GÜNDEM - 06 Mayıs 2024 Pazartesi 11:49

Yüzde 85 kadın istihdamına sahip firma 116. mağazasını Sefaköy’de açtı

A
A
A

Lezzetli ve taze kuruyemişleri ile Türkiye’nin en sevilen markalarından biri olan Tuğba Kuruyemiş, İstanbul’da 9. mağazasını Sefaköy’de açtı. Bu açılışla birlikte Tuğba Kuruyemiş, Türkiye genelindeki mağaza sayısını da 116’ya yükseltmiş oldu. Yılsonuna kadar 10 yeni mağaza ve yurtdışına da açılım yapacaklarını söyleyen Tuğba Kuruyemiş Bölge Müdürü Hasan Hüseyin Yörük kadın istihdamı konusunda da Türkiye’de ilk 3’te oldukları için gurur duyduklarını söyledi.

Aydın’da 1980 yılında bir aile işletmesi olarak kurulan ve yaklaşık yarım asırdır hizmet veren Tuğba Kuruyemiş, her geçen gün büyümeye devam ediyor. Firma 116. mağazasını İstanbul Sefaköy’de açtı. Tamamen kendi ürünleri olan ve geniş ürün yelpazesinin yer aldığı yeni mağazanın açılışı bölge halkı tarafından büyük ilgi ile karşılandı. Açılışta ayrıca ikramlar ve çeşitli eğlencelerin yanı sıra özel indirimler ve kampanyalar da sunuldu.

Yüzde 85 kadın istihdamına sahip firma 116. mağazasını Sefaköy’de açtı

10 yeni mağaza ve yurtdışına yatırım hedefi

Yılsonuna kadar 10 yeni mağaza açılışı daha yapacaklarını söyleyen Tuğba Kuruyemiş Bölge Müdürü Hasan Hüseyin Yörük, aynı zamanda yurtdışına da yatırım yapacaklarını ifade etti. Başarılarının arkasında titiz çalışmanın yanı sıra kadın istihdamına verdikleri öneme de değinen Hasan Hüseyin Yörük sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sefaköy’de yeni mağaza açmak için öncesinde bir değerlendirmede bulunmuştuk, güzel bir konum bulunca da müşterilerimizle buluşma kararı aldık. İşletme sahibimiz Ahmet Tonkul Bey sayesinde de bu sene için istihdam seferberliği başlattık. Yılsonuna kadar 10 mağaza hedefimiz var. Daha sonrasında da yurtdışında Sofya, Almanya ve Azerbaycan gibi yerlerde sürprizlerimiz olacak. Tabi ki de her açtığımız mağaza içinde 8 kişi, fabrikaya da her mağaza için 6 kişi istihdam ediyoruz. Aynı zamanda kadın istihdamını da destekleyen bir firmayız. Türkiye’de kadın istihdamında ilk 3’e girdik. Türkiye’de kadın istihdam oranı yüzde 33, bizim kadın istihdamımız yüzde 85. Bu rakamlarla da ayrıca gurur duyuyoruz. Hem bütün ürünlerimize kadın eli değmiş oluyor hem de kadınlarımıza iş imkanı sağladığımızdan dolayı gurur duyuyoruz.”

Yüzde 85 kadın istihdamına sahip firma 116. mağazasını Sefaköy’de açtı

“Her açtığımız mağaza ile katlanarak büyümeye devam ediyoruz, sadece kendimizle yarış halindeyiz”

