SAĞLIK - 06 Ağustos 2025 Çarşamba 10:08

Bebeğiniz emmiyorsa nedeni parfümünüz olabilir

A
A
A
Bebeğiniz emmiyorsa nedeni parfümünüz olabilir

Sıvı altın olarak bilinen; anne ve bebeğinin arasındaki bağı güçlendiren ve her ikisine de şifa olan anne sütü hakkında Medicana Sağlık Grubu uzmanları, 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası sebebiyle önemli açıklamalarda bulundu. Emzirmeyi olumsuz etkileyen durumlara ışık tutan Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Gültekin Koçun, "Bebek annesinin doğal kokusuna alışır. Parfüm gibi kokular memeyi reddetmesine neden olabilir" dedi.


Emzirme ile ilgili konularda farkındalığı artırmak ve anne sütü ile beslenmeyi desteklemek adına her yıl 1-7 Ağustos tarihleri arasında Dünya Emzirme Haftası adı altında çeşitli etkinlikler ve çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda Medicana International İzmir Hastanesi uzmanları da anne sütü ve emzirmenin önemi hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Gültekin Koçun, anne sütünün önemini, emzirmenin faydalarını ve emzirmeyi etkileyen faktörleri anlatırken; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Özge Yendur ise ilk süt olan kolostrumun önemine dikkat çekerek, emziremeyen anneler için önemli tavsiyelerde bulundu.



Bebek kadar anneyi de koruyor


Emzirmenin bebek kadar anneye de fayda sağladığının altını çizen Op. Dr. Gültekin Koçun, "Emziren annelerde, salgılanan oksitosin hormonu sayesinde rahmin eski haline dönmesi hızlanır. Emzirme kalori harcamasını artırır, doğum sonrası kilo vermeye yardımcı olur. Meme ve yumurtalık kanseri riskini düşürür. Anne-bebek arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağlar, annelik depresyonunu azaltabilir" sözlerini kaydetti. Emzirme sürecinin annenin ruh sağlığına olumlu etki ettiğinin altını çizen Op. Dr. Gültekin Koçun, "Emzirme, sadece fiziksel bir beslenme süreci değil; aynı zamanda annenin ruhsal dünyasında da derin izler bırakan bir deneyimdir. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları sayesinde annenin stres seviyesi azalır, huzur ve bağlanma hissi artar" dedi. Emzirme sürecinde yaşanabilen zorluklar ve duygusal dalgalanmalara da değinen Op. Dr. Gültekin Koçun, "Emzirme sorunları (örneğin çatlaklar, süt azlığı) annede yetersizlik duygusuna yol açabilir. "İyi anne" olma algısı, emziremeyen annelerde suçluluk hissi yaratabilir. Özellikle gece emzirmeleri, annenin sosyal izolasyon yaşamasına neden olabilir. Bu gibi durumlarda anneye psikolojik destek verilerek, emzirme sürecini daha sağlıklı yaşaması sağlanabilir" açıklamasını yaptı.



Emziren annelerin çoğu bu hataları yapıyor


Emzirmeye yeni başlayan anneler için bu sürecin hem heyecan verici hem de kafa karıştırıcı olabileceğini dile getiren Op. Dr. Gültekin Koçun, özellikle deneyimsizlik, çevresel baskılar ve yanlış bilgiler nedeniyle yapılan hataların emzirme sürecini olumsuz etkilediğini aktardı. Yapılan en yaygın hatalardan birinin belli saat aralıklarıyla emzirmeye çalışmak olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Gültekin Koçun, "Her bebeğin emme ritmi farklıdır. Bebeğiniz her istediğinde emzirmeniz önerilir. Saat sınırlaması koymak süt üretimini olumsuz etkileyebilir. Sütün yetmediğini düşünüp mama vermek, en sık yapılan yanlışlardan. Bebek düzenli kilo alıyorsa ve idrar-dışkı çıkışı normalse, anne sütü yeterlidir. Gereksiz mama takviyesi süt üretimini azaltabilir" dedi.



