GÜNDEM - 09 Aralık 2025 Salı 17:16

Başkan adayı Özay’dan seçim çağrısı

A
A
A
Başkan adayı Özay’dan seçim çağrısı

Karabük’te Bakkallar, Fırıncılar, Kahveciler ve Lokantacılar Odası Başkan Adayı Sercan Özay, esnaf oda seçimlerinin hafta içi yerine hafta sonu yapılması gerektiğini belirterek çağrıda bulundu.


Özay, yaptığı açıklamada esnafın günün büyük bölümünü iş yerlerinde geçirmek zorunda olduğunu, bu nedenle hafta içine alınan seçimlere katılımın düşebileceğini söyledi. Esnafın demokratik hakkını kullanabilmesinin önemine vurgu yapan Özay, "Esnafımız sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar çalışan emek sahipleridir. Oda seçimlerinin hafta içine alınması, esnafın katılımını zorlaştırmakta ve iradesini sandığa yansıtmasını engellemektedir" dedi.


Hafta sonu yapılacak bir seçimin hem katılımı artıracağını hem de esnafın iş kaybı yaşamamasını sağlayacağını ifade eden Özay, esnafın bir günlük kazancının işletme giderlerinden aile geçimine kadar pek çok kalemi etkilediğini belirtti.


Özay, birçok oda başkanının hafta sonu seçimlere yönelik hassasiyet gösterdiğini ancak mevcut tarihin hafta içine çekilmesinin esnaf camiasında tepkiye yol açtığını dile getirdi. Ahilik kültürünün mirası olan seçim sürecinin esnafın iradesiyle şekillenmesi gerektiğini belirten Özay, "Esnafın iradesi tam olarak sandığa yansımalıdır. Hafta içi yapılacak bir seçim bu iradeyi zayıflatma riski taşımaktadır" dedi.


