EKONOMİ - 06 Şubat 2020 Perşembe 12:56

Bakan Pakdemirli’den yatırımcılara çağrı

A
A
A
Bakan Pakdemirli’den yatırımcılara çağrı

İzmir’de düzenlenen 15.

İzmir’de düzenlenen 15. Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Yazılımı da, tasarımı da yerli ve milli elektrikli traktörümüz test aşamasında. Çiftçimizin halihazırda kullanmakta olduğu traktörü de dönüştürebileceğiz. Tüm dizel traktörlere beygir gücüne göre dönüşüm işlemini yapabileceğiz. Gübre için de kolları sıvadık. Araştırma enstitülerimizde akıllı tarım çalışmalarını başlattık. Bu kapsamda gübrede yüzde 30 tasarruf sağlayacağız” dedi. Bakan Pakdemirli ayrıca, “Ülkemize yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılara gereken tüm kolaylıkları göstereceğimizden şüpheniz olmasın” diyerek çağrıda bulundu.


Orion Fuarcılık tarafından 6-9 Şubat tarihleri arasında düzenlenen Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ilk dört büyük tarım fuarından biri olan 15. Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı, Fuar İzmir’de Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin katılımıyla başladı. Fuarın açılışına ayrıca İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer de katıldı. Bakan Pakdemirli, yerli ve milli traktör hakkında bilgi verirken, gübrede yüzde 30 tasarruf sağlanması için kolları sıvadıklarını belirtti. Bakan Pakdemirli, yatırımcılara da "ülkemizde üretin, hep birlikte kazanalım" mesajını verdi.



"Gübrede yüzde 30 tasarruf sağlayacağız"


Tarımda AR-GE ve inovasyonu çok önemsediklerini, tarımda bir teknoloji devrimine imza attıklarını kaydeden Bakan Pakdemirli, “Yazılımı da, tasarımı da yerli ve milli elektrikli traktörümüz test aşamasında. Çiftçimizin halihazırda kullanmakta olduğu traktörü de dönüştürebileceğiz. Tüm dizel traktörlere beygir gücüne göre dönüşüm işlemini yapabileceğiz. Gübre için de kolları sıvadık. Araştırma enstitülerimizde akıllı tarım çalışmalarını başlattık. Bu kapsamda gübrede yüzde 30 tasarruf sağlayacağız. Sulamanın başarının anahtarı olduğunu çok iyi biliyoruz. Su, bizler için adeta bir katalizör vazifesine sahip. Şu an için 6,5 milyon hektar sulanan alanımız mevcut. İnşallah 2023 yılına kadar 2 milyon hektar alanı daha sulamaya açmayı hedefliyoruz. Bunun sonucunda tarıma yıllık 14 milyar lira gelir artışı sağlamış olacağız” diye konuştu.



"Ülkemizde üretin ve hep birlikte kazanalım"


Türkiye’nin tarım, gıda ve hayvancılık üretimi için topoğrafik, jeolojik, iklimsel ve endemik her türlü imkâna sahip olduğu gibi Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Avrasya’nın arasında köprü vazifesi gören, 4 saatlik uçuş mesafesinde 50’den fazla ülkeye ulaşabilen tek ülke konumunda olduğunu hatırlatan Bakan Pakdemirli, “Körfez, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrasya ülkelerine coğrafi yakınlığından dolayı önemli bir avantaja sahip olan Türkiye, bu konumunu yabancı yatırımcıyla beraber fırsata çevirmelidir. Söz konusu ülkeler ile Avrupa ve Balkanlar arasında bir köprü vazifesi yapan Türkiye, hedef bölgelerin gıda tedarikçisi olarak konumunu gün geçtikçe güçlendirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanı olarak özellikle bir çağrıda bulunmak istiyorum; ülkeme yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılara gereken tüm kolaylıkları göstereceğimizden şüpheniz olmasın. İş ortaklarınızı bulun, ülkemizin cazip teşvik sistemimizden faydalanın, ülkemizde üretin ve hep birlikte kazanalım. Türkiye’ye yapılan her yatırım fazlasıyla karşılık bulacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. İnşallah salondaki çok uluslu bu katılım Türkiye ekonomisinin gücünü ve güvenilirliğini göstermesi açısından, uluslararası camiaya güçlü bir mesaj olacaktır” dedi.



