EĞİTİM - 17 Haziran 2023 Cumartesi 10:25

Türkiye’de ilk olan işbirliğinde katılımcılara sertifikaları verildi

A
A
A
Türkiye’de ilk olan işbirliğinde katılımcılara sertifikaları verildi

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) ve MEDYAPIM ortaklığında yapılan ve Türkiye’de ilk kez gerçekleşen “Sinema ve Film Akademisi”, sertifika töreninin ikincisi düzenlendi.

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) ve MEDYAPIM ortaklığında yapılan ve Türkiye’de ilk kez gerçekleşen “Sinema ve Film Akademisi”, sertifika töreninin ikincisi düzenlendi. 16 hafta süren eğitimler sonunda başarılı olan ve medya sektöründe istihdam imkanı bulan kursiyerlere yapılan tören ile birlikte sertifikaları takdim edildi.


2 yıl önce akademiyle; sektöre yapımcı, yönetmen ve senarist kazandırılması amacıyla kurulan “Sinema ve Film Akademisi” kursiyerlerinden başarılı olanlara sertifika töreni düzenlendi. Üniversite ve sektör buluşmasına örnek olan bu işbirliği sonucunda ayrıca kursiyerler sektörde istihdam edilmek üzere desteklenecek.


İAÜ ev sahipliğinde gerçekleşen sertifika törenine İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, Rektör Prof. Dr. Yadigâr İzmirli, MED Yapım Kurucusu Fatih Aksoy, MED Yapım yapımcıları, yönetmenleri, senaristleri, sektör temsilcileri yanı sıra akademik ve idari personeli katılım gösterdi. Akademide ki teorik eğitimleri İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyeleri verirken, uygulama alanındaki eğitimleri ise MEDYAPIM’dan Fatih Aksoy, Mahir Tok, Gülümsün Özkök, Direnç Aksoy, Meltem Kayalı, Asena Bülbüloğlu, Merve Girgin, Emre Erkan, Kemal Hamamcıoğlu, Neslihan Yeşilyurt, Murat Öztürk ve Yusuf Pirhasan verdi.


“Eğitimleri hem pratik hem de teorik alıyorlar”


Doç. Dr. Mustafa Aydın yapılan işbirliği ile sektördeki yetişmiş eleman açığını kapattıklarını ifade ettiği değerlendirmesinde şu cümlelere yer verdi: “Son dönemlerde Türkiye’nin dizi, film, eğlence ve kültür sektör ürünleri dünyanın her yerinden talep görmeye başlandı. Daha önce Brezilya dizileri söylenirdi şimdi dünyanın her yerinden herkes Türkiye dizilerini konuşur oldu. Fakat bu yüzden sektör bir sıkıntı ile karşılaştı. Talep doğrultusunda sektörde yetişmiş eleman ihtiyacı doğdu. Bu açığı da kapatmak için Medyapım ile bir araya gelerek birlikte bu akademiyi kurduk. Geçen yıl başlamıştık bu ikinci mezunlarımız oluyor. Bu çocuklarımız eğitimlerini hem teorik hem pratik olarak alıyorlar. Teorik eğitimlerini üniversitemizde daha sonra aldıkları teorik eğitimleri setlere giderek yapım şirketlerinde fiili olarak alıyorlar. Böylelikle daha mezun olmadan sektör tarafından iyi şartlarda işlere alınıyorlar. Dizi-film sektöründe bu insan kaynağı açığını bu şekilde kapatmış oluyoruz. Bu çalışmalarımız ve işbirliğimiz umarım daha uzun yıllar devam edecek.


“Amacımız sektörde yer almak isteyenlere destek vermek”


Tören öncesi konuşma yapan Fatih Aksoy, amaçlarının sektör ile ciddi bir şekilde ilgilenenlere yol göstermek olduğunu söyleyerek, “30 yıl önce kurulduk ve biz işe üniversiteden yeni mezun olanlar gibi hep çok yeni insanlar aldık. Hem eğittik hem çalıştık. Sonra da bütün sektör o insanlara iş verdi. Bugün TV sektörünün önemli bir bölümü bizden yetişmiş oldu. Çok daha fazla talep olmaya başladı yani daha fazla insana ihtiyaç oldu. Ben de o yüzden Mustafa Bey ile iletişime geçtim. O da ‘tabi hemen’ yanıtını verdi. Burası yalnızca vakıf üniversitesi değil aynı zamanda en hızlı şekilde hareket eden ve herhangi bir yeni fikri kabul edip geliştiren bir üniversite. Dolayısıyla herkese teşekkür ederim. Bizim amacımız sektörde ciddiyetle yer almak isteyenleri yetiştirmek. Bu yılın mezunları geçen yıldan daha da üst düzeyde ve daha parlak insanlar. Önümüzdeki yıllarda da böyle devam edecek. Bu mezunların kimileri hala hazırda bizde çalışıyor. Yetiştirdiğimiz insanların sektörde yer almasını sağlayarak bir standart olmasını istiyoruz. Katılımcıların mezun olduğu yıl işe başlıyor olmaları önemli. Umarım önümüzdeki yıllarda daha fazla ve başarılı mezunlar veririz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.