Esnafın haklı taleplerini savunmaya devam edeceklerini kaydeden Özay, yetkilileri esnafın talebine kulak vermeye davet etti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri MHP’li Özdemir: "Lozan ve Paris anlaşmalarını açıkça ihlal eden Yunanistan, artık ipin ucunu iyice kaçırmıştır" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, "Lozan ve Paris anlaşmalarını açıkça ihlal eden Yunanistan, artık ipin ucunu iyice kaçırmıştır. Ege Denizi’ndeki adaları silahlandıran, boyunu aşan iş ve gündemlere kalkışan, Türkiye zıtlığını açıkça ortaya koyup sözde ittifaklar kuran Yunanistan için sabrımız tükenmek üzeredir" dedi. MHP Kayseri Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, TBMM’de Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına yaptığı konuşmasında, "Son 50 yılda ülkemizin etrafında bulunan Balkanlar, Karadeniz, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkasya bölgelerinde gerçekleşen savaş ve çatışma sayısı 70’den fazladır. Bu kadar hareketli ve zor bir coğrafyada yaşanan gelişmelerde söz sahibi olan, olayların yön ve neticesini tayin etme kudreti gösterebilen bir ülkeyiz. Karabağ Savaşı ve Suriye’deki iç çatışma şartlarının düzene girmeye başladığı bir iklimde ise kuzeyimizde Ukrayna ve Rusya arasında başlayan, güneyimizde ise İsrail’in terör devleti edasıyla neredeyse önüne gelen her ülkeye yönelik sürdürdüğü saldırganlık ülkemizin yeni sınamalarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Yeni gündem ve gelişmeler de her an vukuu bulabilmektedir. Son zamanlarda Karadeniz’de kendi egemenlik sahalarımızda yaşanan bazı gelişmeler, endişeli olduğu kadar kuşku uyandırıcı hususları karşımıza getirmektedir. Bir yandan Polonya diğer yandan Romanya ve Bulgaristan’ın, Rusya’ya karşı örtülü operasyonlarda kullanılmaya çalışılması, Rusya’yı tahrik ederek savaşı sadece Ukrayna sahasıyla sınırlı kalmayıp daha geniş bir alana yayma riski barındırmaktadır. Karadeniz’e kıyısı olan bir ülkeye satışı yapılan savunma araçlarının, hülle ile Ukrayna’ya tekrar satılması çabaları kuşku uyandıran gelişmeler olarak dikkat çekmektedir. Bilhassa Karadeniz’deki çatışmaların kaynağını oluşturacak paravan ve nakil üssü ülkeler oluşturma girişimleri karşısında uyanık ve dikkatli olma mecburiyetindeyiz" dedi. Özdemir, Türkiye’nin karanlık oyunlara karşı hukuki yükümlülüğünü uygulaması gerektiğini söyleyerek, "Türkiye’nin hem kendi egemenliğini hem de Boğazlar üzerindeki hakimiyetini tescilleyen Montrö Sözleşmesi’nin delinmesi girişimlerine karşı hassas tavrımızı korumalıyız. Türkiye her ne kadar NATO üyesi olsa bile Ukrayna ve Rusya arasında süregelen savaşta adil olmak zorundadır. Savaşan taraflarla aynı anda görüşebilen ve daha da önemlisi iki tarafın esir takası ile tahıl nakli gibi alanlarda birbirleriyle anlaşma sağlamalarını tesis eden ülkemiz, özellikle ABD ve İngiltere’nin başını çektiği karanlık oyunlara karşı hukuki yükümlülüğünü kararlılıkla uygulamalıdır. Ancak bu şartlarda Montrö’nün gereklilikleri yerine getirilebilecektir" dedi. "Rusya ve Ukrayna arasında ABD Başkanının sunduğu ancak daha sonra revize edilmesi Avrupa Birliği ve Ukrayna tarafından talep edilen ateşkes önerilerinin ise şimdilik sonuç vermediği görülmektedir" ifadelerini kullanan Özdemir, "Ülkemizin arabuluculuğunda yürütülecek savaşı sona erdirme gayretlerinde hükümetimizin bu zamana dek üstlendiği sorumluluğu ise müspet bulduğumuzu ifade etmek isterim. Türkiye olmadan her iki tarafın da birbiriyle samimi bir barış iklimi oluşturamayacağını görmesi ülkemizin küresel barış ve istikrara sağladığı mümtaz katkılarını bu vesileyle her çevreye göstermiştir. Ancak bu olumlu iklime rağmen savaşın devam etmesi bir yana Avrupa içlerine doğru yayılması riskinin hâlâ sürdüğü akıllardan çıkarılmamalıdır. Kendisinin Ukrayna başta olmak üzere diğer pek çok sahalarda, türlü vesilelerle sınandığını düşünen, yine NATO’nun da uyguladığı politikalar sebebiyle topraklarına yönelik güvenlik risklerini arttırdığını değerlendiren Rusya, 2025 yılı içerisinde somut karşılıklar vermeye başlamıştır. Başta Polonya olmak üzere çok sayıdaki NATO üyesi ülkelerin hava sahalarını ihlale uzanan sınamalarla mukabelede bulunan Rusya da, gerek NATO’nun kendisini çevrelemesi stratejisini, gerekse de zayıflama ve toprak bütünlüğünü kaybetme tehlikesi karşısında boş durmayacağını göstermiştir. Bu tehditle Rusya’yı kendisi ile anlaşmaya zorlayan