SPOR - 30 Kasım 2025 Pazar 17:18

U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda millilerden tarihi zafer

A
A
A

U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda milli sporcular 3 altın, 2 gümüş ve 4 bronz olmak üzere toplam 9 madalya kazandı ve takım halinde birinci oldu.

U23 Kadın ve Erkek Boks Milli Takımları, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda ortaya koydukları üstün performansla tarihi bir başarıya imza attı. Milli boksörler, 23-29 Kasım tarihleri arasında düzenlenen şampiyonayı 3 altın, 2 gümüş ve 4 bronz olmak üzere toplam 9 madalya ile tamamladı. Milliler, U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda elde ettiği bu sonuçların ardından takım halinde birinciliği elde etti.

Şampiyonanın son ve final gününde milli boksörler 5 farklı kategoride altın madalya mücadelesi verdi. Kadınlar 48 kiloda Nurselen Yalgettekin, erkekler 90 kiloda Emrah Yaşar ve kadınlar 54 kiloda Nilay Yaren Çam altın madalya kazandı. Erkekler 60 kiloda Mehmethan Çınar ve kadınlar +80 kiloda da Hikmetgül Türkmen ise gümüş madalyanın sahibi oldu. Kadınlar 70 kiloda Dilara Sak, kadınlar 51 kiloda Gamze Soğuksu, kadınlar 60 kiloda Berfin Polat ve erkekler 85 kiloda ise Bedirhan Kalkan ise bronz madalya kazanan sporcular oldu.

Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Suat Hekimoğlu, U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda milli sporcuları yalnız bırakmazken, organizasyon sonunda tarihi başarıyı milli sporcularla erik dalı oynayarak kutladı. Şampiyonanın ardından açıklamalarda bulunan Hekimoğlu, "U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda milli takımımızın takım halinde birinciliği elde etmesi, yalnızca bir sportif başarı değil, sabırla yürüttüğümüz altyapı çalışmalarının, doğru planlamanın ve sistemli bir emeğin somut karşılığıdır" diye konuştu.

U23 Avrupa Boks Şampiyonası’nda millilerden tarihi zafer

Milli sporcuların performanslarıyla gurur duyduğunu söyleyen Başkan Hekimoğlu, "Sporcularımız ringde sadece rakipleriyle değil, kendi sınırlarıyla da mücadele ederek göğsümüzü kabartan bir performans ortaya koymuştur. Bu büyük başarıda emeği geçen tüm sporcularımızı, antrenörlerimizi, teknik ekibimizi, idarecilerimizi ve ailelerini yürekten kutluyorum. Ay-yıldızlı bayrağımızı Avrupa’nın zirvesine taşıyan bu genç sporcularımız, Türk boksunun geleceğinin ne denli parlak olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bizler federasyon olarak onların her zaman yanında olmaya, uluslararası arenada daha büyük başarılara imza atmaları için tüm imkânlarımızı seferber etmeye devam edeceğiz. Hedefimiz; bu güçlü çıkışı dünya şampiyonalarına ve olimpiyat oyunlarına taşımak ve Türk boksunu kalıcı şekilde zirvede tutmaktır" ifadelerini kullandı.



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.