ÇEVRE - 18 Temmuz 2021 Pazar 16:59

Gediz Nehri için 12 maddelik "kurtuluş reçetesi"

A
A
A
Gediz Nehri için 12 maddelik "kurtuluş reçetesi"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi’ne akan Gediz Nehri’ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla çıktığı turu Foça’da eski Gediz yatağında noktaladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi’ne akan Gediz Nehri’ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla çıktığı turu Foça’da eski Gediz yatağında noktaladı. 4 günlük yürüyüşün ardından tespitlerini ve çözüme yönelik yol haritasını paylaşan Başkan Soyer, alınacak önlemlere ilişkin 12 maddelik deklarasyon ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin eylem planını açıkladı.


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi’ne akan Gediz Nehri’ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla çıktığı turu tamamladı. 14 Temmuz Çarşamba günü başlayan ve dört gün süren havza turu kapsamında Gediz Nehri’nin doğduğu Murat Dağı’ndaki Karapınar Şelasi’nde kaynağından pırıl pırıl doğan sudan içen Başkan Soyer, daha sonra 401 kilometrelik hatta 1800 kilometre kat ederek adım adım kirliliğin kaynağını yerinde inceledi. Soyer, Gediz Nehri’nin doğduğu Murat Dağı’ndan başladığı havza turunu Tuzçullu’dan tekneyle geldiği, nehrin İzmir’e döküldüğü Foça eski Gediz yatağında sonlandırdı. Yüzlerce doğa gönüllüsü tarafından ellerinde


pankartlarla karşılanan Tunç Soyer, konuşmasına etkinliğe katılan belediye başkanlarını kürsüye davet ederek başladı. Başkan Soyer, konuşmasında kirliliğe yönelik edindiği gözlemleri paylaşarak, kısa vadede yapılması gerekenleri sıraladı. Soyer, tur sonunda alınacak önlemlere ilişkin 12 maddelik deklarasyon ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin eylem planını açıkladı.



“Ben elimi taşın altına sokmaya karar verdim”


Başkan Soyer, Gediz Nehri’nin Gediz Havzası ile Salihli, Turgutlu, Menemen ovaları sayesinde Türkiye tarımının yüzde 10’unu üreten bir bölgeyi suladığını belirterek, “Gediz sadece İzmir için değil, sadece Manisa, Uşak, Kütahya için değil. İstanbul ve Ankara, yani Türkiye için çok önemli. Bu tur boyunca dört felaketi birlikte gördük, yaşadık. İlki iklim değişikliği. Yerküre ısındıkça da su kaynaklarımız azalıyor. Marmara Gölü’nün kuruduğunu gördük. İçimiz parçalandı. 10 metrede su çeken üreticimiz artık 300 metrede su çekmez halde. Vahşi sulama gerektiren tarım ürünleri yetiştirmeye devam ediyoruz. Doğru tarım politikaları önemli. Ürüne göre su değil, suya göre ürün tasarlamak zorundayız. Su kaynakları bu kadar azalırken hala binlerce dekar alanda silajlık mısır üretiyoruz. Gediz kirlenmeye, zehirlemeye devam ediyor. Bu böyle devam edemez, etmeyecek. Bugüne kadar bu dört şehirden süzüle süzüle giden Gediz Nehri’nin sahibi yoktu. Ben elimi taşın altına sokmaya karar verdim” dedi. Soyer, şimdi yeni bir sayfayı açacaklarını ve Gediz’i temizlemek, kirletilmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi.



“Toprakların bereketini bolluğunu iade edeceğiz”


"Bu karanlık tablo, bir kader değil" diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi:


“Bizim ’Başka bir tarım mümkün’ felsefemizin iki temel aksı var. Birincisi kuraklıkla mücadele, ikincisi yoksullukla mücadele. Kuraklıkla da mücadele ederek yoksullukla da mücadele ederek yepyeni bir ürün deseniyle bu bereketli toprakların, bolluk üreten toprakların eski haline getirilmesi, geleceğe taşınması mümkün. Küçükbaşı desteklemeye devam edeceğiz. Başka bir tarım mümkün ve biz bu tarımı mümkün kıldıkça, toprakların bereketi bolluğunu iade edeceğiz.”



