SPOR - 16 Haziran 2025 Pazartesi 22:24

Serdal Adalı, Beşiktaş’a 200 milyon Euro gelir getirecek projeyi açıkladı

A
A
A
Serdal Adalı, Beşiktaş’a 200 milyon Euro gelir getirecek projeyi açıkladı

Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, 200 milyon Euro’ya yakın gelir bekledikleri projeyi duyurdu.

Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı’nın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Beşiktaşımızı finansal bağımsızlığına kavuşturacak projelere birlikte imza atıyoruz. Dikilitaş Mahallesi’nde bulunan 15.382,49 metrekare yüzölçümüne sahip arazimizin yanında, kulübümüze tahsisli yaklaşık 5 bin metrekarelik arazinin daha tapusunu alarak projeye ekliyoruz. 20 bin metrekarelik bu alan üzerinde, Emlak Konut ile birlikte büyük bir gayrimenkul projesi inşa ediyoruz. Beşiktaşımıza 200 milyon Euro’ya yakın gelir getireceğini öngördüğümüz bu proje, tarihimizin en büyük gelir getiren projesi olarak yerini alacak. Bu projenin diğer paydaşı Emlak Konut gibi alanının en güvenilir kurumu olacak. Ayrıca özellikle Ziraat Bankası’nın da bu projenin içerisinde yer almasını planlıyoruz.

Dikilitaş projesi, devletimizin garantisiyle yapılacak. Buradan gelecek gelirle Bankalar Konsorsiyumu’na olan borçlarımızı ödemeyi ve günde yaklaşık 125.000 Euro’yu bulan faiz yükümüzden bir an önce kurtulmayı hedefliyoruz. Yılda 50 milyon Euro’ya yakın devasa bir meblağı faiz gideri ödeyerek adeta çöpe atmaktansa, böyle bir bütçeyi şampiyon Beşiktaş kadrolarını inşa etmek için kullanmayı arzu ediyoruz. Dikilitaş’taki arazimizin imar hakkının alınarak Beşiktaşımızın ekonomisine kazandırılıyor olması, yapılan kasıtlı algıların aksine Beşiktaşımız için tarihi bir fırsattır, mali bağımsızlığımız için dönüm noktasıdır. Bu tarihi fırsatı değerlendirmek ve Beşiktaşımız için en doğru kararı birlikte vermek üzere tüm genel kurul üyelerimizi 22 Haziran tarihinde düzenleyeceğimiz Genel Kurulumuza davet ediyor, bağımsız Beşiktaş’ı birlikte inşa edeceğimize inanıyorum. Aslolan Beşiktaş’tır!" ifadelerini kullandı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 15 Temmuz’da hainlere direnirken vurulan Musa İlhan: "9 yıldır göğsümde gaziliğin nişanesini taşıyorum" 15 Temmuz darbe girişimi esnasında demokrasiye sahip çıkmak için sokağa çıkan Musa İlhan, hainlerin sıktığı kurşunla kalbinin 2 milimetre altından yaralandı. Kurşunun vücudundan çıkarılmasının riskli olması nedeniyle 8 yıldır mermiyle yaşayan İlhan, "9 yıldır göğsümde gaziliğin nişanesini taşıyorum. Müslüman Türk milleti için gazilik nişan ise şehitlik düğündür. Çoğu zaman hayıflanıyorum keşke şehit olabilseydim diye. Cumhurbaşkanımız, Cumhur İttifakımız büyük bir özveriyle risk aldı. ‘Terörsüz Türkiye’ inşallah başarılı olur. Bir ulus için, bir devlet için ayağındaki en büyük pranga terördür. Terörden kurtulan her ülke şahlanmıştır. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nda terörden kurtulmuş ve şahlanmış Türkiye’yi bizlere görmek nasip olur. Büyük Türkiye’nin ayak seslerini bütün dünya hissediyor" dedi. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Darbe girişiminde her yaştan vatandaş sokağa çıkarak darbeye ‘dur’ dedi. O vatandaşlardan kimi şehit oldu kimi de yaralanarak gazilik mertebesine erişti. Demokrasiye sahip çıkmak için sokağa çıkan Musa İlhan da darbeye karşı duranlardandı. İlhan, trafikte seyir halindeyken 15 Temmuz hain darbe girişimini radyodan öğrendi. Vatan savunması için sokakta kalan Musa İlhan, korkusuz bir şekilde darbeci askerlerin karşısına dikildi. Darbecilerin kurşunlarının hedefi olan İlhan, kalbinin 2 milimetre altına isabet eden mermiyle yere yığıldı. Ağır yaralanan İlhan, çevredekiler tarafından hastaneye kaldırıldı. 