SAĞLIK - 25 Nisan 2025 Cuma 10:32

"Topluma yayılan güçlü bağışıklık için aşılanma çok önemli"

A
A
A
"Topluma yayılan güçlü bağışıklık için aşılanma çok önemli"

Aşılanmanın önemine dikkat çeken Dr. Özde Tırna, ’’Sağlık sektöründe çalışanlar olarak toplumdaki aşıya güvensizlik algısını düzeltmek için bilimsel verilerle topluma doğruları aktarmanın önceliğimiz olduğunu söylemeliyim. Aşılanma sayesinde her yıl 5 milyondan fazla hayat kurtarılıyor ve yine aşılama sayesinde ölüme veya sakatlığa yol açabilen birçok hastalığın önüne geçiliyor’’ dedi.



Sanofi Avrasya Bölgesi Aşılar Medikal Direktörü Dr. Özde Tırna, aşılanmanın önemine ve şirketin bu alanda yaptığı çalışmalara dair açıklamalarda bulundu.


Şirket olarak aşılar ile ilgili yaptıkları çalışmalara değinen Dr. Tırna, ’’Sanofi, yenilikçi ve küresel bir sağlık şirketi. Yaklaşık 70 ülkede 83 bin çalışanımızla insan hayatını iyileştirme amacı doğrultusunda çalışıyoruz. Bilimin sunduğu olanakları hayata geçirerek dünyada milyonlarca hastaya umut olabilecek sağlık çözümleri, aşılar ve bağışıklama çözümleri geliştirmek üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sanofi Aşılar İş Birimi olarak yalnızca insan aşılarına odaklanıyor; bugün yaklaşık 150 ülkede insan sağlığını koruyan çözümler sunmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Toplum sağlığını güçlendirmek ve daha sağlıklı bir gelecek inşa etmek için gayret içindeyiz. Nihai hedefimiz; aşıyla korunabilir hastalıklardan kimsenin zarar görmediği bir dünyaya ulaşabilmek. Bu doğrultuda, bilimsel inovasyonla desteklenen güvenli ve etkili aşılar ve bağışıklama çözümleri geliştirerek insanları bulaşıcı hastalıklardan korumayı amaçlıyoruz.


Aşı alanı, en ileri teknolojiyle yakından ilişkili, sürekli bilimsel gelişim ve yüksek düzeyde yatırım gerektiren stratejik bir alan. Şirket olarak bu alana her yıl 1 milyar euroyu aşkın Ar-Ge yatırımı yapıyor, her gün dünya genelinde yaklaşık 2,5 milyon doz aşı tedariği sağlıyoruz. Bugün aşı yatırımlarımızın yaklaşık yüzde 50’sini mRNA teknolojisine odaklı olarak gerçekleştiriyoruz. Şirketin geniş küresel aşı portföyü; Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), mevsimsel grip, çocuk felci, kolera, dang humması, boğmaca, Japon ensefaliti, difteri, sarı humma, tifo, Hib, hepatit A ve B, meningokok enfeksiyonları, tetanoz ve kuduz gibi birçok bulaşıcı hastalığa karşı koruma sağlıyor.Amacımız net: insan hayatını tehdit eden hastalıklara karşı güçlü bir savunma hattı oluşturabilmek ve toplum sağlığını kalıcı şekilde güçlendirmek’’ dedi.


’’34 milyon çocuk Türkiye’de üretilen aşılarla hastalıklara karşı korundu’’


Yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Tırna, ’’Türkiye’deki yatırımlarımızla da etkili aşılar üretmek ve salgın hastalıklardan vatandaşlarımızı korumak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu doğrultuda biz, Türkiye’de yerel aşı üretimine yatırım yapan ve bu alandaki ilk teknoloji transferini gerçekleştiren şirketiz. Birgi Mefar iş birliğiyle, Sanofi’nin ulusal aşı takviminde yer alan aşıları Türkiye’de üretmek üzere gerçekleştirdiği bu teknoloji transferi sayesinde bugüne kadar toplam 87 milyon doz aşı üretildi ve 34 milyon çocuk Türkiye’de üretilen bu aşılarla hastalıklara karşı korundu’’ şeklinde konuştu.


