SAĞLIK - 19 Aralık 2025 Cuma 09:39

Meme ve prostat kanserleri önemli genetik ortaklıklar taşıyor

A
A
A
Meme ve prostat kanserleri önemli genetik ortaklıklar taşıyor

Prof. Dr. Burak Turna, meme ve prostat kanserlerinin farklı organlarda görülmesine rağmen önemli genetik ortaklıklar taşıdığını söyledi. BRCA mutasyonlarının ortak risk faktörü olduğunu belirten Prof. Dr. Turna, "Bu nedenle aile öyküsü genetik değerlendirmelerin en kritik aşamalarından biri haline geldi. Kanser türleri arasındaki genetik bağlantıların anlaşılması kişiye özel sağlık stratejilerinin geliştirilmesi açısından çok önemli." dedi.


Acıbadem Kent Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Turna prostat kanserinde erken tanı ve güncel tedavi yaklaşımları konusunda bilgi verirken, meme ve prostat kanserlerinin genetik ilişkilerine dikkat çekti.



BRCA mutasyonları ortak risk faktörü


Prof. Dr. Turna, genetik ilişkiler konusunda şunları söyledi: "Özellikle BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlar kadınlarda meme ve over, erkeklerde ise daha genç yaşta ortaya çıkan agresif prostat kanseri riskini belirgin şekilde artırıyor. Genetik değerlendirmelerde aile öyküsü bu nedenle çok önem kazanıyor. Erken yaşta veya agresif tipte meme kanseri tanısı alan bir annede BRCA mutasyonu bulunması durumunda, oğlunun prostat kanseri açısından genetik değerlendirmeye alınması gerekir. Aynı şekilde metastatik ya da yüksek dereceli prostat kanseri tanısı olan bir babanın kızında meme kanseri riskini artıran genetik değişiklikler görülebilir."



Meme ve prostat kanserinde yüksek sıklık


Öte yandan Prof. Dr. Turna, Türkiye ve dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu hatırlattı, her 8 kadından birinin yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanabileceğini söyledi. Prostat kanserinin de erkeklerde en yaygın görülen kanser türlerinden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Turna, "Bu kanserin erkeklerde yaşam boyu görülme riski yüzde 12-15 seviyelerinde. Bu yüksek oranlar, iki hastalığın ortak genetik temelini anlamayı daha da önemli hale getiriyor." dedi.