4 gün yoğun bakımda kalan İlhan, 2 ay süren tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Ancak cerrahi müdahale riskli olduğu için kurşun çıkarılamazken, 9 yıldır hainlerin sıktığı mermiyle yaşıyor. "Bir ulus için, bir devlet için ayağındaki en büyük pranga terördür" Terörsüz Türkiye hakkında konuşan Gazi Musa İlhan, "Afet Koordinasyon Merkezi’nde vuruldum. Tabii 9 yıl oldu, anılarımız bazen depreşiyor. Oradan geçerken, vurulduğum yeri görüyorum. Ateş eden askerin durduğu yeri hayal ediyorum. Zor bir süreç. 9 yıldır göğsümde gaziliğin nişanesini taşıyorum. Müslüman Türk milleti için gazilik nişan ise şehitlik düğündür. Çoğu zaman hayıflanıyorum keşke şehit olabilseydim diye. Rabbim tekrar yaşatmasın. Güncel Türkiye’de gördüğümüz Cumhurbaşkanımız, Cumhur İttifakımız büyük bir özveriyle risk aldı. ‘Terörsüz Türkiye’ inşallah başarılı olur. DEAŞ’ı, FETÖ’sü, DHKP-C’si vesaire bütün terör örgütlerinin tamamından kurtulmuş oluruz. Bir ulus için, bir devlet için ayağındaki en büyük pranga terördür. Terörden kurtulan her ülke şahlanmıştır. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nda terörden kurtulmuş ve şahlanmış Türkiye’yi bizlere görmek nasip olur. Ümitliyiz, umutluyuz. Büyük Türkiye’nin ayak seslerini bütün dünya hissediyor. Şu anki başarılarımızı bazıları perdelemek isteseler de emin olun çok büyük başarılarımız var. Özellikle savunma sanayinde. Cumhurbaşkanımızın ‘dünya 5’ten büyüktür’ diyerek haykırışının çoğu ülkeler bilincine vardı. Cumhurbaşkanımızın yanında ve arkasında saf tutmaya başladılar" ifadelerini kullandı. "Çıplak ellerle nasıl tankların durdurulduğunu tüm dünya görmüştür" 15 Temmuz hain darbe girişiminde halkın iradesini tüm dünyanın gördüğünü belirten Musa İlhan, "Sanki 15 Temmuz’u unutturmaya, önemsizleştirmeye çalışılır gibi bir ibare var. Belki bizler görmeyeceğiz ama eminiz ki ileride 15 Temmuz’un ne kadar değerli ve vahim bir durum olduğunu, ülkemizin bekasına kastedilmiş bir darbe, işgal girişimi olduğunu anlayacaklar. O zamanda Cumhurbaşkanımız kıymeti, değeri anlaşılacak. Rabbim uzun ömürler versin. Israrla, her konuşmasında 15 Temmuz’dan, halkın iradesinden bahsediyor. Onun dışında kimse Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kimse kolay kolay sokaklara çıkmaz. Mesele vatansa sokağa çıkılır. Mesele bayraksa sokağa çıkılır. Çıkıldığında da çıplak ellerle nasıl tankların durdurulduğunu tüm dünya görmüştür. Geçen günlerde, Cumhurbaşkanımızın Amerika Başkanı Trump ile bir muhhabetini okudum. Trump, NATO’daki toplantıda kaç askerimizin olduğunu soruyor. Cumhurbaşkanımız ise 550 ya da 600 bin askerimizin olduğunu söylüyor. Trump, ‘senin askerin 86 milyon’ diye cevap veriyor. O zamanlar Amerika Başkanı değildi. ‘Televizyon ve internetten gördüğümde 86 milyonun sokaktaydı’ diyor. Bunu bütün dünya görüyor. Bizim 86 milyon asker olduğumuzu, konu vatan olduğunda 86 milyonun nasıl sokağa çıkacağını Amerika Başkanı bile gördüğüne göre Allah’ın izniyle sırtımız yere gelmez" diye konuştu. "Mesele vatansa gerisi teferruattır" 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesini