GÜNDEM - 10 Aralık 2025 Çarşamba 10:34

Torununu görebilmek için yasal süreç başlatan Özer Aci: "Mahkemeye başvurdum"

A
A
A

Eyüpsultan’da 17 yaşındaki Timur Cihantimur’un çarparak ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci torununu görebilmek için mahkemeye başvurdu. Acılı baba Özer Aci, "Annesi, ekim ayından beri çocuğu doğru düzgün göstermiyordu. Bunun üzerine torunumu görebilmek için mahkemeye başvurdum. Bu süreçte çocuğu sadece bir ya da iki kez görebildim. Doğum gününde ise okulda pastasını birlikte kestik. Çocukla kısa bir süre içerisinde bir ilişki kurmamıza rağmen geldi kulağıma, ’Benim babam trafik kazasında ölmüş’ dedi. Ben o an bittim. Katil çocuk ve annesi gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler. Bunu dört gözle bekliyorum" dedi.

Eylem Tok ile Op. Dr. Bülent Cihantimur’un 17 yaşındaki oğlu Timur Cihantimur, iddiaya göre 1 Mart 2024’te Kemerburgaz’da kullandığı lüks otomobille, bozulan ATV’lerini yol kenarına çeken kişilere çarpmıştı. Kazada Oğuz Murat Aci (29) hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Cihantimur, annesi Eylem Tok tarafından önce Mısır’a, ardından ABD’ye kaçırılmıştı. ABD’de tutuklu bulunan anne ve oğul için iade kararı verilmişti. Vefat eden Aci’nin eşi Şükriye Aci ile yaralanan 4 kişi ise şikayetlerinden vazgeçmişti.

Pedagog raporu hazırlandı

Süreç devam ederken acılı baba Özer Aci, torununu göremediğini söyledi. Hazırlanan pedagog raporunda, çocuğun babaannesi ve dedesiyle görüşmesinin gerekli olduğu ifade edildi. Bu ilişkinin çocuğun üstün yararına olacağı değerlendirildi.

"Türkiye’ye gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler bunu dört gözle bekliyorum"

Şüphelilerin Türkiye’ye gelip yargılanacaklarını söyleyen acılı baba Özer Aci, "Bizim gelinimizle birlikte onlar da davadan vazgeçtiler. Zaten avukatlar hep birlikte hareket ediyordu. Avukatın, bizim avukatla gizli gizli başka kişilerle görüştüğünü duyunca kendilerini azlettim. Azledince onlar davanın avukatı oldu. Sonradan neden böyle oldukları ortaya çıktı. Bir takım paralar alınmış. Çocuklara da para verildiği için davadan vazgeçtiler. Ben onlarla hiç görüşmedim. En son 8’inci ayda net bir bilgi aldım. Aldığım bilgiye göre katil çocuk Amerika’da istinafa müracaat etmiş ancak başvurusu reddedilmiş. ‘İade edileceksin’ yönünde karar çıkmış. Annesi ise farklı bir mahkemeye başvurmuş ve bu tarihlerde yeniden istinafa müracaat edilmiş. Bana yılbaşını bulur denmişti. Bu yılbaşına kadar süreçten bir ses çıkacağına inanıyorum. Gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler. Benim başka bir isteğim yok. Bunu dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı.

"Torununumu görebilmek için mahkemeye başvurdum"

Torunu Pars’ı görebilmek için yasal yollara başvurduğunu söyleyen Aci, "Annesi Ekim ayından beri çocuğu doğru düzgün göstermiyordu. Bunun üzerine torunumu görebilmek için yasal olarak mahkemeye başvurdum. Mahkeme süreci devam etti. Pedagog eşliğinde ifadeler verildi, raporlar hazırlandı. Davamız 25 Kasım’da görülecekti ancak hakime hanımın rahatsızlığı nedeniyle ertelendi. Bu süreçte çocuğu sadece bir ya da iki kez görebildim. Doğum gününde ise okulda pastasını birlikte kestik. Pedagog raporunda da geçiyor. Yani ‘Gelsin kapıda görsün’ ya da ‘Gelsin baksın’ şeklinde annesinin söylediği belirtilmiş. Ben de bu yaşta gizli gizli, hakkım olan bir şeyi kapıda görmenin bir anlamı olmadığını ifade ettim. Çünkü bunun yasal hakkım olduğuna inanıyorum. Aramızda kan bağı var ve eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Çocuğa her bayramda hediye aldık. Ancak annesi, çocuğu getirmemesine rağmen hiçbir şekilde fotoğraf göndermedi. Bir kez bile telefonu açıp ‘Çocuğu görebilirsiniz, alabilirsiniz, götürebilirsiniz’ demedi. Halen de bu tutumuna devam ediyor. Ben ilk günden beri aynı şeyi söylüyorum, bugün de aynı noktadayım. Her şeyden önce insan olarak ‘ben’ değil, ‘biz’ olmalıyız. Birlikte hareket etmeliyiz. İnsan, her şeyden önce insan gibi davranmalı" diye konuştu.