ABD yönetimi ise Çin ile koyulduğu mücadelesinde Moskova’yı ya yanına alabilme ya da etkisiz eleman hâline getirme uğraşındadır" dedi. "Yunanistan için sabrımız tükenmek üzeredir" Özdemir, Yunanistan’ın ipin ucunu kaçırdığını söyleyerek, "Diğer yandan Japonya’nın Çin’le yaşadığı gerginlik giderek artmaktadır. Sadece Avrasya siyaseti için değil, Sibirya, Antarktika ve Pasifik bölgesini de etkileyebilecek yeni şartların 2026 yılında yüksek bir ivmeyle yoluna devam etmesi kaçınılmaz olarak görülmektedir. İkisi de aynı güvenlik şemsiyesi altındayken ve üstelik ikisi de birbirine karşı savunma taahhüdünde bulunmuşken, bir NATO üyesi ülke neden komşusu olan bir başka NATO üyesi ülkeyi tehdit eder? Neden tüm savunma, politika ve taarruz sistemlerini aynı komşu NATO üyesi ülkeye karşı konuşlandırır? Neden her fırsatta ve her şartta aynı NATO üyesi ülkenin egemenlik haklarını gasp etme girişiminde bulunur? Bu suallerin cevabî muhatabı kuşku yoktur ki Yunanistan’dır. Yıllardan bu yana Ege ve Doğu Akdeniz’de Lozan ve Paris anlaşmalarını açıkça ihlal eden Yunanistan, artık ipin ucunu iyice kaçırmıştır. Ege Denizi’ndeki adaları silahlandıran, boyunu aşan iş ve gündemlere kalkışan, Türkiye zıtlığını açıkça ortaya koyup sözde ittifaklar kuran Yunanistan için sabrımız tükenmek üzeredir. Karasuları genişliğini 12 mile çıkararak ülkemizin Mavi Vatan hudutlarına mütecaviz eylemlerde bulunma niyetini en üst seviyeye taşıyan Yunanistan, şayet böyle bir karar alırsa karşısında yıkıcı bir azapla muhatap olacağını ve çok şeylerini feda etmek durumunda kalacağını unutmamalıdır. TBMM’nin bu konuda yıllar önce aldığı karar hala geçerlidir. Türkiye’nin kimsenin toprağında, hududunda, hakkında ve hukukunda gözü yoktur. Ancak benzer bir durum bizim için geçerli olursa göz dikenin gözünü oymak, el uzatanın elini kırmak boynumuzun borcudur. Çünkü vatan bizim namusumuzdur" dedi. "Yunanistan ve GKRY’nin hem tek taraflı hem de hukuka aykırı girişimleri Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü’nün egemenlik haklarını ihlal etmiştir" Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyleyen İsmail Özdemir, şunları kaydetti: "Doğu Akdeniz bölgesi giderek milli güvenliğimiz ve bekamız açısından çok mühim gelişmeleri karşımıza getiriyor. Uzun yıllardan bu yana Yunanistan ve GKRY’nin hem tek taraflı hem de hukuka aykırı girişimleri Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü’nün egemenlik haklarını ihlal etmiştir. Aynı ihlal teşebbüsleri, tarihi ilişkilerimizin olduğu Mısır’ı da hedef almaktadır. Buna mukabil Mavi Vatan doktrinini ilan etmemiz, KKTC ve Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmalarını imzalamamız, nihai olarak da BM’ye deniz yetki alanlarımızı bildiren coğrafi bilgilerimizi sunmamız mütecaviz eylemlere karşı hak ve menfaatlerimizi koruma gayretinde kayda değer kazanımlar doğurmuştur. Ne var ki Gazze’ye yönelik soykırım politikası işleten İsrail’in, Hindistan ile beraber "IMEC" adı verilen proje kapsamında Doğu Akdeniz’de yeni şartlar oluşturma çabaları dikkatle takip edilmeli ve asla makul görülmemelidir. Son dönemlerde İsrail’in, Kıbrıs Rum Kesimi’ne ileri nesil silah sevkiyatlarında bulunması, eşgüdüm hâlinde Yunanistan’ın askeri ve taarruz altyapı ve kapasitesini güçlendirme politikasını takip etmesi sessizlikle karşılanacak eylemler değildir. Bize göre bu politikalar bizzat ABD’nin güdümü ve bölgesel hesapları dâhilinde şekillenmekte, hatta teşvik edilmektedir. GKRY’ye yönelik silah ambargosunu kaldıran, Yunanistan’ın kontrol ettiği bazı sahalarda sözde Rusya tehdidi ile yüksek kapasiteli askeri üsler ve altyapı tesisleri kuran ABD, İsrail’in Doğu Akdeniz’deki yayılmacılığını desteklemektedir. Bölgede aleni şekilde Türkiye zıtlığı olan Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail’den müteşekkil bir ittifak kurulmuştur. ABD’nin hesaplarına göre Hazar ve Akdeniz arasındaki alanda yeni şartlar oluşturma girişimleri hız kazanmıştır. Türkiye’nin beka mücadelesinde sergilediği üstün gayretlerin sadece savunma politikalarını kapsamadığı, ikili ve çok taraflı ilişkileri de içerdiği dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu kapsamda KKTC ve Libya ile Doğu Akdeniz hususunda sürdürdüğümüz ilişkilerin Mısır, Suriye ve Lübnan ile de makul bir zemine taşınarak, tüm tarafların adil biçimde hak ettiğini alacağı bir neticeyi bölgeye kazandırabilmeliyiz. Aksi halde bu