tekrar yaşayarak anlatan Musa İlhan, "AKOM’dan sonra niyetim Boğaz Köprüsü’ne geçmekti. AKOM’a girer girmez ateş edildi. Önce tabii biraz korkar gibi olduk. Lojistik Destek Merkezi’nde böyle bir şey yaşamadık. Oradaki askerlerin kimi ılımlıydı, çıkardık. Hatta arkalarından tezahürat yaptık. ‘En büyük asker, bizim asker’ diye. Aynı ruh haliyle gittiğimiz için AKOM’a da böyle bir şey beklemiyorduk. Gideceğiz, oradaki askerle konuşacağız, ikna edeceğiz, belki içerisinde birkaç tane taşkınlık yapan olacak çünkü Lojistik Destek Merkezi’nde öyle olmuştu. Ateş açılacağı hiç aklımızın ucuna gelmemişti. Zaten kaçar gibi olduk. Sonrasında tekrar gittim. Devamını hatırlamıyorum. ‘Burası bizim işyerimiz, burası bizim toprağımız, sen askersin senin yerin kışla’ diye bağırıyormuşum. Yanımdaki hocam ve arkadaşlarım, ‘vuracaksan vur’ diye yürüdüğümü söylüyor. 2 dakika sonra vurulmuşum zaten. Gerisini hatırlamıyorum zaten, yoğun bakım. İlk uyandığımda hemşire hanıma Cumhurbaşkanımızın yaşayıp yaşamadığını sordum. Hemşire hanım, ‘Cumhurbaşkanı yaşıyor, sen kendine bak, şu an da televizyonda konuşuyor’ demişti. Mesele vatansa gerisi teferruattır. Gazilik bir Müslüman için nişandır. Allah herkese nasip etsin. Şu yarım, engelli halimle 21 yaşında bir kızım var, nasip olursa 3 ay sonra bir kızımız daha olacak, o kızımı ben kundakta bırakırım yine koşa koşa şehit olmak için giderim" şeklinde konuştu.
İstanbul Arnavutköy’de iş yeri sahibine silahlı saldırı düzenleyen zanlılar yakalandı Arnavutköy’de bir iş yerine motosikletle gelip silahlı saldırı düzenleyen ve olay sonrası kaçan şüpheliler yakalandı. Saldırıyı gerçekleştiren 18 yaşından küçük S.B. ile A.B.G., polis ekiplerinin çalışması sonucu saklandıkları otelde düzenlenen özel harekât operasyonuyla gözaltına alındı. Zanlılar, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Olay, 11 Haziran’da öğle saatlerinde Arnavutköy Merkez Mahallesi’nde meydana gelmişti. İş yerinde oturan A.U. isimli şahıs, motosikletle gelen iki kişinin hedefi olmuş, şüphelilerden biri iş yerine girerek silahla ateş açmıştı. A.U. belindeki silahla saldırganlara karşılık vererek kovalarken, saldırganlar motosiklete binerek kaçmaya çalışmış ancak önlerine çıkan bir otomobile çarparak dengesini kaybedip düşmüştü. Daha sonra motosikleti bırakıp yaya olarak olay yerinden uzaklaşmışlardı. Arnavutköy İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından başlatılan çalışmalarda, şüphelilerin kimlikleri tespit edildi. S.B. ile A.B.G.’nin 18 yaşından küçük oldukları ve suça özendirilerek örgüt adına hareket ettikleri belirlendi. Zanlıların saldırıyı düzenlerken, yurt dışında bulunan kişiler adına "Buğra abimin selamı var" diyerek tehditte bulundukları öğrenildi. Şüphelilerin daha Arnavutköy’de iki farklı kişiyi silahla vurarak yaraladıkları tespit edildi. Polis ekipleri, şüphelilerin Arnavutköy’de bir otelde saklandığını belirledi. Özel harekât polislerinin desteğiyle düzenlenen operasyon sonucu iki şüpheli kıskıvrak yakalandı. Gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Çıkarıldıkları mahkemece "suç örgütüne üye olmak" ve "silahla yaralama" suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Adana Teknolojinin ulaşamadığı tarlalarda ellik ve orakla hasat başladı Adana’nın Feke ilçesinde yüzyıllardır değişmeyen gelenek ellik ve orakla hasat başladı. Sarp yamaçlara ekilen ata tohumu buğday, hâlâ ilk tarım