SAĞLIK - 09 Mayıs 2024 Perşembe 09:06

Tek tedavi glütensiz beslenme olan çölyak hastalığında “glüten bulaşımı uyarısı”

A
A
A
Tek tedavi glütensiz beslenme olan çölyak hastalığında “glüten bulaşımı uyarısı”

9 Mayıs Dünya Çölyak Günü vesilesiyle açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Orhan Kocaman, hastalığın tek tedavisinin glütensiz beslenme olduğunu vurgulayarak hastaların ‘glüten bulaşımı’ noktasında dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.


Buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan glütenden kaçınmak zorunda kalan milyonlarca insanı anmak için her yıl 9 Mayıs ‘Dünya Çölyak Günü’ olarak kutlanır. Çölyak hastalığının farkındalığını artırmak, hastaların yaşadığı zorluklara dikkat çekmek ve glütensiz bir yaşam tarzının öneminin vurgulandığı bugüne Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Orhan Kocaman detaylı bilgilendirmelerde ve uyarılarda bulundu. Çölyak hastalığının özel bir belirtisi olmamasının teşhiste gecikmeye neden olabileceğini söyleyen kocaman ayrıca ‘glüten bulaşımı’ konusuna da dikkat çekti.


“Özel bir bulgu olmaması teşhiste gecikmeye sebep olabiliyor”


Öncelikli olarak çölyak hastalığının belirtilerinden ve bulgularından bahseden Prof. Dr. Orhan Kocaman, hastalığın tipik bir belirti ve bulgu göstermediğinden bahsetti. Kocaman, “Hastalığa ilişkin özellikli bulgu olmayışı, teşhiste gecikmeye neden olur. Hastalarda karın ağrısı, demir eksikliği anemisi, şişkinlik ve gaz, dışkılama düzensizlikleri, karaciğer enzim yüksekliği, kemik zayıflığı, eklem ağrıları, deride döküntüler ve psikiyatrik şikayetler görülebilir. Çocuklarda gelişme geriliği ve ergenlikte gecikme görülebilir” dedi.


“Kesin nedeni bilinmemektedir, genetik yapıya sahiptir”


“Çölyak hastalığı; buğday, yulaf, arpa ve çavdarda bulunan ‘glüten’ proteinine karşı bağışıklık sistemimizin bağırsak duvarında oluşturmuş olduğu alerjik bir cevapla kendini gösteren ve ömür boyu devam eden bir hastalıktır” diyerek tanımlamada bulunan Prof. Dr. Kocaman, bu durumun ince bağırsağın iç yüzeyindeki villus adı verilen küçük parmak benzeri yapıların hasar görmesine ve emilimin bozulmasına neden olduğunu söyledi. Hastalığın kesin nedeni olmamakla genetik yapıya sahip olduğunun da altını çizen Kocaman, “Çölyak hastalığının kesin nedeni bilinmemektedir. Bazı hastalar, çölyak hastalığı geliştirme riski taşıyan genetik yapıya sahiptirler. Glutenle temas etmeleri durumunda bağışıklık sistemi, ince bağırsakta hasara neden olabilecek bir tepki verir” dedi.


Klasik, sıradışı, gizli ve tedaviye dirençli çeşitleri var


Hastalığın birden fazla çeşidi olduğunu da aktaran Altınbaş Üniversitesinden Kocaman, “Çölyak hastalığının farklı klinik tipleri mevcuttur: ‘Klasik’ olan tipte, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, kilo kaybı ve demir eksikliği gibi şikâyet ve bulgular mevcuttur. Bazı hastalarda bu klasik bulgular yoktur. ‘Sıra dışı’ olan tipte, tipik olan bulgular bulunmaz. Bu grupta, dermatitis herpetiformis gibi cilt problemleri, baş ağrısı, denge bozukluğu, uyuşma gibi sinir sistemi ile ilgili şikayetler ve kemik zayıflığı görülebilir. ‘Gizli’ olan tipte ise, hastanın endoskopisi ve ince bağırsak biyopsisi normal, kan testleri ise pozitiftir. Hastada şikâyet bulunmaz. ‘Tedaviye dirençli’ olan tipte ise glutensiz beslenmeye rağmen hastalıkta iyileşme olmaz. Bu hasta grubunda lenf sistemine ait bir kanser olan lenfoma gelişebilir” şeklinde konuşarak çeşitleri ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.