Prof. Dr. Turna, genetik analizlerin sadece risk belirlemek için değil, erken tanı stratejilerinin oluşturulmasında kritik önemde olduğunu söyledi. Genetik analizlerin ayrıca gereksiz tedavilerin önlenmesinde, aile bireylerinin risk düzeylerinin belirlenmesinde önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Turna, "PARP inhibitörleri (bazı kanser hücrelerindeki bozulmuş DNA onarım mekanizmalarından yararlanarak seçici kanser hücresi ölümüne yol açan bir hedefli kanser ilacı sınıfıdır) gibi hedefe yönelik tedavilerin planlanması açısından da genetik analizlerin önemi büyük." diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Seçer: "Kıbrıs davasını siyaset üstü görüyoruz" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Kıbrıs Türklerinin dünyada saygı görmesini ve KKTC’nin tanınmasını arzu ettiğini belirterek, "Bizler siyasi kimlikler taşısak da Kıbrıs davasını her zaman siyaset üstü görürüz. Kıbrıs bizim için bir değerdir, kutsaldır. Kıbrıs halkı bizim için kardeş bir halktır" dedi. Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Mersin’e gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve beraberindeki heyet, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i ziyaret etti. KKTC eski Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a "hoş geldiniz" dileklerini ileten Başkan Seçer, Yavru Vatan Kıbrıs’tan Mersin’e yapılan ziyaretin kendileri için büyük bir onur olduğunu ifade etti. Kıbrıs’ın hem mesafe hem de duygusal olarak Mersin’e çok yakın olduğuna dikkat çeken Seçer, "Orada kardeşlerimizin yaşadığı gerçeği, bizim her zaman belleğimizde ve kalbimizdedir. 1974 yılında rahmetli Ecevit ve Erbakan’ın ortaya koyduğu kararlı duruş ve Ecevit’in ‘Kıbrıs’a Türk askerinin barış için gitmesi sadece Türkler için değil, Rumlar için de barış anlamına gelir’ sözü çocukluk yıllarımdan bu yana dimağıma kazınmıştır" ifadelerini kullandı. "Kıbrıs davasını siyaset üstü görüyoruz" KKTC halkının uzun yıllardır bağımsızlık ve eşitlik mücadelesi verdiğini vurgulayan Seçer, Ersin Tatar’ın görev süresi boyunca bu mücadeleye önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Seçer, "Biz; adada her açıdan eşit haklara sahip, Kıbrıs’ın kaynaklarını hakça kullanabilen iki toplumlu bir yapının oluşmasını, Kıbrıs Türklerinin dünyada saygı görmesini ve KKTC’nin tanınmasını arzu ediyoruz. Bizler siyasi kimlikler taşısak da Kıbrıs davasını her zaman siyaset üstü görürüz. Kıbrıs bizim için bir değerdir, kutsaldır. Kıbrıs halkı bizim için kardeş bir halktır. Kıbrıs’ın ve Kıbrıslı Türklerin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Geçmişten gelen bağları gelecek nesillere aktarmak görevimizdir" Mersin halkına selamlarını ileterek konuşmasına başlayan KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kentte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Mersin ile KKTC arasında derin tarihi ve kültürel bağlar bulunduğunu vurgulayan Tatar, "İletişim çağında geçmişimizi unutmadan, doğru zeminde ilerleyebilmek ve bu bağları genç nesillere aktarmak hepimizin görevidir. Ben de barış, huzur ve haklarımızın korunması için verilen mücadelenin yanındayım" şeklinde konuştu. "Mersin ile KKTC arasındaki iş birlikleri artarak sürmeli" Kıbrıs Adasının Mersin’e yalnızca 60 kilometre uzaklıkta olduğunu hatırlatan Tatar, içme suyundan ticarete, enerjiden stratejik iş birliklerine kadar pek çok alanda güçlü bağların bulunduğunu söyledi. KKTC’nin jeopolitik ve stratejik öneminin her geçen gün arttığına dikkat çeken Tatar, "Mersin ile KKTC arasında maneviyat, kültür, ekonomi ve ticaret başta olmak üzere her alandaki iş birliklerinin artarak sürmesini temenni ediyorum" dedi.
İstanbul Akran zorbalığı sessiz ilerliyor, uzmanlar aileleri uyarıyor Son zamanlarda gerek okullarda gerekse sosyal medya ve dijital platformlarda yaşanan akran zorbalığı vakaları, çocuk ve ergen ruh sağlığını tehdit eden önemli bir toplumsal sorun olarak öne çıkıyor. Psikolog Cansu Kaya, akran zorbalığının tekil bir davranıştan ziyade niyet, tekrar ve güç dengesizliği içeren sistematik bir davranış örüntüsü olduğunun altını çizdi. Akran zorbalığının fiziksel, sözel ve psikolojik boyutları olabildiğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi’nden Klinik Psikolog Cansu Kaya, erkek çocuklarının daha çok fiziksel zorbalığa, kız çocuklarının ise psikolojik zorbalığa maruz kaldığını ifade etti. Psk. Cansu Kaya, "Zorbalık çoğu zaman daha güçlü, daha popüler ya da sosyal