ÇEVRE - 10 Aralık 2025 Çarşamba 08:49

Yurtta hava durumu

A
A
A
Yurtta hava durumu

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, yurdun genelinin parçalı ve çok bulutlu, İç Anadolu (Eskişehir hariç), Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun doğusu, Kocaeli, Sakarya, Artvin, Batman, Mardin ve Siirt çevreleri ile İstanbul’un kuzey kesimlerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.


Genellikle yağmur ve sağanak, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Sivas çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde görülmesi beklenen yağışların, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında yer yer kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde Marmara’nın doğusu ile iç kesimlerde pus ve yer yer sis, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda buzlanma ve don olayı bekleniyor.


Hava sıcaklığının yurt genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.


Rüzgarın ise genellikle kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.


Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:


Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerinde yağmurlu 10


İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, gece saatlerinden sonra kuzey kesimleri yağmur ve sağanak yağışlı 12


İzmir: Az bulutlu 16


Adana: Parçalı ve çok bulutlu 21


Antalya: Parçalı ve çok bulutlu 23


Samsun: Çok bulutlu, yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, gece saatlerinden sonra yer yer kuvvetli olması bekleniyor. 15


Trabzon: Çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, yer yer kuvvetli olması bekleniyor. 14


Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, sabah saatlerinde karla karışık yağmur ve kar yağışlı 4


Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu 14


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde bilimsel teşvik töreni düzenlendi: Başarılı Akademisyenlere ödülleri takdim edildi Gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmalarla Atatürk Üniversitesinin ulusal ve uluslararası görünürlüğünü artıran akademisyenler, geleneksel hale gelen Bilimsel Teşvik Töreni ile ödüllerini aldı. 2025 yılı boyunca yürüttükleri araştırma faaliyetleri için Eylül ve Ekim aylarında başvuruda bulunan öğretim üyeleri, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda düzenlenen törende ödüllerini Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun elinden aldı. Törende, çeşitli alanlarda öne çıkan yayın, patent, proje ve diğer bilimsel çıktılar değerlendirilerek başarılı akademisyenler teşvik edildi. "Üniversitemiz, bilim dünyasında önemli bir konuma sahip" Akademisyenleri tebrik ederek konuşmasına başlayan Rektör Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesinin bilimsel üretkenlik geleneğine dikkat çekti. Üniversitenin, kuruluşundan bu yana bilimsel faaliyetleriyle güçlü bir konum edindiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu şu ifadeleri kullandı: "Gerçekleştirdiğiniz araştırmalar ve ürettiğiniz bilimsel katkılarla üniversitemizi hak ettiği konuma taşıyor, hedeflerimizi birer birer gerçeğe dönüştürüyorsunuz. Bizler de ‘marifet iltifata tabidir’ anlayışıyla, ortaya konan her değeri takdir etmeyi sürdürüyoruz. Yayınlardan projelere, patentlerden toplumsal etki oluşturan çalışmalara kadar birçok alanda fark oluşturan öğretim üyelerimize ödüllerini takdim etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Üretkenliğimiz her geçen gün artıyor ve bu sayede üniversitemiz ulusal ve uluslararası düzeyde daha görünür hale geliyor. Atatürk Üniversitesini bilim dünyasında söz sahibi kıldığınız için hepinize teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum." Bilimsel teşviklerin araştırma üretkenliğini artırmada büyük önem taşıdığını belirten Hacımüftüoğlu, üniversitenin destek mekanizmalarını güçlendirerek akademik çalışmaları teşvik etmeye devam edeceklerini ifade etti. Program, ödül takdiminin ardından çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.
İstanbul Başakşehir’de sitenin güvenlik görevlisine sahipli köpek saldırdı İstanbul Başakşehir’de sitede güvenlik görevlisi Semih Anıl Cansız, site sakini kadının Golden cinsi köpeği tarafından saldırıya uğradı. Kolundan yaralanan adam hastaneye giderek tedavi olurken köpeğin sahibinden ise şikayetçi oldu. Olay, 1 Aralık Pazartesi günü saat 22.30 sıralarında İstanbul Başakşehir Bahçeşehir 1. Kısım Mahallesi bulunan bir sitede meydana geldi. İddiaya göre sitede özel güvenlik olarak çalışan Semih Anıl Cansız, site sakinlerinden Demet D.K. isimli kadının Golden cinsi köpeği tarafından saldırıya uğradı. Cansız köpeğin saldırısı karşısında büyük bir şok geçirdi. Kolundan yaralanan Semih Anıl Cansız, durumu site müdürüne haber verdikten sonra hastaneye gitti. Tedavisinin ardından taburcu olan Cansız, polis merkezine giderek köpeğin sahibi olan site sakininden şikayetçi oldu. Güvenlik görevlisi Semih Anıl Cansız’ın babası İbrahim Cansız yaşanan olayı anlatarak, "Olay 1 Aralık’ta saat 22.30 sıralarında oldu. Oğlum Başakşehir’de bir sitenin güvenlik görevlisi. Site yönetiminin önünden ihtiyaç molası için giderken site sakininin Golden cinsi köpeği ağzı açık bir şekilde gezdirirken arasında mesafe olmasına rağmen çocuğa saldırıyor. Saat 00.00 gibi haberim oldu. Esenyurt Devlet Hastanesi’ne getirildi. Oradan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Kolundan kapmış. Kolundaki kesik yaklaşık 4,5 santim. Kemiğe kadar. Altlarında diş izleri var. Kolun alt tarafından kapsa tamamen kasları koparacak. Site, güvenlikli bir site. Nasıl oluyor da bu saldırgan köpekleri serbest bırakabiliyorlar? Hastanede işlemleri bittikten sonra emniyet güçlerine şikayette bulunduk. Şu anda hemen hemen her gün hastaneye götürüyoruz. Pansuman için. Bu site sakini hakkında davacıyız. Sonuna kadar gideceğiz" dedi.
