ASAYİŞ - 25 Ocak 2025 Cumartesi 12:47

Kamyondan ayrılan dorse park halindeki otomobillere çarptı

A
A
A
Kamyondan ayrılan dorse park halindeki otomobillere çarptı

Karabük’te kamyondan ayrılan römorklu dorse park halindeki iki otomobile çarparak maddi hasar oluşturdu.


Olay, Şirinevler Mahallesi Nilüfer Sokak’ta meydana geldi. Hakan T. idaresindeki 06 ED 4965 plakalı kamyona bağlı 34 GH 2540 plakalı römorklu dorse, Fatih Caddesi’nden dönüş yaptığı sırada henüz bilinmeyen nedenle bağlı olduğu kamyon kasasından ayrılarak rampa aşağıya sürüklenmeye başladı. Yaklaşık 30 metre sürüklenen dorse, park halindeki 78 AP 778 ve 78 AAC 381 plakalı iki otomobile çarparak durabildi. Olay anında kimsenin bulunmaması facianın önüne geçerken otomobillerde büyük çaplı maddi hasar oluştu.



Kamyondan ayrılan dorse park halindeki otomobillere çarptı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivasspor’dan hükmen mağlubiyet kararına itiraz Sivasspor, Ziraat Türkiye Kupası’nda hükmen mağlubiyet kararına itiraz ederek, "Murat Paluli’nin kupa maçında oynamayacak şekilde tedbirli olduğunu ileri sürmek hukuka ve vicdana aykırıdır" ifadelerini kullandı ve her türlü hukuki mücadelenin verileceği aktarıldı. Ziraat Türkiye Kupası’nda Kocaelispor ile oynanan karşılaşmada Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevki bulunan Murat Paluli’yi oynattığı gerekçesiyle 3-0 hükmen mağlup sayılan Sivasspor Kulübü karara itiraz etti. Kırmızı-beyazlıların sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Futbolcumuz Murat Paluli 31.01.2025 tarihinde oynanan Eyüpspor - Sivasspor müsabakasından, hakem raporlarında ciddi faul olarak yer verilen müdahalesi nedeniyle ihraç edilmiş ve ihracını takiben TFF Hukuk Müşavirliğinin 03.02.2025 tarihli sevki ile 01.02.2025 tarihinden itibaren tedbirli olarak PFDK’ya sevk edilmiştir. TFF Futbol Disiplin Talimatının 92.1. ’Resmi müsabakalarda oyun alanından ihraç edilen veya haklarında idari tedbir kararı verilen futbolcu ve diğer görevliler, bu maddenin 4., 5. ve 6. fıkralarında belirtilen istisnalar hariç olmak üzere haklarında konulan tedbir kararı kaldırılana veya cezaları infaz edilene kadar hiçbir resmi müsabakada oynayamaz veya görev alamaz.’ Düzenlemesini barındırırken bahsi geçen 6. fıkra ise ’Profesyonel lig, bölgesel amatör lig ve kupa müsabakalarındaki ihlalleri nedeniyle dört (4) müsabakaya kadar müsabakadan men ile cezalandırılan futbolcuların ve görevlilerin cezası, ilgili resmi müsabaka kategorisi dikkate alınarak kendi kategorisinde infaz edilir.’ Hükmünü kapsamaktadır. ’Tedbir’ verilecek cezanın infazının disiplin prosedürü sürerken geciktirilmemesi amacına hizmet etmekte olup, 2 maç men cezasına çarptırılan Murat Paluli’nin kupa maçında oynamayacak şekilde tedbirli olduğunu ileri sürmek hukuka ve vicdana aykırıdır. Ayrıca en önemli konu, kupa maçından bir gün önce ve maç günü saat 10.00’da 21 kişilik maç kadrosunu sisteme girdiğimizde, TFF Kart ve Ceza Durumu sorgu ekranında Murat Paluli’nin cezalı veya tedbirli olduğuna dair herhangi bir uyarı bulunmamasıydı. Normal şartlarda, cezalı veya tedbirli futbolcular bu sistemde uyarı alır ve listeye eklenemezken, oyuncumuz için böyle bir uyarı mesajı verilmemiştir. Süper Lig’de 20 yılı aşkın süredir mücadele eden Sivasspor’umuzun ya da herhangi bir kulübün, her maç öncesi uyguladığı standart prosedürde hata yapması düşünülemez. 1967 yılında kurulan, Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşayan, ülkemizi Avrupa kupalarında gururla temsil eden, Anadolu’nun Yiğidosu Sivasspor’umuzun gerçek ve tek sahibi olan büyük camiamız şunu bilmelidir ki; her türlü yasal ve hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Eğer bu süreçte kulübümüzde herhangi birinin bilerek ya da sehven bir hatası varsa, gerekli tüm cezai yaptırımlar eksiksiz şekilde uygulanacaktır."