"Diğer torumun dayısını çok seviyordu"

Diğer torununun çok sevdiği dayısını göremeyeceğini söyleyen Aci, "Diğer torunum anaokuluna gidiyor. Bu sene ikinci senesi. Zaten 21 Eylül’de yaş günü doğum gününü anaokulunda kutladık. Torunuma anaokulunda öğretmenleri, aile resimleri istiyorlar. Kızımın kızı da, kızdan olan torunum da aynı okula gidiyordu. Orada öğretmeni bir aile fotoğrafı çizdirmiş. Ya çocuk ne çizecek ki? İşte bir çöp çizmiş, bir yuvarlak kafa yapmış. Çocuğa bunların kim olduğunu sormuşlar. Bu işte anneanne, büyük baba, dede, bu anne, bu babaanne. Artı, kenara bir resim daha çizmiş. Peki bu kim denmiş? Bu ’dayı’ demiş. Ve öğretmeni çağırmış. ’Sizi çok seviyor’ demiş. Ama ’dayısını bambaşka seviyor’ demiş. Allah torunumun dayısıyla beraber büyümeyi nasip etmedi" dedi.

"Gözden uzak olan gönülden uzak olurmuş"

Torunu Pars’ı göremediğini belirten Aci, "Şimdi aynı konu Pars’ta. Görmediğim torunumda. Öğretmeni böyle bir resim çizdirirse, Pars’ın bizi çizeceğini ben beklemiyorum. Orada ne çizecek? Anne çizecek. Baba zaten yok. Dayı çizecek. Anneanne çizecek. Dede çizecek. Peki biz neredeyiz o resimde, o profilde? Bu çocuk o yaşta acaba sorgulamayacak mı? Bunu öğretmenine sormayacak mı? Şimdi gözden uzak olan gönülden uzak olurmuş. Ben o çocuğun koşa koşa gelip bana sarılmasını isterim ama beklemiyorum. Aradan zaman geçmiş, neredeyse bir yıldır bir saat görmeyle, iki saat görmeyle bu benim dedemdir, bu benim babaannemdir gözüyle bakacağını zaten tahmin etmiyorum" ifadelerini kullandı.

"Benim babam trafik kazasında ölmüş"

Torunuyla görüştüğünde duyduğu bir cümlenin kendisini etkilediğini söyleyen Aci, "Çocukla kısa bir süre içerisinde bir ilişki kurmamıza rağmen geldi kulağıma, ’benim babam trafik kazasında ölmüş’ dedi. Ben o an bittim biliyor musun? O yaşta bir çocuğa bunu açık açık niye söyler bir insan? Maksadı nedir, amacı nedir? O çocuğun yüreğini mi yaralamak? Burada çok farklı şeyler düşünüyor insan. Bu durumdayken çocuk beni sıcak, içten biri gördü ki bana dertleşti. Pedagog bana onu da söyledi, ’çocuğu komple istiyor musunuz’ dedi. Böyle bir şey istemeyeceğimi söyledim. Çocuğun babası yok bir de annesiz mi büyüsün dedim. Ben o kadar vicdansız, merhametsiz değilim. Yine tekrar ediyorum, çocuk bizi de bilsin, benim bir büyük babam var, benim bir babaannem var, bunu bilsin başka istediğim bir şey yok" diye konuştu.

