EKONOMİ - 17 Aralık 2025 Çarşamba 09:56

TFI TAB Gıda Yatırımları, Türkiye’nin öncelikli sürdürülebilirlik başlıklarını masaya yatırdı

A
A
A
TFI TAB Gıda Yatırımları, Türkiye’nin öncelikli sürdürülebilirlik başlıklarını masaya yatırdı

TFI TAB Gıda Yatırımları ve grup şirketleri, sürdürülebilirlik odağını güçlendirmek ve Türkiye’nin bu alandaki öncelikli konularını ortak akılla belirlemek amacıyla Arbor Impact iş birliğiyle "Masada Bugün ve Gelecek Var" Paydaş Etkileşimli Sürdürülebilirlik Çalıştayını gerçekleştirdi.



TFI TAB Gıda Yatırımları, Türkiye’nin sürdürülebilirlik gündemine yön vermek ve sektörler arası iş birliklerini güçlendirmek amacıyla "Masada Bugün ve Gelecek Var" Paydaş Etkileşimli Sürdürülebilirlik Çalıştayını gerçekleştirdi. Akademi, özel sektör ve sivil toplumdan geniş bir katılımla düzenlenen çalıştay, sürdürülebilirlik alanında ortak akıl üretmeyi, geleceğin önceliklerini netleştirmeyi ve gıda ekosisteminde dönüşümü hızlandırmayı hedefledi.


Etkinlik, TFI TAB Gıda Yatırımları Sürdürülebilirlik Direktörü Tülay Özel’in, TFI TAB Gıda Yatırımları ve Grup Şirketleri’nin sürdürülebilirlik vizyonunu ortaya koyan ve geleceğe yönelik taahhüdünü vurgulayan açılış konuşmasıyla başladı. Çalıştayın "Gıda Perakendesinde Bugün ve Gelecek" oturumunda TAB Gıda Co-CEO’su Özgür Çetinkaya ve Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı (GPD) Alp Önder Özpamukçu sektörün dönüşüm dinamiklerini, bugününü ve yarınını değerlendirdi.


Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı (GPD) Alp Önder Özpamukçu, Türkiye’nin sürdürülebilir bir gıda sistemine duyduğu ihtiyaca dikkat çekerek şunları söyledi: "Tarım ve hayvancılık güçlenmeden gıda arz güvenliğini sağlayamayız; gıda arz güvenliği sağlanmadan fiyat istikrarından söz edemeyiz; fiyat istikrarı olmadan da tüketici refahını koruyamayız. Bu noktada, tarım ve hayvancılık alanında kanunumuzda yeri olan desteklerin tam olarak uygulanması son derece önemli. Diğer yandan, tarladan başlayıp sofraya kadar uzanan; şeffaf, denetlenebilir ve izlenebilir bir yapının, günümüzün teknolojik altyapısı kullanılarak tesis edilmesi mümkün. Bu sayede verimlilik alanlarını iyileştirerek, gıdada yıllık 43 milyar doları bulan israfın yalnızca 20 milyar dolarını dahi geri kazanabilirsek; uygun fiyatlı ve yüksek kaliteli gıdaya erişim konusunda hem ülkemiz, hem tüketicimiz hem de sektörümüz için çok önemli bir sürdürülebilirlik adımı atmış oluruz."


"Gıda sektörünün geleceği; sürdürülebilir üretim, yenilikçi iş modelleri ve tüm paydaşlarla kurulan güçlü iş birlikleriyle şekillenecek"


TAB Gıda Co-CEO’su Özgür Çetinkaya, gıda perakendesinin değişen beklentilere hızla uyum sağladığını belirterek şunları söyledi: "Şirket olarak, sürdürülebilirliği stratejik önceliklerimizin tam merkezine alıyoruz. Bu anlayışla hareket ederek, yalnızca müşterilerimize lezzetli ve güvenilir ürünler sunmakla kalmıyor; aynı zamanda çevresel ayak izimizi azaltmak, gıda güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak, çalışanlarımızın gelişimini desteklemek ve topluma değer katmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik stratejilerimizi, SKA odaklı küresel iyi uygulamalardan ilham alarak şekillendiriyor; ‘Gıda’, ‘Gezegen’ ve ‘İnsan’ alanlarında yürüttüğümüz çalışmalarla çevresel, sosyal ve yönetişim bazlı önceliklerimizi sistematik bir yaklaşımla belirliyoruz. Bu yolculukta paydaşlarımızı aktif şekilde sürece dahil ederek etki alanımızı her geçen gün daha da büyütüyoruz" dedi.


