EKONOMİ - 07 Ağustos 2023 Pazartesi 12:46

Tarım, gıda ve içecek sektöründen yılın ilk yarısında 12,23 milyar dolarlık ihracat

A
A
A
Tarım, gıda ve içecek sektöründen yılın ilk yarısında 12,23 milyar dolarlık ihracat

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) 6 aylık dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye’nin tarım, gıda ve içecek sektörü bu yılın ilk 6 ayında 12,23 milyar dolar ihracat, 12,46 milyar dolar ithalat yaptı.



Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Dış Ticaret Verileri temel alınarak hazırlanan TGDF Dijital Veri Paneli’ne göre, bu yılın ilk 6 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 1,04 artışla 12,23 milyar dolar ihracat ve yüzde 19,71 artışla 12,46 milyar dolar ithalat yaptı.



Özel Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan Dış Ticaret Verileri’ne göre, Haziran 2023 itibariyle aylık temelde ise ihracat geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 14,73 düşüşle 1,82 milyar dolara, ithalat da yüzde 8,11 azalarak 1,64 milyar dolara geriledi.



Yılın ilk 6 ayında Dış Ticaret Dengesi açık verdi


Bu yılın ilk 6 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü dış ticaret açığı verdi. Geçen yılın ilk 6 ayında sektörde Dış Ticaret Dengesi 1,7 milyar dolar fazla verirken, bu yıl aynı dönemde yüzde 113,41 düşüşle 230 milyon dolar açık verdi. Sektörde Mayıs ayında da Dış Ticaret Dengesi, 390 milyon dolar açık vermişti. Böylece sektör iki ay üst üste dış ticaret açığı vermiş oldu.



Bu yılın ilk yarısında birim ihracat değeri geçen yıl aynı döneme kıyasla, yüzde 13,66 yükselişle, 1.325 dolar/ton oldu. İthalat birim değeri ise geçen yıl aynı dönemle karşılaştırıldığında yüzde 12,85 düşüşle, 601 dolar/ton oldu.



Dış ticarette öne çıkan ürünler


2023 yılının ilk 6 ayında ihracatta öne çıkan ürünlerde ilk sırayı 683,4 milyon dolar ile un aldı. Bu ürünü 493,6 milyon dolar ile rafine ayçiçeği yağı ve 456,4 milyon dolar ile fındık içi izledi. Bu ürünler, Haziran ayı itibariyle toplam ihracatın yaklaşık yüzde 13,3’ünü oluşturdu.



Aynı dönemde ithalatta ise en fazla ithal edilen ürün 2 milyar 303 milyon dolar ile buğday oldu. Buğdaydan sonra sırayı 1 milyar 83 milyon dolar ile soya fasulyesi ve 917 milyon dolar ile ham ayçiçeği yağı aldı. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yüzde 34,5’ini oluşturdu.



Aylık temelde değerlendirildiğinde, Haziran ayında ihracatta öne çıkan ürünlerde ilk sırayı 112 milyon dolar ile buğday unu aldı. Bu ürünü, 95,7 milyon dolarla kiraz ve 74,2 milyon dolarla makarna izledi. Bu ayda kiraz ihracatı, rafine ayçiçeği yağının yerini alarak ikinci sıraya yerleşti. Aynı dönemde, en fazla ithal edilen ürünler ise 260,2 milyon dolar ile buğday, 190.5 milyon dolar ile soya fasulyesi ve 78,1 milyon dolar ile ham ayçiçeği yağı olarak sıralandı.



İthalatta Rusya ve Ukrayna ilk sırada yer aldı


Yılın ilk yarısında yapılan ithalatta ilk sırayı, 2 milyar 303 milyon dolar ile buğday aldı. Rusya ve Ukrayna, buğdayın en fazla ithal edildiği ilk iki ülke olmaya devam etti. Bu dönemde, Rusya’dan 1 milyar 654 milyon dolar ve Ukrayna’dan 607,8 milyon dolar tutarında buğday ithalatı yapıldı. Bu iki ülkenin toplam buğday ithalatındaki payı yaklaşık yüzde 98’i buldu.



Aylık temelde değerlendirildiğinde ise Haziran ayındaki 260,2 milyon dolarlık buğday ithalatının 201,7 milyon doları; yani yüzde 77,5’i Rusya’dan yapıldı. Rusya’yı, 55 milyon dolar ile Ukrayna (yüzde 21,1) ve 1,4 milyon dolar ile Moldova (yüzde 0,5) takip etti.