bölgede restleşmelerin askeri bir çatışmaya doğru hızla ilerlediği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Her ne kadar gerginliği yükselten ve bölge için tehdit oluşturan, kendisi haricinde bölgeye komşu olan ülkelerin egemenliğine kasteden biz olmasak da, kendi egemenlik haklarımız söz konusu olduğunda gereğini kararlılıkla yapacağımızı her tarafa gösterme mecburiyetimiz vardır. Türkiye bu minvalde acilen daha önce partimiz tarafından ilan edilen Kudüs Paktı ve TRÇ isminden doğan Türkiye, Rusya ve Çin İttifakı seçeneğini devreye almalıdır. Küresel barış ve istikrarın tesis edilebilmesi için ülkemizin kendi çıkarlarını önceleyerek alternatif seçenekleri hayata geçirebilmesi gerekir. Bu vesile ile sözlerime son verirken Dışişleri Bakanlığımızın bütçesine Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, üstün hizmetleriyle ülkemize çok değerli katkıları olan tüm dışişleri personelimize teşekkür ediyor, gazi meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum."
Bartın Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Akademisi faaliyetleri başladı 12 yaş grubu çocuklara ve ailelerine yönelik bilgilendirmeler yapılacak. Bartın İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yürütülen programda anne ve babalara; çocuk sağlığı, hijyen, beslenme, ekran kullanımı ve davranış yönetimi konularında bilgilendirmeler yapılarak vatandaşların bilinçlendirilmesi amaçlanıyor. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Çocuk Akademisi ile sağlıklı yaşam alışkanlıklarının aile içinde kalıcı hâle getirilmesi hedeflenirken eğitimlere yalnızca anne ve babalar değil; anneanne, babaanne ve dedeler de katılabiliyor. Program, ilk etapta kurum personelimiz ile belediye personeline yönelik olarak Şehit Furkan Sağlıklı Hayat Merkezinde başlatıldı." ifadeleri kullanıldı. Başlayan eğitimler, Sağlıklı Hayat Merkezinde görev yapan Çocuk Gelişimci Dilek İncekara tarafından verildi. Programda Çocuk Akademisi’nin yanı sıra Bebek Akademisi ile gebelik döneminden itibaren anne babalara ve anne baba adaylarına; bebek bakımı, beslenme, bağışıklama ve ebeveynlik rolleri gibi konularda rehberlik sunulacağı belirtildi. Genç Akademisi ile ergenlik dönemindeki gençlere; ruhsal ve fiziksel değişimler, sağlıklı yaşam alışkanlıkları, teknoloji ve ekran kullanımı, stresle başa çıkma ve zararlı alışkanlıklardan korunma konularında destek verildiği ifade edildi. Bartın’da bu eğitime katılmak isteyen vatandaşların, Sağlıklı Hayat Merkezlerine başvurması ya da 0378 228 40 10 numaralı telefonu arayarak kayıt oluşturmaları gerekiyor.
Bartın BARÜ çevre dostu uygulamalarıyla GreenMetric sıralamasında üst sıralarda Bartın Üniversitesi (BARÜ) sürdürülebilirlik ve çevre faaliyetlerini değerlendiren "2025 UI GreenMetric Dünya Üniversite Sıralaması"nda dünyada 1.745 kurum arasında 170’inci, Türkiye’de 142 üniversite arasında 15’inci oldu. Sürdürülebilirlik alanında dünyanın en kapsamlı değerlendirmelerinden biri olan "UI GreenMetric Dünya Üniversite Sıralaması"nın (UI GreenMetric World University Rankings) 2025 yılı sonuçları açıklandı. Bu sonuçlara göre Bartın Üniversitesi (BARÜ) 105 ülkeden bin 745 yükseköğretim kurumunun yer aldığı sıralamada dünyada 170’inci oldu. Enerji yönetiminden karbon salınımının azaltılmasına, yeşil alan oranlarından atık yönetimine, su tasarrufundan eğitim ve araştırma faaliyetlerine kadar geniş bir sürdürülebilirlik çerçevesini kapsayan listede BARÜ, Türkiye’den sıralamaya giren üniversiteler arasında da önemli bir başarı elde etti. Türkiye’de 142 üniversite arasında en yeşil 15’inci üniversite oldu. Devlet üniversiteleri arasında ise 10’uncu sıraya yerleşti. Ayrıca BARÜ, geçtiğimiz yıla göre farklı göstergelerde topladığı puanını 8 bin 300’e yükseltti. "Yeşil kampüs" vizyonuyla çevre odaklı çalışmalara devam ettiklerini belirten BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Enerji verimliliği, atık yönetimi ve yeşil alanların artırılmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gençlerimizin çevreye duyarlı bireyler olarak yetişmelerine özen gösteriyoruz. Yürüttüğümüz bu çalışmaların uluslararası alanda görünür olmasından memnuniyet duyuyor, bu başarıya katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Bartın Üniversitesi olarak daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir gelecek hedefiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz." dedi.