Şüheda Kıroğlu - Berk Soydan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kışın bu gıdaları yiyin rahat uyuyun Acıbadem Kayseri Hastanesi Diyetisyeni Burcu Akbeyaz Özger, kışın melatonin içeren gıdaların uykuya yardımcı olacağını söyleyerek, "Melatonin hormonu öncelikle halk arasında uyku hormonu olarak da biliniyor. Beyinde epifiz bezi tarafından salgılanan bu hormon, hem günün kararması ile birlikte artmaya başlıyor ve vücudumuzda aslında artık dinlenme zamanının geldiğinin sinyalini vermiş oluyor. Kısacası melatonin biyolojik saatimizi yöneten temel hormonlardan sadece birisidir" dedi. Uykusuzluğun dünya çapında yaygın bir problem olduğuna dikkat çeken Özger, "Uykusuzluk genel nüfusumuzun problemlerinden biri aslında. Yaklaşık üçte birini etkiliyor dünya çapında ciddi bir sağlık problemi tehdidi altında bulunuyor. Melatoninin uyku verimini artırdığı biliniyor ve bununla birlikte de melatonin içeren gıdaların aynı şekilde uykuya yardımcı olacağı da yapılan çalışmalar sonucunda bulunmuştur" ifadelerini kullandı. Melatoninin bağışıklık sistemi ve metabolizma üzerindeki etkilerine değinen Burcu Akbeyaz Özger, "Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor. Yine vücudu antioksidan etkilere karşı destekliyor, jet lag etkisini azaltıyor, endokrin sisteme karşı etkili. Leptin ve insülin duyarlılığını düzenlemeye katkı sağlıyor, stres ve kortizon hormonlarının dengesine katkı sağlar ve son olarak da kanser araştırmalarında da bir yeri bulunuyor melatonin hormonunun" dedi. "En fazla melatonin içeriğine sahip gıdalar hayvansal gıdalar, bitkiler ve mantarlar" Özger, melatoninin ana kaynağının insan vücudu olduğunu fakat besinlerle de desteklenebileceğini belirterek, "Bunlara örnek verecek olursak vişne veya vişne suyu. Bunlar melatonin en yüksek olan meyvelerden birisidir. Bir diğeri ceviz melatonin içeriği bilinen nadir kuruyemişlerden birisidir. Yine yulaf, pirinç, mısır, arpa gibi tam tahıllar. Domates, brokoli gibi salatalık gibi sebzeler, muz, ananas gibi tropikal meyveler ve son olarak da yumurta. Bu besinler melatonin seviyesinin destekleyerek sakin bir uykuya hazırlık sağlamış olur" dedi. Burcu Akbeyaz Özger, melatonin üretimini dolaylı artıran triptofan kaynaklarına da değinerek, "Melatonin sentezi triptofandan başladığı için aslında bu besinler dolaylı olarak melatonin üretimini destekliyor. En önemlileri arasında süt ve süt ürünleri, hindi eti, balık, kabak çekirdeği, tahin, susam, fındık ve badem bulunuyor. Triptofanın aslında serotonin ve melatonin döngüsünü güçlendirerek uyku düzenine olumlu katkı sağladığı bilinmektedir" diye konuştu. Çalışmalarda besinlerdeki melatonin miktarlarının incelendiğini belirten Özger, "Hayvansal gıdalara detaylı olarak inceleme yapıldığında kırmızı et, balık ve yumurta birlikte bakıldığında balık ve yumurtanın melatonin içeriğinin kırmızı ete göre daha yüksek olduğu bulunmuştur" ifadelerini kullandı. "Akşam sağılan sütle sabahki sağılan sütün içerisindeki melatonin miktarı aynı değil" Anne sütü ile ilgili araştırmaları da paylaşan Özger, "Yapılan diğer çalışmalarda anne sütünün içerisinde de yine melatonin hormonu ile karşılaşılmıştır. Biz özellikle emziren annelere şunu söylüyoruz; emzirirken sağdığımız sütlerin mutlaka üzerine tarihlerini yazalım. Bununla birlikte hangi saatte sağdığımızı da mutlaka yazalım. Çünkü biliyoruz ki akşam sağılan sütle sabahki sağılan sütün içerisindeki melatonin miktarı aynı değil. Sabah ve akşam yaklaşık 10 kat melatonin seviyesi olarak değişkenlik gösteriyor" dedi. Özger, yanlış zamanlı sütün bebekte huzursuzluk oluşturabileceğini belirterek, "Bu nedenle bebeklere melatonin içeriği yüksek olan sütü sabah verdiğimizde bebekler günü daha uyku halinde geçirirken tam tersi sabah sağdığımız sütü de akşam bebeklere verdiğimizde bir uykusuzluk veya huzursuzluk seyredebilir. O yüzden de mutlaka sütlerimizin üzerine tarihleriyle beraber yazalım" dedi. (EK