Kokulu ürünlere dikkat


Parfüm veya kokulu ürün kullanmanın emzirme sürecini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Op. Dr. Gültekin Koçun, sözlerine şöyle devam etti: "Bebek annesinin doğal kokusuna alışır. Parfüm gibi kokular memeyi reddetmesine neden olabilir. Öte yandan acı, genellikle yanlış emzirme pozisyonundan kaynaklanır. Meme ucunun değil, kahverengi alanın tamamının bebeğin ağzında olması gerekir. Emzirme döneminde yoğun sporlar sütteki laktik asidi artırabilir ve bebek memeyi reddedebilir. Ayrıca dengeli beslenme ve bol sıvı tüketimi süt üretimi için daha etkilidir. Aşırı yemek özellikle tatlı tüketimi önerilmez. Çoğu hastalık anne sütüyle geçmez. Emzirmeye devam etmek, bebeğe antikor geçişi sağlayabilir. İlk 6 ay sadece anne sütü yeterlidir. Su bile gereksizdir çünkü anne sütünün yüzde 80’i sudur."



Geceleri emzirmek anne sütünü artırabilir


Anne sütünü artırmak için yapılması gerekenleri dile getiren Op. Dr. Gültekin Koçun, sözlerini şöyle tamamladı: "Anne sütünü artırmak isteyen anneler için bilimsel araştırmalarla desteklenen pek çok etkili yöntem mevcut. En başta, sık ve düzenli emzirme; özellikle gece emzirmeleri, prolaktin ve oksitosin hormonlarının salgılanmasını sağlayarak süt üretimini destekler. Dengeli bir beslenme düzeni, süt artırıcı etkisi bilinen rezene, anason, yulaf, arpa, kuruyemişler ve bol su tüketimiyle desteklenmelidir. Stres ise süt üretiminin düşmanı olduğundan, annelerin yeterince dinlenmesi, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi yöntemlerle rahatlaması büyük önem taşır. Ayrıca, rezene, ısırgan otu ve çemen otu gibi bitkisel çaylar ölçülü şekilde kullanılabilir. Son olarak, süt üretimini etkileyebilecek hormonal sorunlar ya da tiroid bozuklukları gibi sağlık problemlerinin varlığı durumunda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Her annenin bedeni farklı tepkiler verebilir, bu nedenle süreci bireysel olarak değerlendirmek gerekir."



Bağışıklık sistemi için hayati önemi var!


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Özge Yendur, doğumdan sonra gelen ilk süt olan kolostrumun bağışıklık sistemi için hayati önemde olduğunu vurgulayarak, içerdiği antikorlar, vitaminler ve büyüme faktörleri sayesinde enfeksiyonlara karşı koruyucu, sindirimi kolay ve bağırsak gelişimini destekleyici etkileriyle "ilk aşı" olarak tanımlandığını belirtti. Emziremeyen annelerin suçluluk duymaması gerektiğini, mama kullanımının hekime danışılarak hijyenik şekilde hazırlanmasının önemli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Özge Yendur, anne sütü ve mama kombinasyonunun da uygulanabileceğini söyledi. Bazı ilaçlar ve hastalıklar nedeniyle emzirmeye geçici ya da kalıcı ara verilebileceğini hatırlatan Yendur, "Çoğu ilaç emzirme ile uyumludur (LactMed veritabanı güncel rehber olarak kullanılmaktadır). Ancak bazı ilaçlar (örneğin bazı kanser ilaçları, radyasyon tedavisi) ve hastalıklar (HIV, aktif tüberküloz gibi) emzirmeyi geçici ya da kalıcı olarak durdurmayı gerektirebilir.Uyuşturucu kullanımı ya da aktif, tedavisiz enfeksiyonlar durumunda da emzirme geçici olarak kesilebilir" sözlerini kaydetti.



Prematüre bebekler nasıl emzirilmeli?