İthalatta yılın ilk yarısında buğdaydan sonra 1 milyar 83 milyon dolar tutarında soya fasulyesi ve 917 milyon dolar tutarında ham ayçiçeği yağı ithal edildi. Soya fasulyesi ithalinde ilk sırayı 578,9 milyon dolar ile Brezilya alırken, bu ülkeyi Ukrayna (373 milyon dolar) ve ABD (116,1 milyon dolar) izledi. Ayçiçeği yağında ise sıralama 572,1 milyon dolar ile Ukrayna, 329,4 milyon dolar ile Rusya ve 14,7 milyon dolar ile Bulgaristan şeklinde oldu.



Türkiye’nin ithalatında ilk 3 sırada yer alan 3 üründe ithalatın büyük bölümünün Rusya ve Ukrayna’dan yapılmasına devam edildi.



En fazla ihracat ve ithalat yapan sektörler


Yılın ilk yarısına ait dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde; en fazla ihracatın 1 milyar 353 milyon dolar ile Şeker ve Şekerli Mamuller sektöründe yapıldığı görüldü. Bu sektörü sırasıyla Bitkisel Yağ sektörü (1 milyar 279 milyon dolar), Yaş Meyve sektörü (989 milyon dolar), Sert Kabuklu Meyveler sektörü (892 milyon dolar) ve Balıkçılık ve Su Ürünleri (807 milyon dolar) sektörü takip etti.



Şeker ve Şekerli Mamuller sektörünün toplam ihracat içindeki payı yüzde 12,98, Bitkisel Yağ sektörünün yüzde 12,27, Yaş Meyve sektörünün yüzde 9,49, Sert Kabuklu Meyveler sektörünün yüzde 8,55 ve Balıkçılık ve Su Ürünleri sektörünün yüzde 7,74 oldu. Böylece, bu beş sektörün toplam ihracattaki payı yüzde 43,5’i buldu. Yine aynı dönemde en fazla ithalat 3 milyar 274 milyon dolar ile Hayvan Yemi sektöründe yapıldı. Bu sektörün ardından en fazla ithalat yapan sektörler, Un (2 milyar 475 milyon dolar), Bitkisel Yağ (2 milyar 216 milyon dolar), Bakliyat (498 milyon dolar) ve Kakao ve Çikolata (431 milyon dolar) sektörleri olarak sıralandı. Hayvan Yemi sektörünün toplam ithalat içindeki payı yüzde 30,33, Un sektörünün yüzde 22,93, Bitkisel Yağ sektörünün yüzde 20,53, Bakliyat sektörünün yüzde 4,62 ve Kakao ve Çikolata sektörünün yüzde 3,99 oldu. Bu dönemde toplam ithalatın yüzde 71,3’ü bu 5 sektör tarafından yapıldı.



İhracatın arttığı ve azaldığı sektörler


Bu yılın ilk yarısında geçen yıl aynı döneme kıyasla ihracatı değer olarak en fazla artan sektörlerin başında 260 milyon dolar ile (yüzde 25,55 artış) Bitkisel Yağ sektörü geldi. Bu sektörü, 158 milyon dolar ile (yüzde 13,2 artış) Şeker ve Şekerli Mamuller sektörü, 144 milyon dolar ile Sebze sektörü (yüzde 28,02 artış), 80 milyon dolar Tohumculuk sektörü (yüzde 60,44 artış) ve 75 milyon dolar ile (yüzde 10,02 artış) Balıkçılık ve Su Ürünleri sektörü izledi.



Söz konusu dönemde ihracatı değer olarak en fazla düşen sektör, 198 milyon dolar ile (yüzde 52,98 düşüş) Süt ve Süt Ürünleri oldu. Ayrıca Beyaz Et sektörü 177 milyon dolar (yüzde 36,06 düşüş), Hayvan Yemi sektörü 63 milyon dolar (yüzde 15,91 düşüş), Salça ve Konserve sektörü 58 milyon dolar (yüzde 13,22 düşüş) ve Sert Kabuklu Meyveler sektörü 46 milyon dolar (yüzde 4,92 düşüş) geriledi.