Çölyak şüphesi olan hastalarda tanıya ulaşmak için bir takım testlerden faydalandıklarını ifade eden Kocaman sözlerine şöyle devam etti:


“Kan testleri ilk basamağı oluşturur. Anti-transglutaminaz antikoru ve anti-endomysium antikoru gibi antikorlar, çölyak hastalığının varlığını gösterebilir. Kan testleri pozitif çıkarsa veya belirtiler tipikse endoskopi eşliğinde ince bağırsak biyopsisi yapılır. Biyopsi bulguları hastalıkla uyumlu ise çölyak hastalığı tanısı konabilir. Bazı durumlarda, kan testleri ve ince bağırsak biyopsisi net sonuçlar vermezse glutensiz beslenme denemesi yapılabilir. Hasta, gluten içeren yiyecekleri diyetinden çıkarır ve şikayetlerin geçip geçmediği kontrol edilebilir. Bu süreç çölyak hastalığının teşhisinde kullanılabilir.”


“Beslenme tamamen glütensiz olmalı, glütensiz ürünlerin bulaşından kaçınılmalı”


Hastalığın tek ve etkili tedavisinin glütensiz beslenme olduğunun altını çizen Kocaman, “Çölyak hastalarının günlük diyetleri tamamen glutensiz olmalıdır. Meyve, sebze, kırmızı/beyaz et, süt ve süt ürünleri gibi gluten içermeyen gıdalar ile mısır ve pirinç gibi gluten içermeyen alternatif tahıl içeren besinler tüketilmelidir. Ayrıca, çölyak hastalarının dikkatli olmaları gereken bir diğer husus, glutensiz ürünlerin bulaşından kaçınmaktır. Özellikle hazır gıdalarda ve restoranlarda, gluten içeren ürünlerle temas riski vardır” dedi.


Hazır gıdalara özellikle dikkat edilmeli


Beslenmeye ek olarak nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda da uyarılarda bulunan Kocaman, “Çölyak hastalarının glütensiz beslenmenin yanı sıra dikkat etmeleri gereken birkaç önemli husus vardır: Günlük hayatta, glüten bulaşının engellenmesi için glütensiz ürünleri satın alınırken yiyecek etiketleri dikkatlice okunmalıdır. Glüten içeren malzemelerin farklı isimler altında listelenebileceği unutulmamalıdır. Dışarda yemek yendiğinde, glütensiz seçeneklerin sunulduğu yerler tercih edilmelidir. Çölyak hastalarının glütensiz beslenme planları dengeli bir şekilde oluşturulmalı ve gerekli olan tüm besinlerin alınması sağlanmalıdır. Bu, çeşitli meyve, sebze, protein kaynakları ve sağlıklı yağları içeren bir diyeti içerebilir. Çölyak hastalarının düzenli takipleri bir gastroenterolog ve beslenme uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bu şekilde yapılan bir takip programı, beslenme planlarının uygunluğunun değerlendirilmesini ve muhtemel beslenme eksikliklerinin erken tespit edilmesini sağlar” şeklinde konuştu.