’’Aşılanma sayesinde her yıl 5 milyondan fazla hayat kurtarılıyor’’


Toplumda aşılara karşı ön yargılara dikkat çeken Dr. Tırna, ’’Sağlık sektöründe çalışanlar olarak toplumdaki aşıya güvensizlik algısını düzeltmek için bilimsel verilerle topluma doğruları aktarmanın önceliğimiz olduğunu söylemeliyim. Aşılanma sayesinde her yıl 5 milyondan fazla hayat kurtarılıyor ve yine aşılama sayesinde ölüme veya sakatlığa yol açabilen birçok hastalığın önüne geçiliyor. Örneğin; araştırmalara baktığımızda, influenza virüsünün sebep olduğu gribin, özellikle risk grubu olarak adlandırdığımız 65 yaş üstü kişiler, diyabetli hastalar, kalp hastaları ve hamilelerde ciddi sağlık sorunlarına yol açan komplikasyonlar doğurabildiğini görüyoruz. Mevcut grip aşılarının teknolojisi 20 yılı aşkındır kullanılmakta ve dünyada her yıl yüz milyonlarca insan grip aşısı olmaktadır. Dolayısıyla minör yan etkilere (aşı yerinde hafif ağrı gibi) kıyasla faydalarının çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün’’ ifadelerini kullandı.


Dr. Tırna, sözlerine şöyle devam etti: ’’Yine özellikle çocukluk çağı hastalığı sayılan boğmaca günümüzde ne yazık ki artış gösteriyor. Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (eCDC) verilerine göre, Avrupa’da boğmaca vakalarında 2023’ün ikinci yarısında ve 2024’ün ilk aylarında belirgin bir artış gözlemlendi. Bu artışın, aşılanmamış veya aşı takvimine uygun şekilde güncel aşısı yapılmamış bireylerin varlığı, COVID-19 pandemisi döneminde toplum genelinde doğal bağışıklığın katkısının azalması gibi pek çok farklı faktörden kaynaklanabileceği düşünülüyor. Bulaş oranı çok yüksek olan bu hastalıktan en önemli korunma yöntemi aşı. Özellikle hamilelik ve yeni doğan döneminde yapılan karma aşıların önemi çok kritik. Şu anda dünyada 50’den fazla ülkede hamilelikte rutin olarak uygulanan ve ülkemize de Nisan ayı itibariyle rutinde uygulanmaya başlanan 3’lü karma yetişkin tip tetanos, difteri, boğmaca (Tdap) aşısı bu enfeksiyonlara karşı hem anne hem de bebekte bağışıklık sağlamakta. Karma aşılar, hem aşı kapsama oranını tek enjeksiyon ile birden fazla hastalığa karşı koruyarak artırdığını ve hem bebek hem anne babaları hem de hekimler için kolaylık oluşturduğunu söyleyebiliriz. Son olarak bebek ve çocuklarda görülen viral enfeksiyonlar mevsimsel geçişler sebebiyle artış gösteren bir diğer alt solunum yolu enfeksiyonu RSV. Ne yazık ki günümüzde RSV virüsü bebeklerde hastaneye yatışların önde gelen nedenlerinden biri. RSV sebebiyle hastaneye yatan bebeklerin yüzde 80 den fazlası ise sağlıklı ve zamanında doğan bebekler. Araştırmalar bize gösteriyor ki bu virüs 2 yaşına kadarki bebeklerin neredeyse yüzde 100’ünü enfekte edebiliyor. Tüm bu sebeplerden ötürü toplumda ciddi bir sağlık yükü oluşturuyor diyebiliriz. Burada da yine tüm bebeklerin bağışıklama ile korunmasının hastalığın görülme seyrinde ve hastaneye yatış oranlarında ciddi şekilde azalma oluşturduğunu görmek mümkün.


Dr. Tırna, sözlerini şöyle tamamladı: ’’’Bağışıklama konusunda önemli buluşlara imza atan bir şirket olarak halk sağlığı için her yaştan insanı ciddi hastalıklardan korumaya yardımcı olmak adına birçok bulaşıcı hastalıktan 6’lı karmaya kadar geniş bir yelpazede aşı üretiyoruz. Dijital teknolojilerle desteklenen bilimimiz ve üretimimizle dünyadaki milyonlarca insana çok ciddi sonuçlar doğurabilecek hastalıklara karşı bağışıklık sağlıyoruz.’’