Çetinkaya, "Kaynak verimliliğinden tedarik zinciri dönüşümüne, sürdürülebilir tarım uygulamalarından atık yönetimine kadar uzanan kapsamlı bir dönüşüm yürütüyoruz. Gıda sektörünün geleceği; sürdürülebilir üretim, yenilikçi iş modelleri ve tüm paydaşlarla kurulacak güçlü iş birlikleriyle şekillenecek. Gıda perakendesinde sürdürülebilirlik artık bir tercih değil hem gezegenimiz hem toplumumuz hem de sektörümüz için bir zorunluluk. Üreticiden perakendeciye, tüketiciden politika yapıcılara kadar tüm tarafların aynı masada buluştuğu bu çalıştay, ortak geleceğimizi sorumlulukla şekillendirmek adına son derece değerli bir adım oldu. Sürdürülebilir bir gıda tedarik zincirinin ancak kolektif sorumluluk, veri odaklı yaklaşım ve uzun vadeli iş birlikleriyle mümkün olduğuna inanıyoruz" dedi.


Türkiye’nin sürdürülebilirlik öncelikleri Ortak Akıl Diyaloğu’nda ele alındı


Çalıştayın "Ortak Akıl Diyaloğu" bölümünde katılımcılar; sürdürülebilir tarım ve üretim, gıda güvenliği ve gıda trendleri, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme, döngüsel ekonomi ve atık yönetimi, iklim ve kaynak yönetimi, gıda tedarik zincirinde dönüşüm gibi Türkiye için kritik önem taşıyan başlıkları masaya yatırdı. Bu bölümde üretilen içgörüler, sürdürülebilirlik alanında güçlü bir vizyonun ortak akılla şekillenmesine olanak sağladı.


Değer odaklı iş modelleri ilham veren bir oturumla tartışıldı


Çalıştayın bir diğer oturumu ise şirketlerin sürdürülebilir dönüşümü iş modellerine nasıl entegre edebileceğine odaklandı. Değer oluşturma kültürü, yenilikçi yaklaşımlar ve ekonomik dönüşümün gereklilikleri üzerine yürütülen tartışmalar; katılımcılara sürdürülebilirliğin iş dünyası için nasıl bir kaldıraç görevi gördüğüne ilişkin kapsamlı bir perspektif sundu. Bu bölüm, şirketlerin geleceğe yönelik stratejilerini oluştururken dikkate almaları gereken dönüşüm alanlarını öne çıkardı.


Çalıştay, "Sosyokratik Diyalog ve Stratejik Değerlendirme" bölümüyle derinleştirildi ve gün boyunca ortaya çıkan ortak öğrenimlerin değerlendirildiği kapsamlı bir kapanışla sona erdi.