Prematüre bebekler için anne sütünün önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Özge Yendur, "Anne sütü prematüre bebek için NEC (nekrotizan enterokolit) riskini azaltarak, gelişimi desteklemesi nedeniyle daha da kritiktir: Prematüre süt; zamanında doğan bebeğin sütüne göre anne metabolizması tarafından enerji, protein ve bağışıklık bileşenleri açısından daha zengin ve bireye uygun olarak üretilmiştir. Eğer direkt emzirme mümkün değilse, sağılan anne sütü ile başlanır, gerekirse prematüre için özel takviye edici ürünler eklenir. Erken dönemde ‘kanguru bakımı’ ve emzirme desteği çok önemlidir" açıklamasını yaptı.



Bebeğiniz emmiyorsa nedeni parfümünüz olabilir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’deki çile sona erdi...Çamlık Bulvarı asfaltlandı Bursa’da Çınarcık Barajı’nın içme suyunu Nilüfer’e ulaştırma amacıyla 30 Ağustos Zafer Mahallesi’nde 2 aydır devam eden çalışmalar tamamlanarak Çamlık Bulvarı asfaltlandı. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, gece gündüz yapılan çalışmalardan dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür etti Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer ilçesinde asfaltlama işlemini tamamladığı Çamlık Bulvarı’nı daha konforlu hale getirerek halkın kullanımına sundu. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan ‘Çınarcık İçme Suyu’ projesini tüm hızıyla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Çınarcık Arıtma Tesisi’nden suyu alarak kente taşıyacak olan altyapı işlemlerine de aralıksız devam ediyor. Boru döşeme işlemleri tamamlanan bölgelerde, Ulaşım Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından asfalt kaplama çalışması tamamlandı. Nilüfer ilçesi 30 Ağustos Zafer Mahallesi sınırlarında yer alan, bin 600 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindeki Çamlık Bulvarı’nda gece gündüz demeden çalışan ekipler, 2 bin 800 ton asfalt kaplama ve 10 bin ton kazı dolgu gerçekleştirdi. Yol çizgisi ve çevre düzenleme işlemlerinin de tamamlanmasının ardından Çamlık Bulvarı, vatandaşların kullanımına sunuldu. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaların tamamlanmasıyla bölgedeki trafiğin rahatlamış olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 10 dakikada İzmir Yolu’na bağlantı sağlanabildiğini anlatan Özçoban, "Öğrenciler okullarına, çalışanlar işlerine daha erken ve rahat bir şekilde ulaşabiliyor. Mahalle halkı adına Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’e çok teşekkür ediyorum" dedi. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaları yakından takip ederek mahalle sakinlerini düzenli olarak bilgilendirdi. Muhtar Halil Özçoban, "Çamlık Bulvarı’nda, Çınarcık Barajı’ndan gelen su isale hattı çalışması yapıldığından iki ay kapalı kalan yol nedeni ile trafik akışı sürücülere Atlıçayır Bulvarı’ndan İzmir yolu Görükle köprülü kavşağına verildi. Çamlık Bulvarı kapalı kaldığı süre içerisinde sabah ve akşam saatlerinde yoğun olan trafik akışı mahalle sakinlerimize ve sürücülere zor saatler yaşattı. İki aylık süre sonrasında bugün yolumuz asfaltlaması tamamlanarak trafiğe açıldı. Trafik Çamlık Bulvarı ile Atlıçayır Bulvarı’nda rahat nefes aldı. Yolumuz mahallemize ve sürücülerimize hayırlı olsun. Beton mikser kamyon şoförlerin dikkatli kullanmalarını, yollarımıza betonlarını dökmeden gitmelerini istiyoruz. Çünkü, yollara dökülen betonlar hem yolu bozuyor, hem de tümsekler oluşturduğundan sürücülere tehlike oluşturuyor" dedi. Yaklaşık iki aydır Atlıçayır Bulvarı’nda yaşanan trafik yoğunluğunun, Çamlık Bulvarı’nın açılmasıyla birlikte bir nebze de olsa rahatlaması bekleniyor.
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.