"İzmir’de tüm dere yataklarını koruyacak yatırımları yapıyoruz"


Gediz’e giderken kendisine İzmir sınırları içinde yapılması gerekenleri hatırlatanlar olduğunu belirten Soyer, “İzmir’de doğup İzmir’de denize dökülen bütün dere yataklarımızla ilgili proje, imalat çalışmalarımız hepsi yürüyor. Pamucak’ta denize kanalizasyon akmaması için Selçuk Arıtma Tesisimizi yapıyoruz. Kemalpaşa’da Nif zehirlenmesin diye arıtma tesisimizi yapıyoruz. Torbalı’da, Ödemiş’te yapıyoruz ama bizim irademiz dışında, Körfez’imizi, havzamızı zehirleyen Gediz ile başka türlü mücadele edemezdik. Onun için gittik Murat Dağı’na. Göreceksiniz, çok kısa sürede Gediz’i tertemiz yapacağız. Kirletmelerine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.



“Gediz sahipsiz değildir”


Başkan Soyer, “Turgutlu OSB, sanayi tesislerinin atığını bırakın dere yatağına, sulama kanalına akıtıyor. Sulama kanalında su var, yanda meyve bahçeleri sebze tarlaları var. Üretici suyu alıyor, tarlasına su veriyor. Vatandaş bilmiyor ki, meyve sebzesini zehirle suluyor. Biz burada bilmiyoruz ki masamıza gelen sebze meyve o zehirli suyla sulanmış. Ne gıda güvenliği kalmış, ne insan sağlığı kalmış. Her şeyi bitirmişler. Ne kadar kirleten varsa Gediz’i, hepsiyle ilgili suç duyurularında bulunacağız, hepsiyle ilgili davaları açacağız. Bu vatan, bu Gediz sahipsiz değildir” dedi.



İşte 12 maddelik Gediz deklarasyonu


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 12 başlıkta alınması gereken önlemleri ise şöyle açıkladı:


"1. Gediz Nehri’nin doğduğu Murat Dağı, Milli Park, denize döküldüğü Gediz Deltası, UNESCO Dünya Doğal Mirası ilan edilmeli.


2. Marmara Gölü’ne ivedilikle Ahmetli regülatöründen su verilmeli. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ağustos ayı içerisinde göle on gün süreyle can suyu vereceğiz. O gölü kurutmayacağız.


3. Havzanın en temel kirlilik kaynaklarından biri Turgutlu Organize Sanayi Bölgesinin (OSB) arıtması derhal yapılmalı. Aksi takdirde o OSB derhal kapatılmalı.


4. Gördes’teki nikel madeni ile Murat Dağı’ndaki madenlerin faaliyetleri derhal durdurulmalı. Türkiye’nin en büyük tatlı su rezervlerinden biri olan Gediz Hazvası madenciliğe, kum ocaklarına, taş ocaklarına kapatılmalı.


5. Havzadaki tüm köy yerleşimleri için paket arıtma tesisleri derhal yapılmalı.


6. Havzadaki tüm kaçak kuyular Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından kontrol altına alınmalı. Yeni kuyuların açılmasına izin verilmemeli.


7. Tarımda havza ölçeğinde ürün planlaması yapılmalı. Su tüketmeyen tarımsal ürünler teşvik edilmeli.


8. Havzada salma sulamaya son verilerek damlama sulama tekniklerine geçiş hızla tamamlanmalı. Demirköprü Barajı’nın 100 bin dekar sulama alanı, bir an önce kapalı sisteme geçirilmeli.


9. Havzadaki tüm arıtma tesisleri eksiksiz işletilmeli, mevzuat gereği arıtma yapması gereken tüm tesisler yüzde 100 denetlenmeli. Mevcut arıtma sistemlerinin çalışıp çalışmadığı tespit edilmeli, çalıştırılmayan tesisler için idari ceza işlemler yapılmalı. Salihli OSB gibi arıtması efektif çalışan tesisler için elektrik tamamen ücretsiz olmalı.


10. Gediz Nehri ve kolları boyunca söğüt gibi temizleyici bitkilerin gelişmesine olanak verecek alanlar oluşturulmalı.


11. Gediz Havzası’ndaki düzensiz katı atık sahalarının tümü rehabilite edilmeli.


12. Havzadaki tüm jeotermal sondajların deşarjlarının kontrol altına alınmalı, etkin bir denetim yapılmalı, reenjeksiyon kuyuları doğru çalıştırılmayan ve yapılmayan tüm işletmeler derhal kapatılmalıdır. Tarım alanlarında jeotermal sondajlara izin verilmemeli.”



