ASAYİŞ - 13 Ekim 2025 Pazartesi 14:00

Türkiye’ye yüksek lisans eğitimi için gelen Azerbaycanlı kadın, ev kiralamak isterken dolandırıldı

A
A
A

Türkiye’ye yüksek lisans eğitimi için gelen Azerbaycanlı kadın, ev kiralamak isterken şok yaşadı. İnternetten bulduğu evin 6 aylık kirası için 8 bin dolar ödeyen kadın, bavullarıyla dışarıda kaldı.

Olay, 1 Ekim’de Beşiktaş Ortaköy Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yüksek lisans eğitimi için Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen Mimarlık öğrencisi Saida Karimova (24) ev kiralamak istedi. 23 Ağustos’ta internetten bulduğu bir emlak ilanı üzerinden emlakçı Mustafa Boğaçhan K. ile iletişime geçti. Anlaşmanın ardından 8 bin dolar gönderdi. Yaklaşık iki ay sonra eve geldiğinde kimseyi bulamadı. Çevresindekilere sorduğunda ise böyle bir evin olmadığını öğrendi. Genç kadın karakola giderek şikayette bulundu. Polis, olayla ilgili incelemelerini sürdürüyor.

"Polisi arayacağımı söyleyince bizi otele yerleştirdi"

Azerbaycan’dan Türkiye’ye yüksek lisans yapmak için geldiğini ve ev kiralamak isterken dolandırıldığını anlatan Saida Karimova, "Bakü‘de yaşıyorum yüksek lisans yapmak için buraya geldim. Bahçeşehir Üniversitesi’nde master yapıyorum. 6 aylık bir dönemim kalmıştı onun için Beşiktaş’tan ev tutmak istedim. Ben bir emlak sitesinden bir ev gördüm ve evi kiralamak istedim. Bir senelik vermediklerini söylediler. Başka bir evi 6 aylığına vereceklerini söyleyip fotoğraflarını attılar. Whatsapp üzerinden konuşmaya başladık. Evi beğendim ve Ağustos ayında tuttum. Bana ev sahibinin IBAN’ını yolladı ve ben de altı aylık kira bedelini yolladım. 1 Ekim tarihinde geldiğimizde ev sahibi ile gecikeceklerini bizim de bir kafede beklememizi söylediler. 4 saat boyunca onları bekledik. Gelen giden olmadı. 4 saatin sonunda polisi arayacağımı söylediğimde adam gelip bizi bir otele yerleştirdi. Ev sahibine ulaşamadığını söyledi" ifadelerini kullandı.

Türkiye’ye yüksek lisans eğitimi için gelen Azerbaycanlı kadın, ev kiralamak isterken dolandırıldı

"Ev sahibine ulaşamadığını söyleyerek bizi oyaladı"

Parayı istediğinde dolandırıcının bahaneler ürettiğini söyleyen Karimova, "Sonraki günlerde de bizi bu şekildeki oyalamaya çalıştı. Ev sahibi güya Bodrum’dan geliyormuş sonra da telefonları açmıyormuş. Sabah bana eve yıkım kararı çıktığını ve bu yüzden ev sahibinin bize evi vermeyeceğini söyledi. Bu esnada da biz otelde kalıyorduk. En son artık bana yeni ev tutacağını söyledi. Paranın da kendisinde olduğunu ve borcun kendisinin olduğunu söyledi. Birkaç gün sonra ben parayı nakit olarak geri istediğimde bahanelerle ertelemeye başladı. Hep iletişim halinde kaldık. Sürekli telefonlarımı açıyordu. Neredeyse 12-13 gündür bu durum devam ediyor" diye konuştu.

Kimliğini yollayarak güven kazanmaya çalışmış

Komşuların ve esnafın böyle bir evi tanımadıklarını söyleyen Karimova, "En son artık kimliğinin fotoğrafını yolladı, ’ben dolandırıcı olsam bunu yapmam’ dedi. Ben orada o adamın soyadını gördüğümde IBAN’ına ev sahibi adı altında para yolladığımız şahsın bunun akrabası olduğunu anladım çünkü aynı soyadına sahipler. Önce paranın ev sahibinde olduğunu sonra paranın kendisinde olduğunu söylüyor. Şimdi de parasının olmadığını altınlarını satarak borcunu ödeyeceğini söyleyerek uzatmaya devam ediyor. Biz de birkaç gün önce polise suç duyurusunda bulunduk. Ben şuan bir apart tuttum ve bir aylığına orada kalıyorum" şeklinde konuştu.

