POLİTİKA - 29 Mart 2017 Çarşamba 20:26

Bakan Zeybekci: “Terör örgütleri Avrupa ile aramız bozulsun istiyor”

A
A
A
Bakan Zeybekci: “Terör örgütleri Avrupa ile aramız bozulsun istiyor”

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Bu terör örgütleri istiyorlar ki Türkiye ile Avrupa ülkeleri birbirine girsin.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Bu terör örgütleri istiyorlar ki Türkiye ile Avrupa ülkeleri birbirine girsin. Türkiye’nin AB ile bugün 160 milyar dolarlık ticareti var. Türkiye bugün ihracatının yüzde 49’unu Avrupa’ya yapıyor. Türkiye Avrupa için Avrupa Türkiye için önemli. Onlar aramız bozulsun istiyor. Onlara buna müsaade etmeyeceğiz” dedi.


Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, referandum çalışmaları kapsamında geldiği İzmir’de vatandaşlara hitap etti. AK Parti Buca İlçe Başkanlığı Seçim Koordinasyon Merkezi önünde partililerle buluşan Zeybekci, büyük bir coşkuyla karşılandı.


Miting havasında geçen buluşmada konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Büyük bir ülkenin vatandaşlarıyız. Yüce bir milletin mensuplarıyız. Dünyanın 17. büyük ekonomisi değil, 16.büyük ekonomisiyiz. Turizmde dünyanın 6’ınc Avruğa’nın 4. büyük ülkesiyiz. Hedefimiz dünyada ilk 10, Avrupa’da ilk 3 içinde olmak. Ama biz zaten dünyada ilklerdeyiz. Dünyanın en uzun köprüleri Türkiye, en büyük havaalanı nerde olacak, Türkiye’de. Yine bizde olacak. Bütün bunları kim yapıyor. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye, bu milletin evlatları yapıyor. Onun için zaten başımıza her türlü sıkıntı geliyor” dedi.



“Hasta oluyorlar”


Geçmiş dönem siyasi tarihinden bahseden Bakan Zeybekci, “Ekonomiyi kitaptan da okuduk, pratiğine de yaptık. Ama bu Ekonomi Bakanlığı var ya bir egemen ülkeye yapılabilecek en büyük saygısızlık olan dışarıdan ekonomi bakanı gönderdiler. IMF; Dünya Bankası Türkiye’ye ekonomi bakanı gönderdi. İşte şimdi o koltuğa bir tütün amelesinin çocuğu oturuyor. Görmediğimiz kalmadı ekonomimiz dimdik ayakta mı? 15 Temmuz ihanetini gördük mü? 249 kardeşimiz şehit ettiler. Bu milletin Cumhurbaşkanlığı Külliyesini bombaladılar, meclisi bombaladılar. 15 Temmuz bu kardeşiniz meclise girerken dolu gibi üzerine kurşun yağdırıldı. 18 Temmuz sabahı Türkiye’de her şey tıkır tıkır işliyordu. Türk bankaları dünyadaki bütün bankalarla çalışıyordu, devletin büyün kurumları işinin başındaydı. Aksayan bir yerimiz yoktu. ‘Böyle bir darbe, işgal girişimi olur da bu ülke nasıl yeninde ayağa kalkar’ diyorlar. Ona zaten hasta oluyorlar. Avrupa’nın ülkeleri, Türkiye’ye her türlü karalamayı yapanlar, çamur atanlar var ya bize olanlar onlara olsa 1 yıl bankaları açık olmazdı. Ekonomileri, faizleri düzelmezdi. Ama bizim arkamızda yüce millet var. Bu millet ilelebet diz çökmemiş, asla aman dememiş, hiç teslim olmamış, esir olmamış milletin evlatlarıyız biz” diye konuştu.



“Otellerde milletvekili pazarlıklarıyla koalisyon yaptılar”


Türkiye’nin rahmetli Turgut Özal ile dünyaya açıldığını, dünya ile rekabet etmeye başladığını söyleyen Bakan Zeybekci, “Ama birileri geldi tek başına iktidarı indirmek yerine kıytırıktan bir koalisyon gelmesi için her türlü ahlaksızlığı savurganlığa yatı. Bu millete rüşvet verdi. Bu milleti aldatan da olmayacağız ama aldanan da olmayacağız dedik. Bu millete geldiler dediler ki 30 yaşındaki genç kızlarımız emekli ettiler. O gün kıytırık bir şekilde Demirel-Erdal İnönü koalisyonunu kurmak için bu ülkeye verilen zarar ne biliyor musunuz? Biz ödedik, milletimiz ödedi. Türkiye’nin şu an bütçesi 641 milyar TL. Bu koalisyonu kurmak 4,5 - 5 trilyon TL zarar. Bunu kim ödedi? Millet ödemedi. Ne için yaptı? 25 günlük hükümet kurdular. 11 yılda Türkiye’de 8-10 tane hükümet kuruldu. 100 liralık verginin 87 lirası faize gidiyordu. Geri kalan 13 ile ne olur Allah aşkına? Bir bakanlık personelin maaşını ödeyemezsiniz, bırakın yollar, köprüler yapmayı. O yüzden gittiler Türkiye’yi IMF’nin kucağına oturttular. Bu koalisyonlarla Türkiye’yi sömürttüler. 1950-60 arası Türkiye çıkıyor , 60’ta vur aşağıya. Otellerde milletvekilleri pazarlıklarıyla Türkiye koalisyona gitmedi mi? Kim ödedi bunların bedelin? Biz ödedik" ifadelerini kullandı.