"Tarımı olmayan ülke, mutfağı olmayan eve benzer”


Dünyanın bütün ülkelerinde beslenme, gıda ve sağlık konularının önem sıralamasında ilk sırayı oluşturduğunu, bu bağlamda küresel ölçekte tarım, hayvancılık ve gıda sektörünün öneminin giderek arttığını dile getiren Bakan Pakdemirli, "Her zeminde ifade ettiğimiz gibi bir devlet için savunma ve yerli silah sanayii ne kadar önemliyse, o devlet için tarım da o nispette öneme sahiptir. Yakın gelecekte hep beraber göreceğiz; dünyayı doyuran ülke dünyanın lider ülkesi olacak. Şu bir gerçek ki tarımı olmayan ülke, mutfağı olmayan eve benzer” dedi.


Tarım ve hayvancılık sektörünün taşıdığı büyük potansiyeli kamuoyuna daha iyi anlatabilme araçlarından birisinin ticari fuarlar olduğunu belirten Bakan Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bu fuar ile inşallah ticari ilişkilerinizi daha da güçlendirmiş ve yeni işbirliklerine kapı aralamış olacağız. Sektördeki firmalar bu vesileyle, rakiplerini tanıma ve takip fırsatı kazanacak, bu sayede marka bilinirliklerini artırmış olacaklardır. Bu durum beraberinde yeni temsilcilikler kazanmalarına da fırsat sağlayacaktır. Uluslararası platformda tanıtım yapma ve güçlü ihracat bağlantıları kurma noktasında, bu fuarın ülkeler arası önemli bir kazanç vesilesi olacağına inancım tamdır. Özellikle yabancı firmalar, Türk tarım sektörünün önde gelen temsilcilerine ve 250 bini aşkın sektör mensubuna etkin biçimde ulaşma, Türk tarım sektörünün öncü firmalarının deneyimlerini paylaşma olanağına sahip olacaklar. Yine düzenlenecek seminer ve toplantılar neticesinde tüm firmalar, faaliyet alanlarındaki son yenilikleri ve teknolojik ilerlemeleri takip etme ve diğer sektör mensuplarıyla paylaşabilme fırsatına da sahip olacaklar."



"Türkiye birçok Avrupa ülkesini geride bıraktı"


Tarım orman sektörünün 2019 yılının ilk üç çeyreğinde ortalama yüzde 3,56’lık büyüme ile sanayi ve hizmet sektörlerine göre pozitif bir büyüme gösterdiğini kaydeden Bakan Pakdemirli, “Ülkemiz çok şükür, son 17 yılda yıllık ortalama olarak yüzde 2,72’lik büyüme ile Hollanda, İspanya, Fransa gibi birçok Avrupa ülkesini geride bıraktı. Dünyada yaşanan hem ekonomik olumsuzluk, hem de iklim değişikliklerine rağmen sektörümüz, son 17 yılın 14’ünde büyüyerek sürdürülebilir gelişmesini devam ettirmiştir. Uygulayacağımız politikalarla ettirmeye de devam edecek inşallah” diye konuştu.


Bakan Pakdemirli, Türkiye’nin 2019 yılında da 193 ülkeye bin 827 tarımsal ürün ihraç ederek ihracatçı bir ülke olduğunu ispat ettiğini söyledi.



"Hedef, nüfusumuz kadar küçükbaş hayvan varlığına sahip olmak"


Bakan Pakdemirli, Türkiye’nin fındık, kiraz, incir, kayısı ve ayva üretiminde dünya birincisi olduğunu, hayvansal üretimde de dünyada önemli ülkelerden biri olduğunu söyledi. Bakan Pakdemirli, şöyle devam etti:


“Büyükbaş hayvan varlığımız 1 milyon artışla 18,2 milyona, küçükbaş hayvan varlığımız ise 4 milyon artışla 50 milyona ulaştı. Ülkemiz, Avrupa’da toplam hayvan ve küçükbaş hayvan varlığında 1., büyükbaş hayvan varlığında 2. sırada bulunuyor. 2023 hedefimiz nüfusumuz kadar küçükbaş hayvan varlığına sahip olmak.”



"86 ülkeye tohum ihracatı yapmaktayız"


Tohum arz güvenliğinin önemine vurgu yapan Pakdemirli, “Türkiye’yi kendi tohumluğunu üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Hâlihazırda 86 ülkeye tohum ihracatı yapmaktayız. Şimdiye kadar yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda yerli tohumda üretimimizi 150 bin tondan, 1 milyon 59 bin tona çıkardık. Dünya sertifikalı tohum piyasasında 10. sıradayız” diye konuştu.


Bugün meyvecilikte kullanılan fidan ve fidelerin yüzde 96’sının yurt içinde üretilip sertifikalandırıldığının bilgisini veren Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:


“Tohum gen bankalarımızda gelecek nesiller için tohumlarımızı koruyoruz. Çiftçilerimiz ve halk tarafından Bakanlığımıza, yerel bitki ve çeşitlerine ait binden fazla tohum bağışlandı. İzmir ve Ankara da bulunan Ulusal Gen Bankasında yaklaşık 4 bin türe ait yaklaşık 105 bin tohum örneği korunmaktadır.”



