GENEL - 18 Şubat 2018 Pazar 11:01

Başkan Kocaoğlu taksicilere tramvayı anlattı

A
A
A
Başkan Kocaoğlu taksicilere tramvayı anlattı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentteki taksici esnafıyla bir araya geldi, Konak Tramvayı’nın hizmete girmesiyle başlayacak yeni dönemi anlattı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentteki taksici esnafıyla bir araya geldi, Konak Tramvayı’nın hizmete girmesiyle başlayacak yeni dönemi anlattı. Başkan Kocaoğlu, tüm projelerde olduğu gibi, tramvayda da hiçbir kesimi mağdur etmeden iş yapmaya özen gösterdiklerini söyledi. Şoförler Odası Başkanı Celil Anık ise, "Büyük metropollerin merkezlerinde sadece metro, tramvay ve taksi vardır. Özel araba yoktur. Ben bu nedenle, esnaf odası başkanı olarak tramvayın ve metronun bu şehirde yaygınlaşmasından korkmuyorum" diye konuştu.



İzmir Büyükşehir Belediyesinin çevreye duyarlı, modern ve konforlu bir kent içi ulaşım adına başlattığı tramvay yatırımının Konak etabında da mutlu sona ulaşıldı. Ulaşım sektörünün önemli unsurları arasında yer alan taksici esnafı, deneme seferlerinin sürdüğü Konak Tramvayı ve trafikte başlayacak yeni dönem hakkında bilgilendirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası üyeleriyle bir araya geldi. Belediyenin meclis salonunda gerçekleştirilen toplantıda tramvaylı yaşamın kent trafiğine etkileri, Halkapınar-Üçkuyular aksında oluşacak yeni trafik düzeni ve taksici esnafının bu süreçten ne yönde etkileneceği konusunda çeşitli sunumlar yapıldı. Tramvay teknolojisinin karbondioksit emisyonu açısından en düşük seviyelerde hizmet veren ulaşım sistemi olduğu ve güzergahtaki otobüslerin çekilmesiyle kentteki trafik yoğunluğunun azalacağı dile getirildi. Toplantıda, İzmir Büyükşehir Ulaşım Dairesi Başkanı Kader Sertpoyraz ile Raylı Sistemler Dairesi Başkanı Mehmet Ergenekon da birer sunum yaptı.



"Kimseyi mağdur etmiyoruz"


Yapılan sunumların ardından konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, taksici esnafının da bir kamu görevi yaptığını belirterek, "İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevimdeki 14 seneyi bir ay sonra dolduracağım. Yaptığımız işlerde hep şuna bakıyoruz; vatandaşımıza iyilik mi yapıyoruz, kötülük mü yapıyoruz? Kaçınılmaz olarak bazı projelerden mağdur olacak vatandaşımıza, ne gibi bir olanak sunabileceğimize bakıyoruz. Dünyanın önemli metropollerinde olduğu gibi, kentin merkezine özel araçlarla gelinmesi cazibesini yitirecek, yitirmeli de. Göreve geldiğimde 11 kilometre metromuz vardı. Şimdi tramvayla birlikte 180 kilometre raylı sistemimiz var. Konak Tramvayı’nın sefere başlamasıyla, hemşehrilerimizi kent merkezine daha hızlı, daha konforlu ve daha güvenli getirme olanağımız artacak. Aktarma noktalarındaki otoparkları çoğaltarak, kent merkezine daha çok raylı sistemle gelinmesini sağlayacağız. Sizler de trafikte beklemeyerek ve kısa mesafede çalışarak karlılığınızı artıracaksınız. 90 dakika aktarma Türkiye’de ilk defa İzmir’de uygulanmaya başlandı ve en ucuz ulaşım da şu anda İzmir’de. Dar gelirli insanlar merkeze uzak yerlerde oturuyorlar. Biz 90 dakikayla vatandaşın cebine kişi başına ayda ortalama 150 TL destek oluyoruz" ifadelerini kullandı.



