ASAYİŞ - 19 Aralık 2025 Cuma 09:24

Eski milli basketbolcu balkondan düşerek hayatını kaybetti

A
A
A
Eski milli basketbolcu balkondan düşerek hayatını kaybetti

İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, eski milli basketbolcu ve iş insanı Kemal Baksi, 4’üncü kattaki dairesinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

Olay, akşam saatlerinde Karşıyaka ilçesi Donanmacı Mahallesi 1743 Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, eski milli basketbolcu ve iş dünyasının tanınmış isimlerinden Kemal Baksi, henüz belirlenemeyen bir nedenle ikamet ettiği apartmanın 4’üncü katındaki dairesinin balkonundan beton zemine düştü. Baksi’nin düştüğünü gören çevredeki vatandaşlar durumu hemen polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralandığı belirlenen Baksi’ye ilk müdahaleyi olay yerinde yaptı. Ambulansla hızlı bir şekilde İzmir Şehir Hastanesi’ne kaldırılan Baksi, burada doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Baksi’nin ölüm haberi, spor camiası ve yakınlarını yasa boğdu.

İntihar şüphesi üzerinde duruluyor

Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri, geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Baksi’nin balkondan düşme nedeninin henüz netleşmediği öğrenilirken, polis ekiplerinin intihar ihtimali üzerinde durduğu belirtildi. Baksi’nin cansız bedeni, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Ali İhsan Çiftçi

