GENEL - 16 Ekim 2020 Cuma 14:37

Arıtma suyunun kalitesi Körfez’deki yaşamı da zenginleştiriyor

A
A
A
Arıtma suyunun kalitesi Körfez’deki yaşamı da zenginleştiriyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü tarafından işletilen 23 ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi, kenti arıtma kapasitesi açısından ileri noktaya taşırken, akredite laboratuvarlar tarafından onaylanan arıtma suyunun kalitesi de Körfez’deki iyileşmeye yansıdı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü tarafından işletilen 23 ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi, kenti arıtma kapasitesi açısından ileri noktaya taşırken, akredite laboratuvarlar tarafından onaylanan arıtma suyunun kalitesi de Körfez’deki iyileşmeye yansıdı. Özellikle, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisinden çıkan arıtılmış suyun denizle buluştuğu noktadaki canlı zenginlik ise dikkat çekti.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan istatistiklere göre, ileri biyolojik yöntemle çalışan arıtma tesislerinin sayısı ve arıtma kapasitesi açısından Türkiye’nin lider kenti İzmir, önümüzdeki günlerde yapımına başlanacak Kemalpaşa Ulucak ve Mordoğan arıtma tesisleriyle bu alandaki konumunu güçlendirecek.


Öte yandan İZSU Genel Müdürlüğü, Torbalı ve Yazıbaşı Ayrancılar arıtma tesislerinin de kapasitesini artırmaya yönelik yatırımlar için hazırlıklarını sürdürüyor. İzmir’de ise yılda 278 milyon 500 bin metreküp atıksu arıtılıyor.



Arıtma suyu kalitesi sürekli denetleniyor


İZSU Genel Müdürlüğüne bağlı arıtma tesislerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı kuruluşlar ve akredite laboratuvarlar tarafından düzenli olarak analiz ve denetimler yapılıyor. İzmir’in en yüksek kapasiteli arıtma tesisi konumundaki Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi, 7 gün 24 saat kesintisiz olarak çalışıyor ve günde yaklaşık 550 bin metreküp atıksuyun arıtımı ileri biyolojik yöntem ile gerçekleştiriliyor.


Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan denetimler kapsamındaki analiz sonuçlarına göre, tesisin çıkış suyundaki tüm parametreler, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliğinde verilen sınır değerlerin oldukça altında bulunuyor. Ayrıca tesisin faaliyetleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından izlemeye tabi olarak kurulan “online atık su izleme sistemi” ile kesintisiz kontrol altında tutuluyor. Arıtılan su uluslararası standartlardaki kalitede ve deniz suyu kalitesine de katkı sunacak şekilde körfeze deşarj ediliyor.



Flamingo ve balıkların başlıca yaşam alanı


Çiğli Atıksu Arıtma Tesisinden çıkan arıtılmış suların İzmir Körfeziyle buluştuğu noktadaki canlı zenginliği de tesisin verimli çalıştığını kanıtlıyor. Beslenmek için bu bölgeye gelen binlerce flamingo, temiz suyla birlikte deniz canlıları açısından da zenginleşen Körfez’de görsel bir şölen oluşturuyor.



Su altında da yaşam gelişiyor


İzmir Körfezi’ndeki iyileşme süreci, bilimsel verilerin yanı sıra su altı fotoğraflarıyla da gözler önüne seriliyor. İzmir Körfezinin flora ve fauna bakımından zenginleşmesi sonucu temiz suları seven Akdeniz’e özgü deniz tavşanı, tüplü boru kurdu, endemik taş mercanları, horozbina balığı gibi birçok canlı türünün Körfez’de yeniden yaşam bulmaya başladı.


