ASAYİŞ - 09 Aralık 2025 Salı 16:03

İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz: "Bu CHP projesidir, binlerce aile mağdur oldu"

A
A
A
İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz: "Bu CHP projesidir, binlerce aile mağdur oldu"

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON AŞ’ye yönelik yürütülen ’kooperatif işlerinde usulsüzlük’ soruşturması kapsamında eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in de aralarında bulunduğu 3’ü tutuklu 65 sanık hakim karşısına çıktı.

İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde bugün görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve İZBETON AŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Barış Karcı ile eski İZBETON AŞ Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da aralarında bulunduğu bazı sanıklar ile 2’inci duruşmada ev hapsi şartıyla tahliye edilen eski dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, kooperatif mağduru müştekiler, taraf avukatları ve aileler katıldı. Kimlik tespitinin ardından duruşma başladı.

İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz:

"Güvenerek üye olduk, inşaatları bizim yapacağımızı bilmiyordum"

Duruşmada söz hakkı verilen mağdurlardan İş İnsanları Gaziemir Yapı Kooperatifi Başkanı Ali Alpyavuz, "İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON AŞ’ye güvenerek kooperatife üye olduk. Tunç Soyer başta olmak üzere İZBETON AŞ yöneticilerinin açıklamalarından Aktepe-Emrez bölgesinde yatırımları ranta kurban etmeyecekleri hissiyatına kapıldım. Halk Konut projesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON AŞ’nin inşaatları yapacağını sandım. Biz bu işi, İZBETON AŞ’den taşeron olarak aldık. Kooperatife girdiğimizde inşaatları bizim yapacağımızı bilmiyordum. Kooperatife üye olduktan sonra ödemelerime başladım. İlk genel kurulda inşaat başlamamıştı ancak zeminde problem çıktı. Bize İZBETON AŞ’nin o bölgeye dolgu yapacağı söylendi. Kahramanmaraş depremi olunca İZBETON AŞ’nin bütün araçları oraya gitti. Biz de ’Neden iş yapılmıyor’ diye sormadık. Ancak sonrasında da iş ilerlemedi. İçimize kuşku düştü ve araştırmaya başladık. Yerel basında kooperatiflerle ilgili yolsuzluk haberleri olabileceğini gördük. Bununla ilgili olarak Büyükşehir tarafından yapılan açıklamalarda ise durumun siyasi algı olduğu, inşaatların yapılacağı belirtildi. İnşaatımızın seviyesi yüzde 30 olması gerekirken yüzde 1 seviyelerindeydi. Ama İZBETON AŞ ana yüklenici olarak müdahale etmedi" ifadelerini kullandı.

İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz:

"Bu CHP projesidir, binlerce aile mağdur oldu"

Ali Alpyavuz, kooperatif projesinde villa olmadığını ancak 11 villanın Şenol Aslanoğlu’nun yakınlarının aldığını belirterek, "Gaziemir Emrez’de 11 tane villa yapıldı ve bu villaları Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu, onun kardeşi, yönetim kurulu ve akrabalarının aldığını gördük. Satın alma için gittiğimizde kooperatif broşürlerinde bu villalar yoktu. Yalnızca 1+1, 2+1 ve 3+1 daireler vardı. Villalardan haberimiz yoktu. Şerefiye listesinde de villalar yoktu. Bir blokta 60 daire olması gerekirken şu an projemizde 48 daireye düşürülmüş. 1’i kapıcı dairesi ve geri kalanı da villa. Villaların sonradan usulsüz ve genel kurul kararı olmadan yapıldığı gerekçesiyle şikayetçi olduk" diye ekledi. Tutuksuz sanık Şenol Aslanoğlu, duruşmada söz alarak villa olarak tahsis edilen yerlerin sahiplerinin de kooperatif üyesi olduğunu ifade etti. Uzundere 3’üncü Etap Kooperatifi üyesi Emrah Sönmez, "Binlerce aile mağdur oldu. Gazetelerde Kemal Kılıçdaroğlu ve milletvekilleri vardı. 33 ayda evlerimizi teslim edeceklerini söylediler ama inşaatın yüzde 5’i tamamlandı. İsimlere değil, belediyeye güvendik. Bu, CHP projesidir. Bunların hepsi, CHP’de olan insanlar. 5-6 bin aile, belediyeye güvenerek mağduriyet yaşadılar. Bu kadar bilinçli olsak, bu projelere girmezdik" sözlerini kullandı.

İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz:

"Büyükşehir Belediyesi garantörlüğü var"

Örnekköy Yaka City Kooperatifi üyesi Ceren Okur ise, "Ev sahibi olabilmek için üye oldum. Her yerde billboardlar vardı ve Büyükşehir garantörlüğünden bahsediliyordu. Alsancak’taki ofise uğradım. ’Zamanında evi alabilecek miyim?’ diye sorduğumda ’Büyükşehir Belediyesi garantörlüğü var’ dediler. İnşaat ilk başta çok hızlı ilerliyordu. Ödemelerimi düzenli yapıyordum. Bir zaman sonra inşaatın durduğunu fark ettim. Bir kooperatif üyesi beni arayarak ’Ödeme yapma’ diye uyardı. Yatırdığımız paraların inşaata gitmediğini fark ettik. Suç duyurusunda bulunduk. Bana vaat edilen ev verilmedi. Birileri menfaat elde ettiyse araştırılsın, şikayetçiyim. Genel kurula katıldım ve ibra verdim" diye konuştu. Duruşma verilen aranın ardından devam ediyor.

İZBETON kooperatif davası sanıkları hakim karşısında, Ali Alpyavuz:

Soruşturma 1 Temmuz’da başladı

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZBETON AŞ’de taşeron şirketler aracılığıyla yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine 1 Temmuz’da geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı. Sayıştay, mülkiye müfettişi ve bilirkişi raporlarına dayandırılan soruşturma kapsamında, "İhaleye fesat karıştırma" ve "Nitelikli dolandırıcılık" suçlamalarıyla 157 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Soruşturma çerçevesinde gözaltına alınanlar arasında, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 139 şüpheli yer aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Soyer ve Aslanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 60 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmış, 58 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, kalan şüpheliler ise herhangi bir tedbir uygulanmadan serbest bırakıldı. Şüphelilerden 20’si emniyetten, biri de savcılıktan serbest bırakıldı

İddianame hazırlandı

İzmir’in farklı ilçelerinde yürütülen kentsel dönüşüm projelerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Dosyada Örnekköy 3. ve 4. etap, Gaziemir-Aktepe-Emrez Mahallesi 1. etap ile Karabağlar 3. ve 4. etapta kat karşılığı inşaat işlerinde usulsüzlük yapıldığı iddiaları yer alırken soruşturma kapsamında, 449 mağdur, 7 müşteki ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZBETON AŞ’nin de suçtan zarar görenler arasında olduğu belirtildi. Aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de bulunduğu 3’ü tutuklu toplam 65 şüpheli hakkında, "kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılık", "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" ve bu suçlara teşebbüs suçlarından 3 yıldan 45 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

İlk 2 duruşmada 8 tahliye

Eylül ayında İzmir Adliyesi 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmayla dava süreci başladı. Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde 3 gün süren duruşmaların sonunda, tutuklu bulanan İZBETON AŞ Yönetim Kurulu üyeleri Levent İşler, Sevcan Tınaztepe, Orhan Sertaç Dölek, Mehmet Gürhan Özata ile eski İZBETON AŞ Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Alphan Bozan tahliye edildi. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, kooperatif başkanı Cihangir Lübiç, eski İZBETON AŞ Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Şimşek, eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve İZBETON AŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Barış Karcı ile eski İZBETON AŞ Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi. İZBETON AŞ’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında kooperatiflerdeki usulsüzlük iddialarına ilişkin açılan davanın Ekim ayındaki 2’inci duruşmasında ise mahkeme, Tunç Soyer, Heval Savaş Kaya ve Barış Karcı’nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Aynı duruşmada Şenol Aslanoğlu, Cihangir Lübiç ve eski yönetim kurulu üyesi Hüseyin Şimşek tahliye edildi. Dosyadaki eksikliklerin giderilmesine hükmeden mahkeme, İZBB Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Ayşe Arzu Çelik’in tanık olarak dinlenilmesine, dosyadaki eksikliklerin giderilmesine karar verdi.