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Aysel öğretmen, köy okullarında başladığı mesleğinde, eğitim dünyasının Nobel’ine aday oldu Çocukluğunda her gün 4 kilometre yol yürüyerek zor şartlar altında eğitimini tamamlayan 22 yıllık sınıf öğretmeni Aysel Şener, birincilik ödülü olan 1 milyon doları kazanması durumunda ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacağını söyledi. Antalya’nın Aksu ilçesinde bir köy okulunda öğretmenlik yapan Aysel Şener eğitim dünyasının Nobel’i olarak değerlendirilen 139 ülkeden 5 binden fazla öğretmenin başvurduğu örnek eğitim çalışmalarının görünür kılınması amacıyla Amerikan Varkey Vakfı tarafından düzenlenen Global Teacher Prize’da tek Türk öğretmen olarak 50 finalist arasına girdi. Önümüzdeki günlerde seçici kurul tarafından yapılacak değerlendirmenin ardından ilk 10’a kalan eğitimcilerin belirleneceği yarışmada birinciye ise 1 Milyon Dolar para ödülü verilecek. Şener, Global Teacher Prize ödülünü kazanması durumunda verilecek olan ödülü kanser hastaları ve kız çocuklarının eğitimine harcayacağını belirtti. 139 ülkeden binlerce öğretmen arasında ilk 50’de yer aldı Eğitimine kız çocuklarının okula devamının sınırlı olduğu bir köyde başlayan ve en yakın okula ulaşmak için her gün 4 km yürüyerek gittiği ortaokuldan sınıf birincisi olarak mezun olan Aysel Şener, Lise ve üniversiteyi dereceyle tamamladıktan sonra 2003 yılında ilk görev yeri olan Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Kavaklı köyüne atandı. Ardından 22 yıllık meslek hayatında Van, Muğla, Hatay ve Antalya’da köy okullarında görev yapan Şener, Aksu ilçesi Aksu Solak İlkokulu’nda sınıf öğretmeni olarak öğretmenliğe devam ediyor. Meslek hayatı boyunca görev yaptığı okullarda hayata geçirdiği projelerle adından söz ettiren Aysel Şener, dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce öğretmenin başvurduğu yarışmada tek Türk eğitimci olarak ilk 50 finalist arasına girmeyi başardı. Onlarca projenin kurucusu Uluslararası bir jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından ilk 50’nin belirlendiğini ve finalistlerde birisi olarak Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyduğunu söyleyen Şener, "Vakıf’ın amacı fark oluşturan çalışmaları olan öğretmenleri onurlandıran, onları itibarını arttıran ve örnek uygulamalarını tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan bir kuruluş. Mesleğe başladığım ilk yıldan buyana kız çocuklarının okuması için sahada aktif bir şekilde mücadele ettim. Birçok projenin kurucusuyum. Okuma kültürünü geliştirmeyi amaçladığım ‘Okumak Yaşamaktır’ projesi, Etik Değerlerimiz projesiyle 37 bin 100 proje arasından ilk 100’e girdim ulusal konferansa davet edildim. Hayvanların ve toprağın çığlığını duyurmak adına ‘Çığlık Projesi’, Yine Yeniden, Nezaket Bulaşıcıdır, İyilikte Yarışalı Sevgide Buluşalım Projesi, afet bilicini kazandırmak için ‘Mühendis Ellerim Sağlam Temellerim’ e-Twinning projesini kurdum" dedi. "İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir" Projelerinin konularında iyiliği merkeze alan çalışmalar olduğunu belirten Şener, "Ben dünya sorunlarını kendime dert edindim. Sürdürülebilir çevre, ekosistemin korunması, susuzluk, sıfır atık ve toplumsal sorunları ele alarak projeler yürütüyorum. Projeleri de yürütürken Türkiye Yüzyılı MAARİF modelimiz doğrultusunda, Erdem Değer Eylem çerçevesinde ve Türkiye Yüzyılı MAARİF modelimizin nihai amacı olan üretken ve erdemli bireyler yetiştirmek doğrultusunda projelerimi planlıyorum. Çocuklarımı hem üretken hem de onlar bilimsel bilgi edinirken aynı zamanda da duygusal ve sosyal yönden erini sağlayarak bütüncül bir yaklaşım uyguluyorum. İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir, iyilik insanı iyileştirir, sevgi dolu bir dünya için hep birlikte adım atalım" şeklinde konuştu. 