SPOR - 03 Eylül 2017 Pazar 20:14

Karabükspor’da Beşiktaş maçı hazırlıkları başladı

A
A
A
Karabükspor’da Beşiktaş maçı hazırlıkları başladı

Kardemir Karabükspor Teknik Direktörü Erkan Sözeri, Beşiktaş maçına bütün önlemleri alacaklarını söyleyerek, “Kendi standardımızı ortaya koyarak kendi taraftarımız ve seyircimiz önünde tutkulu ve coşkulu bir futbol oynayarak aynı Başakşehir maçı gibi standardımızı yakalayarak hedefimiz kazanmak” dedi.

Kardemir Karabükspor Teknik Direktörü Erkan Sözeri, Beşiktaş maçına bütün önlemleri alacaklarını söyleyerek, “Kendi standardımızı ortaya koyarak kendi taraftarımız ve seyircimiz önünde tutkulu ve coşkulu bir futbol oynayarak aynı Başakşehir maçı gibi standardımızı yakalayarak hedefimiz kazanmak” dedi.


Karabükspor ligin 4. haftasında sahasında konuk edeceği Beşiktaş maçının hazırlıklarına 3 günlük izninin ardından başladı.



"Güzel bir galibiyet almak en büyük hedefimiz”


Beşiktaş mücadelesinin zorlu bir maç olacağını kaydeden Sözeri, “Geçen sene hak ederek kazanılan bir şampiyonluğu var Beşiktaş’ın. Bu anlamda saygın ve saygı duyulacak bir takımla oynayacağız. Ama biz de saygı duyarken, kendimizi önemseyerek iyi bir mücadelenin özellikle de mazeret üzerine inşa etmeyen bir mücadelenin içinde olmak istiyoruz. Sahaymış, hakemmiş onla uğraşmadan kendi standardımız ortaya koyarak kendi taraftarımız ve seyircimiz önünde tutkulu ve coşkulu bir futbol oynayarak aynı Başakşehir maçı modeli gibi standardımızı yakalayarak hedefimiz kazanmak. Çok iyi bir kadrosu olan rakiple oynayacağız. Bu demek değildir ki teslim olacağız. Bütün önlemlerimizi alarak dersimizi iyi çalışacağız. Taktik antrenmanlarımızı yaparak en iyi kadromuzla sahaya çıkacağız. O günkü atmosferle güzel bir mücadele ve güzel bir galibiyet almak en büyük hedefimiz. Son haftalarda son 3 maçı iyi geçtik ama 5 puan yerine 9 puan olması içten bile değil. Beşiktaş maçını 3 puanla kapatırsak hiç değilse puanla kapatırsak ilk 4 maçta iyi bir yerde olacağımızı düşünüyorum. Başakşehir maçında seyircimiz keyif aldı ve onu tekrar göstermek istiyoruz. Seyircimize futbol ziyafeti sunmak istiyoruz” dedi.


İlk 3 maçta gol yollarında şansızlıklarının olduğunu kaydeden Erkan Sözeri, “Önemli olan pozisyona girmek, üretken olmak. Bu üretkenliği takım olarak yapıyoruz. Son 3 maçta kaçırdığımız goller var ve ona göre gol vuruşu çalışmalarımız var. Çalışarak her şey düzelir. Bu pozisyonlara girmek ve üretmek önemli” ifadelerinde bulundu.



"Milli takım hoca değişikliğinin zamanlamasının doğru olmadığı görüldü”


Milli Takımın Ukranya karşısında 2-0 mağlup olmasını da değerlendiren Sözeri, “Oyuncuların seçimi değil bence orada sadece yedek kulübesi değil sahada oynayan 11’inde motivasyonu minimum seviyedeydi. İzlanda’nın mağlup olması bizi ekstra motive etmesi gerekirken, o motivasyonu hiçbirimiz göremedik. Teknik direktör değişikliği TFF’nin tasarrufudur ama zamanlaması ne kadar doğrudur kamuoyunun takdirine bırakmak lazım ama, çok da doğru olduğu görülmedi şu anda. Fatih hoca olsa daha farklı olur muydu, daha ruh halinde olur muydu o kamuoyunun takdiridir. Karabükspor’da, Elazığspor’da olsa, milli takımın ay-yıldızı var ve orada asla oyuncuların mücadele etmeme gibi bir lüksü olmaması lazım. Ben artık acizane şunu söylüyorum; biz artık bir şeyin peşinde olmamız lazım ülke olarak. Şunun peşinde olalım, daha genç oyuncular ve uzun vadeli bir plan alacağımız sonuçlar ne olursa olsun, uzun vadeli plan olsun. Genç oyuncuları monte edelim. Milli takımın buna ihtiyacı var, coşkuya ihtiyacı var. Bazı oyuncular gerçekten artık dejenere oldu, yıprandılar. Arda Turan yıprandı, Emre 37 yaşına geldi ve bunların abi şeklinde bu takıma hizmet etmeleri doğru olur. Artık genç, istekli ve aç oyunculara ihtiyacı var milli takımın. Bunu da ülke ve halk ile tarak olarak görmek istiyor. 1. Lig ve Süper Lig’de bildiğimiz oyuncular var bunları Türk futboluna kazandırıp milli takıma monte edelim” dedi.