"İlçe minibüslerine çözüm arıyoruz"


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sınırlarımız büyüyünce, 11 ilçede toplu ulaşım yaparken yasa değişikliğiyle 30 ilçe sisteme dahil oldu. Dolayısıyla Konak’taki gibi, Bornova’daki gibi diğer ilçelerin de belediyenin toplu ulaşım sisteminden, fiyat uygulamasından yararlanmak en doğal hakkı. Bunu yaptığımızı var sayalım. Belediye bin tane otobüs alır, bu işi başlatır. Ancak biz fiyat politikasını da dengeli bir şekilde yürüterek ve belli saatlerde bu işi yaparak, toplu taşıma yapan birlik ve kooperatiflerin durumunu bozmamaya çalıştık. Bu işi babasından, dedesinden miras olarak yapanlar var. Taksicinin durumu neyse, kooperatif bünyesindeki minibüsçü arkadaşların durumu da aynı. Biz kenti kalkındıralım gençlere iş imkanı sağlayalım derken, bu kadar arkadaşı işsiz bırakma durumuyla kararıyla karşı karşıyayız. O zaman bir sistem kurmalıyız. Dedik ki, ’bir ihale yapalım.’ Her ilçede bir birlik veya kooperatif olsun. O ilçenin İzmir’le irtibatını, ilçe içi ve köylerle irtibatını o birlik sağlasın. İdareyi ise ESHOT sağlasın. Fakat bizim ihale mevzuatında bir problem var. Ömrü boyunca toplu taşıma yapmış kooperatifler ihaleye giremiyor. İş bitirme belgesi istendiği için, resmi bir kurumdan faturası olmayanlar ihaleye giremiyor. Ancak şirketler ihaleye girebiliyor. Bu sorunun Ankara’dan, yukarından çözülmesi gerekiyor. Ben her türlü girişimde bulundum. Fakat bizden çok esnafın dinlenme olasılığı daha güçlüdür. İşin içinden çıkamıyoruz. Bir sistem kurarsam, toplu taşıma yapan arkadaşları kendi sistemimize entegre edip bu işi yapmalarının ömrünü uzatacağız. Her zaman başkanımızla, arkadaşlarla görüşerek sizin için yapabileceğimizin en iyisi için çabalıyoruz."



"Raylı sistem dünyanın gerçeği"


İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celil Anık ise raylı sistemlerdeki gelişimin dünyanın bir gerçeği olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Büyük metropollerin merkezlerinde sadece metro, tramvay ve taksi vardır. Özel araba yoktur. Ben bu nedenle, esnaf odası başkanı olarak, tramvayın ve metronun bu şehirde yaygınlaşmasından korkmuyorum." İzmir Büyükşehir Belediyesinin esnafa bakış açısının diğer kentlerden çok daha farklı olduğunu ve Başkan Aziz Kocaoğlu’nun her zaman esnafın yanında yer aldığını belirten Anık, "Biz sizden memnunuz. Biz esnafa hizmet edeni unutmayız. Ben aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonunun yönetim kurulu üyesiyim. Diğer şehirlerde olanları biliyorum. Siyasi parti ayrımı yapmıyorum. Çıkın diğer şehirlere sorun" dedi.



"Biz çok memnunuz"