Muğla Başkan Aras ve STK’lar birlikte çalışma vurgusu yaptı Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileriyle bir araya gelerek, kentin geleceğini "ortak akıl" ve "iş birliği" ile inşa etme mesajı verdi. Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras’ın konuşmasıyla başladı, ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras sivil topluma verdiği önemi ve vizyonunu anlattı. Etkinlikte konuşan Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, buluşmayı Muğla’nın geleceğini hep birlikte kuran büyük bir ailenin sofrası olarak gördüğünü belirtti. Aras, Muğla’nın doğasına, kültürüne, kadınına, çocuğuna, özel bireylerine ve üreticisine sahip çıkan büyük bir ailenin bir araya geldiğini vurguladı. Köksal Aras, "Burada bir niyet var. Bu niyet ortak aklı çalıştırma ve ortak yol haritamızı birlikte belirleme niyeti" diyerek, bu niyetin salondaki herkeste bulunduğuna inandığını söyledi. Göreve geldiklerinden beri sivil toplum kuruluşları ile kurulan doğru ilişkilerin önemine değinen Köksal Aras, ancak katılımcı bir yerel yönetimde doğru kararlar almanın mümkün olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Yerel Eşitlik Eylem Planı Çalıştayı’nda kamu kurumları, akademisyenler, STK’lar, kent konseyi ve siyasi temsilcilerle bir araya gelerek fikir alışverişi yaptıklarını ve çıktıları hayata geçirdiklerini aktardı. Köksal Aras, güçlü STK’ların güçlü kent ve güçlü demokrasi anlamına geldiğini belirterek, sosyal, kültürel ve çevresel çalışmalarda sivil toplumun katkısını daima yanlarında hissettiklerini söyledi. Konuşmasının sonunda katılım için teşekkür eden Gonca Köksal Aras, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve şeffaflık, hesap verebilirlik ilkelerini benimsemiş olan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’a teşekkürlerini iletti. Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras’ın ardından kürsüye çıkan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, konuşmasına Muğlaspor’a sahip çıkacaklarını belirterek başladı ve sivil toplumun önemine dikkat çekti. Başkan Aras, etkinliğin Muğla’nın dayanışma kültürüne atılan bir imza olduğunu ve tek amaçlarının "iyilik" olduğunu dile getirdi. Muğla’ya gönül veren herkesin hemşehrileri olduğunu, burada olmanın herkesi güçlendireceğini ifade etti. Göreve geldiğinden beri çalışma arkadaşlarına sürekli "sivil toplumun önünü açalım, onlarla birlikte çalışmak zorundayız" dediğini aktaran Aras, yerel yönetimlerin tek başına her şeyi bilemeyeceğini ve yapamayacağını söyledi. Aras, sivil toplumla iş birliğini soyut bir kavram olmaktan çıkarıp somut örneklerle açıkladı. Aras, Sivil Toplumla İlişkiler Birimi ve Muhtarlar Daire Başkanlığı kurduklarını, şehit aileleri ve gazilerle iletişimi artıracak birim oluşturduklarını belirterek, belediyenin imkanlarını, bütçesini, insan kaynağını STK’ları güçlendirmek için kullanacaklarını, ufak bir desteğin büyük işler başarmalarını sağlayacağını söyledi. Başkan Aras, engelliler, otizm ve alzheimer dernekleriyle yaptıkları çalışmaların önemini vurguladı ve Beyaz Ay Derneği’nin düzenlediği Kısa Film Festivali’nin Muğla’nın birlik ve beraberliğini tüm dünyaya ilettiğini ifade ederek, imar planları gibi kentin önemli kararlarında Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası gibi STK’ların imar komisyonlarına katılarak fikirlerini paylaştığını ve yanlışlardan dönülmesine vesile olduğunu kaydetti. Yerel yönetimlerin merkezi yönetimden farklı olduğunu, belediyelerle halk arasında mesafe olmaması gerektiğini ifade eden Başkan Aras, halkın yerel yönetimi hizmet etmek için seçtiğini söyledi. "Halk zaten seni beni niye seçiyor? Diyor ki benim işlerimi sen hallet, sokağımı sen süpür kardeşim diyor," diyerek, halka padişahlık yapmaya gelmediklerini dile getirdi. Şu an Menteşe, Yatağan, Ula ve Kavaklıdere ilçelerinden 200’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve birlik temsilcisiyle bir araya geldiklerini belirten Başkan Aras, bundan sonra diğer 9 ilçenin STK’ları ile de buluşacaklarını ve Muğla’da 13 ilçeyle bir bütün olduklarını sözlerine ekledi. Başkan Aras, konuşmasının sonunda tüm katılımcılara eleştiri ve önerileri için teşekkür ederek, bu birlikteliğin önemini tekrar hatırlattı ve Muğla halkına sevgilerini sundu. Konuşmaların ardından Muğla Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Taner Yiğit tarafından sunum gerçekleştirildi.