“Çölyak hastalarında lenfoma gibi belirli kanser türlerinin gelişme riski artabilir”


Çölyak hastalığına sahip olan bireylerde gelişebilecek hastalıklar hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Kocaman, “Çölyak hastalığına bazı hastalıklar eşlik edebilir veya hastalık sürecinde ek bazı hastalıklar ortaya çıkabilir. Tip 1 diyabet, otoimmün tiroid hastalıkları (Hashimoto tiroiditi veya Graves hastalığı), romatoid artrit ve lupus gibi hastalıklar çölyak hastalarında daha sık görülebilir. Çölyak hastalarındaki kalsiyum emilim bozukluğu kemik yoğunluğu kaybına ve osteoporoz riskinin artmasına yol açabilir. Demir, folik asit ve B12 gibi önemli besin maddelerinin emilim bozukluğuna bağlı anemi ortaya çıkabilir. Ciltte kaşıntılı kırmızı kabarcıklar ve döküntüler görülebilir. Çölyak hastalarında lenfoma gibi belirli kanser türlerinin gelişme riski artabilir. Bununla birlikte, düzenli tıbbi takip ve uygun beslenme ile bu risk azaltılabilir. Kadınlarda kısırlık veya düşük doğum ağırlığı gibi problemler görülebilir. Migren, uyuşma ve nöbet gibi nörolojik problemler tabloya eşlik edebilir” dedi.