aletlerinden ellik ve orakla, imece usulü hasat ediliyor. Feke ilçesine bağlı Gaffaruşağı, Gedikli ve Ormancık Mahallelerinde köylüler, binlerce yıldır değişmeyen yöntemlerle buğday hasadı yapıyor. Feke ilçesine bağlı 800 rakımlı Gaffaruşağı Mahallesi’nde, köylüler sarp arazilere ektikleri ata tohumu çavdar ve buğdayın hasadına başladı. Teknolojinin giremediği arazilerde vatandaşlar, asırlardır Anadolu’da kullanılan en eski tarım aletlerinden ellik ve orakla ürünlerini hasat ediyor. Köyde her yıl imece usulüyle hasat yapıldığını kaydeden Kenan Ersin, "Ata usulüyle, komşularla birlikte imece usülü hasat gerçekleştiriyoruz. Sabah saat 08.00’de başlayıp, akşam ezanında bırakıyoruz. Bu buğday çeşidini satmıyoruz. Öğütüp un yapıyor, ekmek pişiriyoruz. Hasat sonrası yığınlar oluşturuluyor, ardından desteler halinde patosa giriyor" dedi. Gençler gidiyor, gelenek yaşlılara kalıyor Kırsalda yaşayan gençlerin çoğu eğitim ve iş için büyükşehirlere göç ettiğini kaydeden Bekir Dişli ise, "Hasat geleneğini yaşatanlar köyde kalan aileler oluyor. Bizler bugün hasadımızı gerçekleştiriyoruz" dedi. Belediye Başkanı sözünü tuttu, orakla hasada katıldı Köylülerin, seçimden sonra kendilerini unuttukları yönündeki serzenişi üzerine Feke Belediye Başkanı Cömert Özen, Ormancık Mahallesi’nde ellik ve orak ile köylülerle birlikte buğday hasat etti. Seçim öncesi verdiği "Hasada geleceğim" sözünü tutan Başkan Özen, "Buradaki üretim bir mirastır. Her zaman üreticimizin yanında olacağız. Seçimde söz verdim ve bugün hasadı birlikte yapıyoruz. Tüm çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum" diye konuştu.
Antalya Rus ve Türk uzmanlar Antalya’da üroonkolojiyi masaya yatırdı Memorial Antalya Hastanesi ve Rusya merkezli MEDSI Hastaneler Grubu işbirliğinde düzenlenen 1. Rus-Türk Üro-Onkoloji Sempozyumu’nda prostat, mesane ve böbrek kanserine yönelik en güncel tedavi yaklaşımları ele alındı. Sempozyumda hem robotik cerrahi hem de ameliyatsız yöntemlerdeki gelişmeler öne çıktı. Antalya, uluslararası bilimsel iş birliklerine ev sahipliği yapmayı sürdürüyor. Memorial Antalya Hastanesi ile Rusya’nın en büyük özel sağlık gruplarından biri olan MEDSI Hastaneler Grubu tarafından düzenlenen 1. Rus-Türk Üro-Onkoloji Sempozyumu, üroloji, onkoloji, radyoterapi, cerrahi, kemoterapi ve genetik alanlarında uzman Türk ve Rus hekimleri bir araya getirdi. İki ülkenin önde gelen sağlık profesyonelleri, prostat, mesane ve böbrek kanserlerinde güncel tanı ve tedavi yaklaşımlarını değerlendirdi. "Bilimin ön plana çıkarıldığı bir dünyada bir dünyada, daha az savaş daha çok dostluk olacak" Sempozyumda konuşan Memorial Antalya Hastanesi Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, Rusya ile on yıla yakın süredir akademik iş birlikleri yürüttüklerini belirterek, "Onkoloji alanındaki işbirliğimiz her geçen gün artıyor. Bu alandaki gelişmeler artık uluslararası nitelikte. Rus meslektaşlarımızı Antalya’da ağırladık ve ilk Üro-Onkoloji Sempozyumu’nu gerçekleştirdik. Çok da başarılı geçiyor. Biz inanıyoruz ki bilimin, insanlığın ön plana çıkarıldığı bir dünyada daha az savaş olacak, daha çok dostluk olacak. Bu vesileyle Antalya’dan tüm dünyaya çağrımız: Gelin bilim ve sevgi altında birleşelim. Çünkü dünyanın güzelleşmeye ihtiyacı var" bilimin barışa katkısına dikkat çekti. "Prostat, mesane ve böbrek kanserinde yeni dönem" Sempozyumun odak konularından birinin