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Sarı serumdan ölüm olayında ilk duruşma görüldü Afyonkarahisar’da geçtiğimiz yaptırdığı sarı serum sonrası fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Mehmet Gündoğan olayında hakim karşısına çıkan doktor kendisini gerekli yasal prosedürleri yerine getirdiği şeklinde savunarak, "Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Olay, geçtiğimiz 13 Ocak 2025’te kent merkezindeki özel bir klinikte meydana geldi. İddiaya göre, mobilya sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan ve umre yolculuğu hazırlığı yapan 2 çocuk babası Mehmet Gündoğan, grip şikayetiyle kliniğe başvurdu. Burada Gündoğan’a herhangi bir tetkik yapılmadan sarı serum bağlandı. Ancak Gündoğan serumun bitmesine yakın nefes almakta güçlük çektiğini söyleyerek fenalaştı. Sonrasında ise Gündoğan’a iddiaya göre klinik çalışanları müdahale edemedi. Yaklaşık 10 dakika sonra Gündoğan’ın refakatçi olarak yanında götürdüğü arkadaşı Gündoğan’ın durumunu görünce 112 Acil Çağrı Merkezini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine kliniğe gelen ambulansla Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırılan Gündoğan müdahalenin ardından yoğun bakıma alındı. Ancak Gündoğan girdiği yoğun bakımdan 20 saatin sonunda yaşama tutunamayarak hayatını kaybetti. "Sözlü onayıyla tedaviye başlandı" Olayın ardından Afyonkarahisar 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuksuz sanık doktor S.E. ile tanıklar olayda yaşamını Mehmet Gündoğan’ın ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada sanık S.E. verdiği ifadesinde Gündoğan’ın kliniğe 13 Ocak’ta grip, bademcik şikayetiyle birlikte hızlı bir şekilde iyileşmek istediği üzerine başvurduğunu ve Gündoğan’ın sözlü onayıyla tedaviye başlandığını kaydetti. "O gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekti" İçerikleri hakkında bilgi verdiği iki serumun maktule takıldığını söyleyen S.E, hastanın o gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekmesi üzerine 112 Acil Sağlık ekibini çağırdıklarını kaydederek, "Bir süre sonra ambulansla entübe edilerek hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Sanık S.E., son olarak beraatini talep etti. Duruşmada söz alan Göndoğan’ın eşi Songül Gündoğan ise özel klinikte ihmallerin olduğu gerekçe göstererek suçluların cezalandırılmasını istedi. Tanık beyanlarının alınması sonrası, mahkeme duruşmayı 3 Mart 2026’ya erteledi.
Edirne Edirne’de mera ıslah projeleri ile hayvancılığa destek Edirne’nin Keşan ve Havsa ilçelerinde hayvancılığın geliştirilmesi, mera alanlarının verimliliğinin artırılması ve üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması amacıyla yürütülen Mera Islah ve Amenajmanı Projesi kapsamında çalışmalar aralıksız devam ediyor. Keşan ilçesine bağlı Karahisar köyünde projeyle ilgili toplam 25 dönüm mera alanında ıslah çalışmaları sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl mera verimliliğini artırmak amacıyla ön bitki olarak yulaf ekimi yapılan alanda, bu yıl 7’li karışım mera otu ekimi gerçekleştirildi. Ekim çalışmaları, modern tarım tekniklerinden biri olan drone destekli ekim yöntemi kullanılarak yapıldı. Karahisar Köyü Muhtarı Cavit Ateş, "Geçen yıl yapılan ekipleri çok iyi verim aldık. Bu yıl da biraz daha fazla alana ekim yaparak hayvancılığa katkı yapmak için ekimi gerçekleştirdik.Bize bu imkanı sağlayan il müdürlüğümüze ve bakanlığımıza saygı sunuyoruz" dedi. Taptık köyünde suni mera alanı 600 dekara ulaşıyor Havsa ilçesine bağlı