SAĞLIK - 22 Nisan 2024 Pazartesi 09:16

Hem satıyor, hem de faydalarını anlatıyor

A
A
A
Hem satıyor, hem de faydalarını anlatıyor

Kahramanmaraş’ta vatandaşların sağlıklı ve doğal yaşamasını isteyen emekli vatandaş, bin 800 rakımlı Ahır Dağı’ndan topladığı şifalı bitkileri hem satıyor hem de faydalarını anlatıyor.


Kahramanmaraş Ahır Dağı’nda yaşayan Mustafa Uludağ, emeklilik hayatını dağlarda yaşıyor. Birbirinden farklı şifalı bitkileri dağdan toplayan Uludağ, topladığı ürünlerle insanlara şifa dağıtıyor. İşin ticaretinden çok insanların sağlıklı yaşamalarını istediği için birçok şifalı bitkinin faydasını gelen müşterilere anlatan Uludağ, sinir otundan gelinparmağına, yılan derisinden ayı pençesi ve lavantaya kadar birçok ürün satıyor.


120 çeşit şifalı bitkiyi vatandaşların beğenisine sunduğunu ifade eden Uludağ, “Bu standın birinci önceliği şifasını arayan insanlara hizmet etmek. Hasta olup da tıbbi müdahaleler yapılmış öncelik onlar ama ondan sonra alternatif tıp dediğimiz şifasını arayanlara yardımcı olmak. Deprem sonrası dükkanım yıkıldı ve traktör ile ürünleri getirdik. Bugün lavantaları getirdik ve çeşitli otlar var. Örnek sinir otu, gelinparmağı ve ıspanak gibi pişirilip yeniliyor. Ürünlerin tamamını kendim Ahır Dağı’nda yapıyorum. Yılan derisi var ve deri hastalıklarına iyi geliyor. Ben eğitimini de aldım genelde bana ağır hastalar geliyor. Ama ben bir hekim değilim. Yaptığımız hizmet tamamıyla insanlaradır ve 120 çeşit şifalı bitkiler var” diye konuştu.


Annesine şifalı bitki aldığını söyleyen Rabia Yerli, “Malum her şeyde ilaçlama ve yapay ürün bulunmakta. Getirdiği ürünler çok faydalı genelde kendim ve annem kullanıyor. Bugün lavanta alacağız” dedi.



Hem satıyor, hem de faydalarını anlatıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.