“Önemi daha da artacak”


Vali Erol Ayyıldız, “Dünya nüfusu artıyor, doğal kaynaklar azalıyor veya kirleniyor. Tarım ve hayvancılığın stratejik öneminin gelecekte daha da artacağını işaret ediyor. Tarım sektörünün alt sektörler temelinde entegrasyonunu ve paydaşların bir araya gelmesini sağlayan bu fuarın organizasyonunda emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



Yerel üretim vurgusu


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, fuarın ülke ekonomisine önemli katkılar sunacağını belirterek şunları söyledi:


“Geçen yıl 600 milyon dolarlık ticaret hacmi sağlayan fuarın sektöre ve ekonomimize katkısını çok önemsiyoruz. Ümit ediyorum bu buluşma sektöre, geçen yılın rakamlarını aşan boyutta bir katkı sağlayacak. Tarım ve gıda sadece ekonomik değil; toplumsal, tarihsel, ekolojik, kültürel olmak üzere bir bütün olarak değerlendirmeli. Hızla artan dünya nüfusu, tükenen kaynaklar, tarımsal üretimin, gıda sisteminin önemini her geçen gün daha fazla ortaya çıkarıyor. Üreticinin, köylünün toprakla bağının kopması, gıda fiyatlarında artış, genetiği değiştirilmiş ürünler, kimyasal tarımın yaygınlaşması gibi sorunlar, tartışmaların ana eksenini oluşturuyor. Küresel tarımın olumsuzlukları sonucu, çabamızı yerel ürünlerin teşvik edilmesi ve bereketli toprakları korumaya harcamalıyız. Yeter ki yerli üreticinin toprakla bağını, yerelin gücünü, bereketli toprakları tanıyalım. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak üreticiyi toprakla buluşturan, üretimi adilce paylaşan kapsamlı bir tarım stratejisi geliştirdik.”



“Fuarın asıl ev sahibi çiftçilerdir”


Orion Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Tan, “Yerli ve yabancı öncü firmaların katılımıyla gerçekleşen ve dört gün boyunca sektörün kalbinin İzmir’de atmasını sağlayacak fuarımızı düzenlemenin onur ve gururunu yaşıyoruz. Ancak bugün fuarın asıl ev sahibi çiftçilerdir. 2019 yılının Şubat’ında düzenlediğimiz fuarımız, 875 binin üzerinde firma ve 337 bin ziyaretçiyi ağırladı. Bu yıl da fuarımızda ilk kez Yöresel Lezzet Şöleni’ne yer vereceğiz. Fuar boyunca ayrıca açık seminerler oluşturacağız. 2020 model traktör lansmanı, Genç Çiftçiler Yarışıyor, Ağır Abiler Yarışıyor, Yoğurt Yeme Yarışması gibi birçok ilgi çekici etkinliklerimiz olacak” ifadelerini kullandı.