Konya Bu tavuklar gerçekten ’geziyor’ Konya’da yumurtacılık yapan vatandaş, müşterilerine giderken ’gezen tavuk’ olması için otomobili ile gezdirdiği tavuklarının üşümemesi amacıyla içerisine odun sobası kurdu. Fark edenin dönüp bir daha baktığı otomobil içerisindeki tavuklar hem müşteri geziyor hem de yumurtluyor. Konya’da müşterilerinin doğal yumurta talebi üzerine arka koltuğunu söktüğü eski otomobiliyle köylere giderek tavuk toplayan Mehmet Kasalak, köylerden satın aldığı tavukları iş yerine getirdiği sırada hayvanların araçtaki rahatlığını fark etti. Kasalak, tavukların otomobilde yumurtladığı yumurtalardan memnuniyet oluşunca da tavukları aracında gezdirmeye başladı. Dükkanından gruplara ayırdığı tavukları otomobile taşıyan Kasalak, gezinin ardından tavukları tekrar dükkanına taşıyor, araçtaki yumurtaları viyola yerleştiriyor. Kasalak’ın çocukları da boş zamanlarında babalarına yardım ediyor. Kasalak, kış aylarında da otomobili ile tavuklarını gezdirmeye devam etmek için araç içerisine mini odun sobası kurdu. "Kuyumculukla başlayan serüvenim buraya kadar uzandı" Hazırladığı sistemi tavuklarının üşümemesi için geliştirdiğini anlatan yumurtacı Mehmet Kasalak, "Benim asıl mesleğim kuyumculuk ama ben kuyumculuk mesleğinde tezgahı veya dar alanı sevmiyorum. Ben hayvanları çok seviyorum, hayvanlarla gezmeyi, onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Kuyumculukla başlayan serüvenim buraya kadar uzandı. Benim gece ve gündüzüm hayvanlarla geçiyor. Öncelikle kimse hayallerinden vazgeçmesin. Bu alan benim için bir hayaldi, gerçek oldu. Tavuklarımı gezdirdiğim aracın içerisine soba kurma fikri de yine tavuk almak için bir köye gitmiştim, hayvanlarımı da götürdüm gezsin diye ama oradan gelirken üşüdük. Arabanın ısıtıcısı da pek çalışmıyordu. Bu aklıma geldi. Hem üzerinde çayımı demliyorum hem de ısınıyoruz. Hayvanlar da memnun ben de memnunum" dedi. "Hiçbir zaman hayallerimde sınır tanımıyorum" Tavuklarıyla her gün gezintiye çıkan ve vatandaşlar tarafından da büyük beğeni topladığına dikkat çeken Kasalak, "Herkes şaşırıyor bunu gördükçe. Hatta ‘yapmadığın bir bu kalmıştı’ diyorlar ama ben bunu da yaptım artık. Ben seviyorum hayvanlarımı. Sevdiğim için de hiçbir zaman hayallerimde sınır tanımıyorum. Önemli olan hayallerimi gerçekleştirmek. Vatandaşlar dumanı görünce yangın var diye kornaya basıyorlar, bana el sallıyorlar, gülenler oluyor. Genelde ise beni bildikleri için el sallayıp gülüyorlar. Hem hayvanlarım hem de benim için güzel oldu" ifadelerini kullandı. Gençlere de hayvanlarla vakit geçirmeleri tavsiyesinde bulunan Kasalak, "Benim yaşım 40, hiçbir kötü alışkanlığım yok. Sigara dahi içmiyorum. O da hayvanlarım sayesinde oldu. Ben hayvanlarımla vakit geçirdiğim için ekstra kafamı bir şeylere yormadım. Gençlerden isteğim, hayvanlarla vakit geçirsinler. Yani boş zamanlarını hayvanlara ayırırlarsa kendilerine bir uğraş olur. Bunun faydasını çok görecekler" şeklinde konuştu. "İlk gördüğümde çok şaşırdım" Mehmet Kasalak’ın tavukları için kurduğu soba fikrini beğenen müşterisi Ali Osman Gezginç, "Ben bu yöntemi çok iyi buldum gerçekten. Mehmet’ten böyle bir şey beklemiyorduk ama güzel oldu. İlk gördüğümde çok şaşırdım. Çevremdekilere de beğenerek anlatıyorum. Sosyal medyada da görüyorum, çok hoşumuza gidiyor" dedi. Mehmet Kasalak’ın kendilerini şaşırttığını anlatan Emre Küçükbüğrü, "Bizi çoğu zaman şaşırtıyor. Onunla güzel vakit geçiyor. Onu izliyoruz, bu tür olayları garibimize gidiyor, komik