İzmir Büyükşehir Belediyesi harekete geçiyor


Gezi boyunca karşılaştığı muhtarlar, vatandaşlar ve derneklerin son derece duyarlı olduğunu belirten Başkan Tunç Soyer, “Hepsi bizimle yol arkadaşlığı yapmaya hazır. Biz de onların yaptıkları tespitlerin kayıtlarını aldık. Suç duyurusunda bulunacağımız noktalar konusunda onlardan destek aldık. Bu mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz. Çünkü bu vatan hepimizin” ifadelerini kullandı. Kısa vadede yapacaklarını da anlatan Soyer, “Suç duyurusunda bulunacağız, davalarımızı açacağız. Daha az su tüketen küçükbaş üretimini teşvik etmek için Gediz Havzası’nda da İzmir Büyükşehir Belediyesinin BAYSAN şirketi vasıtasıyla yaptığımız gibi küçükbaş alımını destekleyeceğiz. Atalık tohumlarla, susuz hububat tarımı yapan üreticilerin ürünlerini taban fiyatının üç katına, samanı ise güncel fiyatının iki katına almayı taahhüt ediyoruz. Gediz’in en kirli kollarından biri Alaşehir Çayı’nı temizlemek amacıyla Alaşehir bölgesinde 25 milyon liralık paket arıtma tesisi yapıyoruz” diye konuştu.



"Bizim hayatımız elektrik bedelinden ucuz değil"


Soyer, Turgutlu OSB’nin zehir deşarj ettiği noktayı gördükten sonra yaşadığı şaşkınlığı ise, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 200 bin lira ceza yazdığını söylediler. Bizim ödediğimiz bedelin, sağlığımız, soframız, tarlamızla ödediğimiz zararın bedeli 200 bin lira olamaz. Buna asla izin vermeyeceğiz. Buradan çığlığımı atıyorum. Bizim hayatımız sizin elektrik faturası bedelinden daha ucuz değil" sözleriyle dile getirdi.



“Türkiye’de siyasetin dili değişmeli”


Türkiye’de siyasetin dilinin, içeriğinin, üslubunun değişmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Soyer, “Bu yaptığım şey, siyasetin ta kendisidir. Siyaset eğer hayatı dönüştürmekse, hayatı dönüştürmenin sanatıysa, evet biz böyle yaparak bu hayatı değiştireceğiz. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, yalın ayak ölüme giderken bize cennet bir vatan bıraktı. O cennet vatanın nehirleri pırıl pırıl akıyordu, gölleri pırıl pırıldı. Dağları, meraları yemyeşildi. Biz bunları katlettik, yok ettik, zehirledik. Şimdi geriye dönüp onların mirasına, gelecek kuşakların geleceğine sahip çıkmamız gerekiyor. Siyasetse, evet siyaseti böyle yapacağız. Çünkü milliyetçilik de budur, yurtseverlik de budur. Biz bu vatana sahip çıkacağız” dedi.



“Pırıl pırıl Türkiye’yi hep beraber kuracağız”


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Gediz’in kirlenmesine izin vermeyeceklerini belirterek, şunları söyledi:


“İlk gün Kayapınar Şelalesi’ni gördüğümde bir şimşek çaktı beynimde ve bütün o güzergah boyunca hep şunu aklımdan geçirdim; kirletmezsek, zehirlenmesine izin vermezsek, o gümbür gümbür Gediz’i tekrar eski günlerine geri getirecek; o şelale gürül gürül, pırıl pırıl burada Gediz’i beslemeye devam edecek, İzmir Körfezi’ni temizlemeye devam edecek. Doğanın kendini tedavi etmek, iyileştirmek yaşatmak gibi bir gücü var. Pırıl pırıl Türkiye’yi hep beraber kuracağız. Gediz’i katletmelerine izin vermeyeceğiz, kirletmelerine asla izin vermeyeceğiz. Gediz bizim atalarımızdan miras kaldı, torunlarımıza bırakacağız.”


