EĞİTİM - 14 Ekim 2021 Perşembe 09:39

DEÜ’den yeşil kalkınmaya tam destek

A
A
A
DEÜ’den yeşil kalkınmaya tam destek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ve Türkiye’nin 2053 vizyonu hedefleri arasında yer alan yeşil kalkınma hamlesine tam destek verdiklerini söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörü Prof.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ve Türkiye’nin 2053 vizyonu hedefleri arasında yer alan yeşil kalkınma hamlesine tam destek verdiklerini söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, üniversite olarak çevrenin korunması ve temiz enerji konularda önemli adımlar attıklarını söyledi.


Türkiye, 191 ülkenin taraf olduğu Paris İklim Anlaşmasını TBMM Genel Kurulunda onayladı. Anlaşma kapsamındaki ülkelerin 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak için taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor. Türkiye, anlaşma kapsamında emisyon artışını 2030 itibariyle yüzde 21 azaltma taahhüdünde bulunurken, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) de ülkemizin ‘sıfır emisyon’ ve ‘yeşil kalkınma’ hedefleri doğrultusunda bilimsel ve akademik faaliyetlerine devam ediyor.


Fosil yakıt kullanımını azaltan, yenilenebilir enerji kaynaklarını ön plana çıkaran çalışmalara imza atan DEÜ, çevre dostu uygulamalarıyla da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek için tüm mensuplarıyla çaba gösteriyor. 15 yerleşkesinde Sıfır Atık Belgesi almaya hak kazanan Dokuz Eylül Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Arıtma Çamurları Laboratuvarı’nda çamurdan elektrik ve gaz üretiyor. Tınaztepe Yerleşkesi’nde başlattığı yağmur hasadı projesinden elde ettiği suyu tarımsal sulamada kullanan DEÜ, yemekhaneden çıkan sebze ve meyve atıkları ile budama ve bahçe atıklarından elde edilen kompost ürünü gübre olarak değerlendiriyor. DEÜ ayrıca, paydaşı olduğu TRUST projesiyle endüstriyel atık suların arıtılarak yeniden kullanımını içeren proje kapsamında çalışmalarına devam ediyor.



"Ülkemize ve milletimize faydalı işler yapmaya devam edeceğiz"


Yenilenebilir enerji konusunda da bilimsel faaliyetlerine ara vermeyen Dokuz Eylül Üniversitesi, üniversitenin elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla bütün yerleşkelerinin çatı ve otoparklarında Güneş Enerji Sistemlerinin (GES) kurulması için çalışmalarını sürdürüyor. Üniversite bünyesindeki akademisyenlerin güneş enerjisinin depolanmasına ve bu alana yönelik teknolojilere ilişkin bilimsel projeleri devam ederken, DEÜ’yü uluslararası yarışmalarda da temsil eden DEÜ Solaris Güneş Arabaları ekibinin de çalışmalarına destek veriliyor. ’Dünya 1 Derece Isınmasın’ projesi kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesinin bütün yerleşkelerindeki ısınma sistemlerinde sıcaklık seviyesi 1 derece düşüren DEÜ, geçtiğimiz günlerde Tınaztepe Yerleşkesinde elektrikli scooter hizmeti başlatarak karbon ayak izini azaltacak çalışmalarına bir yenisini daha ekledi.


Dokuz Eylül Üniversitesinin karbon ayak izini azaltacak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalara imza attığını belirten DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Devletimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde yeşil kalkınma devrimi başlatarak 2053 yılında ‘net sıfır emisyon’ vizyonu ortaya koydu. Biz de Dokuz Eylül Üniversitesi olarak çevre konusunda önemli bir bilgi birikimine ve hassasiyetine sahip olan 85 bin mensubumuzla bu vizyona uygun olarak hareket ediyoruz. İklim değişikliğiyle mücadelede enerji kaynaklarının verimli kullanımı, iklim dostu ekonomiler, yeşil teknolojiler, doğa ve çevre dostu uygulamaların giderek önem kazandığı biliyor; üniversite olarak, doğaya reçete olacak teknolojileri geliştirecek bilimsel çalışmaları teşvik ediyoruz. Yeşil kalkınma hamlesine yönelik Ar-Ge faaliyetlerimiz ve bilimsel çalışmalarımızla; çevre dostu, milli ve yerli kaynaklara yönelen uygulamalarımızla öğrencilerimizi, üniversitemizi geleceğe hazırlamaya, ülkemize ve milletimize faydalı işler yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.