İzmir Büyükşehir Belediyesinin 2008 yılından itibaren ruhsat harçlarını 5 TL’ye düşürdüğünü, her yıl yapılan ruhsat alımının iki yılda bire çıkarıldığını ve taksi yazıhanelerine ilişkin düzenlemeyle esnafa kolaylık sağlandığını hatırlatan Celil Anık, "İzmir Büyükşehir Belediyesine çok teşekkür ediyorum. Biz çok memnunuz. Biz onlarla bir kardeş ilişkisi içindeyiz. Mutlaka her isteğimiz olmaz ama önümüzü de tıkamıyorlar. Makul taleplerimizin hepsine olumlu cevap alıyoruz. Bizim işlerimizin rahat yürümesi ve gecikmemesiyle ilgili çabalarından dolayı teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sinan Güler tecrübesini gençlere aktarıyor Aktif basketbol kariyerini sonlandıran Sinan Güler, tecrübesini genç sporculara aktararak onları profesyonel hayata hazırlıyor. Basketbol Süper Ligi’nde Beşiktaş, A. Efes, Galatasaray, Fenerbahçe ve Darüşşafaka formaları giymiş olan eski milli basketbolcu Sinan Güler, aktif basketbol hayatını sonlandırmasının ardından gençlerin spora ulaşması noktasında da önemli rol oynuyor. Güler ailesi olarak basketbol birikimlerini ve basketbolun içinde bulunan değerleri insanlarla paylaşacak ortamlar oluşturmak istediklerini aktaran Sinan Güler, “Çeşitli alanlarda sosyal etkisi olan ve normal basketbol yeteneklerini ön plana çıkarmaya çalıştığımız etkinlikler yapıyoruz. Aslında belli bir noktada bu basketbol kariyerim devam ederken başladığımız bir proje oldu. Ağabeyimle beraber çocukken gittiğimiz yaz kamplarından örnek alarak, ülkemizdeki sporcuların hem spora erişimini sağlayabilecek hem de sporun içerisinden alabilecekleri derslerle kendi hayatlarında kullanabilecekleri öğeleri paylaşabileceğimiz ortamlar oluşturuyoruz. Bu da basketbol sayesinde biriktirdiğimiz tecrübeyi ve imkanları ulaşabildiğimiz herkesle paylaşacak etkinlikler düzenlemekle bağlanabiliyor” ifadelerini kullandı. “Esas misyonumuz sporun güzelliklerini insanlarla paylaşmak” Güler Legacy oluşumundan ve bu oluşumun amacından da bahseden eski milli basketbolcu, “Esas misyonumuz sporun güzelliklerini, takım oyunu içerisinde bulunan değerleri, teknolojik imkanları da en üst seviyede kullanarak insanlarla paylaşmak. Aslında bir sosyal girişim. Burada ilk senemizden itibaren ülkemizin spor imkanlarının kısıtlı olduğu bölgelerden sporcuları davet ettiğimiz ve onları, imkanları olan çocuklarla bir araya getirdiğimizde basketbolun evrensel dilini, birleştirici gücünü ortaya koymalarını ve bunu keşfetmelerini sağladığımız etkinlikler düzenliyoruz. Basketbol kamplarımızda da temel basketbol eğitimiyle alakalı bilgileri 5 günlük bir paket program içerisinde verip, bu programla kendi kariyerlerini devam ettirebilecek ortamlara girebilsinler istiyoruz. Hedeflerimizin en önemli noktalarından bir tanesi de genç sporcuların, profesyonel kariyer hırslarına girmeden kendi hayatlarında fayda sağlayabilecek, bunu basketbolun içerisinde yapabileceklerse bundan tabii ki de beslenecek” şeklinde konuştu. “Kamplarımızda ailecek bilgi ve birikimlerimizi paylaşacağımız ortamlar oluşturuyoruz” Sinan Güler, Güler Legacy olarak bu sene 12. kamplarını düzenlediklerine dikkat çekerek, “Bu sene 1-6 Temmuz ve 7-12 Temmuz tarihlerinde iki ayrı seansımız olacak. Bizim kamplarımız için en özel olan taraf, spor imkanı olmayan yerlerden sporcuları davet etmek. Bu sene de iki kampa toplam 30 sporcuyu