prostat, mesane ve böbrek kanserleri olduğunu aktaran Prof. Dr. Özdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Üroonkoloji dediğimizde ilk akla gelen prostat kanseri. Ardından mesane ve böbrek kanserleri geliyor. Bu alanda robotik cerrahiler çok gelişti. Rus meslektaşlarımızın da bu alanda son derece yetkin olduklarını gördük. Radyoterapi tekniklerinde yaşanan gelişmeler sayesinde artık bazı kanser türlerinde ameliyatsız tedavi yöntemleri tartışılıyor. Özellikle mesane kanserinde imünoterapi, kemoterapi, radyoterapi ve akıllı ilaçların entegrasyonu sayesinde, ameliyata yakın başarı oranları elde edilmeye başlandı." Robotik cerrahinin böbrek kanserinde böbreği koruyarak uygulanmasının hastaya önemli konfor sağladığını belirten Özdoğan, prostat kanserinde de yenilikçi hormonal tedaviler ve gelişmiş radyoterapi teknikleriyle tedavide büyük ilerleme kaydedildiğini vurguladı. "Adeta en iyi sonuçları sunuyoruz" MEDSI Hastaneler Grubu Medikal Direktörü Uzm. Dr. Igor Semenyakin ise yapılan etkinliklerin uluslararası iş birliklerini güçlendirdiğini belirterek, "Bu tür etkinlikler, hastalarımızın tedavisinde daha iyi sonuçlara ulaşmamıza ve uluslararası iş birliklerinin gelişmesine imkân tanıyor. Dostane iş birlikleri, en modern tekniklerin ve ilaçların klinik uygulamaya dâhil edilmesini sağlıyor" dedi. Toplantının yüz yüze yapılmasının yanı sıra çevrim içi görüşmelerle sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Semenyakin, "Şu anda ise büyük bir konsültasyon yapıyoruz adeta en iyi sonuçları sunuyoruz, karmaşık vakaları tartışıyoruz ve çok yönlü bir değerlendirme yapıyoruz. Aramızda cerrahlar, kemoterapi uzmanları ve genetikçiler olmak üzere tüm uzmanlık alanlarından meslektaşlarımız var ve her biri her hastanın tedavisinde aktif olarak yer alıyor" ifadelerini kullandı.
Adana Kilosu bin lira olan bu dondurma sıcak havada yok satıyor Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da kilogramı bin lira olan fıstık ezmeli çikolatalı dondurma yok satıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Adana’da hava sıcaklıkları mevsim normalleri üzerinde seyrediyor. Kent genelinde öğle saatlerinde gölgede sıcaklıklar 35-40 dereceleri bulurken güneş altındaki termometreler 40 dereceyi aşıyor. Sıcaklar tatlıcıları inovasyona itti Kentte uzun yıllardır faaliyet gösteren tatlıcı Zeynep Geyik ise sıcak havalara özel Kahramanmaraş dondurmasını fıstık ezmesine sarıp çikolata sos ile hazırladı. Kilogramı bin liradan satılan fıstık ezmeli, çikolatalı dondurma Adana sıcaklarında adeta yok satmaya başladı. "Satışlarımız umduğumuzdan güzel gidiyor" İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, "Adana sıcaklarından dolayı insanlar soğuk, serinletici tatlılara yöneliyor. Bizde bunun için fıstık ezmeli, çikolata kaplı dondurma yaptık. Biz bu ürünü çıkarttığımızdan bu yana her gelen müşterimiz beğeniyor. Satışlarımız umduğumuzdan güzel gidiyor. Havaların ısınmasıyla birlikte satışlar canlandı" ifadelerini kullandı. "Bu dondurma insanların hoşuna gidiyor" Porsiyonu 195 liradan satılan dondurmanın kilogramının bin lira olduğuna değinen Geyik, "İnsanlar bu dondurmayı kilo olarak da istiyor, adet olarak da alıyor. Bazı öğretmenler, sınavı güzel geçen öğrencilere dağıtmak için bu üründen 15-20 tane alıyor. Satışlar çok güzel. Hem fıstık ezmeli hem de çikolatalı olduğu için bu dondurma insanların hoşuna gidiyor" diye konuştu.