Abdurrahman Derici - Hasan İnce

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de belediye işçileri yarım gün iş bırakma eyleminde İzmir’de Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışan işçiler, ödeme krizi ve işten çıkarmalara karşı yürüyüşlerinin 4’üncü gününde yarım gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından gerçekleştirilen basın açıklamasında İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grubu Sözcüsü Yağmur Yurdakul’a tepki gösterildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ, İZELMAN, İZTEK ve Egeşehir’de aylardır süren ödeme krizi ve işten çıkartılmak üzere havuza alınan 300’den fazla işçinin işlerine geri alınması talebi nedeniyle başlayan eylemler 4’üncü gününde de devam etti. İlk olarak geçtiğimiz pazartesi günü ’Çıplak Maaşa Çıplak Ayak Yürüyüşü’ düzenleyen işçiler, eylemin 4’üncü gününde yarım gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Yine Konak Pier’den Kültürpark Basmane Kapısı önüne kadar yürüyen işçiler, sloganlarla Fevzipaşa Caddesi’nde kortej oluşturdu. "Tasarruf işçinin ekmeğinden olmaz" Basmane Kapısı önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grubu Sözcüsü Yağmur Yurdakul’un ’DİSK-AK Parti birlikte eylem yapıyor’ sözlerine tepki göstererek şu sözlere yer verdi: "Cemil Başkanın gözüne az gelmiş olabilir ama biz 4 gündür işyerlerimizde baskı ve tehdit altındayız. Çözüm masasının kurulması lazım. 4 gündür bir kişi bile bizi arayıp sormadı. ‘Yeni pozisyon veriyoruz, kabul etmiyorsunuz’ diyorlar. Ne işi verdilerse kabul ettiler. Havuzdaki arkadaşlarımız bugün ne iş verilirse yapacak durumda. Başkanı bürokratlar yanlış bilgilendiriyor. İş bir türlü elimize ulaşmıyor. Başkan ‘Belediyeyi batırmayacağım’ diyor. 350 arkadaşımızı işe alınca belediye batmaz. Tasarruf işçinin ekmeğinden olmaz. Bize farklı, başkana farklı sayılar veriliyor. Toplamda 370 arkadaşımız havuzda bekliyor. Bu sayıları bize bürokratlar veriyor. Siyasetin kurbanı olmak istemiyoruz. Biz hiçbir siyasetin yanında değiliz. Buca’da AK Partili meclis üyeleri geliyor, ‘Bunlar birlikteler’ diyorlar. Biz bugün alana çıktığımızda CHP ile defalarca mücadele ettik. Eksiği kendilerinde aramaları gerekiyor. Buraya gelip bizi dinlemeleri gerekiyor. Dertlerimizi dinlemeleri gerekiyor. Adım atmazlarsa boşluğu bulup buraya girerler. Bizim yolumuz da yönümüz de belli. Başkana çağrıda bulunuyorum. Burada alacaklarımız var, gelin masayı kuralım ve uzlaşı içinde İzmir halkına hizmet edelim." "Siyasi düşüncelerinize bizi alet edemeyeceksiniz" CHP’li Yurdakul’a Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal da tepki gösterdi. Siyasi düşüncelere alet olmayacaklarını söyleyen Topal, "Dün akşam maaşların üçüncü taksidi yattı. Birçok arkadaşımızın evine tek taksitle faturalar geliyor. Sizin üç taksitle verdiğiniz maaşa karşılık neden faturalar üç taksitle ödenmiyor? Bankalar ve kurumlar bizden tek seferde ödeme alıyor. Üç taksitle maaş vererek yaşam hakkımızı elimizden alıyorsunuz. Biz İmamoğlu için eylem yaparken tutuklandığımızda sizden kaç kişi tutuklandı da şimdi bize ahkâm kesiyorsunuz? Bizim derdimiz ekmeğimize sahip çıkmak. Siyasi düşüncelerinize bizi alet edemeyeceksiniz. Siyasi bir derdimiz yok; derdimiz geçinmek. Başkan ekonomik sıkıntıyı