İstanbul’a davet ediyoruz, ücretsiz şekilde. Ama aynı zamanda İngiltere’den de sporcunun katıldığı, muhtemelen Fransa’dan da bir sporcunun katılacağı ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden sporcuların katıldığı bir basketbol kampı yapıyoruz. Kamplarımızın birinci önemli özelliği ailecek bilgi ve birikimlerimizi paylaşacağımız ortamlar oluşturuyoruz. Aynı zamanda kendi ağımızdaki antrenörlerin ve sporcuların dahil olup kendi tecrübelerini paylaştığı imkanlar oluyor. Diğer bir özelliğimiz, hem velilerle hem sporcularla bir araya gelerek onların kariyer tasarlama sürecinde karşılaşabileceği zorluklarla alakalı sohbetler düzenliyoruz. Bu sohbetleri düzenlerken hem basketbol endüstrisinde tecrübeli bireyleri kullanmaya çalışıyoruz hem de bizim ekibimizden yetişmiş, kampımıza burslu bir sporcu olarak gelip, daha sonra spor psikolojisi alanında uzmanlaşmış arkadaşlarımızı kullanıyoruz. Yine sporculara beslenme, farkındalık gibi sporun içerisinde faydalanabilecek alanları kullanabilecek eğitimler veriyoruz. Son olarak da ABD’li bir performans antrenörünü kampımızda belli bir süre bulunduruyoruz. Orada da çocukların en çok yorulduğu ama aynı zamanda en sevdiği anları yaşatıyoruz. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde burs başvurularını kapatıyoruz. Şu anda 30 burs başvurusuna, 80’i aşan burs başvurusu gelmiş. Toplamda kampımıza 100 sporcu katılıyor. Kayıtlarımız da hızlı şekilde devam ediyor. Temmuz ayının başında biz zaten ailecek Özyeğin Üniversitesi’ndeyiz” ifadelerini kullandı. “Basketbolu ve gelişen 3x3 basketbolu düşünerek hareket ediyoruz” Boly uygulamasıyla ilgili de konuşan Güler, “Boly aslında oyunlaştırma derneği GamFed’in bir etkinliğinde ortaya çıkmış ve genç üniversiteli arkadaşlarla bir araya gelip bir fikir üzerinden, sporun erişimini destekleyebilecek, aynı zamanda da profesyonel olmayan sporları, bir çatı altında, kitlelerin bir araya gelebileceği bir ortamda buluşturmak amacıyla yola çıktı. Burada basketbolu ve büyüyüp gelişen 3x3 basketbolu düşünerek hareket ediyoruz. Dijital bir ortamda sahadaki maçı, etkileşimi bira daha kayda alabilecekleri ortamlar oluşturmak istiyoruz kitlemiz için” cümlelerine yer verdi. “Profesyonel kariyerde yol alabilmek, ciddi bir özveri ve adanmışlık gerektiriyor” Sinan Güler, profesyonel bir spor hayatı hedefleyen gençlere ise şu mesajla seslendi: “Herhangi bir profesyonel kariyerde yol alabilmek, ciddi bir özveri ve adanmışlık gerektiriyor. Ardından o özverinin peşinde koşmak, meraklı olmak.. Bunu basketbol odaklı düşündüğümüzde de benim kariyerim adına en çok faydalandığım şeylerden bir tanesi, beğendiğim oyuncuların bana yarayabilecek özelliklerini çalışarak belli yeteneklere ulaşabildim. Rekabete girmekten kaçınmamak gerekiyor. Rekabet ortamlarında kazanmak kadar kaybetmek de olduğu için ve kaybetmek de en büyük öğreticilerimizden biri.. Hem kaybetmek hem de hatalardan öğrenmeye başlamak bireyin konfor alanından çıkması için faydalı bir ortam.”