"Lucescu bazı şeyleri bilerek geldi"


Sözeri, Lucescu hocanın yabancı konusunda sıkıntılarını ifade ettiğini ama gelirken bunları bildiğini de kaydederek şunları söyledi:


“Bunları söylemek çok hoş değil. Mazeretlerin üzerine inşa etmeyeceksiniz bazı şeyleri. Bazı şeyleri bilerek geliyorsunuz. Türk futbolunun geleceğini kurtarmak genç futbolculara değer verilecek, tecrübeli oyunculardan da abi konumunda faydalanarak sahada coşkulu, istekli, ısıran bir takım görmek sonucu ne olursa olsun ülke olarak buna katlanıp bunda ısrar edelim. En doğru yol bu. Belçika 2 senede neler yaptı, bu bir güzel örnek. Artık gençlerimize bazı oyuncularımıza ligleri iyi tarama yapılarak bizlerden de faydalanılsın. Fatih hoca hariç bu güne kadar diğer hocalar biz hiç sormuyorlar. Sorabilirler, oyuncularla canlı yaşayan biziz ve bu milli takıma katkı vermekte bizim görevimiz. Genç oyunculara yönelelim, ülke olarak hiç sonuçlara bakmadan uzun vadeli plan yapalım. Kazanan Türkiye ve Türk Milli takımı olacak. Bu ay-yıldızlı formayı taşımak isteyene, sahada savaşan mücadele edene verelim. Yoksa biz bu yabancı kuralı, sahaydı, hakemdi diye buralarda gezinirsek esas problemi çözemeyiz.”