Kayseri Mahalle Mahalle Talas’ta hizmet yolculuğu tamamlandı Talas Belediyesinin 6 yıl önce kırsal mahallelerde başlattığı ve kısa sürede Türkiye genelinde örnek gösterilen "Belediye Mahallemizde" uygulaması, sonbaharın başında merkez mahallelerde yürütülen çalışmaların da kısa sürede sonuçlanmasıyla tamamlandı. Kırsaldaki tüm mahallelerden sonra merkezdeki son durak olan Mevlana Mahallesi’nde de çalışmalar başarıyla bitirilerek uygulamanın ilçedeki hizmet yolculuğuna noktayı koydu. Talas Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek olan "Belediye Mahallemizde" uygulaması, sonbaharın başında merkez mahallelerde başlayan saha ziyaretleriyle birlikte kısa sürede tamamlanarak önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Kırsaldaki mahallelerde büyük beğeni toplayan model, son dönemde merkezdeki 8 mahallede de başarıyla uygulanarak Talas’ın tümünde hayata geçmiş oldu. Hızlı çözüm, yüksek memnuniyet Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın, "belediyeciliği görevden öte bir yaşam standardı olarak ele alma" yaklaşımının en somut örneklerinden biri olan uygulama, ekiplerin doğrudan mahalleliye giderek talep, öneri ve ihtiyaçları yerinde tespit etmesiyle dikkat çekiyor. Her sokakta, her kapıda vatandaşla temas kurulması, eksiklerin anında değerlendirilmesi, ihtiyaçların ise hızla çözüme kavuşturulması, çalışmanın Talas’ta geniş bir memnuniyet oluşturmasını sağladı. İnsana dokunan hizmet Kırsal mahallelerde elde edilen olumlu sonuçların ardından merkez mahallelerde de aynı özenle yürütülen çalışma, bir yandan vatandaşla bağları güçlendirirken diğer yandan şehir hizmetlerine dinamizm kazandırdı. Merkezdeki 8 mahallede yalnızca birkaç haftada tamamlanan ziyaretler, Talas’ta hizmetin doğrudan insana dokunan yüzünü bir kez daha ortaya koydu. Türkiye’ye örnek olan model Uygulama, başladığı günden bu yana hem kapsamı hem de sahaya dayalı çözüm üretme modeliyle Türkiye’de birçok belediyeye ilham verdi. Bu yenilikçi yaklaşım, Uluslararası Altın Kentler Derneği Kent Araştırmaları Merkezi tarafından verilen Golden City Awards 2019 ödüllerinde "En Başarılı Proje" seçilerek uluslararası ölçekte de tescillendi. Aradan geçen yıllara rağmen etkisini artırarak sürdüren "Belediye Mahallemizde", hikâyesini ilçenin sokaklarında yazmaya devam ediyor.
Mardin Mardin’de ’kadrolu’ eşekleri emekli edecek proje hayata geçiyor Mardin’in Artuklu ilçesinde çöp araçlarının giremediği dar sokaklardaki temizlik çalışmalarında kullanılan belediyenin ’kadrolu’ eşeklerini bir bir ’emekli’ edecek proje hayata geçiriliyor. İlçenin dar sokaklarında çalıştırılan ’işçi eşeklerin’ yerini paletli araçlar alacak. Mardin’in Artuklu ilçesinde uzun yıllardır kentin temizlik çalışmalarında kullanılan kadrolu eşekler, şehrin sembolü haline geldi. Araçların giremediği dar sokaklara girerek temizlik çalışmalarına katılan ‘kadrolu eşeklerin’ yerine paletli araçların kullanılması için proje hayata geçirildi. Kentte on yıllardır eşeklerin kullanıldığı temizlik işleri artık paletli araçlarla gerçekleştirilecek. Paletli araçlarla birlikte peyderpey ‘emekli’ edilecek olan ‘işçi eşekler’ de 22 bin metrekare alan üzerinde kurulacak olan emekli hayvan çiftliğinde emekliliğin tadını çıkaracak. Saha testleri tamamlandı Artuklu’da çöplerin toplanmasında görev yapan ve emekli edilmesi planlanan eşeklerin