Bu yılın ilk 6 ayında geçen yıl aynı döneme göre, ithalatı değer olarak en fazla artan sektör 676 milyon dolar ile (yüzde 37,6 artış) Un sektörü oldu. Canlı Hayvan Ticareti sektörü 303 milyon dolar (yüzde 411 artış), Bakliyat sektörü 251 milyon dolar (yüzde 101,1 artış), Bitkisel Yağ sektörü 232 milyon dolar (yüzde 11,7 artış) ve Pirinç Değirmenciliği sektörü de 200 milyon dolar (yüzde 1.150 artış) ile ithalatı değer olarak en fazla artan sektörler olarak sıralandı.



Bu dönemde ithalatı en çok düşen sektörler ise 11 milyon dolar ile (yüzde 36,1 düşüş) Yumurtacılık sektörü ve yine 11 milyon dolar ile Kuru Meyve/Sebze sektörü (yüzde 36 düşüş) oldu.



Dış ticarette öne çıkan ülkeler


Yılın ilk yarısında dış ticaret verileri ülke bazında değerlendirildiğinde; en fazla ihracat yapılan ülke 1 milyar 395 milyon dolar ile Irak oldu. Irak’tan sonra en fazla ihracat, 889 milyon dolar ile Almanya’ya, 884 milyon dolar ile Rusya’ya, 825 milyon dolar ile ABD’ye ve 401 milyon dolar ile İtalya’ya yapıldı. Yılın ilk yarısında, bu 5 ülkeye yapılan ihracat toplam ihracatın yüzde 35,9’unu oluşturdu. Aynı dönemde ülke bazında ithalat en fazla 3 milyar 338 milyon dolar ile Rusya’dan yapıldı. Bu ülkeyi, 2 milyar 79 milyon dolar ile Ukrayna, 961 milyon dolar ile Brezilya, 542 milyon dolar ile ABD ve 527 milyon dolar ile Malezya izledi. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 59,7’sini oluşturdu.



Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ilk 2 ülke sıralamasında Rusya ve Ukrayna yerlerini korudu. Bu 2 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,4’üne denk düştü. Türkiye, Irak’a en fazla un, dondurulmuş tavuk eti, kırmızı mercimek; Almanya’ya fındık içi, ambalajlı fındık, kiraz, Rusya’ya ise alabalık, mandalina ve tohumluk ayçiçeği ihraç etti. Türkiye aynı dönemde Rusya’dan buğday, dane mısır, ham ayçiçeği; Ukrayna’dan buğday, ham ayçiçeği yağı, soya fasulyesi ve Brezilya’dan ise soya fasulyesi, kahve ve sığır ithal etti.



TGDF Yönetim Kurulu Başkanı Demir Şarman, yaptığı değerlendirmede, Türk ekonomisinin ilk 6 ayda zorlu bir dönemden geçtiğini söyledi. Şarman, küresel gıda fiyatlarındaki belirsizlikler, küresel tedarik zincirindeki aksamalar ile döviz kurlarındaki belirsizliklerin yanı sıra enflasyonist ortamın, sektörün fiyatlama politikaları ve yurt dışı pazarlardaki rekabetçiliğini olumsuz etkilediğini de vurguladı.



Yılın ilk 6 ayında tarım, gıda ve içecek sektörünün ihracatının geçen yıl aynı dönemdeki seviyesini korurken, ithalatının ise geçen yıl aynı döneme kıyasla daha fazla arttığını kaydeden Şarman, bu yılın başından itibaren sektörde, ihracatın yavaşlamaya başlaması ithalatın ise artması yüzünden dış ticaret fazlasının giderek daraldığına dikkat çekti. Dış Ticaret Dengesi’nin Mayıs ayından sonra Haziran ayında da açık verdiğini kaydeden Şarman, “Küresel piyasadaki koşulların da etkisiyle ihracatımız daralıyor. İhracatta daha iyi bir noktaya gelebilmek, yatırım ortamının öngörülebilirliği ve istikrar sağlayıcı tedbirler önemli” diye konuştu.