Konuşmaların ardından yurt dışından gelen misafirlere plaket takdim edildi. 110 bin metrekare kapalı alanda 75 ülkeden 954 katılımcı firma ile 360 bin ziyaretçinin hedeflendiği fuarda çok sayıda stant yer aldı. Yaklaşık 2 bin iş adamı arasında gerçekleştirilecek olan ikili görüşmelerle 700 milyon dolarlık bir iş hacminin sağlanması bekleniyor. Fuarın açılışında onur konuğu olarak Özbekistan, Sırbistan ve Fas’tan bakan ve bakanlık temsilcileri ağırlanacak. Hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşunun etkin rol alacağı fuarda, Türkiye’nin en kapsamlı canlı hayvan sergisi kurulacak. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İzmir Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, İzmir İli Kırmızı Et Üreticileri Birliği, Tire Süt Kooperatifi ve daha birçok kurumun desteği ile boğa ırk tanıtımları, en ağır boğanın seçildiği ’Ağır Abiler Yarışıyor’ yarışması gerçekleşecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Yılbaşında merdiven altı ürünlere dikkat" Yeni yıl öncesi merdiven altı üretimin yaygınlaştığına dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu nedenle bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır" dedi. Yılbaşı alışverişlerinde merdiven altı ürünlere karşı vatandaşlara uyarıda bulunan Palandöken, "Bildiğiniz üzere zehirlenme olaylarının birçoğu maalesef bu gecelerde, bu özel günlerde yaşanıyor. Özellikle merdiven altı ürünlere, akşam karanlığında arabanın arkasında satılan kuru yemiş veya karışık kuru yemiş adı altında sunulan, nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği bilinmeyen ürünlere karşı çok dikkatli olunmalı. O anda ısıtılmış, cazip gösterilen ve gerçek fiyatının çok altında sunulan bu ürünler ciddi risk taşıyor. Hele hele şarküteri ürünleri bu noktada çok daha önemli. Midye, ciğer, tavuk sote gibi ya da farklı malzemelerden yapılmış, içeriği belli olmayan ürünlere de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde hem kendinizin hem de misafirlerinizin, konuklarınızın sağlığını riske atmış olursunuz. Bunun için yapılması gereken tek şey; dikkatli olmak, kontrollü davranmak ve tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır. Bilindiği üzere pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri; balık, ciğer gibi çabuk bozulabilen gıdalar ve sütlü ürünler çok hassas ürünlerdir. Bu ürünlerde ekstra dikkatli olunması gerekir. Fiyat olarak ekonomik gibi görünebilir ama sağlığınızdan olabilirsiniz" diye konuştu. "Yılbaşı gecesi taksici esnafımız 24 saat hizmet verecek" Öte yandan yeni yılda sevdiklerine ulaşmak için yola çıkacak vatandaşlara da uyarıda bulunan Palandöken, "O gece dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da trafiktir. İnsanlar alkol alabiliyor, alkollü sürücüler trafiğe çıkabiliyor. Yorgunluk ve yılbaşı gecesinin karmaşasıyla kaza riski de artıyor. Bu nedenle mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanmak ya da 24 saat hizmet veren taksi duraklarımızdan faydalanmak en doğru tercih olacaktır. Aracınızı kullanmak yerine, güvenli bir şekilde bu hizmeti veren arkadaşlarımızla yolculuk yapabilirsiniz. Sizin sağlığınız, geleceğiniz ve ailenizle birlikte bulunduğunuz aracın içindeki huzurun bozulmasını kimse istemez. Ancak maalesef bu tür olumsuzluklarla sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle yiyeceğimize, içeceğimize, alacağımız hediyelere ve bu hediyelerin niteliklerine dikkat etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Herkese huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyen Palandöken şu ifadelere yer verdi: "Bu ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını kısa sürede anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Günler azaldıkça korsan satıcıların, insan sağlığını hiçe sayan bu tür kişilerin sayısı da maalesef artıyor. Birincisi, trafik kurallarına mutlaka riayet edilmeli; mümkünse o gece araç kullanılmamalı, toplu taşıma ya da 24 saat nöbetçi olan taksi durakları tercih edilmelidir. Şimdiden 2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıklı, huzurlu ve ailenizle birlikte arzu ettiğiniz şekilde bir yılbaşı geçirmenizi temenni ediyorum."
Tokat Orta Asya’dan Tokat’a uzanan üç etek geleneği sürdürülüyor Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fındık Bebek, yaklaşık 40 yıldır Orta Asya’dan gelen ata mirası yöresel kıyafetleri dikerek gelenekleri sürdürüyor. Yaylakent köyünde dünyaya gelen Fındık Bebek, 20 yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra eşinden boşandı. Hayatının bu döneminde ne yapacağını bilemez haldeyken, ninelerinden miras kalan yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladı. Herhangi bir ustadan eğitim almadan, tamamen kendi merakı ve gözlemleriyle işe başlayan Fındık Bebek, yıllar içerisinde köyün ve çevre bölgelerin aranan isimlerinden biri oldu. Orta Asya’dan göç eden atalarından kalan kültürün en önemli simgelerinden biri olan ve yörede "3 etek" olarak bilinen kıyafetleri diken Fındık Bebek, bu geleneğin kendileri için kıymetli olduğunu ifade etti. Üç parçadan oluşan kıyafetin üst, fistan ve önlükten meydana geldiğini belirten Bebek, her gelinin sandığında mutlaka bu kıyafetin bulunması gerektiğini söyledi. "Kıyafetler bizim kutsalımızdır" Yöresel kıyafetlerin yaşa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Fındık Bebek, yaşlıların daha sade ve düz modelleri tercih ettiğini, gençlerin ise süslü ve işlemeli kıyafetler giydiğini aktardı. Geleneklerin eğitim ya da makamla değişmediğini vurgulayan Bebek, "Bizde her gelin, okusa da okumasa da hatta başbakan bile olsa 3 eteğini giyer. Bu bizim töremiz, bizim kıymetlimizdir" dedi. Yıllardır el emeğiyle diktiği yöresel kıyafetlerle kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışan Fındık Bebek, ata yadigârı geleneklerin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."