GÜNDEM - 01 Mart 2024 Cuma 09:31

Yargıtay’dan yurt dışında boşananları ilgilendiren emsal karar

A
A
A

Yargıtay yabancı ülkede boşananları ilgilendiren emsal bir karara imza attı. Mal rejiminin tasfiyesi davalarında zaman aşımı başlangıç tarihinde görüş değişikliğine gidildi. Kararı değerlendiren İstanbul Barosu Avukatlarından Fatih Karamercan, “Mal rejiminin tasfiyesinde zaman aşımının başlangıcı artık tarafların iradesine bırakılmamıştır. Bu karar hem hukuken hem de sosyolojik olarak doğru ve yerinde bir karardır” dedi.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, mal rejiminin tasfiyesi davalarının zaman aşımı başlangıç tarihinde yaptığı değişiklikle yabancı ülkede boşananları ilgilendiren emsal bir karar imza attı. İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Aile Mahkemesi sıfatıyla baktığı davada, davacı yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının Türkiye’deki tanıma tenfiz davasından itibaren 10 sene içerisinde zaman aşımı başlaması gerektiğini savunarak mal rejiminin tasfiyesini istedi. Ancak mahkeme Türkiye’de gerçekleşen tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren değil; yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren zaman aşımının başlayacağı gerekçesiyle davayı reddetti. Bunun üzerine dava temyiz edildi ve 2021 yılında Yargıtay 8. Hukuk Dairesi yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davaların zaman aşımının tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederek bozmak kararı verdi. Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Aile Mahkemesi sıfatıyla kararında direnmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023 yılında, mal rejiminin tasfiyesi davalarında, yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davalarında tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren değil; yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren zaman aşımı başlangıcının gerçekleşmesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay’ın verdiği emsal kararı yorumlayan İstanbul Barosu Avukatlarından Fatih Karamercan LL.M. (Legum Magister), bu şekilde zaman aşımı başlangıcının artık tarafların iradesine bırakılmadığını, dolayısıyla kararın hem hukuken hem de sosyolojik olarak doğru ve yerinde olduğunu söyledi.

Birinci derece mahkeme kararında direnince değişikliğe gidildi

Kararın detaylarını anlatan Avukat Fatih Karamercan, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yabancı ülkede boşananları ilgilendiren emsal bir karara imza attı. Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla baktığı davada; davacı yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının Türkiye’deki “tanıma tenfiz” davasından itibaren 10 sene içerisinde zaman aşımı başlaması gerektiğini savunarak mal rejiminin tasfiyesini istiyor. 2019 yılında mahkeme Türkiye’de gerçekleşen tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren değil; yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren zaman aşımının başlayacağı gerekçesiyle davayı reddediyor. Dava temyiz edilince devreye Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021 yılında giriyor ve yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davaların zaman aşımının tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren gerçekleşmesi gerektiğini içtihat ediyor. Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla kararında direniyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023 tarihinde verdiği emsal kararında, yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davalarında tanıma tenfiz davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren değil; yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren zaman aşımı başlangıcının gerçekleşmesi gerektiğine karar verdi” dedi.

“Doğru ve yerinde bir karardır”

Daha önceki içtihatı eleştirdiklerini ifade eden Karamercan, “Gerçekleşen içtihat değişikliği ile zaman aşımı başlangıcı artık tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Bu şekilde zaman aşımı ruhuna uygun bir karar verilmiştir. Özetle; yabancı ülkelerde gerçekleşen boşanma davalarında, mal rejiminin tasfiyesi davaları açısından yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde mal rejiminin tasfiyesi davası açılmalıdır. Daha önce şu şekildeydi; Diyelim ki Almanya’da, Köln’de boşanma davası açıldı ve kesinleşti, önceki içtihata göre zaman aşımı başlamıyordu. Türkiye’de taraflar ne zaman isterse, tanıma tenfiz davasını açtıktan sonra o davanın Türkiye’de kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 sene içerisinde mal rejiminin tasfiyesi davası açılabiliyordu. Ancak bu hem sosyolojik hem de hukuksal sorunlara yol açıyordu. Genelde bu davaların da yıllar sonra açılması sebebiyle bu davalar tarafların mirasçıları arasında görülüyordu. 30-40 sene sonra bile bu davaların açılması mümkün hale gelmişti. Şu andaki içtihata göre, örneğimizde olduğu gibi; Almanya Köln mahkemelerinde kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 sene içerisinde Türkiye’de mal rejiminin tasfiyesi davası açılmalıdır. Bu karar hem hukuken hem de sosyolojik olarak doğru ve yerinde bir karardır” diye konuştu.