Başkan Tunç Soyer, Gediz Havzası Erozyonla Mücadele (GEMA) Vakfı Genel Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu’na katkılarından dolayı teşekkür plaketi verdi. Programa CHP Parti Meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar, Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Saruhanlı Belediye Başkanı Zeki Bilgin ile Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, muhtarlar, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas’ta kayak tarihi kitap oldu Türkiye’nin kayak tarihi açısından önemli bir yere sahip illerinden bir tanesi olan Sivas’ın kayak tarihi kitap oldu. Yapılan araştırmalar sayesinde Türkiye’de ilk kayak okulunun Sivas’ta askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Sivas’ta yaşayan ve yaklaşık 26 yıl Türk milli takımını çalıştıran Kayak antrenörü İlhan Erzurum, hayalini gerçekleştirmek için 3 yıl önce bir adım attı. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerini tek tek araştıran Erzurum, Sivas’ın kayak kronolojisi çıkarmayı başardı. Araştırmalar sırasında Türkiye’nin ilk kayak okulunun 1917 yılında Arif Hikmet Koyunoğlu tarafında Sivas’ın Suşehri ilçesi Buldur köyünde, askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Bu zengin geçmişe ışık tutan İlhan Erzurum’un ‘Sivas Kayak Tarihi’ kitabı Türkiye’nin ilk kayak merkezinden günümüze kayak sporunun gelişimi ve Sivas’ın bu alandaki öncü rolünü anlatıyor. “Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır” İlhan Erzurum, Türkiye’de kayak sporunun askeri amaçla başladığını ifade ederek, “Sivas’ın kayak kronolojisi çok zengin. Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır. Sivil hayata geçmesi 1930 yıllarına denk gelir. Ama Türkiye’nin ilk resmi kayak okulu Suşehri Buldur köyünde Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından açılmıştır. Kronolojisi bu kadar zengin olan bir şehir. 1917 yılında ilk resmi kayak okuluyla başlayıp 1930’lu yıllarda kayakla ilgili sempozyumların yapıldığı Türkiye’nin ilk kayak kulüplerinden Yıldız Dağı Kayak Kulübü, 1933 yılında Sivas’ta kurulmuştur. Türkiye’nin katıldığı ilk kış olimpiyatlarına giden dört sporcudan birisinin Sivaslı olması ve ilerleyen yıllarda da olimpik sporcuların olması ve bugün totalde 30 - 40’a yakın milli sporcunun yetişmiş olduğu görüyoruz. Turizm ayağında da uzun yıllar hayalleri kurulmuş olan Yıldız Dağı kış sporları merkezi Sivas’ta dördüncü kayak merkezidir. Türkiye’nin en modern kayak merkezlerinden birine sahip olmamız hasebiyle bu bilgilerin bir şekilde toparlanması gerekliydi. Ben de bunları toparlayıp bir kitap haline dönüştürüp gelecek nesillere aktarmak istedim” dedi. “Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış” Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihinin eşzamanlı başladığını aktaran Erzurum, “Kitabımın ofis çalışması üç yıl sürdü. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerinde araştırmalar yaptım. Kitabın neredeyse yüzde 90’ı zaten gazete arşivlerinden temin edildi. Hiçbirisi ansiklopedik bilgiler değil. Bir iki kitaptan faydalandım. Ama bunun dışındakilerin hepsi gazete arşivleri ve ansiklopedik bilgi olmayan bilgiler, gün yüzüne çıkmamış bilgiler. Kayak Türkiye’de askeri amaçla başladı ve 1. Dünya Savaşı’nda Rusların ülkeye girmesi ile birlikte Arif Hikmet Koyunoğlu ki bu kişi Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından bir tanesidir. Türkiye’deki birçok ünlü binanın mimarlarından birisidir. Balkanlar’da savaşmış bir yedek subay. Giderken öğrendiği Suşehri Buldur köyü havzasında kaldığı için Rusların Anadolu’ya girmesi ile birlikte de orayı güvenli ve karın çok olduğu bir bölge olması sebebiyle ilk kayak okulunu orada açmıştır. Ama bu askeri amaçlıdır. Sivil hayata geçmesi Cumhuriyet kurulduktan sonra halk evleri aracılığıyla 1930’lu yıllara denk gelmektedir. Orada da Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış ve ilerlemiştir” diye konuştu. “Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor” Erzurum, Kayak sporu çalışmalarının Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başladığını ifade ederek, “Türkiye’de spor teşkilatının yapılanmasına kısaca baktığımız zaman Osmanlı döneminde Türkiye İdman Cemiyeti daha sonra Türkiye İdman Cemiyeti birliği ve sonra Beden Terbiyesi Müdürlüğü ve Spor Bakanlığı’yla gelir. Genç Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında halk evleri kuruluyor. Halkın savaş sonrası moral motivasyonu yükseltmek için Türk gençlerini spor yapması için ve halk evlerinde sportif faaliyetler sanatsal, oyunsal faaliyetler başlıyor. Bu arada da 1930’lu yıllarda kayak sporu 3-4 tane spor branşında bir tanesi. Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor. Bunların başında da Erzurum,S ivas, Sarıkamış, Bursa Uludağ ve Ankara gibi iller geliyor. Kayseri ve bunlar ilk yıllarda halk evleri arasında çeşitli etkinlikler yaparak kayak sporunu geliştirmeye çalışıyorlar. Onlara kitabımızda genişçe yer verdik” şeklinde konuştu.