Türkiye’ye yüksek lisans eğitimi için gelen Azerbaycanlı kadın, ev kiralamak isterken dolandırıldı

Şüheda Kıroğlu - Berk Soydan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Sanayiden yeşil dönüşe: BŞEÜ’de sürdürülebilirlik zirvesi Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen 2. Endüstriyel Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm Çalıştayı (ESYED), İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İki gün süren çalıştayın açılış konuşmalarını, BŞEÜ Rektör Yardımcısı ve Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Koordinatörü Prof. Dr. Murat Yurdakul, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cenk Karakurt ve Endüstriyel Sürdürülebilirlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şenay Balbay yaptı. Bu yıl ikincisi düzenlenen çalıştayda; sürdürülebilir üretim, yeşil dönüşüm politikaları, karbon yönetimi, yenilenebilir enerji ve döngüsel ekonomi gibi başlıklarda sunumlar gerçekleştirildi. Katılımcılar, sanayi-üniversite iş birliği çerçevesinde sürdürülebilirlik hedeflerinin güçlendirilmesi, çevresel etkilerin azaltılması ve yeşil ekonomi uygulamalarının yaygınlaştırılması konularında fikir alışverişinde bulundu. Türk Telekom, Turkcell, Zorlu Holding, Yapı Kredi, Koç Üniversitesi, RSM Türkiye, RHG EnerTürk, Kimpur, Sürdürülebilir Ticaret Derneği ve Blueit gibi önemli kurumların temsilcileri, tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Çalıştayın kapanışında söz alan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, üniversitenin sürdürülebilirlik vizyonuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Sanayi ile akademiyi aynı masada buluşturan bu tür etkinlikler, hem bölgesel hem de ulusal ölçekte yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşmada büyük önem taşıyor. Üniversite olarak çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir gelecek için bilimsel katkılarımızı artırmaya devam edeceğiz."
Erzurum Şehit arkadaşlarının hatırasına 2 bin 400 rakımlı tepeye ağaç diktiler 1991 yılında Lice kırsalında şehit olan Üsteğmen İsmail Aksu’nun devre arkadaşları, onun hatırasını yaşatmak için 2 bin 400 rakımlı tepede ağaç diktiler. Üsteğmen İsmail Aksu, 26 yaşındaydı. 11.11.1991’de Diyarbakır’ın Lice kırsalında bölücü terör örgütü ile girilen çatışmada şehit oldu. Şehidin arkadaşları 34 yıl önce şehit annesine ve şehide verdikleri sözü yere düşürmedi. Devre arkadaşları her yıl 11 Kasım’da Erzurum’da buluşarak hem aile ile bir araya geliyor hem de kabri başında anma programı yapıyor. Bu yıl buluşma ile birlikte şehidin hatırasını yaşatmak için Macera Off-Road Arama ve Kurtarma Kulübü öncülüğünde Çobandede Tabyası’nın bulunduğu tepede fidan dikimi yapıldı. Fidan dikimine; Şehit Üsteğmen İsmail Aksu’nun hem Işıklar Lisesi hem de Harp Okulu’ndan devre arkadaşı olan 3. Ordu Komutanı Korgeneral Tuncay Altuğ, 9. Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Osman Akyıldız, Yakutiye Kaymakamı Tuncay Kaldırım ve şehidin silah arkadaşları katıldı. Macera Off-Road Arama ve Kurtarma Kulübü Başkanı Lokman Toptaş, Şehit Üsteğmen İsmail Aksu’nun hatırasını yaşatacakları fidanlığın yeşil vatana değer katacağını ifade etti. Emekli Topçu Albay Hayati Kara’da silah arkadaşlarının adının yaşatılacağı fidanlık için emeği geçenlere teşekkür etti. Ağaç dikimi sonrası davetliler Macera Off-Road Doğa Sporları Kulübü tarafından bakım ve onarımı yapılan Çoban Dede Tabyasi’nı gezdiler.
Eskişehir Sonbaharla birlikte kullanımı artan poşet bitki çayları için uyarı Eskişehir’de uzun yıllardır aktarlık yapan Metin Ağılönü, vatandaşları, ’Sallama çay’ diye bilinen tek kullanımlık poşet çaylara karşı uyardı. Ağılönü, çayların doğal halini görerek almanın hem sağlık hem de kalite açısından daha güvenli olduğunu belirtti. Sonbahar ayının gelmesiyle birlikte havalar soğumaya başladı. Soğuyan havalarda ısınmak için bitki çaylarına yönelen vatandaşlara uyarılarda bulunan Ağılönü, poşet çayların sağlık açısından risk oluşturabileceğine dikkat çekti. Poşetli çayların içeriğinde düşük kaliteli bitki karışımlarının bulunabileceğini belirten Ağılönü, vatandaşların bu ürünleri tercih etmeden önce dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. "Poşet, kanser yapmaya kadar götürebilir" Sallama çayları tavsiye etmediğini belirten Ağılönü, "Bu sallama çayları ben pek tavsiye etmiyorum. Şimdi poşet içerisine koyuyorlar. Üzerine koymuş oldukları poşet sağlık açısından iyi bir poşet değil. O demlemeler sırasında kanser yapmaya kadar