Taptık köyünde ise Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen proje çerçevesinde altılı karışım mera otu tohumu ekimi yapıldı. Bu yıl 400 dekar alanda gerçekleştirilen ekim çalışmalarıyla birlikte, daha önce ekimi tamamlanan 200 dekar alanla, köyde toplam 600 dekar suni mera alanı oluşturulmuş olacak. Mera ekim çalışmalarına; Havsa Kaymakamı Oğuzhan Aksoy, İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse, İl Müdür Yardımcısı Volkan Diriker, Havsa İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Doğan, Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel, Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Şube Müdürü Metin Özkan, teknik personel ve üreticiler katıldı. Tohum ve gübre desteği Proje kapsamında Taptık köyünde yürütülen çalışmalar için 8 ton gübre, 4 ton yulaf tohumu, 2 ton altılı karışım mera otu tohumu kullanılarak toplam 600 dekarlık suni mera alanı tesis edilecek. Ekim çalışmalarının ardından yetkililer, köy kahvesinde üreticilerle bir araya gelerek vatandaşların talep ve önerilerini dinledi, karşılıklı istişarelerde bulundu. Yürütülen çalışmalarla mera alanlarının ıslah edilmesi, sürdürülebilir hayvancılığın desteklenmesi, üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması ve yem maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Yetkililer, mera ıslah projelerinin Edirne genelinde artarak devam edeceğini vurguladı. (MÇ-
Muğla Datça Yat Limanı, 2025 yazında bin 699 tekneyi ağırladı Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan yat limanı her yıl olduğu gibi bu yıl da vatandaşların duraklarından biri haline gelirken, yaz sezonu boyunca limana bin 699 tekne yanaştı. 2025 yaz sezonunda Datça Yat Limanı, yoğun deniz trafiğine sahne oldu. Yaz sezonu boyunca limana toplam bin 699 teknenin giriş ve çıkış yaptığı kaydedildi. Datça Yat Limanı’nı kullanan teknelerin büyük bölümünü yerli ve yabancı bayraklı yatlar oluşturdu. Özellikle Ege ve Akdeniz rotasında seyreden yatların Datça’yı tercih etmesi, yaz aylarında limandaki hareketliliği önemli ölçüde artırdı. Öte yandan Datça’nın deniz ulaşımına yönelik devam eden ve planlanan projelerin de yat limanına olan ilgiyi artırdığı belirtildi. Yeni Sömbeki (Simi) - Datça feribot hattına ilişkin çalışmaların sürdüğü ve sürecin Datça Kaymakamlığı tarafından yakından takip edildiği öğrenilirken, ayrıca İstanköy (Kos) - Datça feribot seferlerinin de yılbaşından sonra başlatılmasının planlandığı bildirildi. Öte yandan geçtiğimiz Kasım ayı itibarıyla Datça Liman Başkanlığı görevini devralan Cengiz Kelepçe, Datça Liman Başkanlığı’nda yenilenme hedefiyle çalışmalara başlandığını belirterek, öncelikli ihtiyaçlardan birinin hizmet binası olduğunu ifade etti. Konuya ilişkin Milli Emlak Müdürlüğü ile görüşmeler yapıldığını kaydeden Kelepçe, sürecin olumlu ilerlediğini belirterek, yeni bina çalışmasının hayata geçmesi halinde lojman planlamasının da gündemde olduğunu söyledi. Datça’nın deniz ulaşımı açısından önemli projelerin de takip edildiğini ifade eden Kelepçe, Sömbeki (Simi) ile Datça arasında planlanan feribot hattına ilişkin çalışmaların Datça Kaymakamlığı tarafından yakından izlendiğini aktardı. Ayrıca İstanköy (Kos) – Datça feribot seferlerinin de yılbaşından sonra başlamasının planlandığını belirtti. Datça’nın denizcilik potansiyelini daha da artırmak için çalışacaklarını vurgulayan Kelepçe, Datça Liman Başkanlığı’nın tekneler için daha fazla tercih edilen bir uğrak noktası haline gelmesi, özellikle büyük teknelerin bölgeye yönelmesi adına gerekli katkıyı sunmaya devam edeceklerini ifade etti.