hissediyormuş; ekonomiyi hisseden biziz zaten. Ekonomik sıkıntıyı en çok emekçiler hissediyor. Bizi siyasi partiyle yan yana getiriyorlar; hiçbir şey bilmiyorsanız DİSK’in tarihini Google’a sorun. Sizin yaşınızdan daha büyük bir tarihimiz var." "O sandalyede oturmakla olmuyor" Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz da açıklamasında CHP’li Yurdakul’a yönelik tepkide bulundu. Yılmaz, "Ben de Yağmur Hanım’a takıldım. Bugün orada oturuyorsan buradaki işçinin oyu ve emeği sayesinde oturuyorsun. İşçileri siyasi emellerinize alet etmeyin. Herkes siyasetini kendi yerinde yapsın. O sandalyede oturmakla olmuyor. Bu alana gelip burada yaşadıklarımızı göreceksin. Tüm meclis üyelerine sesleniyorum: Gelin işçinize sahip çıkın. Ayda üç kez meclise gidip konuşmakla bitmiyor bu iş; particilik bu değildir. Bürokratlara sesleniyorum: Gösterdiğiniz projelerin sahibi bu işçilerdir, gelin işçilerinize sahip çıkın. Milletvekilleri, siz de gelin işçinize sahip çıkın. Günlerdir sokaklarda koştururken küçücük bir odada DİSK’i eleştirmek kimsenin haddi değil" diye konuştu. Genel-İş İzmir 9 No’lu Şube Başkanı Sedat Kenar da "Buca’da AK Partili iki meclis üyesi fotoğraf verdi diye, geçmişi mücadele dolu DİSK’i yan yana getiriyorlar. Meclis üyeleri yanımıza gelmiyor ya; bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir. Bir arkadaşımızın sıcak çorbasını içsinler, tabloyu görsünler. Maaş ne oldu da 2 gün içinde çıplak yattı? Makul ve kabul edilebilir bir takvim istiyoruz. Borçlarımızı ne zaman ödeyeceğimizi bilmek istiyoruz. Ne iş verilirse kabul edeceğiz. Emeğin siyaseti olmaz, yalnızca onuru olur" dedi.
Antalya Antalyalıların tercihi "Halk Et" 6 yaşında Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği Halk Et Projesi’nde 6 yılda 933 bin 375 vatandaşa 2 milyon 96 bin 864 kilogram et ve et ürününün satışı yapıldı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yerelden kalkınma projeleri kapsamında 11 Aralık 2019 yılında hayata geçirdiği Halk Et Projesi 6’ncı yılını doldurdu. Halk Et Projesi ile yerel üreticiler desteklenirken, Antalya halkı da uygun fiyatlı, sağlıklı ve güvenilir et ve et ürünleriyle buluşturuluyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 11 Aralık 2019 yılında hayata geçirdiği Halk Et Projesi, Kepez, Manavgat, Serik, Alanya ve Mobil Satış Tırı olmak üzere 5 satış noktasında bu yıl içerisinde 109 bin 688 vatandaşa 292 bin 510 kilogram et satışı yapılırken, 6 yılda 933 bin 375 vatandaşa 2 milyon 96 bin 864 kilogram et ve et ürününün satışı gerçekleştirildi. Büyükşehir Belediyesi’nin uygun fiyatlı ve güvenilir gıda hizmeti sunan Halk Et Kepez Mağazası’nda artık sakatat satışları da yapılıyor. Mağazada vatandaşlar, talep gören ürünler arasında yer alan ciğer, yürek, dalak ve işkembe gibi sakatat çeşitlerini de hijyenik koşullarda uygun fiyatlarla temin edebiliyor. Sucuk ve çiğ süt satışı yoğun ilgi görüyor Halk Et Mağazaları’nda ve Halk Et Mobil Satış Mağazası’nda kırmızı etin yanı sıra sucuk ve çiğ süt satışı da gerçekleştiriliyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ait 4 Halk Et Satış Mağazası ve Mobil Satış Tırı’nda bu yıl içerisinde 6 ton 319 kilogram sucuk satışı gerçekleştirildi. Halk Et Mağazaları’nda yıl içerisinde ayrıca 22 bin 887 litre çiğ süt satışı