Öte yandan ülkelerinin milli takımlarına giden Skulason ve Gaman ile izinli olan Papp, Poko ve Yatabare idmanda yer almadı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Isparta AB büyükelçileri Isparta’da Başkan Başdeğirmen ile bir araya geldi Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut ve 15 ülkenin büyükelçilerinden oluşan delegasyon üyeleri, Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’i ziyaret etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyetini ifade eden Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, "Isparta’mız ülkemizin en güzel ve şirin illerinden bir tanesidir" dedi. Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut ve 15 ülkenin büyükelçilerinden oluşan delegasyon üyeleri, bir dizi temaslarda ve ziyaret için Isparta’ya geldi. Isparta Valisi Aydın Baruş ile bir araya gelen üyeler ziyaretin ardından Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’i ziyaret etti. Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut ve beraberindeki delegasyon üyelerini belediye girişinde karşıladı. Ziyarette AB Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinskas, Avusturya Büyükelçisi Gabriele Juen, Belçika Büyükelçisi Paul Huynen, Hırvatistan Büyükelçisi Hrvoje Cvitanovic, Finlandiya Büyükelçisi Pirkko Hmlinen, Yunanistan Büyükelçisi Theodoros Bizakis, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis, Letonya Büyükelçisi Peteris Vaivars, Litvanya Büyükelçisi Ricardas Degutis, Lüksemburg Büyükelçisi Georges Faber, Malta Büyükelçisi Theresa Cutajar, Hollanda Büyükelçisi Joep Wijnands, Portekiz Büyükelçisi Virginia Pina, Romanya Büyükelçisi Stefan Alexandru Tinca, Slovenya Büyükelçisi Gorazd Rencelj ve İspanya Büyükelçisi Cristina Latorre Sancho yer aldı. Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut ve delegasyon üyelerinin Isparta’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyetini ifade eden Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, "Isparta’mız ülkemizin en güzel ve şirin illerinden bir tanesidir" dedi. Isparta’nın tarihi, doğası, turizmi ve tarımıyla ilgili bilgiler veren Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, ekonomik anlamda yapılabilecek karşılıklı iş birliğine ilişkin konulara değindi ve büyükelçilerin şehre ilişkin sorularına cevap verdi. Başkan Başdeğirmen, "Bizim en değerli ürünlerimizden birisi de Isparta’nın dışında üretilemeyen gülümüzdür. Gülümüz bizim bir markamız, kendimizi bu anlamda çok şanslı hissediyoruz. Şehir olarak ülkemizin geçiş noktasında olmamız bizim için büyük bir avantaj. Şehrimiz köklü bir tarihe sahiptir" derken, Yalvaç Psidia Antiocheia antik kenti, Eğirdir Gölü, Davraz Kayak Merkezi, Zindan Mağarası, Yazılı Kanyon gibi bölgelerden de bahsetti. Gül, lavanta ve şehrin endemik bitkilerine ilişkin de misafirlere bilgi veren Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, "Isparta’mızı gezerken, şehrimizin güzelliklerini göreceksiniz. Yarın gül bahçelerinde hep birlikte gül toplayacağız" derken, gülden elde edilen ürünlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sizleri burada görmekten mutlu olduk. Umarım çok güzel zamanlar geçirirsiniz. Ülkeleriniz ile ülkemiz arasında bir köprü olarak önemli değerler kazandırdığınız içinde sizlere teşekkürümü bir Türk vatandaşı olarak iletmek isterim. Isparta Belediyemize de zaman ayırdığınız için teşekkür ederim" görüşlerinde bulundu. Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut, "Avrupa Birliğindeki diğer meslektaşlarımla birlikte Isparta’da bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu ilin güzelliklerini zenginliklerini keşfetmenin başlangıç aşamasındayız. Bu sabahtan itibaren gül ile benim tahayyül edebileceğimden çok daha fazla şey yapabildiğinizi keşfettim" dedi. Kozmetikten dekorasyona gülün birçok alanda kullanıldığını gördüğünü dile getiren Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Almanya Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut, "İlinizle ilgili daha fazla bilgi edinmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" görüşlerinde bulundu. Konuşmaların ardından Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen ile AB delegasyonu üyeleri karşılıklı ekonomik alanlarda yapılabilecek iş birlikleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Düzce Tıp biliminde geçen 50 yıl Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Kenan Kocabay, tıp biliminde geçirdiği yarım asırlık dönemi değerlendirerek, genç hekimlere önemli tavsiyelerde bulundu. Kurucu Dekan ve Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Kurucu Başkanı olarak birçok Tıp öğrencisinin ve asistanın eğitimine katkıda bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Kenan Kocabay açıklamasında “Bizim klinikte 50’ye yakın asistan, Çocuk Hastalıkları ihtisasını alarak uzman doktor oldu. Benim mesleğe başladığım yıllarla şimdiki devir arasında çok farklar var. Şimdiki gençler aceleci, sabırsız ve her şeye çabuk erişmek istiyor, fazla zorluklara katlanmak istemiyor, nöbet tutmak istemiyor ve bol paralı işleri tercih ediyor. Malpraktis davaları nedeniyle asistanlar TUS sınavında nöbetsiz hekimlik branşlarını tercih ediyor” ifadelerine yer verdi. “Meslek hayatımda çok sayıda acı ve tatlı unutulmayacak anlar yaşadım” Meslek hayatında çok sayıda hatıraları olduğunu ifade eden Kocabay, “Meslek hayatımda çok sayıda acı ve tatlı unutulmayacak hatıralarım vardır. 