oluyor. Etrafımıza da anlatıyoruz. Sosyal medyada da izliyoruz, hoşumuza gidiyor. Ben daha önce sosyal medyada da görmedim, ilk defa bu şekilde görüyorum. Buraya gelenler de hayretle bakıyorlar" ifadelerini kullandı. "Bir insan hayvanlarına ancak bu kadar bağımlı olabilir" Kasalak’ın dükkan komşusu Ömer Karagöz ise, "Mehmet beyin bu fikirleri bizi şaşırtıyor gerçekten. Benim düşüncem tavukları için bu tür bir şey yapan tek diye düşünüyorum. Gezen tavukçuluk yapar, istediği yere çok rahat gider gelir. Kışın da üşümesin diye hayvanlar sıcacık vaziyette gider gelir. Onlarla beraber içeride bulunan kişiler de ısınır. Yani bir insan mesleğine ve hayvanlarına ancak bu kadar bağımlı olabilir, bunun başka ötesi yok" diye konuştu.
Trabzon Çay siparişi verenler onu görünce şaşırıyor Trabzon’un Ortahisar ilçesindeki Ganita mevkiinde tek başına çay ocağı işleten bir çocuk annesi İlknur Memişoğlu, hem geçimini sağlıyor hem de üniversitede eğitim gören oğlunun eğitim masraflarını karşılıyor. Çay ocağı işletmeciliğine, uzun yıllar çay ocağı işleten babasından esinlenerek yapmaya başladığını belirten Memişoğlu, çay siparişi veren müşterilerin çayını getirdiğinde şaşkınlıklarını gizleyemediklerini söyledi. Yaklaşık 7 yıldır çay ocağı işleten Memişoğlu (44), işini severek yaptığı için pek yormadığını kadının her alanda farklı mesleklerde rahatça çalışabileceğini belirtiyor. Çevresinden güzel tepkiler aldığını kaydeden Memişoğlu, "Bu benim baba mesleğim. Babam kırk yıla yakın çay ocağı işletti. Zaten bu yönde kafamda bir fikir vardı. Daha önce garsonluk, aşçılık geçmişim de vardı. Rizeli olmam hasebiyle çay ile ilgili durumum faylaydı. Dolayısıyla bu işe karar verdim. Çay ocağı işletmeciliğinde yaklaşık 7 yılımı doldurdum. İnsanlarla her zaman uğraşmak zordur ancak bu işi severek yaptığım için beni yordu diyemem. Çevremden olumlu tepkiler alıyorum. Beni fark etmeden çay siparişi verenlere çayı götürdüğümde şaşırıyorlar. Dolayısıyla şaşkınlık ifadesi oluyor şaşırarak bakıyorlar. Sağlığım el verdiği sürece mesleğimi sürdürmeyi düşünüyorum. Burası benim için geçim kaynağı. Bir oğlum var üniversitede okuyor bütün eğitim masraflarını buradan aldığım parayla karşılıyorum. Bütün maddi imkânımı buradan karşılıyorum. İşimi çok seviyorum. Ekonomik anlamda çok da büyük paralar kazandırmıyor. Bence kadın her yerde olmalı. Çaycıymış, garsonmuş, holding patronuymuş hiç önemli değil. Kadın her yerde olmalı. Tek başıma zor oluyor ama yapacak bir şey yok" diye konuştu. Müşterilerden Aziz Yıldız, eskiden bir bayanın çay ocağı işletmesinin zor olduğunu kaydederek "Ara sıra buraya çay içmeye gelirim. İlknur Hanım çok güzel çay demliyor. Bayan işletmecisinin olması güzel, bence olmalı da. Şimdi eskisi gibi değil, eskiden çok zordu. Otuz yıl önce bir bayanın bu işi yapması pek mümkün değildi. Şimdi artık bayanlar her tarafta var sayıları da artıyor" dedi. Çay ocağı işletenin bayan olduğunu görünce hiç tereddüt etmeden içeri girdiğini ifadeden Gülsüm Akbel, "Çay içmek istedim. Bayan işletmecisini görünce rahatlıkla içeri girdim. Çünkü bayanların olduğu her yer temiz, hijyenik, güler yüzlü oluyor. Buraya gelene kadar çok sayıda çay ocağı gördüm ama buraya girmek istedim. Hem destek anlamında hem de yakınlık anlamında. Erkek olsaydı çekinirdim rahatlıkla giremezdim" diye konuştu. Gülsüm Akbel’in eşi İbrahim Akbel de "Bayan işletmeciler daha güvenilir sağlıklı oluyor. Yaptıkları işe önem veriyorlar. Çayı güzel" şeklinde konuştu.