İstanbul Acıbadem, TotalEnergies AFCON 2025’in resmi sağlık tedarikçisi oldu Acıbadem Sağlık Grubu, Afrika’nın en prestijli futbol organizasyonu olan TotalEnergies Afrika Uluslar Kupası 2025’in (AFCON 2025) resmi sağlık tedarikçisi oldu. Afrika Uluslar Kupası’nın 35.’si 21 Aralık 2025 - 18 Ocak 2026 tarihleri arasında Fas’ta düzenleniyor. Toplam 24 milli takımın şampiyonluk için mücadele edeceği turnuvada karşılaşmalar, 6 şehirde yer alan 9 stadyumda oynanıyor. AFCON 2025’in dünya genelinde milyonlarca futbolseverin ilgisini çekmesi beklenirken; organizasyon sportif rekabetin yanı sıra küresel etkisiyle de öne çıkıyor. Uluslararası standartlarda sporcu sağlığı desteği Sporcu sağlığı alanındaki özellikli hizmetleriyle tanınan ve Türkiye’nin ilk ve tek FIFA akreditasyona sahip Sporcu Sağlığı Merkezi’ni bünyesinde barındıran Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025 boyunca sağlık hizmeti desteği sunacak. Anlaşma kapsamında, turnuva sırasında sakatlanan ve tedavisine Türkiye’de devam etmeyi tercih eden sporcuların tıbbi tedavilerinden de Acıbadem sorumlu olacak. Sporcular, Acıbadem’in ileri tıbbi altyapısından ve uluslararası standartlarda sunulan sağlık hizmetlerinden faydalanacak. Küresel spor organizasyonlarının güçlü sağlık partneri Büyük uluslararası spor organizasyonlarındaki güçlü deneyimiyle Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025 işbirliğiyle sporcu sağlığı alanındaki uzmanlığını küresel ölçekte bir kez daha sergilemeyi ve Afrika futbolunun gelişimine katkı sunmayı hedefliyor. İşbirliği anlaşması; Fas’ın Rabat kentinde, CAF Genel Sekreteri Veron Mosengo-Omba ile Acıbadem Sağlık Grubu Spor Sponsorlukları Koordinatörü Doç. Dr. Çağrı İlk arasında imzalandı.
Antalya Konyaaltı’nda sıfır atık seferberliği Konyaaltı Belediyesi ekipleri, Akdeniz Üniversitesi içerisinde faaliyet gösteren esnafı ziyaret ederek geri dönüşüm konusunda bilgilendirme yaptı. Bilgilendirmenin yanı sıra esnafa geri dönüşüm kutuları bırakıldı. Konyaaltı Belediyesi, iklim ve çevre dostu çalışmalarını sürdürüyor. Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan’ın göreve geldiği günden bu yana göstermiş olduğu hassasiyetle çalışmalarına yön veren Konyaaltı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü ekipleri, Akdeniz Üniversitesi içerisinde faaliyet gösteren esnafla bir araya geldi. Esnafa ve üniversite öğrencilerine sıfır atık ve geri dönüşüm konularında bilgilendirme yapan ekipler, kafe ve restoranlara geri dönüşüm kutuları bıraktı. Konyaaltı Belediyesi yetkilileri yapılan çalışma ile ambalaj atıklarının kaynağında doğru ayrıştırılması ve toplanması konularında bilgilendirme yaparak farkındalık sağladıklarını aktardı. Kotan: "Amacımız geleceğe temiz bir dünya bırakmak" Çevre duyarlılığı konusunda halkın bilinçlenmesinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, "İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğümüzün, Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğrencileriyle birlikte yaptığı bu çalışma çok anlamlı. Çalışmayla bir yandan öğrencilere bir yandan da esnafa farkındalık sağlamış olduk. Ekiplerimiz eğitim ve farkındalık çalışmalarını ara vermeden sürdürüyorlar. Biliyorsunuz ki geçtiğimiz günlerde Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planımızın (SECAP) ilk toplantısını gerçekleştirdik. Çevreyi ve geleceği düşünen çalışmalarımıza var gücümüzle devam ediyoruz. Amacımız geleceğe temiz bir dünya bırakmak" diye konuştu.