yapıldı. Yerel üreticiden alınıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi, Halk Et Projesi ile Antalyalı hayvan yetiştiricilerine de destek oluyor. Halk Et Mağazaları’nda satılan et ürünlerinin elde edildiği büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar ilk elden yerel üreticilerden alınıyor. Büyükşehir Belediyesi, 6 yılda 496 yerel işletmeden 6 bin 63 küçükbaş, 11 bin 635 büyükbaş olmak üzere toplamda 17 bin 698 hayvan satın aldı. ANET tarafından veteriner, gıda mühendisi ve uzman kişilerin olduğu bir komisyonca yerel üreticilerden alınan hayvanlar yine ANET’in kendi mezbahasında kesilerek, veteriner gözetiminde işlenerek Halk Et Satış Mağazaları’nda tüketime sunuluyor. Vatandaşlar Halk Et’ten memnun Halk Et Mağazası açıldığından beri düzenli olarak alışveriş yaptığını söyleyen Nuriye Damar, ürünlerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Damar, "Etler çok kaliteli, bu yüzden sürekli buradan alışveriş yapıyoruz. Mağazalar tertemiz, pırıl pırıl. Bugün 5 kilo kıyma ve 1 kilo kuyruk yağı aldım. Sütleri de çok güzel, ihtiyaç oldukça onu da buradan temin ediyoruz" dedi. Halk Et Mağazası’ndan alışveriş yapan Güven Metintaş ise güvenilir gıda bulmanın zorlaştığını belirterek, Halk Et’i tercih ettiğini söyledi. Metintaş, "Piyasada gıdaya yönelik hizmet verenlere güvenimiz kalmadı. Burasının sağlam ve güvenilir olduğunu düşündüğüm için alışverişimi buradan yapıyorum. Et de, sucuk da olsun başka bir yerden almam. Belediye başkanımıza ve çalışanlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.
İstanbul Mitral kapak yetersizliğine mandallama yöntemi ile tedavi Mitral kapak yetersizliği, birçok farklı nedenle ortaya çıkabiliyor ve zamanla kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Medicana Sağlık Grubu Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, mitral kapak yetersizliği hakkında bilgi verdi. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, mitral kapak yetersizliği hakkında "Mitral kapak bazı nedenlerden ötürü tam kapanamadığında, kan kalbin üst odacığına geri sızıyor. Bu durum, kalbin daha güçsüz pompalamasına neden olarak kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Ayrıca kalp yetmezliği de mitral kapak yetersizliğini kötüleştirebilir. Böylece hastalıklar arasında karşılıklı bir ilişki oluşur" açıklamasında bulundu. Mitral kapak yetersizliğinin yaşa göre farklı nedenleri var Mitral kapak prolapsusu (MVP; mitral kapakta çökme); yaşa bağlı değişiklik, enfeksiyonun neden olduğu hasar, kalp krizi, kalp kasının genetik hastalıkları, ışın tedavisi, atriyal fibrilasyon, kalp yetersizliği olarak tanımlanıyor. Mitral yetersizlik ilerledikçe, kalp yetersizliğinin de ilerleyeceğini ve bir kısır döngünün oluşacağını belirten Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "İleri mitral kapak yetersizliği kalp yetersizliğine neden olabileceği gibi başka bir nedenle gelişmiş olan kalp yetersizliği de sonradan (sekonder) mitral kapak yetersizliğine neden olabilir. Bazı kalp yetersizliği türlerinde ise kalbin elektriksel ileti yolunda gelişen sol dal bloğu, kalbin sağ ve sol duvarlarının eş zamanlı çalışmasını bozar. Bu, mitral yetersizliğin gelişmesine neden olan farklı bir mekanizmadır. Bu durumda CRT adı verilen kalp pillerinin takılması, kalp