Ciltte kaşıntı ve yanma, cilt kuruluğu veya pullanma


Son olarak hastalığın cilt yapısını da etkilediğinden dolayı belirtilerini aktaran Prof. Dr. Orhan Kocaman, “Çölyak hastalığının cilt belirtileri, özellikle dermatitis herpetiformis olarak adlandırılan belirli bir cilt bozukluğu ile ilişkilidir. Dermatit herpetiformis, çölyak hastalarının yüzde 10 ila yüzde 20’sinde görülen kronik ve kaşıntılı bir cilt döküntüsüdür. Bununla birlikte, çölyak hastalığında diğer cilt belirtileri de bulunabilir: Ciltte kaşıntı ve yanma, cilt kuruluğu veya pullanma, egzama, sedef veya ürtiker gibi cilt rahatsızlıkları çölyak hastalarında daha sık görülebilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana ‘Bir Yörük Öyküsü Sergisi’ büyük ilgi görüyor Türk kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunan özgün eserler, hizmetler sunan kişi veya kurumları, devlet adına onurlandırmak ve özendirmek üzere verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne sahip, Türk sanat dünyasının önemli isimlerinden Etem Çalışkan’ın ‘’Bir Yörük Öyküsü’’ isimli sergisi Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde açıldı. Etem Çalışkan’ın harflerle resim yapan, renklerle duygularını anlatan, Türkiye’de belki dünyada da yaşayan tek sanatçı olduğunu söyleyen serginin küratörü Haluk Uygur, “Yörüklerin bağımsızlığını ve özgürlüğünü Çukurovalıların ise çalışkanlığını ve bereketini eserlerine taşıyan Çalışkan, Türk sanat tarihinde Anıtkabir’in hatlarını yazan, Atatürk’ün kişisel tarzını, liderlik anlayışını ve vasfını da yansıtan, son derece etkileyici, Türkiye’nin dört bir yanındaki resmi belgelerde, anıtlarda ve kamuya açık alanlarda yer alarak, halkın zihninde ve kalbinde özel bir yere sahip Atatürk’ün imzası olarak bilinen K.Atatürk simgesini tasarlayan kişi olarak tanınmaktadır. Dünya sanat tarihinde de harflerle resim yapan önemli bir sanatçı olarak anılacaktır’’ dedi. Sergi açılışının ardından düzenlenen söyleşide Etem Çalışkan, yörük kültürüne olan ilgisini ve bu kültürün sanatı üzerindeki etkilerini anlatarak, eserlerinin arkasındaki hikayeleri ve sanatsal sürecini de paylaştı. Büyük ilgi ve yoğun katılımla Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kışla Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen bu etkinlik sayesinde katılımcılar, hem sanatçının eserlerini yakından inceleme fırsatı buldu hem de Çalışkan’ın kişisel hikayelerini dinleyerek eserlerine ve düşüncelerine dair derinlemesine bilgi edindi.
Rize Tomurcuk çayın alım fiyatı 4 bin TL oldu ÇAYKUR kilogram fiyatı 40 bin TL’yi bulan beyaz çayın hammaddesi olan tomurcuk çayı bu yıl üreticiden 4 bin TL’ye satın alacak. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) İmparatorların Çayı olarak bilinen Beyaz Çay üretiminde kullanılan tomurcuk çayın alış fiyatını açıkladı. Geçtiğimiz yıl kilogram fiyatı bin 500 TL olan tomurcuk çay, bu yıl kilogram fiyatı 4 bin TL’den alınacak. ÇAYKUR yapılan yazılı açıklamada beyaz çayda talebin arttığı dile getirilerek “Teşekkül olarak 2014 yılından itibaren üreticilerimizden yaş çay tomurcuğu satın alarak ürettiğimiz beyaz çay üretimine, artan piyasa talepleri doğrultusunda bu yıl da devam edilmektedir. Markamızın prestij ürünlerinden olan “Beyaz İksir” beyaz çayımızın üretim hammaddesi olan tomurcuk çayın geçen yıl 1.500 lira olan kilogram alım fiyatı, bu yıl 4.000 lira olarak belirlenmiştir. Yoğun uğraş ve toplama hassasiyeti gerektiren tomurcuk çay hasadına üreticilerimizin geçen yıllara göre daha fazla ilgi, özen göstermesi ümidiyle; hayırlı, bereketli bir çay sezonu temenni ederiz” ifadelerine yer verildi. Öte yandan üreticiden yaş olarak kilogram fiyatı 4 bin TL’den alınacağı duyurulan tomurcuk çayın ÇAYKUR tarafından işlem gördükten sonra kavanozlar halinde ‘Beyaz iksir’ adı altında satışı yapılıyor. Güncel fiyatı 800 TL olan 20 gramlık kavanozlar halinde satılan beyaz çayın kilogram fiyatı 40 Bin TL’ye ulaşıyor.
Trabzon Trabzon ’Gülcemal’ini bekliyor Trabzon’un Ortahisar ilçesinde Beşirli sahil şeridinde 9 yıl önce dolgu çalışmaları ile başlayan Gülcemal Projesinde tahkimat çalışmaları sürüyor. Dönemin Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun Vizyon 2019 Projeleri arasında yer alan Sahil Dolgu Projesi’nin (Gülcemal) yapım çalışması 9 yıldır sürüyor. Trabzon’a soluk aldıracak yeni bir yaşam alanı olması için Karadeniz Sahil Yolu’nun Beşirli mevkiinde 2015 yılında dolgu çalışmalarının başladığı projede 250 dönümlük alanın tahkimatı yapıldı. Kalan 500 dönümlük alanda tahkimat çalışmaları sürürken, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç projede gelinen son durumu anlattı. Her yaştan vatandaşa hitap edebilecek bir yaşam alanı yapacaklarını belirten Başkan Genç, “Hemşerilerimizin geçmişte şöyle bir yakınması oldu. Bu sahil yolu yapıldı, önemli bir ulaşım aracı ama denizle birazcık bağlantımız kesildi şeklinde. Bu konuda bazı lokasyonlarda adımlar attık ama biz istiyoruz ki Ganita’dan başlayıp kesintisiz bir şekilde Akyazı’ya doğru ulaşalım. Öyle bir sahil bandımız hem de bir yaşam alanımız olsun. Bu açıdan Gülcemal ismiyle düşündüğümüz proje bizim için çok önemli. 250 dönümlük alanın tahkimatı yapıldı. Kalan 500 dönümlük alanda tahkimat çalışmaları bir taraftan devam ediyor. Burası bir yaşam alanı, regülasyon alanı gibi hem çocuklarımıza hem gençlerimize hem büyüklerimize ayrı ayrı hitap edecek ünitelerden oluşacak. Şehrin gelişen trendimiz turizm biliyorsunuz. Çok ciddi sayıda ziyaretçimiz geliyor. Onlar da bu tür alanlar istiyorlar. Lunapark tarzında da çocuğun eğleneceği alanlar, dinlenilecek eğlenecek şekilde bir konseptle birlikte bu dönem inşallah bunu şehrimize kazandıracağız” dedi.