Yunus Emre Şeker - Erhan Can

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Milli Savunma Bakanı Güler ve TSK komuta kademesi Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonuna katıldı Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) komuta kademesi Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonuna katıldı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, beraberinde TSK Komuta Kademesi ile katıldığı Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonunda konuşma yaptı. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşliğe vurgu yapan Bakan Yaşar Güler şunları söyledi: "Bu anlamlı ve özel günde, sizlerle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyor, kardeş Azerbaycan ordusunun Silahlı Kuvvetler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Bu vesileyle sizlere Sayın Cumhurbaşkanımızın da selamlarını iletiyor, sizlerin şahsında gardaş Azerbaycan halkına da buradan saygılarımı sunuyor, selamlarımı gönderiyorum. Sözlerimin başında Azerbaycan’ın egemenliği ve bağımsızlığı için cesaret ve fedakârlıkla mücadele ederken şehadete ulaşan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, bu uğurda gazi olan kahramanlarımıza acil şifalar diliyor, şehitlerimizin ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum." "Ülkelerimizin caydırıcılığı artırması tercih değil zorunluluktur" Bölgede yaşanan gelişmelerin ardından iki ülkenin caydırıcılığının artırılmasının bir zorunluluk olduğuna dikkati çeken Güler, "Hörmetli gardaşlarım, hepinizin yakından takip ettiği üzere küresel ve bölgesel düzeydeki risk ve tehditlerin çapı ve etkisi her geçen gün artmaktadır. Tüm bu gelişmelerin barışı, istikrarı ve refahı tehdit ettiği bu süreçte; stratejik konumdaki ülkelerimizin her alanda güçlü olması ve caydırıcılığını artırması bir tercih değil zorunluluktur. Böylesine kritik bir ortamda, Türkiye ve Azerbaycan’ın bölgesel ve küresel düzlemdeki yakın iş birliği de her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Stratejik ortaklığa sahip ülkelerimiz arasında iki devlet ilişkisinden ziyade ezeli ve ebedi kardeşlik bağları ile sarsılmaz bir dayanışma ruhu vardır. Şu bir gerçektir ki Azerbaycan-Türkiye ilişkileri çok köklü, çok güçlü, çok boyutlu ve derindir. Ülkelerimiz tarih boyunca sevinç ve kederleri birlikte yaşamış, zorlu zamanlarda birbirine destek olmuş, her koşulda yan yana durmuştur" ifadelerine yer verdi. "Azerbaycan’ın gücü bizim gücümüz, Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın gücüdür" Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iş birliğinin devam edeceğini belirten Güler, "Tarihten gelen bu birliktelikle Türkiye ve Azerbaycan arasında başta savunma ve güvenlik olmak üzere hemen her alanda yakın iş birliği bulunmaktadır. Bu kapsamda silahlı kuvvetlerimiz omuz omuza çalışarak birçok faaliyeti başarıyla icra etmektedir. Öyle ki karşılıklı personel eğitimlerinden, kardeş Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ile icra edilen ikili ve çok uluslu tatbikatlara kadar geniş bir alanda ortak faaliyetlerimiz artan bir etkinlikle sürdürülmektedir. Şu bir gerçek ki Azerbaycan’ın gücü bizim gücümüz, Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın gücüdür. Bu gücümüzü ‘Vatan Muharebesinde’ tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Bugün Karabağ’ın tamamında şanlı Azerbaycan bayrağının dalgalanmasından büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz" dedi. Azerbaycan’ın zaferi tüm Türk dünyası için gurur kaynağı oldu Azerbaycan’ın zaferinin önemini vurgulayan Bakan Güler, "Özellikle belirtmeliyim ki, şanlı Azerbaycan ordusunun, ‘Vatanı gülistan olsun, ay yıldızlı ve üç renkli bayrağı özgürce dalgalansın’ diye bu muharebede elde ettiği zafer, sadece Azerbaycan için değil tüm Türk dünyası için de büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Milli marşta da yer aldığı gibi ‘Senin için can vermeye hepimiz hazırız!’ sözünden ilham alan muzaffer Azerbaycan ordusunun her bir neferi, bu mısraları Karabağ’da fiilen yaşatmış, namus bildiği vatan toprağı için kanıyla tarih yazmıştır. Onlar, emsalsiz cesaretleri ile vatan sevgisinin ne demek olduğunu ortaya koymuş ve kalplerimizde çok özel bir yer kazanmışlardır. Yüreği daima yurt aşkıyla yanıp tutuşan, vatan sevdasıyla yoğrulmuş bir inanmışlık timsali olan kahramanlarımız, anasının sütünü ancak vatana hizmetle helal kılacağını bilmiş, gözünü kırpmadan ‘Bu toprağa can kurban’ demişlerdir. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin ruhunu oluşturan askeri gelenek / işte bu milli ve manevi değerlere olan bağlılıktır. Toprağını 30 yıl boyunca sabırla bekleyen, tek bir gün bile hakkından vazgeçmeyen can gardaşlarımız, kendi topraklarına öz evlatlarıyla, değerlerine sımsıkı bağlı öz ordusuyla kavuşmuşlardır" ifadelerini kullandı. "Türkiye olarak daima can gardaşlarımızın yanında olacağız" İki devlet tek millet anlayışı ile başta savunma olmak üzere iş birliklerinin üst seviyeye taşınması hedeflendiğini söyleyen Bakan Güler, "Bu şanlı zafer, aynı zamanda Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın hâkim olması için de büyük bir kapı aralamıştır. Elde edilen bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi ve kalıcı barış antlaşmasının imzalanması da yegâne temennimizdir. Tüm bunlarla beraber, kalıcı huzurun sağlanabilmesi için ülkelerimizin silahlı kuvvetlerinin daha etkin, daha güçlü ve caydırıcı olması gerekmektedir. Bu kapsamda Türk ve Azerbaycan orduları arasındaki yakın iş birliği, güçlü entegrasyon ve sarsılmaz dayanışma da bölgedeki barış ve istikrarın devamı için vazgeçilmez önemdedir. Dolayısıyla başta savunma sanayi ve askeri iş birliği olmak üzere her alanda ortaya koyduğumuz birlikteliği daha üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz. ‘İki Devlet, Tek Millet ve Tek Ordu’ anlayışı ile tatbikatlardan eğitim faaliyetlerine, mayın temizleme çalışmalarından karşılıklı personel görevlendirilmesine kadar yakın iş birliğimizi, etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Türkiye olarak daima can gardaşlarımızın yanında olacağız" şeklinde konuştu. Bakan Güler konuşmasının sonunda Türkiye ve Azerbaycan’ın kurucu liderleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Haydar Aliyev’i, iki ülkenin şehit ve gazilerini yad etti.