçlarının yan etkisine dikkat çekerek bitkisel ve doğal ürünlerin bu süreçte daha sağlıklı olacağını vurguladı.


Havaların ısınmasıyla ilkbahar mevsimi kendisini hissettirmeye başlarken bir yandan da mevsim geçişi nedeniyle bahar nezlesi ve bitki polenlerinden kaynaklı alerjik etkiler vatandaşları etkilemeye başladı. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan İstanbul Arel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Türkcan, yoğurt içerisinde bulunan bakterilerin gıda yoluyla alınmasının yanı sıra soluk yolu ile alınması halinde de polen alerjisine iyi geldiğini ifade etti.


Özellikle polenler nedeni ile insanlarda hapşırık, geniz akıntısı, öksürük ve burun etlerinin şişmesi gibi alerjik etkilerin meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Ceren Türkcan, bu tür alerjik etkilere karşı yoğurtta bulunan bakterilerin, bu reaksiyonların olduğu bölgelerde kullanıldığında etkili olduğunu vurguladı.


Doç. Dr. Ceren Türkcan; "Bahar döneminin gelmesiyle ağaçların polen üretimi ve uçarların havaya saçılması ile birlikte birçok insan bunlara tepki gösterebiliyor. Özellikle hapşırık, öksürük, geniz akıntısı, hırıltılı nefes, burun etlerinin şişmesi gibi birçok belirti meydana gelebiliyor. Bu tür durumlarda da insanlar genellikle alışık oldukları şekilde alerji ilaçlarına yöneliyorlar. Ancak alerji ilaçları kullanılabilir ancak bir sürü yan etkisi var. Bu yan etkilere bağlı olarak da kişiler kendilerini yorgun, halsiz hissedebiliyorlar. Hatta birçok alerji ilacının içerisinde araç kullanımı ile ilgili sınırlandırmalar mevcut. Ancak bu tür durumlar bazen doğal içeriklerle, çareyi doğada aramakta çözüm bulabiliyoruz. Probiyotik bakteriler bu anlamda alerjiyi önlemek üzere bazı metobolitler üretiyorlar ve bu üretmiş oldukları metobolitlerle bahsetmiş olduğumuz bütün belirtilerin ortaya çıkmasını önlemiş oluyorlar. Bu sayede siz hapşırmıyorsunuz, öksürmüyorsunuz, geniz akıntısı yaşamıyorsunuz, hırıltı hissetmiyorsunuz. Bunlar bizim yediğimiz gıdalarda da bulunan bakteriler. Yoğurt içerisinde bulunan bakteriler. Bunlar sayesinde sizin cildinizde, etrafınızda bir bariyer oluşuyor ve siz bu sayede alerjenlerinize maruz kalmamış oluyorsunuz. Bu tür belirtilerden bu şekilde herhangi bir yan etki olmadan kurtulabiliyorsunuz" dedi.



"Üniversite laboratuvarlarında geliştirilen sprey bahar alerjisine engel oluyor"


İstanbul Arel Üniversitesi’nde geliştirilen içerisinde bulunan probiyotik bakteriler sayesinde alerjik reaksiyonları ve alerjik reaksiyonların etkilerini ortadan kaldıran "Flora Dengeleyici Sprey" hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Ceren Türkcan, geliştirilen ürünün aynı zamanda salgın hastalıklara karşı da önemli bir silah olduğunu sözlerine ekledi.


Türkcan; "Biz bu alerji dönemleri için İstanbul Arel Üniversitesi laboratuvarlarında bir ürün geliştirdik. Geliştirdiğimiz ürünün adı "Flora Dengeleyici Sprey". Bu ürünün içerisinde probiyotik bakteriler var ve bu bakteriler sayesinde de sizin çevrenizde bariyer oluşturuyorlar. Bu bariyer sizin alerjik reaksiyon göstermenizi ortadan kaldırıyor. Bu bakteriler tamamen faydalı bakteriler. Sizin yediğiniz gıdalarda da bulunan bakteriler. Sadece bunları bu sefer gıda yoluyla değil de çevrenize sıkarak almış oluyorsunuz. Bu yüzden de sizin etrafınızda görmüş olduğu bariyer etkisiyle birlikte alerjik reaksiyon hiçbir şekilde göstermiyorsunuz. Aslında bir insan alerjisi olup olmadığını, ortam değiştirdiğinde, göstermiş olduğu belirtilerle fark eder. Örneğin, ufak göz altı kaşıntıları, belki sulanmalar, burun etlerinde hafif şişlikler ya da nefes alırken az nefes alıp verme hissiyatı bile alerjik reaksiyon sonucu gelişmiş tepkime olabilir. Kişi bu farklılıkları kendisinde gözlemleyerek alerjisi olup olmadığını belirleyebilir. Peki "Flora Dengeleyici Sprey" bunları geçirir mi? Bizim şöyle bir iddiamız var açıkçası; ilk on beş dakika içerisinde belirgin bir şekilde etkiyi hissediyorsunuz. Bir saat içerisinde de alerjik reaksiyonların etkisi yüzde 80 - 90 dolaylarında azalıyor. Bu yüzden siz eğer bu şekilde bir alerjiniz olduğunu fark ederseniz flora dengeleyici spreyi çevrenize, yakalarınıza, yüzünüze sıktığınızda yaklaşık bir saat sonra bu belirtilerin tamamı ortadan kalkmış olacak. Flora dengeleyici spreyi kullandığınız zaman hem görmüş olduğu bariyer görevinden dolayı dışarıdan gelen patojenlere karşı, salgın hastalıklara karşı bir koruma elde etmiş olacaksınız. Bunun haricinde bir de vücudunuzun tepkime verdiği bu tür alerjik reaksiyonlar ne ise onlardan kurtulmuş olacaksınız" ifadelerini kullandı.