Niğde Kentsel dönüşümlerde yaşanan sorunlara yazılımla çözüm geliştirildi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bozdağ’ın ’Kentsel Dönüşümde Katılımcı Yaklaşımla CBS Tabanlı Sezgisel Bir Karar Destek Sisteminin Geliştirilmesi’ projesi ile bugüne kadar kentsel dönüşümlerde yaşanan problemlerin ortadan kaldırılması hedefleniyor. ’TÜBİTAK 1001 Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’ çerçevesinde 450 proje içerisinden seçilerek desteklemeye değer görülen yazılım sayesinde kentsel dönüşümlerde süreç hem daha hızlı ilerleyecek hem de yerel yönetimler ve vatandaş arasında yaşanan sorunların da önüne geçilebilecek. ’Kentsel Dönüşümde Katılımcı Yaklaşımla CBS Tabanlı Sezgisel Bir Karar Destek Sisteminin Geliştirilmesi’ başlıklı proje TÜBİTAK ARDEB 1001 ’Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’ çerçevesinde destek almaya hak kazandı. Kentsel dönüşümün doğası gereği pek çok aktörün yer aldığı dönüşüm süreçlerinde halk, yerel yönetim ve yatırımcının istek ve beklentilerinin bir arada ele alınması sağlanarak dönüşüm süreçlerinin sürdürülebilir nitelikte yürütülmesinin hedeflendiği projede; Türkiye’deki kentsel dönüşüme yönelik artan taleplerin hızlı bir şekilde ele alınabilmesi, müzakere süreçlerinin kısaltılması ve afet risklerine karşı halkın katılımcı planlamaya teşvik edilmesinde önemli katkılar sağlaması bekleniyor. Proje hakkında bilgi veren Doç. Dr. Aslı Bozdağ; halkın kentsel dönüşüm süreçlerine yönelik önyargılarının değiştirilmesi, ikna sürecinin daha şeffaf hale getirilmesi, mülkiyete yönelik endişelerin önlenmesi, dezavantajlı grupların sürece dahil edilmesi ve fikirlerinin açık bir platformda paylaşılması ve haklarının korunması açısından yazılımın önemli olduğuna değindi. Bozdağ; "Üretilecek yazılım, yerel yönetimler için yüksek maliyetle katılım tekniklerinin aksine düşük maliyetle ve teknolojik bir hizmet sağlayarak ihtiyaçları karşılamalarına katkı sağlayacak. Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planına uygun olarak kamu kurumlarıyla vatandaşlar arasındaki mesafenin azaltılmasına yönelik önemli bir hizmet oluşturacak. Ayrıca planlama süreçlerinin toplum odaklı bir yönetişim anlayışına dönüşmesi sağlanacak. Dönüşüm uzun ve meşakkatli bir süreç. Bu sürecin kısaltılmasında toplumun doğrudan sürece dahil olarak endişelerinin azaltılmasında oluşturulacak sistem önemli katkı sağlayacak" ifadelerine yer verdi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Aslı Bozdağ’ın yürütücü olduğu projede; Dr. Öğr. Üyesi Kadir Şahbaz ile Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Emin Karkınlı, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Ünal ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Doç. Dr. Fatih Eren’in araştırmacı ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Tahsin Yomralıoğlu danışman olarak görev alıyor.
Kayseri Özel çocuklara "QR kodlu" koruma Kayseri’de bir özel eğitim uygulama okulundaki engelli öğrenciler için okutulduğunda öğrenci ve velilerinin bilgilerinin bulunduğu QR kodlu bileklik tasarlandı. Kayseri’de 1. kademe ağır derece otizmli ve zihinsel engelli öğrencilerin eğitim aldığı Özkar Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda geliştirilen proje, velileri sevindirdi. Okutulduğunda öğrenci ve okul bilgileri ile veli numarasının öğrenildiği QR kod bulunan bileklik tasarlayan okul, her öğrencisine bu bilekliklerden verdi. Özkar Özel Eğitim Uygulama Okulu Müdürü Bülent Köseoğlu, “Okulumuzda, özel öğrencilerimizin sosyal ortamlarda kaybolma riskine karşı ailelerin o panik halini önleme adına QR kodlu akıllı bileklik tasarladık. Bu bizim TÜBİTAK 4006 bilim projesinde