statüsü yüksek olduğu düşünülen çocuklar tarafından uygulanıyor. En savunmasız çocuklar ise bu davranışlara karşı daha büyük risk altında" dedi. Yüz yüze zorbalığın yanı sıra siber zorbalığın da ciddi sonuçlar doğurabildiğine dikkat çeken Psk. Cansu Kaya, çevrimiçi ortamda yapılan zorbalığın mağdura günün her saatinde ulaşabildiğini ve kalıcı dijital izler bırakabildiğini vurguladı. Kaya, "Ebeveynler çocuklarının çevrimiçi dünyasını her zaman birebir takip edemeyebilir. Bu nedenle siber zorbalık, fark edilmesi en zor ama etkisi en yıkıcı zorbalık türlerinden biridir" diye konuştu. "Çocuklar arasında olur" demeyin Akran zorbalığının çocuklar üzerinde uzun vadeli etkilere neden olabileceğini belirten Psk. Cansu Kaya, "Zorbalığa maruz kalan çocuklarda depresyon, kaygı bozuklukları, özgüven kaybı, akademik başarısızlık ve ilerleyen dönemlerde riskli davranışlar görülebilir. Bu nedenle ‘çocuklar arasında olur’ düşüncesi son derece yanlıştır" uyarısında bulundu. Aileler bu işaretlere dikkat etmeli Klinik Psikolog Cansu Kaya, bazı çocukların yaşadıklarını açıkça ifade edemeyebileceğini belirterek ailelerin dikkat etmesi gereken işaretleri şöyle sıraladı: Okula gitmek istememe, devamsızlık Nedeni açıklanamayan fiziksel yaralanmalar Sosyal ortamlardan kaçınma Ani ruh hali değişimleri, içe kapanma veya öfke patlamaları Uyku sorunları, kabuslar İnternet veya telefon kullanımı sonrası belirgin gerginlik "Çocuğunuzu dinleyin, suçlamayın" Zorbalığa maruz kalan çocuklara yaklaşımın büyük önem taşıdığını vurgulayan Psk. Cansu Kaya, "Ebeveynler öncelikle sakin kalmalı, çocuğu dinlemeli ve yaşananların onun suçu olmadığını net bir şekilde hissettirmelidir. Okul ile iş birliği yapılmalı ve çocuk yalnız bırakılmamalıdır" dedi. Zorbalık yapan çocukların da çoğu zaman karmaşık duygularla baş etmekte zorlandığını belirten Psk. Cansu Kaya, "Bu çocuklar genellikle ilgi görme, kabul edilme ya da yaşadıkları başka sorunlarla başa çıkma çabası içindedir. Suçlamak yerine, nedenleri anlamak ve sağlıklı baş etme yolları öğretmek gerekir" şeklinde konuştu ve ekledi: "Akran zorbalığı hem mağdur hem de zorbalık yapan çocuk için profesyonel destek gerektirmektedir. Erken dönemde alınan psikolojik destek, çocukların yaşadıkları olumsuz deneyimlerin kalıcı ruhsal sorunlara dönüşmesini önleyebilir."
Balıkesir Sındırgılı depremzede çiftçilere hayvan yemi desteği Balıkesir Büyükşehir Belediyesi sosyal belediyecilik anlayışıyla gerçekleştirdiği çalışmalarına her geçen gün yenisini ekliyor. Başkan Akın, geçtiğimiz haftalarda Sındırgı’da birbiri ardına gerçekleşen depremler sonrası mağdur olan Sındırgılı depremzede vatandaşlarımıza hayvan yemi desteği vererek, depremin yaralarını bir nebze de olsa kapatmaya yardımcı oluyor. Sındırgı ilçemizde meydana gelen depremlerden etkilenen vatandaşlarımızın her anında yanında olan Başkan Akın, 183 üreticimizin yaralarını sarmasına destek oluyor. Toplamda 915 çuval yem desteği sağlanmıştır. Sındırgı ilçemizde meydana gelen depremden etkilenen ve hayvancılık ile geçimini sağlayan 53 küçükbaş, 130 büyükbaş hayvan yetiştiricisi olmak üzere 183 üreticimize, toplamda 915 çuval hayvan yemi desteği sağlanıyor. Depremden sonra çok zor durumda kaldıklarını söyleyen depremzede çiftçi Ahmet Can, "10 Ağustosta ve 27 Ekimde meydana gelen depremlerde evlerimiz, ahırlarımız hep hasar gördü. Büyükşehir personeli gelip bizim hayvanlarımızın yem ihtiyacını karşıladılar. Allah razı olsun." diye konuştu. Hiçbir talepleri olmamasına rağmen hayvan yemi ihtiyaçlarını karşıladıkları için Büyükşehir Belediyemize sonsuz teşekkür eden bir diğer depremzede çiftçi Özcan Turhan, "Hepsinin ayaklarına sağlık sağ olsun, var olsunlar" dedi. ‘Ahmet başkanımıza çok teşekkür ederiz’ "Bizi dar günümüzde yalnız bırakmadı. Var olsunlar, sağ olsunlar. Biz de her zaman onların yanındayız." diyen depremzede çiftçi Lütfü Dündar sözlerini Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’a teşekkür ederek bitirdi. Depremzede çiftçi Mehmet Can "Depremden etkilenmiştik. Birkaç kez Büyükşehir personeli geldi. Hasarımızı sordu, bir ihtiyacınız var mı dediler. Biz de yem ihtiyacımız olduğunu söyledik. Allah razı olsun bütün ihtiyacımız karşılandı. Çok memnun olduk. Büyükşehir Belediye Başkanımıza çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Büyükşehir Belediyesinin destekleri için çok teşekkür eden Sıdıka Şenlik, mağduriyetlerinin giderilmesinden oldukça memnun olduğunu söyledi.