"İçerisinde herhangi bir katkı maddesi yok"


Flora dengeleyici spreyin içerisinde herhangi bir katkı maddesinin olmadığının altını çizen Doç. Dr. Ceren Türkcan, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:


"Önümüz bahar. Polenlerden dolayı birçok insan bu tür belirtiler görecek. Ama bunun haricinde birde mevsimsel geçiş olduğu için de soğuk algınlığına yakalanan da çok insan olacak. Az önce saymış olduğumuz bu tür; burun tıkanıklığı, fazla akıntı, göz sulanması, kaşıntı, hırıltılı nefes, hatta KOAH bile diyebiliriz. Bunlarının hepsinin belirtilerinin azaltılması ya da giderilmesinde flora dengeleyici spreyi güvenle kullanabilirsiniz. Çünkü içerisinde herhangi bir katkı maddesi, koruyucu yer almıyor."


"İhracat süreçlerini başlatıyoruz"


Türkcan, "Flora dengeleyici sprey şu an çevrim içi platformlardan temin edebilirler. Ama bunların haricinde birlikte çalıştığımız kulak burun boğaz uzmanlarımız, pediatri uzmanlarımız ya da dermatologlarımız mevcut. Onlardan da temin edebilirler. Onun haricinde bu flora dengeleyici spreyin yoğun başarısından dolayı yurt dışından da teklifler aldık ve ihracat süreçlerini başlatıyoruz. Bunun içinden KOSGEB’den bir teşvik aldık. Aldığımız bu teşvikle birlikte hem üretim süreçlerimizin ölçeğini büyütüyoruz hem de laboratuvarda daha küçük ölçekte yaptığımız üretimler büyük ölçeklere taşınıyor. Böylece daha çok insana ulaşabilme fırsatını yakalamış oluyoruz" dedi.



