SPOR - 15 Kasım 2025 Cumartesi 16:18

Serdal Adalı: "Rafa’nın iki seçeneği var; ya yükümlülüklerini yerine getirir ya da bonservisini getirir, gider"

A
A
A

Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, Portekizli futbolcu Rafa Silva’nın iki seçeneği olduğunu belirterek, "Ya bir an önce kendisine duyulan sevginin ve güvenin karşılığını verir, profesyonelliğin gereğini yapar ve sözleşmesi bitene kadar yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirir ya da Beşiktaş’ın belirlediği bonservisi getirir, gider" dedi.

Beşiktaş’ta Başkan Serdal Adalı, Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın ile birlikte BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde Portekizli futbolcu Rafa Silva ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Gündemde olan sorunların oyuncu tarafından oluşturulduğunu dile getiren Adalı, "Şimdi Rafa Silva ile ilgili yaşadıklarımızı net biçimde anlatmak istiyorum. Öncelikle bilinmelidir ki, Rafa geçen sezon ligde maç başına 87 dakika süre alan bir oyuncuydu. Bu sezon Başakşehir maçında 73. dakikada oyundan çıktı. Maçtan birkaç gün sonra menajeri arayıp, görüşme talep etti. Bir süre sonra da Rafa Silva ile görüşmemiz gerçekleşti. Başta oyundan alınmasıyla ilgili olarak karşılıklı diyalogla çözülebilecek bir problem olduğunu düşünmüştük ve mesele büyümeden kendi içimizde çözmek istedik. Bunun için de epey uğraştık. Fakat Rafa ile yaptığım görüşmede bana kendisinin kimseyle sorunu olmadığını artık futbol oynamak istemediğini ve hatta emekli olmak istediğini söyledi. Bir süre geçtikten sonra da ağız değiştirip, ’Geldiğimden beri 3 başkan, 4 teknik direktör gördüm. Artık mental olarak başka yere gitmek istiyorum’ diyerek farklı söylemleri oldu" şeklinde konuştu.

"Tüm yükümlülüklerimizi eksiksiz yerine getirdik"

Rafa Silva konusunda her zaman yapıcı bir tutum içinde olduklarını vurgulayan Başkan Adalı, "Şunu herkes bilsin. Bizim tavrımız başından beri tamamen oyuncuyu kazanma yönünde olmuştur. Bizim Rafa’ya maddi açıdan da resmi ya da gayriresmi hiçbir borcumuz yoktur. Sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerimizi bugüne kadar eksiksiz yerine getirdik. Açıkçası kendisinden de hala aynı beklenti içindeyiz. Biz ilk günden beri kendisine her zaman özel davrandık, yıldız oyuncu olduğu bilerek esneklikler sağladık ve her derdiyle en yakından ilgilendik. Tabir-i caizse oyuncumuzu sarıp sarmaladık. Ben bir Beşiktaşlı olarak, bu kulübün başkanı olarak en iyi oyuncularımdan birisinin, hem de transfer sezonu bile gelmeden takımdan ayrılmasını ister miyim? Ama kendisinin bu tavırlarından sonra da oyuncudan devre arasına kadar profesyonel yükümlülüklerini yerine getirmesi, antrenmanlara çıkması ve maçlarda görev alması istenmiştir. Kendisiyle birebirde de uzun uzun oturduk, konuştum. Bu taraftarın, benim, kulübün, hepimizin onu ne kadar sevdiğini ve en azından bu taraftar için de olsa devre arasına kadar sahaya çıkıp en iyisini yapması gerektiğini söyledim. Kendisini bu kadar bağrına basan Beşiktaş taraftarı ve takımdaşlık yaptığı arkadaşları için bile olsa en azından devre arasına kadar kimseyi yarı yolda bırakmamasını rica ettim. Ama Rafa bu konuda da şu ana kadar olumlu bir adım atmadı" diye konuştu.

"Beşiktaş’ta oyuncular kendi şartlarını dikta edemez"

Serdal Adalı, Rafa Silva’nın takımdan ayrılmak istiyorsa yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini aktararak, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu saatten sonra da Rafa ayrılmak istiyorsa devre arasında çıkış şartı olarak kulübümüzü tatmin edecek bir fesih bedeli olacağı da kendisine net biçimde ifade edilmiştir. Buna karşılık menajerinden "3 milyon Euro’yu getireyim bizi bırakın’ demiştir. Burası Beşiktaş. Bu kulüpte oyuncular kendi şartlarını dikte edemez. Bu kulüpte hiçbir futbolcu, ’Ben şu kadar para getirdim, gidiyorum’ diyemez. Bir oyuncu Beşiktaş’tan ayrılacaksa, şartları Beşiktaş belirler. Son sözü Beşiktaş söyler. Kulüplerin de hakları vardır. Ayrılmak isteyen bir oyuncu, kulübün belirlediği bonservisi getirir ve gider. Aksi mümkün değildir. Fakat yine altını çiziyorum. Rafa Silva bizim sözleşmeli oyuncumuzdur. Bugünden sonra iki seçeneği vardır. Ya bir an önce kendisine duyulan sevginin ve güvenin karşılığını verir, profesyonelliğin gereğini yapar ve sözleşmesi bitene kadar yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirir ya da Beşiktaş’ın belirlediği bonservisi getirir, gider. Bunların ikisine de yanaşmıyorsa sözleşmesinin sonuna kadar hiçbir yere falan da gidemez. Beşiktaş’ın böyle bir durumda kimsenin maaşından edeceği tasarrufa falan da ihtiyacı yoktur. Gerekirse parasını da veririz, burada oturur. Bir an önce gelip antrenmanlarına ve maçlara çıkmak ve arkadaşlarına katılmak isterse işte saha burada, forması da hala orada duruyor. ’Ben gidiyorum’ diyerek kimse buradan gidemez. Gerekirse konu FIFA’ya taşınır, Beşiktaş’ın hakları sonuna kadar savunulur."

"Her oyuncunun alternatifi bulunur"

Beşiktaş Kulübü’nde her oyuncunun yerinin dolacağını belirten Başkan Adalı, "Beşiktaş, bir oyuncu vazgeçti diye hedeflerinden asla taviz veremez. Devre arasında hocamızın istediği bölgelere gerekli takviyeleri yapacağız ve Beşiktaş’a katkı sağlayacak oyuncuları kadroya katacağız. Yaz transfer döneminde de bu yapılanmayı tamamlayacak adımları atarak Beşiktaş’ı hak ettiği seviyeye taşıyacağız. Camiamızdan tek beklentimiz, attığımız her adımın Beşiktaş’ın menfaati için olduğunu bilmeleridir. Taraftarlarımızdan günlük iyi ya da kötü sonuçlardan ziyade inşa etmeye çalıştığımız sürece güvenmelerini rica ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Yunus Kılıç - Enes Gümüş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.