Firma olarak sadece kendileri ile yarıştıklarını ve günden güne de büyüme kat ettiklerini hatırlatan Yörük son olarak, “1980 yılında Aydın’da kurulduk. Ürünlerimizi kendi fabrikamızda imal ettiğimiz için işinizde titiz davrandığınız sürece görüldüğü gibi müşteri teveccühü de gayet iyi oluyor. Her açtığımız mağazada katlanarak büyümeye devam ediyoruz. Biz de bunun sonucu olarak iyi ve yeni ürünler üretmek için çalışıyoruz. Yani sadece kendimizle yarış halindeyiz. Kalite olmazsa olmazımız” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Tarihi serenderler otel odası oldu Rize’de geçmiş dönemlerde daha çok yiyeceklerin saklanması için kullanılan serenderler otel odası oldu. Genelde üst kısmında yiyeceklerini kemirgenlerden korumak için sakladığı, alt kısmını da çoğunlukta ahırda yetiştirdikleri hayvanlar için yazdan hazırladıkları otları koymak için kullandığı ahşap serenderler artık tarih olmaya başladı. Genel itibariyle 4 direk üzerine kurulan oda şeklinde olan ve oturtulduğu direklere kemirgenlerin tırmanmaması için tekerleğe benzer yuvarlak bir ahşap ile kesişen serenderler aynı zamanda bir zenginlik göstergesiydi. Birçok evin yakınına kurulan bu serenderlerin alt kısımları da ahırda bakılan büyükbaş veya küçükbaş hayvanların yemesi için saklanan otlarla doldurulurdu. Unutulmaya yüz tutmuş bu yerel mimari Rizeli aile için fikir kaynağı oldu. Rize’nin Ardeşen ilçesi Fırtına Vadisinde yaşayan Recep Kurtoğlu ve oğulları, çürümeye yüz tutan ve Doğu Karadeniz’in geçmiş dönemde vazgeçilmezi olan bir serenderi satın alarak köylerinde ki araziye yerleştiremeyince farklı bir alana yerleştirdiler. Aile genellikle yakın akrabaları ve arkadaşları ile çay içmek için serenderi kullanmaya başladı. Sonrasında talep artınca serenderi otel odasına çevirdi. Alt kısmını lavabo, salon ve mutfağa çeviren aile üst katını ise yatak odasına ayırdı. Talep arttıkça harekete geçen Kurtoğlu ailesi, tamamen doğallığı bozmadan yaptıkları serenderlerin sayısını 5’e kadar çıkarttı. “Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık” Orjinalliğini bozmadan serenderleri otel odası olarak kullanmaya başladıklarını ifade eden Recep Kurtoğlu, “Aslında ilk önce evimin önüne koymak için almıştım. Tarihi eserleri seviyorum. Sığmayınca buraya getirmek zorunda kaldık. Çocuklar özellikle burayı istediler. Başta ticari amaçlı değildi. Sırf kendimiz için yapmıştık. Tamamen doğaldan yanayız. Her şeyi otantik yapmaya çalıştık. Bunlar en az 150-200 yıllık yapılar. Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık. Orijinalliğini bozmadan eskiyi canlandırmak istedik” dedi. “Rize hayatını burada yaşatıyoruz” Gelen misafirleri şehir hayatından uzaklaştırarak Rize hayatını yaşattıklarını belirten Burak Kurtoğlu, “Buranın en büyük özelliği tamamen doğal olması. 150-200 yıllık yapılarımız var burada. 5 ayrı serender evimiz mevcut. Hiçbirinde çivi bile yok. Eskilerimiz tahtaların birbirine geçirerek yapmışlar. Zamanında bunlar kiler olarak kullanılmaktaydı. Eskiler mısır gibi ürünler öğüttükleri zaman fare gibi haşereler ulaşamaması için serenderlerde saklanırdı. Asıl kullanım amacaı oydu. Yöremizde çokça mevcuttu. Sahipleri bir kısmını kırıp odun yapmaya başladılar. Bir kısmı çürütmeye başladı. Değeri kalmadı. Bu olay zaten karambole gelişti. Öncelikle bu işe girmemize sebep olan arkadaş serenderi çürütüyordu. Eski sahibi bakamadığı için bize sattı. Köyümüze büyük geldiği için orada kullanamadık. Düz bir alana kurup arkadaşlarımız gelip çay içeriz amacıyla buraya kurduk. Sonrasında neden konaklamaya çevirmiyorsunuz gibilerinden çok talep olunca neden olmasın dedik. Bir tane ile başlamıştık. Şu anda 5 adet farklı serender evimiz mevcut. Rize’nin farklı köylerinden serender evleri aldık buraya taşıdık. Doğallığını bozmadan buraya dizdik. İçini de otel hizmeti verebilecek şekilde dizayn ettik. Buranın en büyük özelliği doğal olması. Buraya gelen insan 2-3 gün olsa bile şehir hayatından uzaklaşıyor. Rize hayatını burada yaşatıyoruz” ifadelerini kullandı. “Burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu” Kaan Kurtoğlu ise serenderlerin tarihine dikkat çekerek “Serender yaklaşık 150 yıllık. İçine girdiğin andan itibaren ahşabın kokusunu alıyorsunuz. Özellikle yağmurlu havalarda burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu. Gelen insanlarda bu şekilde düşünüyor. Bu serenderler eskiden kiler olarak kullanılıyordu. Buzdolabı olmadığı için insanlar gıda ürünlerini burada saklarlardı. Bunlar yerden yüksek olduğu için fare gibi hayvanlar gıdalara ulaşamıyordu. Bu şekilde kullanılıyordu” şeklinde konuştu.
Zonguldak Rektör Özölçer’den 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Rektör Özölçer mesajında şu ifadelere yer verdi: “19 Mayıs, kadim Türk milletimizin tarih sahnesine adım attığı ilk andan itibaren aşkla bağlandığı bağımsızlığını aynı ruhla dünya sahnesine ilan ettiği asil günün adıdır. Övünç kaynağı tarihimizin dönüm noktası olarak bilinen Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a attığı ilk adım, milletimizin umudu ve karanlığın aydınlığı olurken millî devletimizin de müjdecisi olmuştur. 105. yıl dönümünü gurur ve mutluluk içinde kutladığımız bugün; aziz milletimizin kahramanlık beratı, devletimizin payidarlığının nişanı ve cumhuriyetimizin emaneti gençliğin meşalesidir. Ulu Önder Atatürk’ün yarınların umudu olan Türk gençliğine ithaf ettiği bu kutlu gün gençliğe duyduğu güvenin timsalidir. Güçlü Türkiye yüzyılında aydınlığımız olan gençlerimizin bilimde, sanatta, sporda ve hayatın her anında kazandığı zaferler ile insanlığa sunduğu nitelikli üretimler ‘Muhtaç olduğun kudret damalarındaki asil kanda mevcuttur’ sözünün göstergesidir. Ülkemizin teminatı olan gençlerin geleceğini emin adımlarla şekillendirdiği üniversiteler olarak bizler de üstümüze düşen sorumluluğun her daim farkındayız. Bu farkındalığın önemini bilerek aklın ve bilimin kılavuzluğunda çağdaş, vatansever, çalışkan, üretken, inancına ve kültürüne bağlı bir ülküyle birlikte ülkemizi muasır medeniyetlerin üstüne taşıyacak gençleri yetiştirmeyi görev addediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle necip milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı canı gönülden kutluyor; başta ülkemizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle yâd ederken gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum.”