“Bizim ısırılmadık yerimiz kalmadı”


O dönemlerde bir gecede Türkiye’de batırılan banakların toplam değeri 46 milyar dolar olduğunu kaydeden Zeybekci, sözlerine şöyle devam etti:


“Milli gelir 200 milyon dolar, 4’te biri. Bugün milli gelirimiz 865 milyar dolar. Nereye gitti bu ödenenler. Birilerinin cebine gitti. Sadece faizlerden gelen extra Türkiye’ye gelen 635 milyar lira. 2001 ‘de bu krizler olmamış olsaydı, Türkiye bugün çok büyük ihtimalle dünyanın 13., Avrupa’nın 4. büyük ekonomisi olacaktı. Milli gelirimiz 11 bin dolardan 18 bin dolara gelecekti. Nereye gitti Allah aşkına bu? Birilerinin cebine gitti. Mevcut sistemle. 16 Nisan işte her seferinde aynı yerden çıkan o mikrop tarafından hasta olan bu millet o deliği kapatacak, Türkiye bu beladan kurtulacak. Bu memlekette koalisyon olmayacak. Akıllı adam bir delikten iki defa ısırılmaz. Bizim ısırılmadık yerimiz kalmadı ya. AK Parti olarak 8-10 senedir önce milletimiz diye uğraşıyoruz. 16 Nisan bu memlekete iyi gelecek. Neler diyorlar neler. Bir tanesi çıkıp da üniversitedeki gençler gibi akıllı soru sormadılar doğru söz söylemediler."



“Siyaset için ayıptır bu, yuh”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Bakan Zeybekci, “Muhtarlıkları kaldıracakmışız. Cumhurbaşkanımızın böyle bir yetkisi yok. Hele Aydın’da minibüsçüleri toplamış Böyle ’16 Nisan’da evet çıkarsa minibüsleriniz elinizden alınacak’ diyor. Yuh, yuh yani. Bu siyaset için ayıptır, siyasetin itibarını düşürmektir bu. 16 Nisan CHP’ye de çok iyi gelecek, bundan emin olun. Çünkü 16 Nisan koalisyonların bittiği, sağdan soldan kim gelirse yüzde 50 alacağı için soldan gelen, CHP’den gelen aday da bu milletin yüzde 70’ine sahip çıkacak. Onun için böyle ‘yüzde 23 olsun, ben orda oyalanayım, kendi halimde’ buna sol müsaade etmeyecek. Niye dengesiz şekilde siyaset yapıyor kendinden geçti.Çünkü yeni sitemde o yok, bu milletin yüzde 60’ına hitap eden, milli menfaatlerde buluşan bir genel başkan gelecek. Bu milletle barışık birisi gelecek” dedi.



“Terör örgütleri aramız bozulsun istiyor”


Terör örgütlerinin Türkiye ile Avrupa ülkelerinin arasını bozmaya çalıştığına dikkat çeken Bakan Zeybekci, “Almanya şöyleymiş de Hollanda böyleymiş de takmayın kafanıza. Almanya’ya gittiğimde ertesi günü Alman gazetesinde en ahlaksızın söyleyemeyeceği şeyi söylediler bana. Daha 2 hafta önce yaptılar. Dediler ki ‘Erdoğan Köln’e en sadık tasmalı köpek gönderdi.’ Affedersiniz bu sadece bana değil, 80 milyona söylenen bir sözdür. Bu terör örgütleri istiyorlar ki Türkiye ile Avrupa ülkeleri birbirine girsin. Türkiye’nin AB ile bugün 160 milyar dolarlık ticareti var. Türkiye bugün ihracatının yüzde 49’unu Avrupa’ya yapıyor. Türkiye Avrupa için Avrupa Türkiye için önemli. Onlar aramız bozulsun istiyor. Onlara buna müsaade etmeyeceğiz. Almanya’nın yaptığının hesabını sonuna kadar soracağız. Almanya değil o dergiden soracağız. Hollanda’da benim bakanıma parmak sallayan o polis şefinden, o sınır dışına gönderip de diplomatik ahlaksızlık yapanlardan hesap sorulacak. O terör örgütü FETÖ’yü asla güldürmeyeceğiz. Biz işimize bakacağız. 17 Nisan sabahı Türkiye daha parlak bir güneşle uyanacak” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.