Polen alerjisi ve bahar nezlesine karşı doğal çözüm

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" dedi. Bakan Yumaklı, TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılına ilişkin faaliyetleri ve 2026 yılı bütçe teklifine ilişkin sunum yaptı. Suyun her alanda etkin kullanımı ve su verimliliği bilincinin artırılması için su verimliliği seferberliği’ni hayata geçirdiklerini dile getiren Yumaklı, "Diğer yandan, 2025-2035 dönemini kapsayan Ulusal Su Planı’nı hazırladık. Bu planın uygulanmasıyla; su kaynaklarımızın korunmasını, verimli kullanımını ve sürdürülebilir yönetimini amaçlıyoruz. Sulama sistemlerinin modernizasyonu, Ürün deseni değişikliği, yeraltı suyu kontrolü ve havzalar arası su transferleri gibi tedbirler konusunda çalışıyoruz. Kuraklık riski altındaki göllerimizi kurtarmak için de eylem planları hazırladık. Eğirdir Gölü Su Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştık. Akşehir, Eber, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca gölleri için de benzer eylem planlarını 2026 yılında uygulamaya başlayacağız. Kuraklık tahmini ve erken uyarı sistemi kapsamında, sektörel su tahsis modelini önümüzdeki yıl kuracağız. Ayrıca Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Kurakçıl peyzaj uygulama alanlarını da belirledik. Bu yöntemle yüzde 80’e varan oranda su tasarrufu sağlayacağız" şeklinde konuştu. "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Üreticiyi korumak ve üretimde öngörülebilirliği sağlamak amacıyla üretim planlaması ve yeni destekleme modelini hayata geçirdiklerini ifade eden Yumaklı, "Ayrıca tarımsal kredileri, hibe programlarını, tarım sigortalarını ve kırsal kalkınma desteklerini üretim planlamasına entegre ettik. Bitkisel üretim planlamasını, 2024 yılının Eylül ayında, 13 stratejik ürün ve yem bitkilerinde uygulamaya başladık.Planlamanın kapsamını genişleterek, üçer yıllık dönemler halinde güncelleyeceğiz. Üretim planlamasıyla uyumlu yeni destekleme modeliyle de temel, planlama ve üretimi geliştirme destekleri veriyoruz. Bu kapsamda, üreticilerimize mazot maliyetinin ortalama yüzde 50’si, gübre maliyetinin ise ortalama yüzde 25’i kadar temel destek veriyoruz. Planlama kapsamındaki ürünlerde, mazot maliyetinin tamamını, gübre maliyetinin yarısını; su kısıtı olan ilçelerde ise mazot ve gübre maliyetinin tamamını karşılıyoruz. Su ihtiyacı yüksek ürünleri, su sıkıntısı yaşayan havzalardan, daha elverişli bölgelere, ilave desteklerle yönlendiriyoruz. Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik. Hedefimiz bu sayıyı 500’e çıkarmak" diye konuştu. "Genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik" Şubat 2024’te 5 yıllık hayvancılık yol haritasını açıkladıklarını hatırlatan Yumaklı, "Üretim, kalite ve verimliliği artırmayı hedeflediğimiz bu haritamızı adım adım uyguluyoruz. Meyvelerini de almaya başladık. Su potansiyeli, mera varlığı, işletme kapasiteleri ve hastalık riskleri gibi kriterleri dikkate alarak, hayvansal üretim planlamasını hayata geçirdik. Besi, süt ve kanatlı yetiştiriciliği bölgelerini belirledik. Hayvancılıkta sağladığımız destekleri, hayvansal üretim planlamasıyla uyumlu bir çerçevede yeniden düzenledik. Yetiştiricilerimize temel, yönlendirici ve verimlilik destekleri veriyoruz. Kadın ve genç üreticilerimize ek destekler sağlıyoruz. Hayvansal üretimde ilk defa aile işletmelerine, genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik. Verimlilik kriterlerine göre de 2,8 milyar lira destek verdik.Kırmızı et üretimini artırmak, aynı zamanda kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirmek için Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesini başlattık. Tarımda üreticilerin yaş ortalaması dünyada 60 sınırına dayandı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde 58, Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ise 57’dir. Bu nedenle gençleri ve kadınları tarımsal üretime yönlendiriyor ve kırsal kalkınmayı güçlendirecek politikalar uyguluyoruz" dedi. "41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor" Gıda işletmelerine yıllık ortalama 1.3 milyon denetim gerçekleştirdiklerini söyleyen Yumaklı, "Denetim, kontrol ve analiz faaliyetlerimizi, uluslararası kabul görmüş metotlarla yürütüyoruz. Bu amaçla, 41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor. Buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Gıda güvenilirliği bizim kırmızı çizgimizdir. Sağlığı riske atan gıdaları üreten ve satanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor, gerekli yaptırımları uyguluyoruz. Kurallara uymayanlara bu yıl 2,3 milyar lira para cezası uyguladık. Vatandaşımızın sağlığıyla oynayanları; taklit veya tağşişe konu ürün ve işletmeleri, hiçbir taviz vermeden ifşa ediyoruz. Ayrıca, gıda satış noktaları ve toplu tüketim yerlerine, en son ne zaman denetim yapıldığı bilgisine vatandaşlarımızın kolayca ulaşabilmeleri için Karekod Uygulamasını zorunlu hale getirdik. Hasat öncesinde bağ, bahçe, tarla, sera gibi üretim alanlarında; hasat sonrasında ise toptan ve perakende satış noktalarında pestisit kalıntı denetimleri gerçekleştiriyoruz. Yasaklı pestisit kullanımının tespit edilmesi durumunda ürünleri imha ediyoruz. 