İstanbul "Kanal tedavisindeki gecikme kistlere sebep olabilir" Kanal tedavisinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Endodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Çoban Sezer, "Kanal tedavisi, dişin canlılığını kaybetmeye başladığı veya artık geri dönüşümsüz bir iltihabın oluştuğu durumlarda uygulanan bir tedavidir. Kanal tedavisi yapılmadığında kök ucunda oluşan lezyonlar büyüyerek kistleşebilir, büyük kemik kayıplarına ve doku hasarına yol açabilir. Dişte sürekli hassasiyet ve spontan ağrılar oluşabilir" dedi. Kanal tedavisinin, dişin canlılığını kaybetmeye başladığı veya artık geri dönüşümsüz bir iltihabın oluştuğu durumlarda uygulanan bir tedavi olduğunu ifade eden İstinye Dental Hospital’dan Endodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Çoban Sezer, dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Dişin kök kanallarındaki sinir ve damar dokusu temizlenir, kanal duvarları arındırılır ve uygun materyallerle doldurularak diş restore edilir. Geçmeyen zonklayıcı ağrılar, gece uykudan uyandıran şiddetli ağrı, yüzde şişlik oluşturan apse, yemek yerken sıcakla veya dişe bastırınca oluşan hassasiyet gibi durumlar kanal tedavisi gerekliliğini düşündürür" diye konuştu. "Ağız sağlığı, kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıklarla ilişkili" Kanal tedavisinin amacından bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, şu bilgileri paylaştı: "Kanal tedavisinin temel amacı, dişte ağrıya ve hassasiyete neden olan enfekte dokuları ortadan kaldırmaktır. Dişin etrafında lezyon dediğimiz kemik kaybını ve enfekte alanları iyileştirebilmek için, dişin içindeki bakteriyel yük ve ölü dokular temizlenir. Böylece diş, ağız içinde sağlıklı bir şekilde fonksiyon görmeye devam eder ve çekilmeden korunmuş olur. Bu tedavi aslında sadece dişi kurtarmakla kalmaz, genel sağlık açısından da önem taşır. Ağız sağlığı, kalp hastalıkları veya diyabet gibi durumlarla da ilişkilidir; dişteki zararlı bakteriler vücudun genel direncini olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden kanal tedavisi, dişin fonksiyonunu geri kazandırarak hem beslenmeyi kolaylaştırır hem de genel sağlığı destekler." "Tedavi yapılmazsa doku hasarına yol açabilir" Kanal tedavisi yapılmazsa dişte veya vücutta hangi sorunlar görülebileceğine değinen Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Kanal tedavisi yapılmadığında kök ucunda oluşan lezyonlar büyüyerek kistleşebilir, büyük kemik kayıplarına ve doku hasarına yol açabilir. Dişte sürekli hassasiyet ve spontan ağrılar oluşabilir. Kronikleşmiş enfeksiyonlar bazen akut şekilde ani yüz şişliklerine dönüşebilir yahut ağrı vermese bile zaman içinde ilerleyebilir. Ağız içindeki bu enfeksiyon odakları diyabet, kalp hastalıkları gibi sistemik durumları kötü etkileyebilir. Dişlerin tedavi edilmeyip durumları kötüleştiğinde çekilmek zorunda kalınması, çiğneme fonksiyonunda bozulmaları ve bununla beraber bağışıklık sisteminin zayıflamasını da beraberinde getirir" dedi. "Tedavi süreci" Kanal tedavisi genellikle tek seansta tamamlanabilen bir işlem olduğunu anlatan Dr. Öğr. Sezer, "Ancak tedavinin durumuna göre bu süreci birden fazla seansa bölmemiz de gerekebilir. Bazen enfeksiyon yükü fazla olan yahut yüzde şişlik ile gelen hastalarımızda kanal içerisine ilaç uygulaması yapıp ilacın 1 hafta kadar dişin içerisinde durup etkinliğini göstermesini bekliyoruz. Bazı dişlerde ise ilaç uygulamadan, kanal içini temizleyip duvarları tamamen arındırdıktan sonra