TFI TAB Gıda Yatırımları, Türkiye’nin öncelikli sürdürülebilirlik başlıklarını masaya yatırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Genel Cerrahi Uzmanı Gökbayır: "Hemoroidde tedavi yakınmanın düzeyine göre planlanıyor" Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gökbayır, hemoroid tedavisinde ilk adımın bağırsak alışkanlıklarını düzene sokmak olduğunu söyledi. Tedavi yaklaşımının hastanın yakınmaları ve muayene bulgularına göre değiştiğine vurgu yapan Gökbayır, şikayetlerin ilerlemesi ile lazer tedavisinin de öne çıkan seçeneklerden biri olduğuna dikkat çekti. Güven Çayyolu Tıp Merkezi Genel Cerrahi Bölümü’nden Uzm. Dr. Hakan Gökbayır, halk arasında basur ya da mayasıl olarak bilinen hemoroidin, anüs bölgesindeki toplardamarların genişlemesiyle ortaya çıktığını belirtti. Hemoroidde ağrı, makattan kanama, kaşıntı ve tahriş, akıntı ve ıslaklık hissi gibi şikâyetler görülebileceğini ifade eden Dr. Gökbayır, lazer tedavisinin temel amacının damarlara enerji vererek hemoroid damarlarını büzüştürmek ve kapatmak olduğunu söyledi. Gökbayır, lazerin özellikle uygun hastalarda etkili bir seçenek olabildiğini vurguladı. "Tanı muayene ile konur, gerekirse rektoskopi yapılır" Tanının çoğu zaman muayene ile konulduğunu belirten Gökbayır, "Bazı hastalarda tanıyı netleştirmek için rektoskopi yapılması gerekebilir. Hemoroid oluşumunda genetik yatkınlık, uzun süren kabızlık, gebelik, obezite ve düzensiz tuvalet alışkanlığı önemli nedenler arasındadır. Orta dereceli hemoroidlerde lastik bant ligasyonu, infrared ve skleroterapi gibi yöntemler de anestezi gerektirmeden uygulanabilir" dedi. Gökbayır, daha ileri durumlarda ise anestezi ile yapılan yöntemlerin daha iyi sonuç verebildiğini belirterek, bu aşamada lazer, longo (stapler hemoroidopeksi) ve anüs bölgesindeki atardamarın bağlanması gibi seçeneklerin değerlendirilebileceğini aktardı. "Tedavi planı kişiye özel yapılmalı" En iyi sonucun, hastanın muayene bulguları ve şikayet düzeyine göre doğru yöntemin seçilmesiyle elde edildiğini vurgulayan Gökbayır, "Hangi yöntemin tercih edileceğine; yaş, yaşam tarzı, şikayetlerin şiddeti ve ne kadar sık tekrar ettiği ile muayene bulgularına göre karar vermek gerekir. Cerrahi yöntemler arasında hemoroidlerin kesilip çıkarılması ve dikişle kapatılması yöntemi de günümüzde hala kullanılmaktadır. Bu işlemlerde ileri teknolojik cihazlardan yararlanılabiliyor" şeklinde konuştu. Hemoroid ameliyatı olan hastaların çoğunun aynı gün ya da ertesi gün taburcu edildiğini belirten Dr. Gökbayır, uygulanan yönteme ve kanama, şişlik, akıntı gibi şikayetlerin olup olmamasına göre iyileşme süresinin 1 hafta ile 1 ay arasında değişebildiğini söyledi. Ayrıca hastanın çoğu zaman ameliyat günü ayağa kalkabildiğini ve kısa sürede günlük yaşama dönebildiğini ifade etti.
Diyarbakır Diyarbakır’da il kanser danışma kurulu toplantısı yapıldı Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Emre Asiltürk’ün başkanlığında, dünyada ve Türkiye’de sıklığı gittikçe artan kanserin önlenmesine yönelik tedbirlerin alınmasını amaçlayan il kanser danışma kurulu toplantısı yapıldı. Toplantı, Dicle Üniversitesi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürleri ile Kamu ve Özel Hastane yöneticileri ile Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri sorumlu hekimlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Emre Asiltürk yaptığı açılış konuşmasında, ‘’İldeki kanser çalışmalarının etkin yürütülebilmesi, kanser kayıt, tarama, erken teşhis, kanser kontrol, epidemiyolojik araştırma ve benzeri konularda müdürlüğümüze görüş bildirmek, eğitim programlarına öneri ve katkı sağlamak amacıyla il kanser danışma kurulu toplanmıştır. Kanser, önlenebilir, erken tanı ile tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bilgi eksikliği, korku, ihmal gibi nedenlerle tanı geciktiğinde tedavi de güçleşmektedir. Aynı zamanda sosyal, psikolojik, ekonomik yönden de hasta, hasta yakınları ve toplumun önemli bir kısmını etkileyebilmektedir. Kanser türlerinin uyarılarını erken tespit etmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi, erken tanı şansını arttırmaktadır. 2025 yılının ilk 11 ayında İlimizde yapılan toplum tabanlı kanser tarama faaliyetlerinde meme kanseri taraması 27 bin 808 kadına yapılmış, 681 şüpheli olguya rastlanan kadın takibe alınmış olup 56 kadına da kanser tanısı konularak tedavilerine başlanmıştır. Serviks kanseri taraması 38 bin 817 kadına yapılmış, 416 şüpheli olguya rastlanan kadın takibe alınmış olup 3 kadına da kanser tanısı konularak tedavilerine başlanmıştır. Kolon kanseri taraması 54 bin 564 kadın-erkeğe yapılmış, 444 şüpheli olguya rastlanan hasta takibe alınmış olup 2 kişiye kanser tanısı konularak tedavilerine başlanmıştır. Toplum tabanlı yürütülen kanser taramaları kapsamında 40-69 yaş arası kadın nüfusa meme kanseri, 30-65 yaş arası kadın nüfusa serviks kanseri (Rahim Ağzı), 50-70 yaş arası kadın-erkek nüfusa bağırsak kanseri taramaları yapılmaktadır. Kanserde erken teşhis konulması amacıyla taramalar Aile Sağlığı Merkezleri, Sağlıklı Hayat Merkezleri, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), mobil KETEM’lerimizde ücretsiz olarak yapılmaktadır’’ dedi. Toplantıda, kanser birim sorumlusu Dt. Hülya Batgi’nin 2025 yılı aktif kanser kayıt istatistiği ve toplum tabanlı kanser tarama faaliyetlerine ait veriler ile ilgili sunumu sonrası, Diyarbakır’da yürütülen kanser tespit ve kayıt çalışmaları, tarama, erken teşhis, kontrol ve epidemiyolojik araştırmalar görüşüldü.