10 tane hikaye kitabı yazdı Sadece projeler değil sosyal sorumluluk projeleri ulusal ve uluslararası projelerinde aynı zamanda kuruculuğunu yaptığını söyleyen Aysel Şener, "Projelerle belli sayıda kişiye ulaşıyordum. Sonra dedim ki, çocuğun kendini en güvende hissettiği yer olarak görüyorum ben hikayeleri ve hikaye kitapları yazmaya başladım. Bu hikaye kitaplarıyla daha çok çocuğa ulaşmayı hedefledim. Yazmış olduğum 10 tane hikaye kitabı var. Bu hikaye kitaplarımda doğaya nezaket, hayvanlara nezaket, yaşlılara nezaket gibi konuları işledim. Ve bu hikayelerle çocukların gönlünde taht kurmaya çalıştım. Tüm bu çalışmalarımın sonucunda 2023 yılında Yılın Öğretmeni seçildim. Eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili çalışmalar yürüttüm. Dezavantajlı çocuklar eğitimde fırsat eşitliğine sahip olsunlar diye onlarla ayrıca ilgilendim. Konferanslara davet edilmem, yürütmüş olduğum projeler, yazmış olduğum hikaye kitapları, velilerle yürütmüş olduğum projeler bu başarının ödülü olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Kazanırsa ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacak Yarışmada 1 Milyon Dolarlık bir ödül var. Ben bu ödülü alırsam yüzde ellisini öncelikle kanser hastalarına, onlar için mücadele eden vakıf ve derneklere bağışlamak istiyorum. Yüzde ellisini ise kimsesiz kız çocuklarının okuması için kullanmak istiyorum. Şu an ilk 50’deyim, ilk 50 içerisinde olmak zaten benim için büyük bir onur ve gurur. Çünkü orada Türkiye’yi temsil edeceğim. Aklıma bile gelmezdi bir gün böyle bir yarışmada birinci olmak. Ama ben hep inanarak çalıştım ve yaptım. Bu inancın, emeğin, azmin, yılmamazlığın öyküsü olduğunu düşünüyorum. Elbette her öğretmen birinci olmak ister. Ama benim için önemli olan eğer ben öğrencilerin kalbinde kalıcı da olsa küçük bir iz bıraktıysam en büyük mutluluk benim için o olacaktır" dedi. Öğrencilik yılları zor şartlarda geçti Benim öğrencilik yıllarım çok zor şartlarda geçtiğinin altını çizen Şener, "Ben bir köyde dünyaya geldim ve birleştirilmiş sınıfta okudum. İmkansızlıkların olduğu bir yerdi ve ortaokul yoktu benim yaşadığım köyde. Her gün ortaokula gitmek için 4 km yol yürüdüm, zor şartlarda okudum. Bu durum beni yıldırmadı, hep ben hayal ettim. Benim bebeklerim yoktu arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde küçükken ben öğretmen olurdum, biz öğretmencilik oyunu oynardık. Bu beni pes ettirmedi, hayal ettirmeyi, öğretmeyi öğretti. Zorluklar bana nasıl baş edebileceğimi öğretti. Hikaye kitaplarımda, yürütmüş olduğum projelerde yaşamış olduğum hayatında etkisi var. Ben şunu düşünüyorum hep, iyilik dünyayı güzelleştirir. İyilik insanı iyileştirir. Ben iyilik bulaşıcıdır mottosuyla çalışmaya devam edeceğim. Bana hep annem ‘Kızım her gün de olsa da iyilik yap’ demişti. ‘Ceketimi satarım, yine seni okuturum’ diyen babama ve en önemlisi benim ilham kaynağım olan öğrencilerime teşekkür ediyorum. Bu ödül hepimizin, bu ödül Türkiye’nin ödülü" ifadelerini kullandı.
Manisa Sarıgöl’de zemheri papatyaları açtı Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle aralık ayında papatyalar açtı. Zemheri soğuklarının başlamasına rağmen doğada yaşanan bu sıra dışı durum, çiftçileri endişelendirdi. Kış aylarının en soğuk dönemlerinden biri olarak bilinen zemheri günlerinde, bir yandan bağlarda örtü altı üzüm hasadı devam ederken, diğer yandan çevrede papatyaların açması Sarıgöl’de adeta "yalancı bahar" yaşanmasına neden oldu. Gündüzleri güneşli, geceleri ise soğuk geçen havaların, erken açan bitkiler açısından risk oluşturduğunu belirten çiftçiler, ilerleyen günler için tedirgin olduklarını dile getirdi. Çiftçi Mücahit Saraç, yaşanan durumu endişe verici olarak nitelendirerek, "Bir yandan bağlarda örtü altı üzümler hasat edilirken, bir yandan da ılık havaya aldanan papatyaların açması ilginç ve düşündürücü. Önümüzdeki günlerde meyve ağaçları da çiçek açarsa, ileride meyve almamız zor olur. Bu bölgede ocak ayından mart sonuna kadar şiddetli kış yaşanır. Erken açan ağaçlar soğuklara aldanır. Papatyaların açmasına biz ‘yalancı bahar’ deriz" dedi. Aralık ayında açan papatyalar, vatandaşların da dikkatini çekti. Güneşli günleri fırsat bilen Sarıgöllüler, yalancı baharın tadını çıkardı. Sarıgöl Yeni Sanayi Bölgesi’nde açan papatyalar ise sanayi esnafının ilgisini çekti. Sanayi esnafından Serkan Yılmaz, papatya demetleriyle bu durumu ilginç bulduğunu belirterek, "Gerçekten şaşırtıcı bir durum" diye konuştu.