hemen dolguya geçebiliyoruz. Bu tamamen dişin durumuna ve iltihabın kontrol altına alınıp alınmadığına bağlıdır. Özetle, dişin genel durumu bizi yönlendiriyor ve bazen tek, bazen birden fazla seansla tedaviyi tamamlıyoruz. En sonunda dişe kalıcı restorasyonu yaparak süreci bitiriyoruz" diye konuştu. "Güncel tedavi yöntemleri" Kanal tedavisinde kullanılan güncel yöntemlere dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Sezer, şunları söyledi: "Güncel tedavilerde, biyoseramik patlar önemli bir yer edinmiştir. Bu biyo uyumlu materyaller dişin daha dayanıklı bir şekilde kanal tedavisinin tamamlanmasına katkı sunmasının yanı sıra eğri ve ulaşılması zor kanallarda daha etkili dolum yapmayı sağlar. Ultrasonik ve lazer aktivasyonla dişin temizliğinde kullanılan solüsyonlar daha verimli hale getirilir. Günümüzde dental mikroskop ve loupe kullanımı yaygınlaşmıştır; büyütme ile yapılan işlemlerde daha verimli işlem yapılabilir ve kırık aletlerin çıkarılması kolaylaşır. Büyütme araçları, hekim için hem detayların daha iyi görülmesini hem de ergonomik çalışma pozisyonunda çalışma imkanı sağlar. Son olarak, ülkemize yeni kullanılmaya başlanan yeni nesil kanal dezenfeksiyon teknolojisi de kanal tedavilerinde çığır açmaktadır. ABD’de kullanıma giren bu yöntem, dişin içindeki tüm kanalları ve dallanmaları uzun şekillendirme işlemlerine gerek kalmadan, sadece özel yıkama solüsyonlarıyla etkin bir şekilde temizleyip doldurmayı sağlamaktadır. Bu sayede kanal tedavileri artık daha kısa sürede, daha kapsamlı ve başarılı bir şekilde tamamlanabilmektedir." "Ağrı ve hassasiyet normal" Kanal tedavisi sonrasında bir miktar hassasiyet ve ağrı olmasının son derece normal olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Çünkü tedavi sırasında kullanılan aletler ve işlem süreci dişte geçici bir hassasiyet hissedilebilir. Bu hassasiyet genelde birkaç gün içinde azalır ve diş zamanla iyileşir. Özellikle apseli dişlerde, iltihabın boşalmasıyla hastalar genellikle büyük bir rahatlama hisseder ve primer ağrıları azalır. Ancak bazen daha önce ağrısız olan kronik enfeksiyonlu dişler, kanal tedavisi sonrasında akut hale gelerek geçici bir ağrı oluşturabilir. Bu süreçte hastaların endişelenmesine gerek yoktur; genellikle birkaç gün içinde ağrı azalır ve iyileşme başlar. Hastalar bu dönemde hekimlerinin önerdiği ağrı kesicileri kullanabilirler. Eğer ağrı çok şiddetli ve ağrı kesicilerle kontrol edilemiyorsa veya yüzde şişlik oluşursa, hastaların mutlaka tekrar hekimlerine başvurmasını öneriyoruz" dedi. "Tedaviyi ertelemenin riskleri" Tedaviyi ertelemenin diş sağlığına etkilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Tedavinin ertelenmesi enfeksiyonun ilerlemesine, daha büyük lezyonların oluşmasına, ağrıların artmasına ve dişin çekilme riskine yol açar. Ayrıca enfeksiyonun sistemik hastalıklarla etkileşme ihtimali artar. Erken müdahale hem dişi korur hem de komplikasyon riskini azaltır" açıklamasında bulundu. "En sık yanlış bilinen durumlar" Kanal tedavisi ile ilgili en sık yanlış bilinen durumlardan bahseden Dr. Öğr. Üyesi Sezer, "Kanal tedavisi konusunda yaygın yanlışlardan biri, dişte yüzde şişlik varsa tedavi yapılamaz diye düşünülmesidir. Aslında bu doğru değildir. Eğer hastanın ağız açıklığı yeterliyse ve kanal tedavisine başlayabiliyorsak, yüzde şişlik olsa bile kanal içinden drenaj sağlayarak iltihabı lokal olarak boşaltmak mümkün ve hatta faydalıdır. Böylece iltihabın kaynağına doğrudan müdahale edilmiş olur. Bir diğer yanlış inanış da kanal tedavisine başlamadan önce mutlaka antibiyotik kullanılması gerektiğidir. Oysa antibiyotikler sistemik ilaçlardır ve lokal bir çözüm sağlamaz. Genellikle antibiyotik kullanımı, yalnızca sistemik bir enfeksiyon riski varsa veya hastanın genel sağlığını korumak için doktorun özel bir önerisi olduğunda düşünülür. Yani kanal tedavisinde esas olan, iltihaplı dokunun dişten uzaklaştırılması ve lokal tedavinin yapılmasıdır, antibiyotikler bu sürecin rutini değildir" dedi.