Geçtiğimiz aylarda İzmir Büyükşehir Belediyesinin yüzülebilir Körfez hedefinin önemli adımlarından biri daha atıldı. Güzelbahçe Belediyesi İkinci Liman Halk Plajı yüzme suyunun kalite sembolü olan mavi bayrakla taçlandı. Güzelbahçe’nin ilk mavi bayraklı plajı aynı zamanda kent merkezine en yakın mavi bayraklı plaj oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Uzmanından duruş bozukluğunu önlemek için 8 kural Günümüzde iyi bir duruşa sahip olmanın kolay olmadığını ifade eden Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Doç. Dr. Ömer Bozduman, “Duruş bozukluğu geliştiği zaman sırt ağrısı, omurga rahatsızlıkları, kamburluk, eklem sorunları gibi durumlar ortaya çıkar. Bu şikayetlerin göz ardı edilmemesi, duruş bozukluğunun kifoz, skolyoz gibi daha büyük hastalıklara yol açmadan tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır” dedi. Duruş yani postür, ayakta dururken veya otururken vücudun aldığı pozisyondur. Omurga, baş, omuzlar ve kalçaların hizalanması duruşu oluşturur. Kusursuz bir vücut olmadığı gibi, mükemmel bir duruş da yoktur. Duruş bozukluğu yerçekiminin vücut üzerindeki günlük etkileriyle ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bir yaralanma, hastalık veya genetik nedenlerden dolayı da gelişebilir. Bunlar ekseriyetle kontrol edilemeyen sorunlardır. Duruş bozukluğu geliştiği zaman sırt ağrısı, omurga rahatsızlıkları, kamburluk, eklem sorunları gibi durumlar ortaya çıkar. Bu şikayetlerin göz ardı edilmemesi, duruş bozukluğunun kifoz, skolyoz gibi daha büyük hastalıklara yol açmadan tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ömer Bozduman duruş bozukluğu hakkında dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. “Doğru postür kas ve kemiklerin dengede olmasıdır” İyi duruşun kas gruplarının, eklemlerin ve bağların üzerlerindeki stresi azaltan, vücudu esnek tutan, yorgunluğun gelişmesini önleyen ve dengeyi korumaya yardımcı olacak şekilde hizalanan nötr bir omurga anlamına geldiğini ifade eden Doç. Dr. Ömer Bozduman, “En uygun veya etkili duruş türü omurganın, başın ve uzuvların aynı hizada olmasıdır. “Dik durmak” deyimiyle kastedilen budur. Fiziksel olarak doğru omurga hizalaması, kasların ve kemiklerin dengede olmasıdır. Doğru duruş vücudu kas veya eklemlerde dejenerasyona neden olabilecek yaralanmalara veya streslere karşı korur. Yer çekimi kuvvetine karşı dik durmayı sağlayarak vücudun daha verimli çalışmasına yardımcı olur” dedi. Çağın hastalığı ’postür bozukluğu’ Günümüzde iyi bir duruşa sahip olmanın kolay olmadığını ifade eden Doç. Dr. Ömer Bozduman, “Dijital dünyanın gelişmesi, masa başı işlerin ve günlük stresin artması ile duruş bozukluğu sıkça görülmektedir. Duruş/postür bozukluğu kişinin görünümünü, özgüvenini ve günlük yaşam kalitesini son derece etkileyen bir durumdur. Ayrıca omurganın yanlış hizalanmasından kaynaklanan sırt ağrısı, omurga fonksiyon bozukluğu, eklem dejenerasyonu postür bozukluğunda sıkça karşılaşılan şikayetlerdir. Ayrıca nefes almada güçlük, baş ağrısı, denge bozukluğu da duruş bozukluğundan kaynaklanabilir. Duruş yani postür bozukluğu fark edildiğinde, duruşu iyileştirmeye yönelik düzenli egzersiz ve esneme yapmak, ergonomik mobilyalar kullanmak ve vücudun verdiği sinyallere dikkat etmek önemlidir” ifadelerine yer verdi. Doç. Dr. Ömer Bozduman, duruş bozukluğundan kaynaklanan rahatsızlıkları şöyle açıkladı: “Kifoz (kamburluk), hiper lordoz (içe eğilmesi), boyun düzleşmesi, skolyoz, ileri kafa duruşu. Duruşu düzeltmenin ilk adımı; ayakta durmayı, oturmayı veya uzanmayı etkileyen günlük alışkanlıkların farkına varmaktır. Başka bir üslupla, günlük yaşamda ne yapıldığı gözden geçirilmeli ve sorunun hangi durumlardan kaynaklandığı tespit edilmelidir. Bazen şikayetlerin giderilmesi çok basit önlemlerle olabilir.” Doç. Dr. Ömer Bozduman duruş bozukluğunu önlemek için ise şu uyarılarda bulundu: “Masa başı çalışıyorsanız bilgisayarınızı göz hizanıza taşıyan aparatlar kullanın. Sandalyenizi ve oturma şeklinizi değiştirin. Cep telefonunuza bakarken, başınızı eğmek yerine telefonu gözünüzün hizasına kaldırın. Yatağınızın uygun olup olmadığını kontrol edin, gerekirse omurga sağlığınıza uygun yeni bir yatak alın. Yüksek topuklu ayakkabılar yerine düz ayakkabılar, dolgu topuklu ayakkabılar veya daha destekleyici diğer ayakkabıları tercih edin. Fizik tedavi doktorundan destek alın. Yürürken duruşunuzun doğru olduğundan emin olun, kendinizi kontrol etme mekanizmasını oluşturun. Pilates, yoga gibi postür için faydalı olan sporları yapmayı tercih edin. Gözle görülür şekildeyse bir uzmana başvurun. Duruş bozukluğu rahatsız edici veya gözle görülür derecede ise soruna neyin sebep olduğunu belirlemek için zaman geçmeden ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Osteoporoz veya artrit gibi tedavi edilebilecek altta yatan herhangi bir durum olup olmadığı kontrol edilir. Eğer altta yatan önemli bir rahatsızlık yoksa, uzman doktor düzgün durmaya veya oturmaya yardımcı olacak kas gruplarını güçlendirmek için esneme ve postür egzersizleri önerir. Hatta gerekli durumlarda Doktor kontrolünde duruş bozukluğunun giderilmesi için korse, fizik tedavi aparatları gibi yardımcı ekipmanlardan da faydalanılır.”