GENEL - 20 Ocak 2017 Cuma 16:48

25 Mart artık İzmir’in fethi olarak kutlanacak

A
A
A
25 Mart artık İzmir’in fethi olarak kutlanacak

Osmanlı Devleti’nin kurulmasına ve cihan devleti olmasına zemin hazırlayan olaylardan olan 25 Mart 1081 yılı Türk Tarih Kurumu tarafından bilimsel olarak onaylanarak her yıl İzmir’in fethi olarak kutlanacak.
Türk Tarih Kurumu tarafından 1081 yılı İzmir’in Türkler tarafından Fetih yılı olarak bilimsel bakımdan kabul edilerek onaylandı ve ilk defa 25 Mart 2017 tarihinde kutlanacak.
İzmir Valiliği koordinesinde yapılan kutlama hazırlıkları çerçevesinde bilgi vermek amacıyla İzmir Valisi Erol Ayyıldız ve Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Güray Kırpık basın toplantısı düzenledi. Toplantıya MÜSİAD İzmir Başkanı Ümit Ülkü ve katkı veren yetkililer de katıldı.
Valilik binasında düzenlenen toplantıda konuşan Vali Erol Ayyıldız, İzmir’in fethinin yıldönümlerinin de kutlanacağını belirterek, “Türk insanımıza bu coğrafyada yaşayan insanımıza çok önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu sene Mart ayının 25’nden itibaren İzmir’imizde hem fetih bilinci oluşturmak ve bu anlamda farkındalık yaratarak İzmir’in fethinin yıldönümlerini kutlamaya başlayacağız. 1081 fetih yılı kutlamaları her yıl düzenli olarak yapılacağından kurumsal etkinlik logosu da oluşturulacaktır. Etkinliklere ilimizdeki resmi kurumlar da destek vermektedir. Tarih ve sanat sergilerinin düzenlenmesi ve çeşitli spor müsabakalarının yapılması ayrıca planlanmıştır. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün öncülüğünde satranç ve futbol spor dallarından yarışmaları düzenlenmesi, İzmir Ülkü Park’ta 1081 İzmir’in fethi ve Çakabey Kupası ralli yarışması düzenlenecek. Tüm yarışmalarda dereceye giren yarışmacılara, tarafımızca tasarlanan ödüller verilecek. Ayrıca 25 Mart 1081 İzmir’in Fethi şehitlerimiz ve gazilerimiz için mevlidi şerif okutulması, Selçuk ve Efes Antik Kenti gezisi gerçekleştirilmesi etkinlikleri planlanmaktadır” dedi.

“İzmir’in Fethi kırılma noktası olmuştur”
İzmir’in fethi daha sonraki yıllarda Osmanlının cihan devleti olmasında önemli bir adım olduğuna işaret eden Vali Ayyıldız, “Bizler Anadolu topraklarına dün gelmedik. Bu coğrafyada bin yıllık tarihimiz, bin 400 yıllık medeniyetimiz ve 2 bin yıllık bir devlet geleneğimiz var. Tıpkı İstanbul’un Fethi gibi 1081 İzmir’in Fethi de Türk tarihi açısında bir kırılma noktası olmuş, bu tarihten sonra Türkler Anadolu’daki varlıklarını güçlendirmiştir. Bu toprakları sadece bir ülke değil bir tarih, bir medeniyet, bir inanç ve kültür kalesi haline getirmişlerdir. Bu şuurla tüm kurumlarımızla önemli günün genç beyinlere hak ettiği yeri ve önemi kazanması için daha çok çalışcağız” diye konuştu.

“Bilim adamlarını belgeleriyle karara bağlandı”
Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Güray Kırpık da fethin hem İzmir hem Türkiye tarihi açısında çok önemli olduğunu belirterek, “Tarih belgelerinin neticesi olarak yerli ve yabancı kaynaklardan gerekli belge ve bilgileri bütün taraflar, bilim adamlarının aldığı raporlar ile birlikte belgelerle karara bağlamıştır. Hayırlı olsun. Bu bağlamda bir dizi etkinlikler olacak ve uluslararası toplantılara yapacağız. Yabancı bilim adamlarını da burada ağırlayacağız. Tüm İzmir halkını bu etkinliklere davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