duvarlarının eş zamanlı çalışmasını sağlayarak mitral yetersizliği düzeltebilir" dedi. Mitral kapak yetersizliği vücuttaki kan miktarını azaltıyor Hafif ve orta derecedeki kaçakların herhangi bir şikayete yol açmadığını ve tedavi gerektirmediğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "Ancak gelen kanın yarısından fazlası geri kaçıyorsa artık sorunun ileri dereceye ulaştığı anlaşılır. İleri mitral kapak yetersizliği geliştiğinde vücuda gönderilen kan miktarı da ciddi derecede az olur. Bu nedenle kalp daha fazla çalışmak zorunda kalır ve neticede nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı veya bacaklarda şişlik gelişir. En ileri safhada kalp yetersizliğine neden olur. Hayat kalitesi bozulur ve günlük olağan aktivitelerin bile yapılması zorlaşır" ifadelerini kullandı. "MitraClip’ten önce kapak tedavisi açık kalp ameliyatı ile yapılıyordu" Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can MitraClip’in önemini vurgulayarak, "MitraClip’ten önce MR’ın (mitral yetersizliğin) standart tedavisi, kalp-akciğer makinesinin kullanılmasını ve kapakçığın onarılması veya değiştirilmesi için kalbin durdurulmasını gerektiren açık kalp ameliyatıydı. Ancak MitraClip tedavisi daha az karmaşık ve daha az invazivdir. İşlem sırasında, hastanın bacağına bir kateter yerleştirilir ve femoral ven yoluyla kalbin sol atriyumuna yönlendirilir. MitraClip daha sonra atriyuma yerleştirilir ve kaçağın meydana geldiği yere yerleştirilir. Klips uygun şekilde yerleştirildikten sonra, klips kolları iki kapakçık yaprağını (flep) bir arada tutmak için kapatılır. Ultrason görüntüleme MR redüksiyonunun iyileştirilebileceğini gösterirse, klips serbest bırakılabilir ve yeniden konumlandırılabilir. Mitral kapaktaki problemlerde ileri yaş hastaları için açık cerrahi uygun olmayabiliyor. Bu nedenle göğüste kesi olmadan kasıktan yapılan MitraClip tedavisi özellikle nefes almakta zorlanan hastaların nefesini düzeltip, hareket kapasitesini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önleyebilecek bir yaklaşım olarak öne çıkıyor" dedi. Tedavinin tüm aşamalarında hasta ayrıntılı bilgilendirilmeli MitraClip öncesinde hastalara yemek borusundan ekokardiyografi işleminin yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, "Tüm bu süreci biz kardiyoloji uzmanları olarak organize etmekteyiz. Hastanın özel olarak dikkat etmesi gereken bir durum söz konusu olmamakla birlikte, hastaları uygun bir biçimde bilgilendiriyoruz. Tedaviden sonra ise birtakım kan sulandırıcı ilaçların kullanılması gerekmekte ve buna özellikle dikkat edilmelidir. Yine MitraClip sonrasında hastalar MitraClip’i uygulayan kardiyoloji doktoru tarafından da mutlaka bilgilendirilmelidir" açıklamasını yaptı.
Eskişehir Felç kalan genç sürücüye hasta yatağında ikinci şok Eskişehir’de kullandığı motosikletin bir araca arkadan çarpması sonucu yaşanan kazada felç kalan 23 yaşındaki genç, karşı tarafın durumunu dahi sormadan dava açtığını tedavi görürken öğrendiğini iddia ederek yaşadığı sıkıntıları anlatı. Kazazede Yusuf Çakır, geçtiğimiz yıl 35 BIP 389 plakalı motosikleti ile çevreyolunda ilerlerken tali yoldan çıkan ve iddiasına göre en sol şeride geçen Muhammed E.T. (19) idaresindeki 26 DG 770 plakalı otomobile arkadan çarptı. Çarpma sonrası ağır yaralanan sürücü günlerce Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gördü. 