Şarman, iş dünyası olarak, ekonomik tedbirler ve uygulanan rasyonel politikalar ile öngörülebilir, istikrarlı ve güven veren bir piyasa ortamının oluşmasını beklediklerinin altını çizdi. Şarman, şöyle devam etti: “Enflasyon başta olmak üzere, yapısal bazı sorunlarımızı hızla aşarak, küresel ekonomiden aldığımız payı nasıl artırabileceğimizi, dünya piyasalarındaki fırsatları nasıl yakalayabileceğimizi ve büyümeyi nasıl artırabileceğimizi düşünmeliyiz. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin ihracatı desteklemek konusundaki yeni adımlarının etkili olması, iş dünyasının finansmana erişim sorununun çözülmesi, rasyonel, verimlilik, sürdürülebilirlik gibi ana eksenlerde yürütülecek politikalarla yılın ikinci 6 ayında belirlenen hedeflerin tutturulabilmesini bekliyoruz. Sektörlerin beklentilerinin, taleplerinin dikkate alınması ve bu konuda girişimde bulunulması da bu süreçteki önemli unsurlardan biri olacak.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.
Manisa Manisa’da aile yapısının güçlendirilmesi için toplantı yapıldı Manisa Valisi Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirilen Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısında toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Vali Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda; toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında Manisa’da yürütülen faaliyetler ve projeler gözden geçirilerek, uygulamaların mevcut durumu ve geliştirilmesine yönelik hususlar değerlendirildi. Vali Vahdettin Özkan, güçlü aile yapısının güçlü bir toplumun temeli olduğunu belirterek, Manisa’da aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının daha etkin şekilde yürütülmesi amacıyla çalışmaların süreceğini ifade etti. Vali Özkan konuşmasının devamında "Aileyi ve insanı odağa almak, sağlıklı ve güçlü bir toplumun temelidir. İnsani değerlerin tabiatına uygun refleksler geliştirmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir. Valilik olarak kurumlarımız ve STK’larımız ile yürüttüğümüz çalışmalar, aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının etkinliğini artırmayı amaçlamaktadır. Sosyal hizmet uzmanlarımızın tespitleri doğrultusunda, uygulamalarda iyileştirme yapılması gereken alanları belirleyip daha etkili adımlar atmak için çalışacağız" ifadelerini kullandı. Toplantıda, ayrıca 2025 Aile Yılı kapsamında elde edilen kazanımlar da dikkate alınarak, 2026 yılı çalışmalarının planlanmasına katkı sunmak amacıyla paydaş kurumların görüş ve önerileri alınarak; yeni dönem faaliyetlerinin daha etkili ve koordineli yürütülmesine yönelik istişarelerde bulunuldu.
İstanbul Arnavutköy‘de büyük istihdam seferberliği başlıyor Arnavutköy Belediyesi, Cuma ve Cumartesi günleri düzenleyeceği Kariyer ve İstihdam Fuarı ile iş arayan vatandaşları, 80’den fazla firmanın katılım sağlayacağı kapsamlı bir etkinlikle buluşturacak. Arnavutköy Belediyesi, gençlerin ve iş arayan vatandaşların kariyer hedeflerini desteklemek ve istihdam imkanlarını artırmak amacıyla 26-27 Aralık 2025, Cuma ve Cumartesi günlerinde Kariyer ve İstihdam Fuarı düzenliyor. Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirilecek olan fuar, 40 farklı sektörü temsilen 80’den fazla firmayı bir araya getirerek iş dünyası ile bireyler arasında güçlü bir köprü oluşturacak. Katılımcılar, firmalarla birebir iş görüşmeleri yapma imkanı bulurken, aynı zamanda atölye çalışmaları ve çeşitli etkinlikler aracılığıyla kariyer planlamalarına katkı sunacak bilgiler edinebilecek. Kariyer ve İstihdam Fuarı, iş dünyasına adım atmak isteyenler için önemli fırsatlar sunarken; profesyonel gelişimi destekleyen etkinliklerle katılımcıların bilgi ve deneyim kazanmalarına imkan tanıyacak. Arnavutköy Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bu fuar, gençlerin kariyer yolculuklarına rehberlik etmeyi, iş arayan vatandaşların ise doğru istihdam fırsatlarına ulaşmasını sağlamayı hedefliyor. Öte yandan, İstanbul’un gelişen ilçesi Arnavutköy’de, özellikle Hadımköy bölgesinde artan sanayi kuruluşlarının nitelikli personel ihtiyacı her geçen gün yükselirken; Karaburun’un turizm potansiyeliyle birlikte hizmet ve turizm sektörlerinde de yeni istihdam alanları oluşuyor. İstanbul Havalimanı’na ev sahipliği yapan ilçe, havacılık, lojistik ve hizmet sektörlerinde ortaya çıkan yoğun personel talebiyle de dikkat çekiyor. Kariyer ve İstihdam Fuarı’nın, bu alanlarda oluşan iş gücü ihtiyacı ile iş arayanları aynı zeminde buluşturması hedefleniyor.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık Kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık Kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık Kilimi’nin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık Kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık Kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek; "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi. (YK-RM-