İzmir Limanı’nda fetih başlamıştı
Türk Tarih Kurumu’nun verdiği bilgilere göre Emir Çaka Bey Anadolu’nun Türkler tarafından fethinin kapılarının açıldığı 1071 Malazgirt Zaferi’nden 10 yıl sonra 1081 yılında İzmir’İ liman bölgesinden girerek fethetmişti. Bu fethi Aleksi Komnen’in 4 Nisan 1081’de tahta geçmesi hesabı ile düşünüldüğünde İstanbul’dan ayrılan Çaka Bey’in Efes’ten tarihi İzmir Limanına girmesi ile başlamış ve kuzeye doğru genişleyerek yayılmıştı. Mart ayı sonlarında Efes’ten başlayan fetih Urla ve Foça’nın fethi ile devam etmişti. Ardından Emir Çaka donanması ile denize açılarak Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos’u sefer yaparak kendisine bağlamış, üzerine gelen Bizans donanmalarını mağlup etmişti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Önce ağabeyi bıçaklayarak darp ettiler, sonra da kardeşi döverek öldürdüler Hatay’da taşlı, sopalı kavgada darp edilerek hayatını kaybeden Ayhan Kutlu’nun ağabeyi de yaklaşık bir buçuk ay önce aynı aile tarafından bıçaklı saldırıya uğradı. Kutlu ailesi, olaya karıştıklarını iddia ettikleri 3 şahsın da mahkemece tutuklanmasını istiyor. Geçtiğimiz günlerde Antakya ilçesi Kuzeytepe Mahallesi’nde meydana gelen taşlı, sopalı kavgada yaralanan 37 yaşındaki Ayhan Kutlu, kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Olay üzerine polis ekipleri tarafından gözaltına alınan 5 şahıstan; O.A. ve R.A. mahkemece tutuklandı. Vefat eden Kutlu da ailesi tarafından Kuzeytepe Mahallesi mezarlığına defnedildi. Vefat eden Ayhan Kutlu’nun ağabeyi Celal Kutlu’nun da yaklaşık bir buçuk ay önce aynı aile tarafından darp edilerek bıçaklı saldırıya uğradığı ortaya çıktı. Kardeşleri darp edilerek vefat eden aile, mahkemece serbest kalan 3 şahsın da tutuklanmasını istiyor. "Beni 1 buçuk ay önce başımdan ve karnımdan bıçakladılar" Kardeşini öldürenlerin yaklaşık bir buçuk ay önce kendisini bıçaklayarak darp ettiğini ifade eden Celal Kutlu, "1 buçuk ay önce aynı kişiler bana da saldırdı. Yine aynı kişiler kardeşim Ayhan Kutlu’ya pusu kurup taşla ve sopayla döverek öldürdüler. Beni 1 buçuk ay önce başımdan ve karnımdan bıçakladılar. Ben aynı kişiler tarafından 3 defa bıçaklandım. Bizim can güvenliğimiz yok. Önceden de şikayette bulundum. Her zaman tehdit ediyorlar, acımız çok taze. Bize saldıran ailede serbest kalan 3 kişi var. Beni bıçakladıkları zaman o ailenin büyük oğlu burada değildi. Onu Arabistan’dan çağırıp kardeşime pusu kurdular. Bu olayların olmamasını istiyoruz. Bu adamların dışarıda olmamalarını istiyoruz. Adalete güveniyoruz ve sığınıyoruz" dedi. "Onlar kardeşime gaddarca ve vahşice pusu kurup öldürdüler" Mahkemece serbest kalan 3 kişinin de tutuklanmasını istediklerini söyleyen Kutlu ise, "Kardeşimi öldüren aileyle husumetimiz yok. Mahallede olan ufak tartışmalar oldu. Kardeşimi öldüren komşumuzdu. Komşularımız kendilerini üstün görüyorlar. Onlar kardeşime gaddarca ve vahşice pusu kurup öldürdüler. Bu şekilde ölmesini hazmediyorum. Ailecek içimiz parçalandı. Ne yapacağımızı ve ne düşüneceğimizi bilmiyoruz. Önce Allah’ın adaletine sonra da devletimizin adaletine güveniyoruz. Bu tür insanların dışarıda gezmeleri mahallemiz ve insanlar için tehlikelidir. Bu olay kardeşimin başına gelmeseydi, başka kişilerin başına gelecekti. Çünkü bunlar inşan değil ve bunlar cani. Bu aileyle aramızda hiçbir şey yok. Değecek hiçbir şey olmadı, olsaydı üzülmezdik. O aileden 2 kişi tutuklandı ama diğerleri serbest kaldı. Onların tutuklanmalarını istiyorum. Onlar hala dışarda geziyorlar. İnsanların deyimine göre kendilerini haklı göstererek insanlara anlatıyorlar. Onların tutuklanmalarını istiyoruz. Ben adalete güveniyorum. Ben Allah’ın adaletine güveniyorum. Adalet tecelli edecek. Bunların dışarıda gezmeleri, insanlar ve çocuklar için tehdit oluyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul "Sürdürülebilirlik yarının şirketlerinin gündeminde" BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Asıl hedefimiz insanların yaşam kalitesini artırmak, bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi. BSH Ev Aletleri’nin oturum sponsoru olduğu Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl, “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sapanca’da gerçekleştirildi. Zirve boyunca iş dünyasının gündemindeki büyüme, sürdürülebilirlik, teknolojik dönüşüm, yeni nesillerin eğitimine ve geleceğine yatırım gibi konuların gelecekte nasıl şekilleneceği ele alınıyor. Zirvenin “Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi İçin Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler” konulu panelinde yerini alan BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, bugün olduğu gibi geleceğin şirketlerinin odağında da “insan” olduğuna dikkat çekti. BSH olarak insanların yaşam kalitesini artırmak üzere çalışırken her alanda sürdürülebilirlik prensiplerine sadık kaldıklarını aktaran Sığın, “2020’den beri karbon nötr olarak faaliyet gösteriyoruz. 2030’a kadar bunu daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz. Asli amacımız ise insanların yaşam kalitesini artırmak. Bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi. Sığın konuşmasında, Türkiye’den yaklaşık 130 ülkede 4,6 milyar insanı kapsayan bir coğrafyayı yönettiklerini belirtirken “BSH Türkiye toplumsal, çevresel ve yönetişim başarılarıyla bu büyük coğrafyaya öncülük ederken bölgenin geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol üstleniyor” diye konuştu. Yarının odağında “insan” var BSH’nin odağında her zaman “insan” olduğunu vurgulayan Sığın, çocuklar ve gençleri geleceğe hazırlamak üzere 2015’ten bu yana Geleceği Kodlayanlar programı kapsamında 5500’den fazla kişiye kodlama, elektronik, robotik, 3D tasarım, mobil uygulama geliştirme ve algoritmik düşünce alanlarında atölyeler sunduklarını hatırlattı. İstihdamı artırmaya ve toplumsal refahı yükseltmeye yönelik adımlar attıklarını belirten Sığın, “Geleceğe en büyük yatırımımız yarının bilim insanlarını yetiştirmek. Geleceği Kodlayanlar atölyelerimizden faydalanan çocukların ileride bir buluş yapma ihtimali bile bizi çok heyecanlandırıyor” dedi.