2025 yılında 2,5 milyon ton taze meyve ve sebze ihracatı gerçekleşmiş ve bunun binde biri gibi bir miktarı geri dönmüştür. Geri dönen ürünler mevzuata uygun değilse, ülkemize girişine izin vermiyoruz" ifadelerini kullandı. "Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık" Türkiye’nin tarımsal üretim alanı bakımından, 74 milyar dolarlık hasılayla, Avrupa’nın birinci, dünyanın 7’nci büyük tarım ekonomisi olduğunun bilgisini veren Yumaklı, "Tarım sektörümüz, son 22 yılın 18’inde büyüme kaydetmiştir. 2024 yılında ise yüzde 5,1’lik büyümeyle ülke ekonomisinin üzerinde bir performans sergilemiştir. 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ise, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerinde büyüme yaşanmıştır. Ancak sektörde baskın bir paya sahip olan bitkisel üretimin, olağanüstü iklim koşullarından etkilenmesi nedeniyle, genel tarım sektörü dönemsel olarak daralmıştır. Bu durum, sektörün yapısal kapasitesinden kaynaklı olmayıp, iklimsel olağanüstü koşulların etkisiyle oluşmuştur. 2025 yılı üretim sezonunu bir önceki yılla kıyasladığımızda; üretici sayımızda yüzde 2 artış, ekilen arazilerde ise yüzde 3 artış yaşanmıştır. Girdi miktarlarında herhangi bir azalış olmamıştır. Dolayısıyla bu konu sadece bitkisel üretimde ve ârızîdir. Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık. Türkiye tarım sektörü, güçlü üretim altyapısı, geniş ürün deseni ve sağlam tedarik zinciri sayesinde, söz konusu dönemsel kayıpları hızla telafi edecek güçtedir. Diğer taraftan tarım ve gıda ürünleri ticaretimizi, küresel ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye devam ediyoruz" dedi.
Samsun OKA’dan Samsun’da kalkınma odaklı toplantı: 2026 destek programları görüşüldü Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) Samsun’daki toplantısında teknopark projesinden yeşil dönüşüme, kadın girişimciliğinden 2026 destek programlarına kadar bölgenin kalkınma gündemindeki başlıklar ele alındı. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) 2025 yılının son Yönetim Kurulu Toplantısı, Samsun’un ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın başkanlığında yapılan toplantıda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Sanayi Master Planı’nın ilk fazında yer alan Samsun-Mersin Sanayi Koridoru hedefleriyle uyumlu şekilde yürütülen "Samsun Merkezli Bölgesel Teknopark Projesi" ele alındı. Proje kapsamında mevzuat, yönetim yapısı, ortak kurumlar ve finansal kaynaklara yönelik araştırmaların yapılması, ön fizibilite çalışmalarına başlanması ve sürecin OKA Genel Sekreterliği tarafından koordine edilmesi kararlaştırıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ile Dünya Bankası desteğiyle uygulama süreci başlayan Sosyal Kapsayıcı Yeşil Geçiş Projesi ve Orta Karadeniz’de Yeşil Dönüşüm Hızlandırıcı Hibe Desteği Programı’nda başarılı olan projeler değerlendirildi. Ayrıca, 2026 yılında uygulanması planlanan Geri Ödemeli Finansman Desteği Programı’nın öncelikleri, bütçesi ve başvuru koşulları görüşüldü. Toplantıda, Yerel Kalkınma Hamlesi Programı 2025 Yılı Çağrısı kapsamında bölgede ilan edilen 16 yatırım başlığına yönelik başvuru yapan 35 işletmenin durumu ele alınırken, 2026 yılı çağrısı için Yatırım Destek Ofisleri tarafından önerilen yeni yatırım başlıkları değerlendirildi. Ajansın mali ve teknik destek programları kapsamında devam eden projeler gözden geçirilerek, 2025 yılı Fizibilite Programı çerçevesinde katma değerli üretim ve turizm temalarında yapılan başvurular karara bağlandı. Bunun yanı sıra, 2025 yılı İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE) sonuçları hakkında istişarelerde bulunuldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından yürütülen Türkiye Siber Vatan Programı’nın 2026 dönemi kapsamında planlanan eğitim faaliyetlerinin genel çerçevesi hakkında da kurul üyelerine bilgi verildi. Toplantıda ayrıca, 2024 ve 2025 yıllarında kadın istihdamı ve kadın girişimciliği alanında yürüttüğü çalışmalarla en başarılı kalkınma ajansları arasında yer alan OKA’nın faaliyetleri ele alındı. 2026 yılında Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen Anadoludakiler Projesi kapsamında belirlenen "Yöresel Ürünlerin Ticarileştirilmesi" teması doğrultusunda, bölgenin yöresel ürünlerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda ticarileştirilmesine yönelik yapılacak çalışmalar da istişare edildi. Tolantıya ayrıca Amasya Valisi Önder Bakan, Çorum Valisi Ali Çalgan, Tokat Valisi Abdullah Köklü, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Amasya Belediye Başkanı Av. Turgay Sevindi, Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Amasya İl Genel Meclisi Başkanı Zeki Eraslan, Tokat İl Genel Meclisi Başkanı Ali İhsan Gürel, Amasya TSO Başkanı Murat Kırlangıç, Tokat TSO Başkanı Fatih Gökdere ve OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle katıldı.