da götürebilir. İkincisi, içindeki içerikler tam anlamıyla birebir kendisi de olmayabilir. Genelde talaş mallar, yani bizde ’talaş’ dediğimiz geriye kalmış, ezilmiş, özelliği azalmış ya da sap kısmı kalmış olan kısımları öğütüp toz haline getiriyorlar. O yüzden o pek tavsiye edilmiyor" dedi. "Görerek almak her zaman iyidir" Vatandaşların ürünü görerek almasının avantajlı olduğunu vurgulayan Ağılönü, "Otu kendisini görerek almak her zaman daha avantajlıdır. Aldığın ürünü gördüğün zaman onun tazeliğini, bayatlığını, yeşilliğini görebilirsin. Biz de Sağlık Bakanlığı açıkta satılmasına izin vermediği için mecburen poşetleyerek koyuyoruz. Ancak sirkülasyonu hızlı, çok alışveriş yapılan yerlerde bu ürünler fazla beklemez. Vatandaşlar ’Ben bu poşetleri istemiyorum, kapalı yerde olan ürününüz varsa oradan tartılmasını istiyorum’ diyerek çekmecelerde duran taze üründen de talep edebilirler. Görerek almak her zaman iyidir" şeklinde konuştu.
İstanbul Uzmanından hamilelere grip aşısı tavsiyesi Gebe olan kişilere grip aşısı yapılmasının hayati önem taşıdığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Prof. Dr. Faruk Buyru, "Ağır seyredilen gribal enfeksiyonlar bebekte gelişme geriliğine ve erken doğuma neden olabiliyor. Grip aşısı hem anne hem bebek için güvenli. Aşılama sayesinde hastalık daha hafif geçer, antiviral tedavi gereksinimi azalır, anne adayının hastaneye yatma ihtimali düşer" dedi. Yüksek ateş, halsizlik, kırgınlık, kas ve baş ağrısı ile seyreden grip, risk grubunda ölümcül olabilen bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 290 bin ila 650 bin kişi solunum yolu ilişkili nedenlerle hayatını kaybediyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, gribin hamilelerde ağır seyrettiğini kaydediyor. Buyru, "Gebelikte bir takım değişiklikler ortaya çıkıyor. Gebenin bağışıklık sistemi baskılanıyor, kan değerlerinde bir takım değişiklikler ortaya çıkıyor ve enfeksiyonlar daha ağır seyredebiliyor. Normal kişilerde çok fazla problem çıkartmayan solunum yolu enfeksiyonları gebede daha ağır seyredip, hem anne hem bebek açısından bir takım problemlere neden olabiliyor" ifadelerini kullandı. "Grip virüsü gebelerde normal kişilere göre daha hızlı yayılabilir" Gebelikte anne bedeninin bebeği kabul edebilmesi için bağışıklık sistemi fizyolojik olarak baskılandığını, bu durumun da infeksiyonlara karşı savunmayı zayıflattığına dikkat çeken Buyru, "Gebelikte akciğer kapasitesi azalıyor, diyafram yukarı doğru yükseliyor. Bu nedenle enfeksiyonların akciğerlere ilerleme riski artıyor. Grip virüsü gebelerde normal kişilere göre daha hızlı yayılabilir ve akciğer dokusunda iltihaplanma yani zatürre gelişebilir. Yüksek ateş, nefes darlığı, hızlı solunum, halsizlik durumu hastaneye yatış ihtiyacı gerektirir. Gribin zatürreye neden olmaması için 48 saat içerisinde eğer belirtiler gerilemediyse antiviral tedavi başlamak büyük önem taşıyor" dedi. Gebelik sürecinde doktor kontrolünde ilaç kullanıldığını belirten Buyru, "Eğer semptomlar ağır seyrediyorsa doktoruna danışarak hastanede tedavi yapılması tercih edilebilir. Bu annenin ve bebeğin etkilenmemesi açısından çok önemli. Çünkü ağır seyredilen gribal enfeksiyonlar bebekte gelişme geriliğine ve erken doğuma neden olabiliyor. Onu önlemek amacıyla ağır seyreden enfeksiyonlarda hastaneye yatırmayı tercih ediyoruz. İlaç kullanmama diye bir şey söz konusu değil. Tabi birtakım ilaçların gebelikte kullanımı sakıncalı. Ama hekimin önerdiği ilacı hastanın ya da anne adayının, gebenin kullanması önerilir. Annenin ürettiği antikorlar plasenta yoluyla bebeğe geçiyor. Bebek doğduktan sonra ilk 6 ay bu antikorlarla korunur. Bu nedenle yeni doğan için de çok önemli koruyucu" ifadelerini kullandı. "Grip aşısı hem anne hem bebek için güvenli" Grip aşısının bebek ve anne için güvenli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Faruk Buyru, "Grip aşısı hem anne hem bebek için güvenli. Aşılama sayesinde hastalık daha hafif geçer, antiviral tedavi gereksinimi azalır, anne adayının hastaneye yatma ihtimali düşer. Alışveriş merkezleri, toplu taşıma ve kapalı alanlarda virüs yükü çok yüksek olabilir. Mecbur olmadıkça bu ortamda uzun kalmamak önemli. Grip virüsü en çok eller ve damlacıklar yoluyla bulaşıyor. 20 saniye ellerin sabunla yıkanması, ağız, burun, gözler virüsün giriş kapısı olduğu için kirli ellerle dokunulmaması gerekiyor. Yeterli uyku, dengeli beslenme, su tüketiminin artırılması, stresten uzak durmak da gripten korunmak için önemli" dedi.