yerine kullanılacak elektrikli küçük paletli çöp toplama araçlarının saha testi tamamlandı. Artuklu Belediyesi tarafından imzalanan protokolle çöp toplama amacıyla kullanılan eşekler artık kademeli olarak işten el çektirilerek, 22 bin metrekare alanda oluşturulacak "emekli hayvan çiftliğinde’’ dinlendirilecek. Artuklu Belediyesi Temizlik İşleri Müdür Vekili Asım Pilgir, Artuklu Belediye Başkanı Mehmet Ali Amak’ın çöp toplayan eşeklerle ilgili yaptığı çalışmayı masaya yatırdıklarını ve harekete geçtiklerini söyledi. Pilgir, "Paletli araçlar buradaki merdivenlerin, yolların fiziki yapısına göre uyarlanıyor. Eski Mardin tarihi ve fiziki nedeniyle zorlu bir coğrafya. Az önce gördüğünüz gibi merdivenlerin oluşu buraya araç girişini engelliyor. Eskiden beri buradaki çöp toplama işi eşeklerle yapılıyor. Eşek sirkülasyonunun azlığı ve bu işte çalıştırmak istememiz nedeniyle bu çalışmayı hayata geçirmek istedik’’ dedi. ’’Eşekler sabah 04.00’de işe başlıyordu’’ Araçları yaptıklarını kaydeden Pilgir, ‘’Araçlar buradaki merdivenlerin, yolların fiziki yapısına göre uyarlanıyor. Bundan önce eşeklerimiz sabah saat 04.00’te işçilerimizle birlikte temizlik işlerini yapıyorlardı. Yaklaşık 4-5 saatlik süreçte eski Mardin dediğimiz bölgenin tamamının temizliğini bitiriyorlardı. Ama bundan sonra daha kısa sürede, daha teknolojik araçlarla bu işi yapmayı planlıyoruz" ifadelerini kullandı. Amaçlarının tamamen eşeksiz, teknolojik aletlerle eski Mardin’i temizlemek olduğunu dile getiren Pilgir, "İleride kültürde olması bakımından belki bir iki tane eşeğimiz olacak ama onlar da yük taşımak için değil, sadece nostaljiyi yaşatmak adına olacak. Onun haricinde eşekleri tamamen kaldırma yönünde adımlarımız hızla devam edecek" şeklinde konuştu.
Malatya Malatya’da aort yırtığı kapalı yöntemle onarıldı Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesine yüksekten düşme sonucu getirilen 66 yaşındaki Celal Akbaşlı’nın aort damarında oluşan yırtık, hastanede ilk kez uygulanan endovasküler stent greft yöntemiyle kapalı olarak başarıyla onarıldı. Malatya’da yüksekten düşen Celal Akbaşlı (66), ağır yaralı olarak Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Yapılan ilk değerlendirmelerde hastanın vücudunda çok sayıda kemik kırığı ve çatlak bulunduğu tespit edildi. İleri incelemelerde ise kalpten çıkan ana damar olan aortta, sırta bakan bölümde ciddi bir yırtık olduğu ortaya çıktı. Hastayı takip eden Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurkay Katrancıoğlu, aort yırtığının hayati risk taşıdığını belirterek, "Hastamız ağır travmayla başvurdu. Çok sayıda kırık ve çatlağın yanı sıra aortta ciddi bir yırtık vardı. Bu tür yaralanmalarda birçok hasta hastaneye ulaşamadan hayatını kaybediyor" dedi. Aort yırtığının anatomik konumu nedeniyle açık ameliyatın uygun olmadığını ifade eden Prof. Dr. Katrancıoğlu, hastanede ilk kez yapılan kapalı yöntemle müdahalenin gerçekleştirildiğini belirtti. Katrancıoğlu, "Sol ve sağ kasık damarlarından girerek anjiyografi eşliğinde yırtık bölgeye stent greft yerleştirdik. Böylece yırtık alanı kapatıp kanama riskini kontrol altına aldık" ifadelerini kullandı Başarılı geçen operasyonun ardından hasta yoğun bakıma alındı ve kısa sürede servise çıkarıldı. Prof. Dr. Katrancıoğlu, hastanın durumunun iyi olduğunu ve birkaç gün içinde taburcu edilmesinin planlandığını söyledi. Tedavi sürecini anlatan Celal Akbaşlı ise, "Yüksekten düştüm, hastaneye getirdiler. Aort damarımda yırtık olduğunu söylediler. Ameliyat oldum, bir gece yoğun bakımda kaldım. Ertesi gün ayağa kalktım, yürüdüm. Şimdi çok iyiyim. Allah hocalarımızdan razı olsun" diye konuştu.