Osmaniye Osmaniye’de depremi yaşadı, toprağa tutundu Osmaniye’de noter katibi olarak görev yapan Mahmut Yıldız, 6 Şubat depremlerinin ardından şehir yaşamını geride bırakarak köye taşındı. Deprem sonrası üretime yönelen Yıldız, ata tohumu üreterek ücretsiz dağıtımını sağlıyor. Osmaniye’de yaşayan Mahmut Yıldız, depremi ağır şekilde yaşadıktan sonra köyde bulunan arsalarına ev yaptırarak burada ata tohumları, salep ve safran üretimiyle hem ailesi için yeni bir yaşam kurdu hem de bölge çiftçilerine örnek oldu. Osmaniye merkeze bağlı Bahçe köyünde yaptırdıkları evin önünde bulunan 4 dönümlük alanda üretime başlayan Yıldız, bölgenin ata tohum üretim noktası olarak Türkiye’nin birçok bölgesine ücretsiz dağıtım yapıyor. -"Hafta içi mesaide, hafta sonu tarladayız" Osmaniye’de ilk kez deneme amaçlı ekilmesine rağmen yüksek verim sağladıklarını söyleyen Mahmut Yıldız, "Depremi en kötü yaşayanlardan birisiyiz ve depremden sonra bu bağ bahçe işlerine ağırlık vermeye başladık. Arsamız vardı ama evimiz yoktu. Kendi çabamızla bir ev yapmaya çalıştık. Evimizi yaptıktan sonra da hızlı bir şekilde üretime başladık. Gördüğünüz gibi şu an kış sezonu olduğumuz için kışlık ürünlerimiz mevcut, aynı zamanda maddi bir gelir elde etmemiz gerekiyordu. Burada yani doğada tamam çok güzel yaşıyoruz. Çocuğumuz, eşimiz toprakla oynuyor ama maddi bir gelir de elde etmemiz gerekiyordu. Onun için de salep üretimine başladık geçen yıl, genel durumuna bakıldığında olumlu sonuç aldık. Ama işte destekleme yönden biraz zayıf kaldı. Çünkü salebi ilk üreten çiftçiyiz, Osmaniye’de deneyen ve üreten oldu, başardık. Hızımızı kesmeden safran üretimine başladık bu yılda. Safran üretimi salebe göre biraz daha iyi 2 kişiyiz eşimle birlikte üretimi yapmaktayız. Hafta için normal mesaide çalıştığımız için hafta sonu bütün ağalığımızı ve yoğunluğumuzu bahçeye vermek zorundayız ki döngü artsın" diye konuştu. "Çiftçilerimiz denemekten hiç korkmasınlar" Ata tohumu üretimi ve dağıtımı yaptıklarını da belirten Yıldız, "Şu an ölü sezon diyoruz ama ölü sezon değil, tohum ayıklıyoruz. Ata tohum merkezine tohum göndermemiz hızlı bir şekilde devam ediyor. Yazlık ve kışlık ata tohumlarımızı üretim aşamasında Doğu Akdeniz bölgesinde temsilcisiyiz şu an Diyarbakır’da merkezimiz var, oraya tohumları gönderiyoruz. Oradan da tüm Türkiye’ye ücretsiz bir şekilde, oraya vurgulamak istiyorum, ücretsiz bir şekilde göndermenizi sağlıyoruz. Sadece talep açmaları gerekiyor. Vallahi bence denemekten hiç korkmasınlar. Salebi korkmadan denesinler. Salepte mesela dönümlerce tarlalar, arsalara ihtiyaçları yok. Aynı şekilde safranda da yok 1-2 dönüm alanda bir salep üretimi yapmaya başlasalar zaten küçük bir aileyleyse gelirlerini ciddi anlamda tatmin edeceklerini düşünüyorum" dedi.
İzmir Makasçıya ceza yağdı İzmir’in Bornova ilçesinde makas atarak trafiği tehlikeye düşüren sürücü, sosyal medyada paylaşılan görüntülerin ardından polisin takibine takıldı. Yakalanan sürücüye 17 bin TL’den fazla ceza kesilirken, ehliyetine el konuldu. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, sosyal medyada paylaşılan ve büyük tepki toplayan trafik ihlali görüntüleri üzerine harekete geçti. Kentin ana arterlerinden olan Ankara Caddesi üzerinde seyir halinde olan 35 BZL 142 plakalı otomobilin, ardı ardına tehlikeli şerit değişiklikleri (makas atma) yaparak hem kendi canını hem de diğer sürücülerin hayatını hiçe saydığı belirlendi. Görüntülerle yüzleşti, suçunu kabul etti Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan titiz çalışma neticesinde, aracın sürücüsünün O.G. (40) olduğu tespit edildi. Kısa sürede yakalanarak gözaltına alınan sürücü, emniyette önüne konulan görüntüler sonrası yaptığı ihlali itiraf etmek zorunda kaldı. 7 ayrı ihlalden ceza Sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 7 farklı maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle toplam 17 bin 573 TL idari para cezası uygulandı. Ayrıca sürücü belgesine 2 ay süreyle el konulan O.G., sağlık kontrolü için ilgili kuruluşa sevk edildi. İdari cezalarla yetinilmeyen olayda, sürücü O.G. hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 179/2 maddesi (Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak) kapsamında adli işlem yapılmak üzere polis merkezine teslim edildi.