geliştirdiğimiz projelerden bir tanesi. Gerçekten çok işlevsel bir proje olduğunu düşünüyoruz. Bunun kanıtı da TÜBİTAK tarafından onaylanması. Gelen misafirlerimiz de projeyi çok beğendiler. Kayseri’deki bir STK’mız da bunu bedelsiz olarak çoğaltacağını ve bunu çocuklara bedelsiz olarak vereceğini söylemişti. Bunu yaptık ve bütün çocuklarımız için bu bileklikler hazırlandı. Öğrencilerimizin bileklerine takacağız ve evlerine göndereceğiz. Kullanımını da velilerimize anlatacağız. Normal bir saat şeklinde tasarlandı. Çocuğumuz herhangi bir yerde kaybolduğu zaman, vatandaşımız bulduğunda akıllı telefonları ile QR kod kısmını okuttukları zaman okulumuzun ismi, adresi, velinin ve çocuğun ismi ve velinin cep telefonu numarasına varana kadar bütün bilgiler çıkmaktadır. Sosyal sorumluluk ve insanlık namı adına bu telefonu çevirdiğinde bu çocuğumuzu bulduğunu söyleyecek" ifadelerini kullandı. Köseoğlu, bu projenin diğer okullara da örnek olacağını söyleyerek, "Bunun ülkemizde yaygınlaştırılmasını bekliyoruz. Özel çocuklarımızın hayatını kolaylaştıracak bir adım olarak düşünüyoruz" dedi.
İstanbul Plastik geri dönüşüm ödülleri sahiplerini buldu Plastik atıkların geri kazanımı ve yeniden değerlendirilmesine yönelik çözümlerin ele alındığı plastik geri dönüşüm yarışmasnda 7 farklı kategoride ödüller sahiplerini buldu. Her ürün ve projenin, Türkiye plastik geri dönüşüm endüstrisinin son on yıldır sektöre yaptığı yatırımların açık bir sonucu olduğunu vurgulayan Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği Başkanı Yavuz Eroğlu, “Finalistlerimizin çeşitliliği, plastiklerin döngüsel ve sürdürülebilir kullanımı konusunda Türkiye plastik endüstrisi olarak kaydettiğimiz kayda değer ilerlemenin bir kanıtıdır. Yeni mevzuatlar oluştururken bunu unutmamalıyız” dedi. Finale kalan tüm yarışmacıları kutlayan Eroğlu, ’’Ödüller, plastiklerin döngüsel kullanımında yenilikçiliğin ödüllendirilmesi bakımından ulusal bir standart haline gelecek, sektör oyuncularını geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımını daha da arttırmaya ve geri dönüşüm hedeflerine ulaşılmasını motive edecek. Ödüle aday gösterilenlerin karşılaması gereken bir dizi kriter arasında; ürünlerin ve yeniliklerin Türkiye’de tasarlanmış, geliştirilmiş veya üretilmiş olması, ürünlerin en yüksek oranda geri dönüştürülmüş içeriğe sahip olması ve tüm başvuruların sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi ile sıfır atık politikasını teşvik etmesi yer aldı’’ dedi. Jüri sözcüsü Ömer Benli ise “Kıymetli jüri üyesi arkadaşlarımla her biri birbirinden kıymetli projeleri değerlendirirken zorlandık ama temel maksadımız Türkiye’de plastik atıklardan geri dönüştürülmüş ham maddelerin, ürünlerde daha fazla kullanılmasını özendirmek ve başarılı uygulamaları ödüllendirmekti. Tüm başvuran katılımcılara döngüsel ekonomiye katkıları için teşekkür ediyorum. Ödül alan firmalarımızı da öncü oldukları için ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Plastik geri dönüşümü alanında ham madde ve teknoloji üretenlerin yanında, geri dönüştürülmüş ham maddeden yapılan ürünlerin de ödüllendirildiği bir platform olan plastik geri dönüşüm ödülleri, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, ürün tasarımı ve üretim alanında güncel gelişmelere dair de fikir verirken, geniş kitlelere de ilham kaynağı oldu.