EĞİTİM - 15 Ocak 2025 Çarşamba 10:11

Sömestr tatili çocuklar için; keşif, eğlence ve üretkenlik fırsatı sunuyor

A
A
A
Sömestr tatili çocuklar için; keşif, eğlence ve üretkenlik fırsatı sunuyor

Sömestr tatilinin yalnızca dinlenme dönemi olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Akgündüz, bu dönemin aynı zamanda çocukların üretkenliklerini, bilimsel meraklarını ve sosyal becerilerini geliştirebilecekleri bir süreç olarak değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti.


İstanbul Aydın Üniversitesi STEM Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Devrim Akgündüz, tatillerin, akademik yoğunluktan uzaklaşılan bir yenilenme dönemi olduğunu ifade etti. Akgündüz, “Çocukların tatilde yalnızca dinlenmeleri değil, aynı zamanda öğrenmeleri, keşfetmeleri ve eğlenmeleri için fırsatlar oluşturulmalıdır. Bu süreç, onları hem zihinsel hem de duygusal olarak geliştirir” dedi.



STEM temalı etkinliklerin önemi


Prof. Dr. Akgündüz, klasik ödevlerin çocukları sıkabileceğini belirterek, bunun yerine bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) temalı etkinliklerin teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Örneğin, çocukların basit bir robot yapmayı, bir su roketi tasarlamayı ya da bir köprü modeli inşa etmeyi deneyebileceğini belirten Akgündüz, bu tür projelerin çocukların problem çözme ve analitik düşünme becerilerini geliştirmenin yanı sıra eğlenceli bir öğrenme ortamı sunduğunu ifade etti.



Süreç odaklı aktiviteler önemli


Tatilde yapılacak etkinliklerin bir seferlik aktiviteler yerine süreç odaklı olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Akgündüz, şu önerilerde bulundu:


“Doğa Projeleri: Çocukların bir bitki yetiştirme projesine başlaması veya bir doğa rehberi hazırlaması, onların çevre bilincini artırır.


Sanat Etkinlikleri: Günlük tutmak, bir hikâye yazmak ya da ailece bir resim veya heykel yapmak, üretken düşünmeyi teşvik eder.


STEM Projeleri: Çocukların bir mühendis gibi rüzgâr türbini tasarlayıp çalıştırmayı denemesi, onların hem bilimsel hem de pratik becerilerini geliştirir.”



Ailece yapılabilecek etkinlikler


Prof. Dr. Akgündüz, tatilin aile bağlarını güçlendirmek için de önemli bir fırsat sunduğunu vurguladı. Ailece düzenlenecek doğa yürüyüşleri, açık hava piknikleri veya geri dönüşüm malzemeleriyle tasarımlar yapmak hem eğlenceli hem de öğretici etkinlikler arasında yer alıyor. Mutfakta çocuklarla birlikte zaman geçirmenin de faydalı olduğunu ifade eden Akgündüz, "Birlikte yemek yapmak, ölçümlerle temel matematiği öğretirken, çocukların el becerilerini ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını destekler," dedi.


Tatil süresince çocukların doğada zaman geçirmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Akgündüz, parkta piknik yapmanın, ormanda yürüyüşe çıkmanın veya bir göl kenarında vakit geçirmenin çocukların fiziksel ve duygusal olarak yenilenmelerine yardımcı olacağını ifade etti.



Velilere ve öğretmenlere öneriler


Prof. Dr. Akgündüz, tatilin çocukların kişisel ve sosyal gelişimleri için bir fırsat olduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Veliler ve öğretmenler, çocukları hem dinlenmeye hem de öğrenmeye teşvik etmelidir. Tatil, onların keşfetme duygusunu geliştirebilecek aktivitelerle zenginleştirilmelidir."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.