Denizli Honaz Belediye Meclisi her ay farklı bir mahallede toplanıyor DENİZLİ (İHA) – Her ay farklı bir mahallede bir araya gelen Honaz Belediye Meclisinin Ocak ayı olağan toplantısı, Sapaca Mahallesi’nde yapıldı. Hemşehrileriyle bir araya gelip sorunları yerinde tespit eden Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, Sapaca’da miniklerin büyük ilgisiyle karşılandı. Denizli’de aylık olağan toplantılarını her ay farklı bir mahallelerde yapan Honaz Belediyesi Meclisinin Şubat ayı olağan toplantısı, ilçe merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunan Sapaca Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Tarihinde ilk kez bir belediye meclis toplantısına ev sahipliği yapan Sapaca Mahallesi sakinleri, toplantıya büyük ilgi gösterdi. Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek’i görmek için toplantının yapıldığı Honaz Belediyesi tarafından yaptırılan Sapaca Mahalle Konağına gelen minikler, Başkan Kepenek ile fotoğraf çektirdi. Meclis toplantısında ele alınan 8 gündem maddesi, konular hakkında yapılan değerlendirmenin ardından oy birliği ile kabul edildi. Meclis toplantılarını her ay farklı bir mahallede düzenleyerek hem vatandaşlarla bir araya geldiklerini hem de sorunları yerinde tespit etme imkanı bulduklarını ifade eden Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, "Daha önce köy olan ve Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönen Sapaca’mızda yaşanan sulama suyu sorununu yaptığımız sondaj çalışması ve 1000 metre boru hattı inşa etmekle çözdük. Mahalle meydanında yıkılmak üzere olan sosyal tesisi yeniden inşa ettik. Sapaca Mahallemizin sakinlerinin de desteğiyle çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
İstanbul "Denizin Kıyıları" isimli fotoğraf sergisi Beyoğlu’nda sanatseverlere kapılarını açtı Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı Meksikalı fotoğrafçı Too Labra’nın "Las orillas del mar" (Denizin Kıyıları) isimli fotoğraf sergisi sanatseverlere kapılarını açtı. Sergide konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, "Beyoğlu Belediyesi olarak sanatın ve kültürel diyaloğun birleştirici gücüne inanıyoruz" dedi. Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı Meksikalı fotoğrafçı Too Labra’nın "Las orillas del mar" (Denizin Kıyıları) isimli fotoğraf sergisi ziyaretçilere kapılarını açtı. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, salondaki misafirlerle ilgilendikten sonra serginin açılış konuşmalarını yaptı. Ardından Güney, Meksikalı fotoğrafçı Too Labra ile sergiyi gezerek bilgi aldı. İstanbul Cervantes Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen ve Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı sergi, 7 - 28 Şubat tarihleri arasında 6. Daire Sanat Galerisi’nde sergilenecek. Meksikalı fotoğrafçının Meksika, İspanya ve Türkiye gibi ülkelerdeki deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu sergide, 22 adet siyah-beyaz fotoğraftan oluşan bir seçki yer alıyor. Sergide yer alan eserler, yüzyıllar boyunca Akdeniz’de gerçekleşen kültürel etkileşimlerin bıraktığı izleri görsellerle yeniden gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. "Beyoğlu’nun dost coğrafyalarla bağını güçlendirirken kültürel zenginliğimizi çoğaltmayı amaçlıyoruz" Serginin açılış konuşmalarını yapan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney "Üç ayrı coğrafyanın buluştuğu böyle bir sergiye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyorum. Her zaman dile getirdiğim gibi Beyoğlu çok kültürlü ve renkli çehresiyle özel bir ilçedir. Sadece yakın coğrafyamız değil uzak coğrafyalarında yer bulabildiği bir kent. Beyoğlu, arada okyanus bile olsa her kültürün kendinden bir şey bulabileceği zengin bir yer. Bugün Meksikalı fotoğrafçı Too Labra’nın Denizin Kıyıları adlı sergisini yapmak üzere sizlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyorum. Bu sergi estetik bir deneyim sunmanın ötesinde 3 kıtada farklı kültürel mirasları bir araya getiren görsel bir anlatı niteliği de taşıyor. İspanya, Meksika ve Türkiye’de çekilmiş bu fotoğraflar, yüzyıllar boyunca Akdeniz’de yaşanan ve Atlantik Okyanusu’nun diğer ucuna kadar, denizlerin birbirine bağladığı medeniyetleri ortak ve farklı dokularda gözler önüne seriyor. Beyoğlu Belediyesi olarak sanatın ve kültürel diyaloğun birleştirici gücüne inanıyoruz. Dünyada izilasyonist eğilimlerin arttığı çağda kültürlerarası etkileşime teşvik eden böyle sergilere ev sahipliği yapmayı değerli buluyoruz. Beyoğlu’nun dost coğrafyalarla bağını güçlendirirken kültürel zenginliğimizi çoğaltmayı amaçlıyoruz. Bu anlamlı sergiyi Beyoğlu’na taşıyan Too Labra’ya, işbirliği için İstanbul Cervantes Enstitüsü’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu serginin farklı coğrafyalar arasında yeni köprüler kurmasına vesile olmasını diliyorum" İfadelerini kullandı.