Bolu Otelin Genel Müdürü Damat Emir Aras önce kendi ailesini kurtarmış: Görüntüler salonda izletildi, "Katilsiniz" Grand Kartal Otel faciasına ilişkin davanın duruşmasında salonda izletilen güvenlik kamerası görüntülerinde Emir Aras’ın yangının ilk başladığı dakikalarda çıkarak koridora bakması ve sonrasında yaklaşık 1 dakika içerisinde eşyalarını toplayarak ailesiyle koşarak indiği görüntüler salonda tepkiye neden oldu. Ayrıca davaya ilişkin tutuksuz yargılanan 4 sanık hakkında 4 ay ev hapsi kararı verildi. Bolu Grand Kartal Otel’de 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı yangın faciasının ilk duruşması devam ediyor. 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 5’inci gününde sanık savunmaları tamamlandı. Yangın faciasının 6. gününde sanık savunmalarının ardından müşteki beyanlarına devam edildi. Müşteki sıfatıyla duruşmaya katılan Resepsiyon şefi Adnan Karadayı beyanını verdi. "Karşımdaki kapıyı açtım, inanılmaz bir duman vardı" Otelin Genel Müdürü Emir Aras ile aynı katta kalan Resepsiyon şefi müşteki Adnan Karadayı, "Resepsiyon personeliydim. Personel odalarında konaklıyordum. 2024’ün 9.ayında Gazelle’de işe girerken Emir Aras ile görüştüm. Resepsiyon şefiydim. Aralık ayında Grand Kartal’a gittim. Grand Kartal’da daha önce 2007-2014 arasında kış sezonlarında resepsiyonda çalıştım. Gelen misafirleri karşılardım. Yangın ikaz butonları koridorlarında vardı. Ben 7’nci katta kalıyordum. Saat 03.31’de beni Yiğithan Burak, arayarak ‘Müdürüm yangın var’ dedi. Panik halindeydi. Ardından 3 personel daha aradı. Odadan çıktım. Karşımdaki kapıyı açtım, inanılmaz bir duman vardı. İnsanların sesini duydum onlara yangın merdiveni burada dedim. En aşağı kata indim oradan insanları kayak odasından çıkarttım. Zeki Yılmaz’ın odasındaki yangın butonu çalışıyordu sanırım. Zeki Yılmaz beni 03.49’da aradı. ‘Çıktın mı?’ diye sorduğunu hatırlıyorum. Otelde yangın tüpü ve yangın hortumu vardı. Gündüz güvenlik vardı otelde sadece. White Fox’u denetlemeye geldi dediklerini duydum. İtfaiyenin tekrar bir denetim yaptığını duydum. Denetiminden temizliğinden mutfak bölümünden Reşat Bölük sorumluydu" dedi. Emir Aras’ın yangını sadece ailesine haber vererek koştuğu görüldü Müşteki avukatı tarafından salonda güvenlik kamerası izletildi. Resepsiyon Şefi Adnan Karadayı’nın ve Otelin Genel Müdürü Emir Aras’ın kaldığı 7.katın güvenlik görüntüsü izletildi. Güvenlik kamerasından odasının kapısı yansıyan Emir Aras’ın yangının ilk başladığı dakikalarda odasından önce kendisi dışarı çıktığı koridora baktığı görüldü. Koridorun sonuna kadar giden Aras, daha sonrasında yangın çıktığını anlayınca odasına koşarak geri döndü. Çocuklarına ve karısına haber vermeye geldi. Yaklaşık 1 dakika içerisinde odadan eşyalarını toplayan Genel Müdür Emir Aras ve Elif Aras çocuklarıyla birlikte odadan hızlıca uzaklaştı. Görüntülerin izletilmesiyle salonda acılı ailelerden, ‘Herkesi kurtarabilirdiniz, katilsiniz’ diye tepkiler yükseldi. Müşteki resepsiyon şefinin tutuklanması istenildi Güvenlik kamerası görüntüleriyle Adnan Karadayı’ya odası tarif ettirildi. Müşteki avukatları tarafından, ‘Aynı katta bulunan vatandaşları uyandırabilirdiniz?’ sorusuna Adnan Karadayı, "Ben uyandığımda göz gözü görmüyordu. Yangın merdivenlerinden insanları 1.kattaki kayak odasından dışarıya çıkarttım. 5’inci katta yoğun duman ve 4’üncü katta aşırı sıcak vardı" dedi. Müşteki avukatları tarafından müşteki Adnan Karadayı için yakalama ve tutuklama kararı istendi. 4 tutuksuz sanık için ev hapsi kararı verildi İzlenen görüntülerde Adnan Karadayı’nın görülmediği ve yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle tutuklama talebinin reddine karar verildi. Davaya ilişkin tutuksuz yargılanan Mudurnu A.Ş. firması sahibi İbrahim Polat, Mudurnu A.Ş. yetkilisi İsmail Karagöz, Resepsiyon personeli Yiğithan Burak Çetin ve FQC Denetleme Firması sahibi Ali Ağaoğlu’nun 4 aylık ev hapsine karar verildi.