1999 Düzce depreminde hayatını kaybeden 5 tıp öğrencimizi ve deprem sonrası Acil Servis’te depremzedelere kaos ortamında hızlı tıbbi yardım yapmamızı hiç unutamıyorum. Anne ve babası tarafından terkedilen bebeklere, zaman zaman Çocuk Kliniği’nde rastlıyoruz. Bunların artışı sosyal yapımız için endişe verici olmaktadır” dedi. “Eğitim bisiklete binmek gibi” Eğitimde sürekliliğin önemini vurgulayan Kenan Kocabay, “Ben kendimi bugün mesleğe yeni başlamış gibi kabul ediyorum. Kendimi geliştirmek için sürekli okuyorum. Ben 50 yıllık bir hekim ve idareci olarak Tıp eğitimine elimden geldiği kadar katkıda bulunmaya çalıştım. Ben devletimin imkanları ile fazladan bir para ödemeden devlet okullarında ve Tıp Fakültesi’nde ücretsiz eğitim gördüm. Devletin bana kazandırdıklarını ve borcumu ben de toplumumuza ve öğrencilere eğitim vererek ödedim. Öğrencilere ders anlatırken eğitimin tıpkı ‘bisiklete binmek’ gibi olduğunu, devamlı sürmek gerektiğini, bir maraton koşucusu gibi eğitime ara vermeden sürekli çalışmaları gerektiğini ifade ediyorum. Eğitim sadece eğiticinin çabası ile olmaz. Öğrencinin de motivasyonu yeterli olmalıdır. Günümüzde internet ve teknolojik imkanlar ile bilgiye çok hızlı ulaşılabiliyor. Bu öğrencilerin eğitimi için benim öğrencilik ve asistanlık yıllarıma göre çok büyük bir kolaylık imkanı sağlıyor. Geçmişi bilmeden geleceği planlamak zordur. Onun için gençlerin geçmişi de bilmesi gerekiyor. Öğrencilere tıp mesleği konusunda rol model olabilecek önder öğretim üyelerine de ihtiyaç var. Kız öğrencilerin sınıfların yarısından fazlasını doldurmasını önemsiyor, tıp eğitiminde onların motivasyonlarının daha iyi olduğunu gözlemliyor ve başarılı buluyorum. Toplum nüfusumuzun yarısı kadın olduğuna göre onların ülkemizde sağlık problemlerini çözebilecek kadın hekimlerin yetişmesi geleceğimiz için mutluluk kaynağı olacaktır. Gençlerimizin vefalı olmalarını ve yapılan hizmetlerde çok sayıda kişinin katkısının olduğunu bilmeleri gerekir. Gençlerin bundan sonra benim bu işe nasıl katkım olabilir şeklinde düşünmeleri, ellerini taşın altına koymaları gerekir. Son olarak gençlere tavsiyem ‘Bütün umudum gençliktedir.’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde vatanımızın birlik ve bütünlüğünü en önde tutmalarını öneririm” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Denizli Başlarına taş yağdı Denizli’de özel bir firmaya ait taş ocağından düşen kaya parçası bir eve isabet etti. Evde kimsenin olmaması faciayı önledi. Olay, Honaz ilçesi Aşağıdağdere Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, bölgede Kelkaya Dağı olarak bilinen 500 metre yükseklikteki dağlık alanda özel bir firma tarafından işletilen taş ocağından düşen kaya parçası bir eve isabet etti. Yüksel Dalkılınç isimli vatandaşın evine isabet eden büyük kaya parçası evin çatısını parçalayarak depo olarak kullanılan alana düştü. Olayın meydana geldiği sırada ise Dalkılınç ve ailesinin evde olmadığı öğrenildi. Yaklaşık 15 yıldır faaliyette olan taş ocağından sürekli olarak yapılan patlamalar ve çalışmalar sırasında mahalleye taş parçaları düştüğünü belirten mahalle sakinleri ise durumdan şikayetçi olduğunu dile getirdi. "Yaklaşık 10 yıldır bu durum böyle, bıktık artık" Çocuklarını dışarıya çıkarma korkusu yaşadıklarını ifade eden mahalle sakini Hatice Can, "Durmadan ocaktan taş düşüyor. Ne evlerimizin içine girebiliyoruz, ne de uyuyabiliyoruz. Sürekli patlama yapılıyor. Her patlamada bir eve büyük veya küçük taş gelebiliyor. Çocuklarımız dışarıya çıkamıyor. Evin dağa bakan kısmına hiç gidemiyorlar. Evin içerisinde de sürekli duramıyoruz. Yemek yiyoruz patlatma oluyor, uyuyoruz, işten geliyoruz patlatma oluyor. Jandarma gelip uyarıda bulunup evden çıkmamızı istiyor. Her seferinde nereye gideceğiz. Yaklaşık 10 yıldır bu durum böyle. Bıktık artık" dedi. "Bu duruma bir çare bulunmasını istiyoruz" Mahalle olarak risk altında olduklarını vurgulayan İbrahim Baştürk, "Taş ocağında iş makinesi çalıştığı sırada bir anda ses geldi. Baktığımızda kaya parçasının geldiğini gördük. Taş yuvarlana yuvarlana bu eve girdi. Biz bu durumun şahidiyiz. Elimizden bir şey gelmiyor ama başımıza taş yağıyor. Her zaman patlatma olacak diye korku yaşıyoruz. Evlerimiz sürekli sallanıyor. Her şeyimiz risk altında. Köyümüz, biz, hayvanlarımız. Bu duruma bir çare bulunmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.