Ankara Palandöken: "Elektrikte esnafa özel tarife uygulanmalı" Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf ve sanatkârlar için elektrik faturalarında özel bir tarife uygulanması gerektiğini söyledi. Enerji verimliliği ve tasarrufunun ülkemiz için çok hayati bir konu olduğunu vurgulayan Palandöken, "Dolayısıyla buzdolabındaki eti, dolaptaki soğuk meşrubatı veya sanayide kullanılan elektriği tasarruf etmek pek mümkün görünmüyor. Sokağın aydınlanması ya da dükkân vitrinlerinde kullanılan elektriğin azaltılması zor. Ancak avizelerdeki lamba sayısını azaltmak gibi bilinçli tüketim önlemleri bir miktar fayda sağlayabilir. Fakat akıllı binalarda her şey elektrikle çalışıyor; klima ya da soğutucular çalıştırıldığında ne kadar tasarruflu cihazlar kullanılsa bile yüksek maliyetler kaçınılmaz oluyor. Bu konuda tekrar bir düzenleme yapılarak esnaf, sanatkâr ve konutlardaki elektrik fiyatlarının düşürülmesi sağlanmalıdır. Bu adım enflasyonun körüklenmesini önlemek açısından da önemlidir. Bildiğiniz üzere enerjimizin yüzde 75’ini dışarıdan temin ediyoruz. Zaten faturalardaki yükseklik nedeniyle vatandaşlar, aile bireyleriyle birlikte odadan odaya geçerken bile elektriği takip eder hale geldi. Ancak ticarethaneler ile küçük esnaf dükkânlarında bu tasarrufu sağlamak daha zor. Bu nedenle, eski tarifelerin belirli bir süre uygulanması ve enflasyonun düşürülmesi önemlidir" şeklinde konuştu. Elektrik kullanımında bilinçlenme sağlanarak sokakların aydınlık kalmasının, can ve mal güvenliğinin korunmasının da büyük önem taşıdığını söyleyen Palandöken, "Biliyorsunuz artık güvenlik kameraları, gece aydınlatmaları ve bozulacak ürünler için çalışan dolaplar gibi unsurlar elektrikle çalışıyor. Sebze ve meyvelerde bile soğutuculara ihtiyaç var ve bunların maliyetleri artıyor. Bu durum tekrar gözden geçirilmeli ve vatandaşın tasarruf yapmasını desteklemek amacıyla kamu spotları, medya ve yerel yönetimlerle iş birliği yapılmalıdır. Zaten vatandaşlarımız, yüksek faturalar nedeniyle tasarruf yapmak zorunda kalıyor. Herkesin ortak şikâyeti elektrik ve doğalgaz faturalarının bütçelere ağır yük getirmesidir. Isınmada tasarruf nasıl sağlanabilir? Işıksız ne kadar oturulabilir? Bu konularda daha dikkatli olunması ve kilovat saatlerin düşürülmesi gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Ayrıca apartmanlarda ve sebze-meyve üretiminde kullanılan elektrikli su sistemleri için ayrı tarifeler oluşturulmalıdır. Hayat pahalılığının en büyük nedeni bu girdi maliyetlerindeki artışlardır" ifadelerini kullandı.