15 günlük yoğun bakım tedavisi gören Çakır’ın göğsünden alt kısmı omurgasına aldığı darbeden dolayı felç kaldı. Yusuf Çakır, 1 yıldır Yunus Emre Devlet Hastanesi İki Eylül Hizmet Binası’nda fizik tedavi alıp iyileşmeye çalışıyor. Felç kalan sürücü kendisine açılan dava ile ikinci kez sarsıldı Yusuf Çakır, ikinci şoku ise kendine açılan dava ile yaşadı. Yusuf Çakır’ın iddiasına göre kazada aracının bagaj kısmına darbe alan Muhammed E.T. (19), yaralandığını gerekçe göstererek motosiklet sürücüsünden şikâyetçi oldu. Felç kalan genç motosiklet sürücüsü, karşı tarafın ziyaretine gelmediğini veya durumunu sormadığını hatırlatarak açılan davanın kendisini çok üzdüğünü dile getirdi. "Kaza sonrası bilincim kayboldu ve omurgam kırıldı" Konuyla alakalı konuşan Yusuf Çakır, "Ben bir motor sürücüsüyüm ve motorla bir trafik kazası geçirdim. Olay, Eskişehir-Ankara yolu istikametinde gerçekleşti. Ben en sol şeritte giderken, yan yoldan ana yola bağlanan bir araç, önüme aniden atladı. Aramızda yaklaşık 13 metrelik bir mesafe vardı. Karşı tarafın sürücüsü 18 yaşında, yeni eğitim almış bir stajyer sürücüydü. Kazada hatalar yüzde 50 olarak belirlendi. Benim için ’Arkadan çarpma ihlali’ uygulandı. Ben kendi yolumda giderken araç önüme atladığı için bu oranın kesinlikle değiştirilmesi ve yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bana hız deseler, en fazla yüzde 20’lik bir hız hatam olabilir, bunun dışında bir hatam yok. Kaza sonrası bilincim kayboldu ve omurgam kırıldı, T5-T7 omurları arasına platin takıldı. Dört günlük bir entübe sürecim oldu ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde 15 gün yoğun bakımda kaldım" diye anlattı. "Sürücü benden şikâyetçi olmuş" Arkadan bagajına çarptığı aracının sürücünün kendisinden şikâyetçi olduğuna değinerek Yusuf Çakır şöyle devam etti; "Servise çıktıktan sonra gözümü açtığımda şaşırtıcı bir olayla karşılaştım. Karşı tarafın sürücüsü benden şikâyetçi olmuş. Bu durumda, arkadaşın maddi bir hasar ve psikolojisinin bozulduğunu iddia etmesine rağmen, benim psikolojimin bozulması gereken yerdeyim. Şu an dava süreci oluştu ve sigorta şirketine tazminat davası açtık. Hata oranının değiştirilmesini ve en azından hakkımı daha fazla almayı istiyorum. Karşı tarafın sürücüsü, kaza sonrasında bir gün bile olsun beni arayıp ’Nasılsın, ne durumdasın’ diye sormadı, ziyaretime gelmedi. Şu anda göğsümün en altını, T5 bölgesinden aşağısını, hiçbir şekilde hissetmiyorum. İdrarımı ve büyük abdestimi de hissetmiyorum. Bunları da bir başkasına, anneme bağımlı olarak devam ettiriyorum. Tam 17 aydır birine bağımlı olarak yaşıyorum ve fizik tedavimi görüyorum." "Ekipmanlarına dikkat etsinler" Son olarak motosiklet kullanıcılarını uyaran Çakır, "Motorcu arkadaşların ekipman konusunda çok önem vermelerini rica ediyorum. Benim montum yoktu. Montum olsaydı, belki şu an bu senaryoları konuşmuyor ve bu röportajı veriyor olmazdım. En azından kasklarına ve diğer ekipmanlarına dikkat etsinler. Benim kaskım iyiydi, bu sayede büyük bir kafa hasarı almadım. Bunun dışında, hız kontrollerine ve özellikle motosikletlerin tali yoldan ana yola bağlanan sürücülere karşı dikkatli olmasına özen göstermelerini öneriyorum" dedi.